Yiyeceklerin yapısının tokluk hissinde rol oynayabileceği tespit edildi

Besin değeri aynı olan gıdaların hücre yapısındaki farklılıklar, tokluk hissinde kayda değer bir etki yaratabiliyor (Unsplash)
Besin değeri aynı olan gıdaların hücre yapısındaki farklılıklar, tokluk hissinde kayda değer bir etki yaratabiliyor (Unsplash)
TT

Yiyeceklerin yapısının tokluk hissinde rol oynayabileceği tespit edildi

Besin değeri aynı olan gıdaların hücre yapısındaki farklılıklar, tokluk hissinde kayda değer bir etki yaratabiliyor (Unsplash)
Besin değeri aynı olan gıdaların hücre yapısındaki farklılıklar, tokluk hissinde kayda değer bir etki yaratabiliyor (Unsplash)

Bilim insanları yiyeceklerin yapısının tokluk hissini etkileyebildiğini tespit etti. 

Obezite gibi hastalıkların artışında modern beslenme alışkanlıkları kritik bir rol oynuyor. Ultra işlenmiş gıdalar da bu sorunun temel nedenleri arasında sayılıyor.

Öte yandan bu yiyecekler genellikle yağ, şeker ve tuz gibi sağlığa risk teşkil ettiği bilinen besinleri de yüksek miktarda içeriyor. Uzmanlar gıdaların nasıl "işlendiğinin" gözden kaçabileceğini söylüyor.

Birleşik Krallık'taki Imperial College London ve Quadram Enstitüsü'nden araştırmacılar gıdaların yapısının, etkilerini nasıl değiştirdiğini anlamak üzere bir çalışma yürüttü.

Bulguları hakemli dergi Nature Metabolism'de yayımlanan çalışmada 10 sağlıklı yetişkin 4 günlüğüne bir kliniğe yerleştirildi. Katılımcılara beslenme sondası takılarak mide ve üst ince bağırsaklarından düzenli numune alındı. Böylece gıdaların nasıl sindirildiği ve bunun bağırsaktaki metabolizma sonucu ortaya çıkan maddeleri nasıl etkilediği değerlendirildi.

Katılımcılar, hücreleri kırılmış veya bütün haldeki nohut unundan yapılan lapalarla beslendi. Yani bir lapadaki nohutlar, geleneksel nohut unu yapımında olduğu gibi doğal hücre yapısı bozulacak şekilde işlenmişti. Diğerindeyse hücrelerin bozulmaması için farklı bir işlem uygulandı.

Araştırmacılar, besin değerleri birebir aynı olan bu gıdaların vücutta farklı etkilere yol açtığını gözlemledi. 

Hücre yapısı bozulan nohut unundan yapılan lapa, daha hızlı sindirilerek kandaki glikoz seviyesini, diğer lapaya kıyasla 2 ila 4 kat daha fazla yükseltti.

Parçalanmamış hücrelere sahip gıda ise daha yavaş sindirildi. Ayrıca iştahı bastırmasıyla bilinen GLP-1 ve PYY hormonları daha uzun süre boyunca salgılandı. Katılımcılar da daha uzun süre tokluk hissettiğini bildirdi. 

Çalışmanın çok az kişiyle yapılmış olması gibi önemli bir sınırlılığı var. Ancak bulgular obezite ve tip 2 diyabetle mücadelede, gıdaların yapısının kayda değer bir rol oynayabileceğine işaret ediyor.

Makalenin yazarlarından Gary Frost "Gıdaların yapısının değiştirilmesi, nihayetinde halkı tip 2 diyabet gibi kronik hastalıklardan korumaya katkı sağlayabilir ve bu araştırma bu yüzden çok heyecan verici" diyor.

Çalışmanın bir diğer yazarı Mingzhu Cai ise zayıflama iğnelerinin başarısına değinerek şu ifadeleri kullanıyor:

Ozempic gibi GLP-1 agonistleri hakkında çok fazla tartışma dönüyor. Doğal GLP-1 seviyeleri asla bu ilaçların dozuna ulaşmayacak olsa da nasıl ve nerede salındığını anlayarak vücudumuzun üretebileceği dozları artırma şansımız var.

Bulgular, gıdaların işlenme biçimindeki farklılıkların yalnızca tokluk hissini artırmakla kalmayıp daha sağlıklı sonuçlar da doğurabileceğini gösteriyor.

