Instagram'daki takipçi sayısı düşen kadın, eşini polise şikayet etti

Fotoğraf: AP
Fotoğraf: AP
TT

Instagram'daki takipçi sayısı düşen kadın, eşini polise şikayet etti

Fotoğraf: AP
Fotoğraf: AP

Instagram takipçi sayısının düşmesinden eşini sorumlu tutan bir kadın, ev işlerinin yükünün kendisine reel hazırlamaya zaman bırakmadığını iddia ederek eşini terk etti ve polise şikayette bulundu.

Sadece Nisha diye bahsedilen kadının Instagram'da çok aktif olduğu ve günde yaklaşık iki kısa video paylaştığı biliniyordu. Yerel medyaya göre, Uttar Pradeş eyaletinin Noida kentinde yaşayan eşi Vijendra, sosyal medyada geçirdiği zamanı azaltmasını ve ev işlerine daha fazla dikkat etmesini istediğinde gerginlik başladı.

Nisha, ev işlerine odaklanmak için çevrimiçi faaliyetlerinden bir adım geri çekildi ancak hesabında iki takipçisini kaybettiğini fark edince eşini sorumlu tuttu. Ateşli bir tartışma çıktı ve Nisha, evini terk ederek eyaletin Hapur bölgesindeki Pilkhuwa kasabasındaki ailesinin evine döndü.

Orada, Hapur'daki kadın polis karakolunda Vijendra hakkında resmi şikayette bulundu.

Deccan Herald'a göre Nisha polise, "Eşim beni bulaşıkları yıkamak ve evi temizlemekle meşgul ettiğinden takipçilerim azaldı. Reels çekmeye zamanım kalmadı" dedi.

The Independent'a konuşan Hapur Mahila Thana Karakol Memuru Aruna Rai, konunun gerçekten polise bildirildiğini doğruladı.

Rai, "Nisha, eşine karşı taciz şikayetinde bulunmuştu. Eşi kendi tarafını anlattığında, arabuluculuk yapmak için devreye girdik ve çifte danışmanlık hizmeti verdik" dedi ve Nisha'nın birçok danışmanlık seansının ardından şikayetini geri çektiğini ekledi.

Bu olay, sadece olağandışı nedeninden değil, aynı zamanda sonuçlarından ötürü de Hapur bölgesinde büyük ilgi gördü.

Rai, çiftin evleneli çok uzun zaman olmadığını doğruladı ve yerel basında çıkan haberlere göre, bu anlaşmazlık Vijendra'nın işini kaybetmesine yol açtı. News18'in haberine göre, iş bulmakta zorlanan Vijendra çeşitli yerlerde mülakatlara giriyor.

Nisha şikayeti çekti ve polis, konunun hukuken çözüldüğünü iddia ediyor fakat çiftin kişisel ilişkileri gerginliğini koruyor. İkilinin hâlâ ayrı yaşadığı bildiriliyor.

News18'e göre, hem Nisha hem de Vijendra medyaya konuşmayı reddetti.

Independent Türkçe



Buzul Çağı'ndan kalma aletler, Avustralya'nın ilk insanları hakkında bilinenleri baştan yazdı

Mavi Dağlar'ın üst kesimlerindeki Darug Bölgesi'nde yer alan Dargan Sığınağı (Dr. Amy Way)
Mavi Dağlar'ın üst kesimlerindeki Darug Bölgesi'nde yer alan Dargan Sığınağı (Dr. Amy Way)
TT

Buzul Çağı'ndan kalma aletler, Avustralya'nın ilk insanları hakkında bilinenleri baştan yazdı

Mavi Dağlar'ın üst kesimlerindeki Darug Bölgesi'nde yer alan Dargan Sığınağı (Dr. Amy Way)
Mavi Dağlar'ın üst kesimlerindeki Darug Bölgesi'nde yer alan Dargan Sığınağı (Dr. Amy Way)

Arkeologlar, Avustralya'nın Mavi Dağlar bölgesindeki bir mağarada Son Buzul Çağı'na ait nadir eserler ortaya çıkararak kıtanın ilk insanlarının, bir zamanlar bu engebeli dağlarda yaşadığına dair kesin kanıtlar buldu.

İlk Milletler topluluğu üyeleriyle birlikte çalışan araştırmacılar, Sidney'nin batısında yaklaşık 1073 metre yükseklikte yer alan buz gibi bir bölge olan Dargan Sığınağı'nın 20 bin yıl önce ilk insanlar tarafından yerleşim yeri olarak kullanıldığını keşfetti.

