NASA teleskobu, evreni dönüştürmüş olabilecek minik galaksiler buldu

James Webb Uzay Teleskobu'nun tespit ettiği küçük galaksiler (beyaz kutular), evrenin aydınlanmasında kilit rol oynamış olabilir (NASA/ESA/CSA)
James Webb Uzay Teleskobu'nun tespit ettiği küçük galaksiler (beyaz kutular), evrenin aydınlanmasında kilit rol oynamış olabilir (NASA/ESA/CSA)
TT

NASA teleskobu, evreni dönüştürmüş olabilecek minik galaksiler buldu

James Webb Uzay Teleskobu'nun tespit ettiği küçük galaksiler (beyaz kutular), evrenin aydınlanmasında kilit rol oynamış olabilir (NASA/ESA/CSA)
James Webb Uzay Teleskobu'nun tespit ettiği küçük galaksiler (beyaz kutular), evrenin aydınlanmasında kilit rol oynamış olabilir (NASA/ESA/CSA)

NASA'nın James Webb Uzay Teleskobu (James Webb Space Telescope /JWST), milyarlarca yıl önce evrenin aydınlanmasını sağladığı düşünülen minik galaksiler buldu. 

Yaklaşık 13,8 milyar yaşında olduğu tahmin edilen evren ilk 1 milyar yılında nötr hidrojen gazıyla doluydu. Yoğun bir sisin hakim olduğu bu dönemde ışık uzaklara gidemiyordu. 

Ancak daha sonra bu gaz iyonize hale geldi, yani elektronlarından arındırıldı ve Reiyonizasyon Çağı'nın başlamasıyla evrenin ışıkları yandı. 

İlk yıldız ve galaksilerin bu süreci başlattığı düşünülürken, bilim insanları hangi türden gökcisimlerinin sorumlu olduğundan emin değildi. Araştırmacılar hızlı bir şekilde yıldız oluşturan, yani "yıldız patlamaları" yaşayan küçük galaksilerin bu hidrojen sisinin iyonize olmasında rol oynadığından şüpheleniyordu.

Bulguları Amerikan Astronomi Topluluğu'nun 11 Haziran'da Alaska'da düzenlenen 246. toplantısında sunulan çalışmada bu düşünceyi destekleyen güçlü kanıtlar bulundu.

Bilim insanları JWST'yi kullanarak Dünya'dan yaklaşık 4 milyar ışık yılı uzaklıkta, Pandora'nın Kümesi diye bilinen Abell 2744 adlı galaksi kümesine odaklandı. Kütleçekimsel merceklenme denen bir olgu sayesinde küme, etrafındaki ışığı bükerek daha uzaktaki cisimlerin ışığının JWST'ye ulaşmasını sağladı.

Araştırmacılar bu görüntülerde iki elektronunu kaybetmiş oksijen atomlarının yaydığı yeşil ışığı aradı. Bu tür bir ışık, elektronların kopmasını sağlayan güçlü bir ultraviyole ışığın işareti olabilir. Bilim insanları aynı ışık kaynağının evreni kaplayan hidrojen gazı sisini iyonize etmiş olabileceğini söylüyor.

Ekip böylece evrenin yaklaşık 800 milyon yaşında olduğu dönemde yıldız patlaması yaşayan 83 küçük galaksi tespit etti ve 20'sini detaylıca inceledi. 

Çalışmanın bulgularına göre bu eski galaksiler, ultraviyole ışığın yaklaşık yüzde 25'ini uzaya saldıysa, evreni kaplayan sisi temizlemek için gereken tüm enerjiyi sağlamış olmalı. Araştırmacılar bugünkü benzer galaksilerin bu oranda ultraviyole ışık yaydığını söylüyor.

NASA'nın Goddard Uzay Uçuş Merkezi'nden ve makalenin yazarlarından Isak Wold, "Ultraviyole ışık üretme konusunda bu küçük galaksiler ağırlıklarının çok üzerinde bir performans sergiliyor" diyor.

Bilim insanları bu galaksilerin 2 bin ila 200 bin tanesinin birleşimiyle Samanyolu'ndaki yıldız kütlesine ulaşılabileceğini belirtiyor. Ancak kütlelerinin düşük olması, evrenin aydınlanmasını sağlayan süreci başlatmalarına engel değil gibi görünüyor.

Çalışmanın bir diğer yazarı James Rhoads, "Düşük kütleli galaksiler etraflarında daha az nötr hidrojen gazı toplar ve böylece iyonlaştırıcı ultraviyole ışığın kaçması kolaylaşır" diyerek ekliyor:

Aynı şekilde yıldız patlamaları sadece bol miktarda ultraviyole ışık üretmekle kalmaz, aynı zamanda galaksinin yıldızlararası maddesinde bu ışığın dışarı çıkmasına yardım eden kanallar açar.

Independent Türkçe, Live Science, Universe Today, NASA



146 bin yıllık kafatası Denisova insanlarının yüzünü nihayet ortaya çıkardı

146 bin yıllık kafatasında Denisova insanlarına ait protein ve DNA izleri bulundu (Qiaomei Fu)
146 bin yıllık kafatasında Denisova insanlarına ait protein ve DNA izleri bulundu (Qiaomei Fu)
TT

146 bin yıllık kafatası Denisova insanlarının yüzünü nihayet ortaya çıkardı

146 bin yıllık kafatasında Denisova insanlarına ait protein ve DNA izleri bulundu (Qiaomei Fu)
146 bin yıllık kafatasında Denisova insanlarına ait protein ve DNA izleri bulundu (Qiaomei Fu)

Araştırmacılar ilk kez Denisova insanlarına ait tam bir kafatası keşfetti. Bulgular bu antik insanların nasıl göründüğünün nihayet anlaşılmasını sağlıyor.

