Devasa Ortaçağ hastanesi şans eseri keşfedildi

York'un merkezindeki York Theatre Royal'ın önündeki yolun onarım çalışmaları, yüzeyin altında 12. ila 13. yüzyıldan kalma hastane kalıntıları bulunması nedeniyle durduruldu. (York Belediye Meclisi)
York'un merkezindeki York Theatre Royal'ın önündeki yolun onarım çalışmaları, yüzeyin altında 12. ila 13. yüzyıldan kalma hastane kalıntıları bulunması nedeniyle durduruldu. (York Belediye Meclisi)
TT

Devasa Ortaçağ hastanesi şans eseri keşfedildi

York'un merkezindeki York Theatre Royal'ın önündeki yolun onarım çalışmaları, yüzeyin altında 12. ila 13. yüzyıldan kalma hastane kalıntıları bulunması nedeniyle durduruldu. (York Belediye Meclisi)
York'un merkezindeki York Theatre Royal'ın önündeki yolun onarım çalışmaları, yüzeyin altında 12. ila 13. yüzyıldan kalma hastane kalıntıları bulunması nedeniyle durduruldu. (York Belediye Meclisi)

İngiltere'nin kuzeyindeki en büyük Ortaçağ hastanelerinden biri olduğu düşünülen yapıya ait kalıntılar, York'taki bir çukurun onarımı sırasında bulundu.

York'taki Theatre Royal'ın önündeki yolun onarım çalışmaları, yüzeyin altında 12. ila 13. yüzyıllara ait hastane kalıntıları bulunması nedeniyle önceki haftalarda durduruldu.

St. Leonard's Place'teki araştırma çalışmalarına başlamak üzere çağrılan arkeoloji ekipleri, St. Leonard's Hastanesi'ne ait olduğu düşünülen kalıntıları gün yüzüne çıkardı.

Norman Fethi'nden kısa bir süre sonra kurulan St. Leonard's Hastanesi, Kral Aethelstan'ın yaptırdığı ve MS 1100 civarında bir yangında ağır hasar gören eski St. Peters Hastanesi'nin yerini almıştı.

Bugünkü York'un Museum Gardens'ından Theatre Royal'a kadar uzanan hastanede hastalar, yaşlılar ve mahkumlar tedavi ediliyordu.

Hastalara bakmanın yanı sıra yoksulların karnını doyuruyor York Kalesi'ndeki mahkumlara da yemek veriyordu.

Ancak Reformasyon döneminde büyük ölçüde tahrip edildi ve VIII. Henry döneminden 1740'a kadar York'ta hastane kalmadı.

Kalıntılar, 18. yüzyıldan kalma Theatre Royal'ın dışında önceki haftalarda açılan bir boşlukta bulundu.

Ulaştırma Komisyonu Yetkili Üyesi Kate Ravilious şöyle diyor:

York gibi güzel ve tarihi bir şehirde yaşamanın sonuçlarından biri, böyle bir şey yaşandığında, bir çukur açıldığında, genellikle incelenmesi gereken heyecan verici arkeolojik kalıntılar bulunması. Burada da tam olarak böyle bir durum yaşandı.

Reformasyon'dan sonra bu bölge Royal Mint (Birleşik Krallık bozuk paralarının resmi üreticisi -çn.) olarak kullanıldı. 1800'lerde burada konutlar, avlular ve ahırlar vardı.

Daha sonra 1836'da yeni George dönemi sokak manzarasına yer açmak için yıkılarak üzerine yeni bir yol inşa edildi ve o dönemin en moda bölgelerinden biri haline geldi.

York Belediye Meclisi'nin Eski Anıtlar Müdürü Liam Dennis "Şehir merkezinde yapılan her çalışmada olduğu gibi, burası da arkeolojik açıdan önem taşıyan bir alan olduğu için arkeologlar bulduğumuz tüm kalıntıları kaydetip korumak için hazır bekliyor" diyor.