Hakemli dergi Nature Human Behaviour'da yayımlanan bulgular, Avustralya'da 700 metrenin üzerindeki bir rakımda yerleşim olduğuna dair bugüne kadarki en eski kanıtı sunuyor.

Bulgular, Mavi Dağlar'ın Son Buzul Çağı'nda yerleşime elverişsiz olduğu yönündeki önceki inanışları tersine çevirirken bu tür buzlu arazilerin, erken insan göçüne engel teşkil etmemiş olabileceğine işaret ediyor.

Araştırma, erken dönem Avustralya yerlilerinin bu elverişsiz koşullara uyum sağlamalarını sağlayan yaratıcılıkları hakkında da yeni soruları gündeme getiriyor.

Son Buzul Çağı'ndaki soğuk hava koşulları Mavi Dağlar'ın 600 metre yukarısındaki üst kesimlere kadar uzanmıştı, sıcaklıklar bugünkünden en az 8,2 derece daha düşüktü ve bitki örtüsü modern zamanlara göre çok daha seyrekti.

Bilim insanları Buzul Çağı'nda bu bölgede odun kaynaklarının kıt olabileceğini ve su kaynaklarının kış boyunca donmuş olabileceğini söylüyor.

Sidney Üniversitesi'nden arkeolog Wayne Brennan, "Şimdiye kadar, Avustralya'nın yüksek kesimlerinin Son Buzul Çağı'nda yaşanması çok zor yerler olduğunu düşünüyorduk" diyor.

Dr. Brennan şu ifadeleri kullanıyor: 

Yine de araştırmalarımız bu zorlu koşullara rağmen insanların, ağaç sınırının yaklaşık 400 metre üzerindeki bu yüksek rakımlı arazide yaşadığını ve buradan geçtiğini gösteriyor.

Arkeologlar mağara alanındaki son kazılarda ocak kalıntıları da dahil, Son Buzul Çağı'na ait yaklaşık 700 eser ortaya çıkardı.

Araştırmacılar bunların çoğunun Avustralya'nın ilk insanları tarafından muhtemelen kesme veya kazıma için kullanılan tarih öncesi aletler olduğunu söylüyor.

Çalışmanın bir diğer yazarı Philip Piper "Dargan Mağarası'nın son 20 bin yılını kapsayan bu kadar sağlam bir kronolojiyi oluşturmamızı sağlayan, eserlerin mükemmel bir şekilde korunmasıydı" diyor.

Gün yüzüne çıkarılan kil taşından aletlerin çoğu yerel üretimdi ancak bir tanesi Dargan Sığınağı'ndan yaklaşık 50 km uzaklıktaki Jenolan Mağaraları bölgesinden gelmiş gibi görünüyor. Bu da eski insanların kuzey ve güney arasında yolculuk yaptığına işaret ediyor.

ghtyju

Araştırmacılar, Mavi Dağlar silsilesi, bitki ve hayvan çeşitliliğiyle tanınan bir UNESCO Dünya Mirası alanı olmasına rağmen, yerli halkın kültürel mirasını korumak için hiçbir önlem alınmadığını söylüyor.

Çalışmanın yazarı ve Darug kadını Leanne Watson Redpath, "Halkımız binlerce yıl boyunca Mavi Dağlar'da yürüdü, yaşadı ve gelişti ve mağaranın orada olduğunu biliyorduk" diyor.

Mağara sadece bir şeyler paylaşmak, hikaye anlatmak ve hayatta kalmak için burayı bir buluşma yeri olarak kullanan atalarımızla somut bir bağ değil, aynı zamanda kültürel kimliğimizin bir parçası. Tüm Avustralyalıların yararı için mirasımıza saygı göstermeli ve onu korumalıyız.

Bilim insanları Son Buzul Çağı'nda bu dağlara hangi ilk insanların ulaştığına henüz emin değil.

Birden fazla yerli grubun bu bölgeyle bağlantılı olabileceğinden şüpheleniyorlar.

Dr. Brennan, "Geleneksel bilgimizle bilimsel araştırmaları birleştirerek tarihimizin bu paha biçilmez mahzenlerini gelecek nesiller için koruyabileceğimizi umuyoruz" diyor.

Independent Türkçe