2010 gibi yakın bir tarihte keşfedilen Denisova insanları, Neandertallerle birlikte Homo sapiens'in (modern insanlar) en yakın akrabası. Sibirya'daki Denisova isimli mağarada bir parmak kemiği yoluyla keşfedilen bu insan türü bilim dünyasını şoke etmişti. 

Aradan geçen zamanda paleontolog Dr. Qiaomei Fu ve diğer araştırmacılar, Denisova mağarasından çıkarılan diş ve kemik parçalarında, Tibet'teki bir mağara zemininde ve hatta bugün Asya ve Pasifik'te yaşayan insanlarda Denisova DNA'sının izlerini bulmaya devam etti.

Ancak hakkında hâlâ çok az şey bilinen bu türle ilgili gizemlerden biri de nasıl göründükleriydi. Dr. Fu ve ekip arkadaşları bu sorunun cevabını beklenmedik bir yerden, zorlu bir süreçle bulmayı başardı. 

Çin'in Harbin kentinde 1933'te bir işçi tarafından bulunan bir kafatası, yıllar sonra bilim insanları tarafından incelendiğinde en az 146 bin yıllık olduğu tespit edilmişti.

Paleoantropolog Dr. Qiang Ji ve ekip arkadaşları kafatasının düz yanakları ve geniş bir ağzı olan, çenesiz bir erkeğe ait olduğu sonucuna varmıştı. Devasa kafatası, büyük bir vücuda sahip olduğunu ve beyninin ortalama bir modern insanınkinden yaklaşık yüzde 7 daha büyük olduğunu gösteriyor.

Araştırmacılar bütün bu özelliklere dayanarak örneğin daha önce bilinmeyen bir insan türüne ait olduğu sonucuna varmış ve 2021'de ona Homo longi adını vermişti. Fosilin bulunduğu Kara Ejderha Nehri bölgesinden dolayı bu insan türü "Ejderha Adam" diye biliniyor.

Ancak kafatasının bir Denisova insanından kaldığından şüphelenen Dr. Fu, örneği tekrar inceleyerek DNA kalıntıları aradı. 

İlk denemelerinde DNA'ya rastlamayan araştırmacılar örneği proteinler aracılığıyla kimliklendirmeye çalıştı. DNA'dan daha dayanıklı olan proteinler genetik ipuçları sağlayabiliyor.

95 protein saptayan ekip, bunlardan bazılarının Denisova insanlarındaki varyantlar olduğunu belirledi. 

fgbhju
Yeni bulgular Denisova insanlarının görüntüsünün oluşturulmasını sağladı (Chuang Zhao)

Dr. Fu yine de DNA yoluyla bu bulguları desteklemek için kafatasındaki tek dişi incelemeye koyuldu. Öte yandan diş plağı çok dayanıklı bir materyal olmasına rağmen araştırmacılar bu örneklerde genellikle dişin sahibinin değil, bakterilerin DNA'sını bulur.

Ancak dikkatli bir inceleme sonucunda kafatasının bir Denisova insanına ait olduğunu kanıtlayan çok az miktarda DNA bulmayı başardılar. Dr. Fu "Yalnızca bilinen 7 Denisova insanında bulunan 27 gen varyantı içeriyor" diyerek ekliyor: 

Bunların hiçbiri modern insanlardan bulaşmış olamaz.

Çalışmada yer almayan çeşitli uzmanlar da Ejderha Adam'ın asılında Denisova insanı olduğuna katılıyor. Max Planck Enstitüsü'nden genetikçi Janet Kelso, "olağanüstü" dediği keşfi şöyle değerlendiriyor:

Harbin bireyinin DNA'sının sertleşmiş plak tabakasında, onun Denisova insanı olduğunu başarıyla belirleyebilecek kadar iyi korunması büyüleyici.

Bulguları hakemli dergiler Science ve Cell'de dün (18 Haziran) yayımlanan yeni çalışma, bu türün tanımlanmasından yıllar sonra görünüşleri hakkında fikir vermesi açısından büyük önem taşıyor.

Pekin'deki Omurgalı Paleontoloji ve Paleoantropoloji Enstitüsü'nden Dr. Fu "15 yılın ardından Denisova insanlarının yüzünü gördük" diyor: 

Bu gerçekten çok özel bir duygu, çok mutluyum.

Ancak paleontolog bunun tek bir popülasyonu temsil edebileceğini de belirtiyor. Ekip, Harbin kafatasının, fosilleri yaklaşık 200 bin yıl öncesine tarihlenen gruba ait olduğunu saptadı. Fakat yine Denisova mağarasında bulunan 66 bin yıllık parmak kemiği, başka bir soya aitti.

Dr. Fu bütün bu genetik çeşitlilikten dolayı Harbin kafatasının tipik bir Denisova insanı yüzü olduğunu kesin bir şekilde söyleyemiyor.

Yeni çalışma bu türün ismi hakkında tartışmaları da beraberinde getirdi. Bazı uzmanlar Denisova insanlarına artık Homo longi denmesi gerektiğini düşünürken, diğerleri pek emin değil. 

Paleoantropolog Chris Stringer "Homo longi, bu grup için uygun tür adı" derken, meslektaşı John Hawks, bu türün modern insanlarla çiftleşmiş olmasının, onları Neandertallerle birlikte Homo sapiens'in bir soyu haline getirdiğini savunuyor:

Bunların hepsinin Homo sapiens olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim.

Independent Türkçe, National Geographic, New York Times, Science