İlk haftasında zirvede: Netflix'in yeni suç draması yazın favorisi olmaya aday

58 yaşındaki Maria Bello, Şiddetin Tarihçesi (A History of Violence) ve Çıtır Kızlar (Coyote Ugly) gibi yapımlarla tanınıyor (Netflix)
58 yaşındaki Maria Bello, Şiddetin Tarihçesi (A History of Violence) ve Çıtır Kızlar (Coyote Ugly) gibi yapımlarla tanınıyor (Netflix)
TT

İlk haftasında zirvede: Netflix'in yeni suç draması yazın favorisi olmaya aday

58 yaşındaki Maria Bello, Şiddetin Tarihçesi (A History of Violence) ve Çıtır Kızlar (Coyote Ugly) gibi yapımlarla tanınıyor (Netflix)
58 yaşındaki Maria Bello, Şiddetin Tarihçesi (A History of Violence) ve Çıtır Kızlar (Coyote Ugly) gibi yapımlarla tanınıyor (Netflix)

Gerçek olaylara dayanan ve entrikalarla örülü The Waterfront, yayına girmesinin üzerinden bir hafta bile geçmeden yaz aylarının heyecanla izlenen dizilerinden biri haline geldi.

Kuzey Karolina'da geçen dizi, balıkçılıkla uğraşan güçlü bir ailenin servet ve iktidarlarını korumak adına ne kadar ileri gidebileceğini konu alıyor. Bu hırs, zaman zaman cinayete başvurmaya kadar varıyor.

Dawson's Creek'in yaratıcısı ve gişe canavarı Çığlık (Scream) serisinin senaristi Kevin Williamson imzasını taşıyan The Waterfront, yayımlandığı birkaç gün içinde 8,3 milyon izlenmeyle dizi listesine zirveden giriş yaptı. Dizi, Netflix'te 19 Haziran'da yayına girdi.

Başrollerinde Supergirl yıldızı Melissa Benoist ve Mindhunter oyuncusu Holt McCallany'nin yer aldığı yapım, Rotten Tomatoes'ta genellikle olumlu eleştiriler aldı. Şu an yüzde 69'luk bir beğeni oranına sahip olan dizide, özellikle absürt aile dinamikleri öne çıkarılıyor.

Birleşik Krallık merkezli Guardian gazetesi diziyi şöyle tanımlıyor:

Tanrım, umarım başka bir iddiası yoktur çünkü bu tam anlamıyla gündemden uzaklaşmalık bir yaz çılgınlığı. Yetişkinler için bir dereye dalıp nostaljiyle çamurda yuvarlanmak gibi...

Ancak IndieWire aynı fikirde değil ve diziyi "batmakta olan bir gemi" diye nitelendiriyor. Öte yandan RogerEbert.com, The Waterfront'taki "ustalıkla kurgulanmış ve son derece etkileyici cinayet sahnelerine" övgüde bulunuyor.

Oyuncu kadrosunda Maria Bello, Jake Weary, Danielle Campbell ve That '70s Show yıldızı Topher Grace yer alıyor.

Listenin ikinci sırasında üçüncü sezonuyla Ginny & Georgia yer alırken, Danimarka yapımı polisiye Dept Q 4. sıradaki konumunu koruyor. Üçüncülük ise sakin sahil kasabasını derinden sarsan ölümleri merkezine alan The Survivors'ta.
Independent Türkçe, Deadline, Digital Spy, Guardian, IndieWire, RogerEbert.com



Dünyada ilk: İki babalı farelerin kendi yavrusu oldu

İki babası olan yetişkin erkek fareler, kendi yavrularını dünyaya getirdi (Yanchang Wei)
İki babası olan yetişkin erkek fareler, kendi yavrularını dünyaya getirdi (Yanchang Wei)
TT

Dünyada ilk: İki babalı farelerin kendi yavrusu oldu

İki babası olan yetişkin erkek fareler, kendi yavrularını dünyaya getirdi (Yanchang Wei)
İki babası olan yetişkin erkek fareler, kendi yavrularını dünyaya getirdi (Yanchang Wei)

Dünyada ilk kez iki babası olan fareler kendi yavrularını dünyaya getirdi. 

