Meghan Markle, hikayesinde değiştirmek istediği tek şeyi açıkladı

Fotoğraf: AP
Fotoğraf: AP
TT

Meghan Markle, hikayesinde değiştirmek istediği tek şeyi açıkladı

Fotoğraf: AP
Fotoğraf: AP

Meghan Markle, kamuoyunun kendisiyle ilgili algısından memnun olmadığını dile getirdi.

Kısa süre önce podcast'i Confessions of a Female Founder'ın ilk sezonunu tamamlayan Sussex Düşesi, bugün Emma Grede'nin Aspire With Emma Grede podcast'ine konuk olacak.

Ön izleme klibinde halkın kendisi hakkındaki algısının değişimini değerlendiren Meghan, bu algının oyunculuk kariyeri sırasındakinden "çok farklı" hale geldiğini söylüyor.

Good American CEO'su, kraliyet mensubuna imajını değiştirebilseydi ne yapacağını sordu. "Bunu size en iyi şekilde söylemek istiyorum çünkü merak ediyorum: Kamuoyundaki hikayenizi sıfırdan yeniden yazabilseydiniz, farklı yapacağınız bir şey olur muydu?" dedi.

Düşes, "Evet, insanlardan gerçeği söylemelerini isterdim" diye yanıtladı.

Bölümde Meghan, kızı Prenses Lilibet'in doğumundan önce doğum odasında kaydettiği viral videoya da değinecek. Meghan, Lilbet'in doğum günü şerefine 4 Haziran'da bu videoyu Instagram'da paylaşmıştı.

"4 yıl önce bugün, bu da oldu. İki çocuğumuz da doğum tarihlerini bir hafta geçmişti... Bu yüzden baharatlı yemekler, tüm o yürüyüşler ve akupunktur işe yaramadığında, yapılacak tek bir şey kalmıştı!" diye yazmıştı.

Meghan, podcast'in People'la paylaşılan bir videosunda Grede'ye "Doğal olmalıyız" dedi. "Benim 'Baby Momma' dansımı gördün mü?"

Grede "Dün belki 20 kez izledik ve ben 'Bu o mu, bu o mu?' dedim" diye yanıtladı.

Parmakları görünen kişi Prens Harry mi? Ben de 'Tamam... Harry iyi iş çıkarmış, işte bu' dedim. Ama o sensin, değil mi? Daha önce hiç görmediğimiz bir halin. Ve içimden gizlice sevinç çığlığı attım, çünkü 'Evet, senden görmek istediğim şey bu' diye düşündüm. O mutluluğu, o dürüstlüğü ve 'hiçbir şeyi umursamıyorum' tavrını görmek istiyorum.

Meghan videonun ne kadar eski olduğunu tekrar vurgulayarak Grede'ye "4 yıl önceydi" dedi.

Bu da, tüm karmaşaya ve insanların söylediklerine rağmen sahne arkasında hâlâ gerçek, özgün ve eğlenceli bir yaşamın sürdüğünü hatırlatan harika bir örnek. Şimdi sosyal medyaya geri döndüğüm için, kendi şartlarımla içerik paylaşabileceğim bir yerim olduğu için minnettarım.

Confessions of a Female Founder'ın tam bölümü bugün dinleyicilere sunulacak.

Independent Türkçe



Buzul Çağı'ndan kalma aletler, Avustralya'nın ilk insanları hakkında bilinenleri baştan yazdı

Mavi Dağlar'ın üst kesimlerindeki Darug Bölgesi'nde yer alan Dargan Sığınağı (Dr. Amy Way)
Mavi Dağlar'ın üst kesimlerindeki Darug Bölgesi'nde yer alan Dargan Sığınağı (Dr. Amy Way)
TT

Buzul Çağı'ndan kalma aletler, Avustralya'nın ilk insanları hakkında bilinenleri baştan yazdı

Mavi Dağlar'ın üst kesimlerindeki Darug Bölgesi'nde yer alan Dargan Sığınağı (Dr. Amy Way)
Mavi Dağlar'ın üst kesimlerindeki Darug Bölgesi'nde yer alan Dargan Sığınağı (Dr. Amy Way)

Arkeologlar, Avustralya'nın Mavi Dağlar bölgesindeki bir mağarada Son Buzul Çağı'na ait nadir eserler ortaya çıkararak kıtanın ilk insanlarının, bir zamanlar bu engebeli dağlarda yaşadığına dair kesin kanıtlar buldu.

