İran asıllı ABD'liler Trump'ın saldırılarını destekliyor

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters
TT

İran asıllı ABD'liler Trump'ın saldırılarını destekliyor

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters

Donald Trump, ABD'nin İran'a yönelik son askeri saldırılarının ardından İranlı Amerikalılardan büyük destek topladı. Birçok kişi, bu saldırıların Ayetullah Ali Hamaney'in iktidarını devirmeye katkıda bulunabileceğini umut ediyor.

Salı sabahı ABD Başkanı'nın arabuluculuğunda Tahran ve Tel Aviv arasında ateşkes anlaşması imzalanmadan önce, ABD'deki İranlı topluluklar hafta sonu önemli nükleer tesislere düzenlenen saldırı konusunda ihtiyatlı bir iyimserlik sergilemeye başladı.

İslam Devrimi'nin ardından 1980'lerde İran'da büyüyen Simone Derayeh, Los Angeles'ta yaşayan yaklaşık 141 bin İran asıllı kişiden biri.

Derayeh, İran halkının ülkenin Yüce Lideri ve onun teokratik rejimi tarafından "rehin tutulduğunu" söyledi.

NBC Las Vegas'a, Sovyet lideri Joseph Stalin ve Nazi Almanyası'nın lideri Adolf Hitler'in totaliter yönetimlerine atıfta bulunarak, "Süregelen baskı, Stalin ve Hitler'inkine benziyor" diye konuştu.

Bu, hikaye kitaplarında anlatılan türden bir şey.

SDFRGTH
Simone Derayeh, Los Angeles'taki İran diasporasının Trump'ın askeri eylemlerini desteklediğini NBC Las Vegas'a söyledi (NBC Las Vegas)

Trump, İran'ı "Yeniden Harika Yapmak"tan bahsederken Derayeh, Hamaney'in otoriter yönetimini zayıflatma çabalarını destekleyen birçok ses arasında sadece bir ses olduğunu iddia ediyor.

Aslında birçok İranlı, İslam Cumhuriyeti'nin zayıflamasından memnun. Maalesef, 1980'lerin başında, en zor zamanlardan bazılarını yaşayarak baskıları ilk elden deneyimledim. Toplu katliamlar, toplu infazlar. Özellikle kadınlara ve azınlıklara karşı çok, çok baskıcı yasalar.

Washington D.C.'de yaşayan İranlı Amerikalı Alireza, Baltimore Sun gazetesine, ABD'nin İran'ın nükleer tesislerine yaptığı saldırının kendisine umut verdiğini söyledi.

Diğer liderlerin İran halkı acı çekerken seyirci kaldığını, Trump'ın saldırılarınınsa İran'ın "hiçbir şey yapamayacağı ve zayıf olduğu" mesajını açıkça verdiğini savundu.

Maryland'da yaşayan 72 yaşındaki emlakçı Reza Rofougaran, 1979'da Pehlevi hanedanlığı devrildikten kısa süre sonra Tahran'dan göç etmiş.

Gazeteye "İran'daki İslam rejimine yüzde 100 karşıyım ve rejim değişikliği umuduyla yaşıyorum" diye konuştu.

Ancak Rofougaran, kendi ülkesine yapılan saldırıları kınıyor. Diğer İranlı Amerikalıların saldırıları daha çok desteklediğini söyledi.

Sivillere saldırmıyorlar. Onlar mollalara, üst düzey [İslam Devrim Muhafızları] komutanlarına ve yetkililere saldırıyor.

Rofougaran, diğerlerinin saldırılardan "üzüntü duyduğunu" söyledi.

UIO9
ABD'nin İran'ın İsfahan nükleer teknoloji merkezine düzenlediği saldırıların ardından oluşan hasarın uydu görüntüsü (Maxar Technologies)

Neredeyse 30 yıl önce İran'dan kaçan aktivist öğrenci Elham Yaghoubian, saldırıları destekliyor ve CNN'e bunların İran, Ortadoğu ve dünya için "yararlı" olduğunu söylüyor.

Bu altyapılar, yollar, fabrikalar, binalar yeniden inşa edilebilir ancak asla geri kazanamayacağımız şey, temel hakları için ayağa kalktıklarında her seferinde acımasız rejim tarafından öldürülen tüm genç erkek ve kadınların hayatları.

Yaghoubian, çoğu İranlının savaş istemediğini kabul etmekle birlikte bunun olumlu bir sonuç getirebileceğini savundu: İran rejiminin düşüşü.

"Bu savaşı hiçbir müzakere ya da uzlaşma sona erdiremez" diye ekledi.