İki annesi olan farelerin dünyaya getirildiği ilk kez 2004'te duyurulmuştu. Ancak iki babalı kemirgenler üretmek çok daha zorlu bir iş oldu. 

Son yıllarda Japonya ve Çin'den farklı araştırma ekipleri kendi yöntemlerini kullanarak iki babalı fareler dünyaya getirmeyi başarmıştı. Kök hücreleri kullanan Japon ekibin çalışmasında 7 yavru normal bir şekilde büyümüş ve Scientific American'a göre yetişkinliğe ulaşan iki hayvanın doğurgan olduğu görülmüştü.

Çinli bir ekipse bu yılın başlarında gen düzenleme tekniğiyle iki babalı fareler üretmişti. Ancak bu yavrularda birtakım gelişimsel sorunlar görülmüş ve yetişkinliğe ulaşsalar da kısır oldukları tespit edilmişti.

Bulguları hakemli dergi PNAS'te 23 Haziran Pazartesi günü yayımlanan çalışmadaysa Çin'den farklı bir ekip iki babalı farelerin ilk kez kendi yavruları olduğu bildirildi.

Şanghay Jiao Tong Üniversitesi'nden araştırmacılar, çekirdeği çıkarılmış bir yumurtaya iki sperm hücresi yerleştirdi. Ardından epigenetik düzenleme adı verilen bir yöntemle, embriyonun gelişmesi için gereken sperm DNA'sındaki 7 bölgeyi yeniden programladılar.

Dişi farelere yerleştirilen 259 embriyodan sadece ikisi hayatta kaldı ve yetişkinliğe ulaştı. İkisi de erkek olan fareler daha sonra dişi farelerle çiftleşerek kendi yavrularını dünyaya getirdi. Araştırmacılar bu yavruların da boyut, ağırlık ve görünüm açısından normal göründüğünü ifade ediyor.

Ebeveynleri aynı cinsiyetten memeliler üretmenin önündeki en büyük engel, baskılama denen bir olgudan kaynaklanıyor. Baskılama, bir gen hem anne hem de babadan alındığına bunlardan birinin aktif, diğerinin pasif kalmasını ifade ediyor.

İki erkekten alınan DNA'yla embriyo oluşturmaya çalışınca, çok fazla baba geni aktif kaldığı ve anne geni bulunmadığı için ortaya baskılama sorunları çıkabiliyor.

Yumurta ve sperm oluşumu sırasında kromozomlara, bazı genlerin aktif, diğerlerininse pasif olmasını sağlayan kimyasal etiketler ekleniyor. Bu değişiklikler altta yatan DNA dizilimini değiştirmedikleri için "epigenetik" diye adlandırılıyor ancak etiketlerin etkisi varlığını sürdürebiliyor. 

Yeni çalışmayı yürüten ekip, modifiye edilmiş CRISPR proteinleri kullanarak DNA dizilimini değiştirmeden epigenetik etiketlerle oynadı.

University College London'dan Helen O'Neill, yer almadığı çalışmanın kritik bir adım olduğunu söyleyerek ekliyor: 

Bu çalışma, genomik baskılamanın memelilerde tek ebeveynli üremenin önündeki ana engel olduğunu doğruluyor ve bunun aşılabileceğini gösteriyor.

Genetik düzenleme içermediği için yeni yöntemin insanlara uyarlanması teoride mümkün görünüyor. Öte yandan çalışmadaki başarı oranının düşük olması nedeniyle bunun gerçekleşmesi için daha fazla çalışmaya ihtiyaç var.

Çalışmada yer almayan moleküler nörobiyoloji uzmanı Christophe Galichet, "Aynı cinsiyetteki ebeveynlerin üremesi üzerine yapılan bu araştırma umut verici olsa da gereken yumurta sayısı, ihtiyaç duyulan taşıyıcı anne sayısı ve başarı oranının düşük olması nedeniyle bu tekniğin insanlara uygulanması düşünülemez" diyor.

Independent Türkçe, IFLScience, New Scientist, Scientific American, PNAS