Independent Türkçe, Imperial College London, Quadram Enstitüsü, Nature Metabolism



Uzmanlar uyardı: Oyuncaklara ChatGPT eklemek çocuklara "gerçek anlamda zarar verir"

Koleksiyoner Bettina Dorfmann'ın Almanya'nın Duesseldorf kentindeki "Barbie Kliniği"nde 25 Temmuz 2023'te çekilmiş Mattel yapımı bir Barbie (AFP)
Koleksiyoner Bettina Dorfmann'ın Almanya'nın Duesseldorf kentindeki "Barbie Kliniği"nde 25 Temmuz 2023'te çekilmiş Mattel yapımı bir Barbie (AFP)
TT

Uzmanlar uyardı: Oyuncaklara ChatGPT eklemek çocuklara "gerçek anlamda zarar verir"

Koleksiyoner Bettina Dorfmann'ın Almanya'nın Duesseldorf kentindeki "Barbie Kliniği"nde 25 Temmuz 2023'te çekilmiş Mattel yapımı bir Barbie (AFP)
Koleksiyoner Bettina Dorfmann'ın Almanya'nın Duesseldorf kentindeki "Barbie Kliniği"nde 25 Temmuz 2023'te çekilmiş Mattel yapımı bir Barbie (AFP)

Çocuk refahı uzmanlarına göre oyuncak devi Mattel'in ürünlerine ChatGPT ekleme planları, "çocuklara gerçek anlamda zarar verme" riski taşıyabilir.

Barbie'nin üreticisi geçen hafta OpenAI'la işbirliği yaptığını duyurarak gelecekteki oyuncakların popüler yapay zeka sohbet botunu içereceğini ima etmişti. 

Duyuruda teknolojinin nasıl kullanılacağına dair spesifik ayrıntılar yer almasa da Mattel ortaklığın, "yapay zekayla çalışan ürünleri ve deneyimleri destekleyeceğini" ve "yapay zekanın büyüsünü yaşa uygun oyun deneyimleriyle buluşturacağını" belirtmişti.

Çocuk refahı savunucuları buna karşılık Mattel'e deneysel teknolojiyi çocuk oyuncaklarına yerleştirmemesi çağrısında bulundu.

Savunuculuk örgütü Public Citizen'ın eş başkanı Robert Weissman yaptığı açıklamada, "Çocuklar gerçeklik ve oyun arasında tam bir ayrım yapabilecek bilişsel kapasiteye sahip değil" dedi.

Oyuncaklara insan benzeri konuşmalar yapabilen, insanlarınki gibi sesler eklemek çocuklara gerçek anlamda zararlar verme riski taşıyor.

Weissman'ın bahsettiği potansiyel zararlar arasında sosyal gelişimin baltalanması ve çocukların akran ilişkileri kurma becerilerine engel olunması yer alıyor.

Weissman "Mattel, yapay zeka teknolojisini çocuk oyuncaklarına dahil etmeyeceğini derhal duyurmalı" dedi. 

Mattel, yapay zeka içeren oyuncaklar satarak çocuklarımız üzerinde pervasız bir sosyal deney yapmak için ebeveynlerin kendisine duyduğu güveni kullanmamalı.

The Independent cevap hakkı için OpenAI ve Mattel'le temasa geçti.

Mattel ve OpenAI'ın işbirliği, ChatGPT gibi üretken yapay zeka sistemlerinin, kullanıcıların ruh sağlığı üzerindeki etkisine ilişkin endişelerin arttığı bir dönemde geldi.

Sohbet botlarının yanlış bilgi yaydığı, komplo teorilerini doğruladığı ve hatta iddiaya göre kullanıcıları kendilerini öldürmeye teşvik ettiği biliniyor.

Psikiyatristler de yapay zekayla etkileşimlerin yol açtığı, sohbet psikozu adı verilen bir olguya karşı uyarıyor.

Danimarka'daki Aarhus Üniversitesi'nde psikiyatri alanında öğretim üyesi olan Soren Dinesen Ostergaard, Schizophrenia Bulletin için kaleme aldığı başyazıda "ChatGPT gibi üretken yapay zeka sohbet botlarıyla yapılan yazışmalar o kadar gerçekçi ki, kişi diğer uçta gerçek bir insan olduğu izlenimine kolayca kapılıyor" diye yazıyor.

Bana göre bu bilişsel çelişkinin, psikoz eğilimi yüksek kişilerde sanrıları körüklemesi muhtemel görünüyor.

OpenAI'ın patronu Sam Altman bu hafta yaptığı açıklamada, şirketinin hassas kullanıcıları korumak adına komplo teorileri içeren konuşmaları kesmek ya da intihar gibi konular gündeme geldiğinde insanları profesyonel hizmetlere yönlendirmek gibi yollarla, güvenlik önlemleri alma yönünde çaba gösterdiğini söylemişti.

Hard Fork podcast'ine konuşan Altman, "Önceki nesil teknoloji şirketlerinin yeterince hızlı tepki vermeme gibi hatalarına düşmek istemiyoruz" demişti.

Öte yandan ruhsal durumu yeterince kırılgan olan ve psikotik bir kırılmanın eşiğine gelen kullanıcılara nasıl bir uyarı göndereceğimizi henüz bulamadık.

Independent Türkçe