Burada, Kuzey'in en büyük manastır hastanesinin kalıntılarını bulduğumuzu düşünüyoruz. 12. veya 13. yüzyılda burada olsaydık, bugün kalıntıların sonuncusunun görülebildiği Museum Gardens'tan Theatre Royal'ın arkasına kadar uzanan alanın kenarında olurduk. George dönemindekilerin yeni bulvarlarının temeli olarak kullandıkları yıkılmış binaların kalıntılarını bulduğumuzu düşünüyoruz. Kentin dış mahallelerini şehrin kalbine bağlayan bu bulvar, şehir merkezindeki şık Assembly Rooms, Red House ve Guildhall'un önünden geçiyordu.

Independent Türkçe



İlk haftasında zirvede: Netflix'in yeni suç draması yazın favorisi olmaya aday

58 yaşındaki Maria Bello, Şiddetin Tarihçesi (A History of Violence) ve Çıtır Kızlar (Coyote Ugly) gibi yapımlarla tanınıyor (Netflix)
58 yaşındaki Maria Bello, Şiddetin Tarihçesi (A History of Violence) ve Çıtır Kızlar (Coyote Ugly) gibi yapımlarla tanınıyor (Netflix)
TT

İlk haftasında zirvede: Netflix'in yeni suç draması yazın favorisi olmaya aday

58 yaşındaki Maria Bello, Şiddetin Tarihçesi (A History of Violence) ve Çıtır Kızlar (Coyote Ugly) gibi yapımlarla tanınıyor (Netflix)
58 yaşındaki Maria Bello, Şiddetin Tarihçesi (A History of Violence) ve Çıtır Kızlar (Coyote Ugly) gibi yapımlarla tanınıyor (Netflix)

Gerçek olaylara dayanan ve entrikalarla örülü The Waterfront, yayına girmesinin üzerinden bir hafta bile geçmeden yaz aylarının heyecanla izlenen dizilerinden biri haline geldi.

Kuzey Karolina'da geçen dizi, balıkçılıkla uğraşan güçlü bir ailenin servet ve iktidarlarını korumak adına ne kadar ileri gidebileceğini konu alıyor. Bu hırs, zaman zaman cinayete başvurmaya kadar varıyor.

Dawson's Creek'in yaratıcısı ve gişe canavarı Çığlık (Scream) serisinin senaristi Kevin Williamson imzasını taşıyan The Waterfront, yayımlandığı birkaç gün içinde 8,3 milyon izlenmeyle dizi listesine zirveden giriş yaptı. Dizi, Netflix'te 19 Haziran'da yayına girdi.

Başrollerinde Supergirl yıldızı Melissa Benoist ve Mindhunter oyuncusu Holt McCallany'nin yer aldığı yapım, Rotten Tomatoes'ta genellikle olumlu eleştiriler aldı. Şu an yüzde 69'luk bir beğeni oranına sahip olan dizide, özellikle absürt aile dinamikleri öne çıkarılıyor.

Birleşik Krallık merkezli Guardian gazetesi diziyi şöyle tanımlıyor:

Tanrım, umarım başka bir iddiası yoktur çünkü bu tam anlamıyla gündemden uzaklaşmalık bir yaz çılgınlığı. Yetişkinler için bir dereye dalıp nostaljiyle çamurda yuvarlanmak gibi...

Ancak IndieWire aynı fikirde değil ve diziyi "batmakta olan bir gemi" diye nitelendiriyor. Öte yandan RogerEbert.com, The Waterfront'taki "ustalıkla kurgulanmış ve son derece etkileyici cinayet sahnelerine" övgüde bulunuyor.

Oyuncu kadrosunda Maria Bello, Jake Weary, Danielle Campbell ve That '70s Show yıldızı Topher Grace yer alıyor.

Listenin ikinci sırasında üçüncü sezonuyla Ginny & Georgia yer alırken, Danimarka yapımı polisiye Dept Q 4. sıradaki konumunu koruyor. Üçüncülük ise sakin sahil kasabasını derinden sarsan ölümleri merkezine alan The Survivors'ta.
Independent Türkçe, Deadline, Digital Spy, Guardian, IndieWire, RogerEbert.com