Barış ve refah ancak bu rejimin İran'dan uzaklaştırılmasıyla mümkün olabilir

Independent Türkçe

 



Kardiyologlardan uyarı: Yüksek protein diyeti tansiyon ve kolesterolü etkiliyor

Mevcut beslenme kılavuzları genellikle proteinin günlük alınan kalorinin yüzde 10 ila 35'ini oluşturmasını öneriyor (AFP)
Mevcut beslenme kılavuzları genellikle proteinin günlük alınan kalorinin yüzde 10 ila 35'ini oluşturmasını öneriyor (AFP)
TT

Kardiyologlardan uyarı: Yüksek protein diyeti tansiyon ve kolesterolü etkiliyor

Mevcut beslenme kılavuzları genellikle proteinin günlük alınan kalorinin yüzde 10 ila 35'ini oluşturmasını öneriyor (AFP)
Mevcut beslenme kılavuzları genellikle proteinin günlük alınan kalorinin yüzde 10 ila 35'ini oluşturmasını öneriyor (AFP)

Yeni bir çalışma, özellikle günlük kalorinin yüzde 22'sinden fazlasının proteinden geldiği yüksek proteinli beslenme biçimlerinin, ateroskleroz gelişimine yani atardamarların sertleşmesine katkıda bulunarak kalp sağlığı sorunlarına yol açabileceği uyarısında bulunuyor.

Pittsburgh Üniversitesi'nden araştırmacılar hem hayvan hem de küçük ölçekli insan deneylerini kullanarak fazla proteinin, özellikle de et ve yumurta gibi hayvansal kaynaklarda bulunan lösin adlı amino asidin, arteriyel plak oluşumunda rol oynayan temel bağışıklık hücreleri makrofajlarda mTOR sinyalini tetiklediğini keşfetti.

Hakemli dergi Nature Metabolism'de çarşamba günü yayımlanan çalışmanın başyazarı Dr. Babak Razani, "Yaklaşık yüzde 22 kilokalori protein içeren yemekler yemek, protein ve lösinin riski artırdığı eşik noktasına denk geliyor" diyor.

Ancak tüm uzmanlar aynı fikirde değil. Razani'nin ekibinin 2020'de yaptığı bir çalışma, yüksek proteinli beslenme biçimlerini kardiyovasküler hastalık riskinin artmasıyla ilişkilendirmişti.

2023'te insanlar üzerinde yapılan daha büyük bir çalışmada, yüksek ve standart seviyede protein içeren diyetler arasında kardiyovasküler çıktılar açısından istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmamıştı.

Araştırmada yer almayan kardiyolog Dr. Stephen Tang, çalışmanın herhangi bir sonuca varılamayacak kadar küçük ölçekli olduğunu iddia ediyor. Yine de bu çalışmanın, kalp uzmanlarının bitki ağırlıklı beslenme biçimlerine giderek daha fazla yöneldiğine dair artan kanıtlara işaret ettiğine değiniyor.

Medical News Today'e konuşan Tang, "Ben olsam farklı bir şey yapmazdım" diyor. 

Ancak bu çalışma, yüksek proteinin doğru yol olmadığına dair daha fazla kanıt sunuyor. Kardiyologlar genellikle proteine değil, kolesterol ve yüksek tansiyona odaklanır. Bu çalışma, bitki temelli beslenmenin kalp sağlığına iyi geldiğini doğruluyor.

1984'te yapılan bir çalışmada ekmek, sebze, meyve, kuruyemiş, fasulye ve makarna gibi gıdalardan elde edilenler bitkisel protein diye tanımlanmıştı. Bunlardan daha fazla tüketen kadınların sağlıklı yaşlanma olasılığı yüzde 46 daha fazlayken, hayvansal proteinlere bel bağlayanların yaşlandıkça sağlıklı kalma ihtimali yüzde 6 daha azdı.

Mevcut beslenme kılavuzları genel olarak proteinin günlük kalorinin yüzde 10 ila 35'ini oluşturmasını tavsiye ederken, alt sınırı vücut ağırlığının bir kilogramı başına yaklaşık 0,8 gram (enerjinin yaklaşık yüzde 11'i) olarak belirlemek çoğu yetişkin için yeterli.

Amerikan Kalp Derneği de protein niteliğinin kritik olduğunu belirtiyor. Fasulye, mercimek, kuruyemiş, tohumlar ve omega-3 bakımından zengin yağlı balıklar gibi bitki bazlı proteinleri tercih edip kırmızı ve işlenmiş etlerle doymuş yağ tüketimini sınırlandırmayı öneriyor.

Harvard araştırmacıları da aşırı proteinin doğası gereği zararlı olmadığını ancak hayvansal proteine fazla bel bağlamanın bitkisel proteine kıyasla kolesterolü ve ölüm riskini artırabileceğini ifade ediyor.

Independent Türkçe