İlk Milletler topluluğu üyeleriyle birlikte çalışan araştırmacılar, Sidney'nin batısında yaklaşık 1073 metre yükseklikte yer alan buz gibi bir bölge olan Dargan Sığınağı'nın 20 bin yıl önce ilk insanlar tarafından yerleşim yeri olarak kullanıldığını keşfetti.

Hakemli dergi Nature Human Behaviour'da yayımlanan bulgular, Avustralya'da 700 metrenin üzerindeki bir rakımda yerleşim olduğuna dair bugüne kadarki en eski kanıtı sunuyor.

Bulgular, Mavi Dağlar'ın Son Buzul Çağı'nda yerleşime elverişsiz olduğu yönündeki önceki inanışları tersine çevirirken bu tür buzlu arazilerin, erken insan göçüne engel teşkil etmemiş olabileceğine işaret ediyor.

Araştırma, erken dönem Avustralya yerlilerinin bu elverişsiz koşullara uyum sağlamalarını sağlayan yaratıcılıkları hakkında da yeni soruları gündeme getiriyor.

Son Buzul Çağı'ndaki soğuk hava koşulları Mavi Dağlar'ın 600 metre yukarısındaki üst kesimlere kadar uzanmıştı, sıcaklıklar bugünkünden en az 8,2 derece daha düşüktü ve bitki örtüsü modern zamanlara göre çok daha seyrekti.

Bilim insanları Buzul Çağı'nda bu bölgede odun kaynaklarının kıt olabileceğini ve su kaynaklarının kış boyunca donmuş olabileceğini söylüyor.

Sidney Üniversitesi'nden arkeolog Wayne Brennan, "Şimdiye kadar, Avustralya'nın yüksek kesimlerinin Son Buzul Çağı'nda yaşanması çok zor yerler olduğunu düşünüyorduk" diyor.

Dr. Brennan şu ifadeleri kullanıyor: 

Yine de araştırmalarımız bu zorlu koşullara rağmen insanların, ağaç sınırının yaklaşık 400 metre üzerindeki bu yüksek rakımlı arazide yaşadığını ve buradan geçtiğini gösteriyor.

Arkeologlar mağara alanındaki son kazılarda ocak kalıntıları da dahil, Son Buzul Çağı'na ait yaklaşık 700 eser ortaya çıkardı.

Araştırmacılar bunların çoğunun Avustralya'nın ilk insanları tarafından muhtemelen kesme veya kazıma için kullanılan tarih öncesi aletler olduğunu söylüyor.

Çalışmanın bir diğer yazarı Philip Piper "Dargan Mağarası'nın son 20 bin yılını kapsayan bu kadar sağlam bir kronolojiyi oluşturmamızı sağlayan, eserlerin mükemmel bir şekilde korunmasıydı" diyor.

Gün yüzüne çıkarılan kil taşından aletlerin çoğu yerel üretimdi ancak bir tanesi Dargan Sığınağı'ndan yaklaşık 50 km uzaklıktaki Jenolan Mağaraları bölgesinden gelmiş gibi görünüyor. Bu da eski insanların kuzey ve güney arasında yolculuk yaptığına işaret ediyor.

ghtyju

Araştırmacılar, Mavi Dağlar silsilesi, bitki ve hayvan çeşitliliğiyle tanınan bir UNESCO Dünya Mirası alanı olmasına rağmen, yerli halkın kültürel mirasını korumak için hiçbir önlem alınmadığını söylüyor.

Çalışmanın yazarı ve Darug kadını Leanne Watson Redpath, "Halkımız binlerce yıl boyunca Mavi Dağlar'da yürüdü, yaşadı ve gelişti ve mağaranın orada olduğunu biliyorduk" diyor.

Mağara sadece bir şeyler paylaşmak, hikaye anlatmak ve hayatta kalmak için burayı bir buluşma yeri olarak kullanan atalarımızla somut bir bağ değil, aynı zamanda kültürel kimliğimizin bir parçası. Tüm Avustralyalıların yararı için mirasımıza saygı göstermeli ve onu korumalıyız.

Bilim insanları Son Buzul Çağı'nda bu dağlara hangi ilk insanların ulaştığına henüz emin değil.

Birden fazla yerli grubun bu bölgeyle bağlantılı olabileceğinden şüpheleniyorlar.

Dr. Brennan, "Geleneksel bilgimizle bilimsel araştırmaları birleştirerek tarihimizin bu paha biçilmez mahzenlerini gelecek nesiller için koruyabileceğimizi umuyoruz" diyor.

Independent Türkçe