Çığır açan araştırma: Orkalar ilk kez insanlarla yiyecek paylaşırken görüldü

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash
TT

Çığır açan araştırma: Orkalar ilk kez insanlarla yiyecek paylaşırken görüldü

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash

Katil balinaların zaman zaman avlarını insanlarla paylaşmayı teklif ettiğini saptayan yeni bir araştırma, bazı zeki orkaların insanlarla ilişki kurmaya çalışıyor olabileceğine işaret ediyor.

Kediler gibi evcil hayvanlar bazen bir sevgi gösterisi olarak ya da "aile"yle yiyecek paylaşma duygusuyla avlarını sahiplerinin ayaklarının dibine ya da kapısının önüne bırakır. Ancak bu tür davranışlar yaban hayvanlarında belgelenmemişti. Ta ki şimdiye kadar.

Orkaların yaban hayatında insanlara yiyecek sunduğunu belgeleyen yeni çalışma, hayvanların sosyal davranışları hakkındaki varsayımlara meydan okuyarak deniz memelileriyle insanlar arasındaki oyuncu ve sosyal etkileşimin tam olarak anlaşılamadığını ortaya koyuyor.

Journal of Comparative Psychology'de yayımlanan yeni çalışmada Kanada, Yeni Zelanda ve Meksika'dan araştırmacılar, 20 yıl boyunca orkaların insanlara yiyecek sunmaya çalıştığı 34 etkileşimi belgeledi. Bu olaylar Kaliforniya, Yeni Zelanda, Norveç ve Patagonya açıklarındaki okyanuslar olmak üzere dünyanın farklı yerlerinde gerçekleşti.

Çalışmanın başyazarı Jared Towers "Orkalar genellikle birbirleriyle yiyeceklerini paylaşır. Bu prososyal faaliyet, birbirleriyle ilişki kurmalarının bir yolu" diyor.

İnsanlarla da paylaşmaları, bizimle de ilişki kurmakla ilgilendiklerini gösteriyor olabilir.

fdghyju
Katil balinalar, insanlara yiyecek sunuyor (Steve Hathaway/Lucía Corral/Jared R. Towers/Brian Skerry)

34 yiyecek paylaşımı vakasının her birini analiz eden araştırmacılar, 11 olayda insanlar sudayken orkaların onlara yaklaştığını tespit etti. 21 vakada insanlar teknelerde, ikisindeyse kıyıdaydı.

Bu vakaların her birinde katil balinalar insanlara kendi kendilerine yaklaştı ve avlarını önlerine bıraktı. Araştırmacılar, "Bu davranış, yabandaki bir yırtıcının insan davranışlarını doğrudan gözlemlemek amacıyla avını ve diğer nesneleri kasten kullandığına dair ilk kayıtlardan bazılarını temsil ediyor olabilir" diye yazıyor.

Bu özelliklerin tümü, katil balinaların kısa veya uzun vadeli maddi, entelektüel veya duygusal faydaları içerebilecek ve hiçbiri birbirini dışlamayan birçok nedenden ötürü, paylaşma kapasitesine ve motivasyonuna sahip olduğuna işaret ediyor.

Araştırmacılar biri hariç tüm örneklerde orkaların, insanlara ikramda bulunduktan sonra ne olacağını görmek için beklediğini de tespit etti.

Deniz memelileri ayrıca 7 vakada karşıdakini ikna etmeye çalışarak insanlar ilk başta geri çevirdikten sonra birden fazla kez yiyeceği teklif etti.

Orkaların zeki ve sosyal hayvanlar olması, araştırmacıları yiyecek paylaşımının akraba ve akraba dışı bireylerle ilişki kurma biçimi olabileceği yönünde düşündürüyor

Katil balinalar genellikle büyük avlar avladıkları için kenara ayıracak yiyecekleri bulunur.

Araştırmada, "İnsanlara bir şeyler sunmak aynı zamanda katil balinaların öğrenilmiş kültürel davranışları uygulama, keşfetme ya da oynama ve bu yolla bizi tanıma, manipüle etme ya da bizimle ilişki kurma fırsatlarını da içerebilir" ifadeleri kullanılıyor.

Bu türün gelişmiş bilişsel yetenekleri ve sosyal, işbirlikçi doğası göz önüne alındığında, bu tür davranışlar için bu açıklamaların herhangi birinin veya hepsinin ve sonuçlarının mümkün olduğunu varsayıyoruz.

Independent Türkçe



İlk kez bir Antik Mısırlının tam genomu çözüldü

Üç boyutlu taramayla yüzü oluşturulan kişinin, ileri yaşlarda hayatını kaybettiği saptandı (Caroline Wilkinson/Liverpool John Moores Üniversitesi)
Üç boyutlu taramayla yüzü oluşturulan kişinin, ileri yaşlarda hayatını kaybettiği saptandı (Caroline Wilkinson/Liverpool John Moores Üniversitesi)
TT

İlk kez bir Antik Mısırlının tam genomu çözüldü

Üç boyutlu taramayla yüzü oluşturulan kişinin, ileri yaşlarda hayatını kaybettiği saptandı (Caroline Wilkinson/Liverpool John Moores Üniversitesi)
Üç boyutlu taramayla yüzü oluşturulan kişinin, ileri yaşlarda hayatını kaybettiği saptandı (Caroline Wilkinson/Liverpool John Moores Üniversitesi)

Bilim insanları ilk kez bir Antik Mısırlının tüm genomunu diziledi. Yaklaşık 4 bin 500 yıl önce yaşayan adamın kalıntıları, antik uygarlıktan gelen en eski genetik veriyi de sunuyor.

Uzmanlar, bölgenin sıcak iklimi DNA'nın kolayca bozunmasına yol açtığı için Antik Mısır'dan genetik kayıtlar bulmanın epey zorlu bir iş olduğunu söylüyor. Ayrıca bu toplumda yaygın olan mumyalama da yumuşak dokuları muhafaza etmesine karşın DNA'nın düzgün bir şekilde korunmasını engelliyor.

Bugüne kadar Antik Mısır'dan sadece üç kişinin genomunun bir kısmı dizilenmişti. Ayrıca bu kişiler uygarlığın daha geç dönemlerinde yaşamıştı. 

Bulguları önde gelen hakemli dergi Nature'da dün (2 Temmuz) yayımlanan çalışmadaysa, bu örneklerden en az bin yıl daha önceye ait bir genom ilk kez tamamen dizilendi. 

Kahire'nin güneyindeki Nuwayrat köyünde 1900'lerin başında bulunan kalıntılar, kayaya oyulmuş bir mezarın içine yerleştirilmiş bir çömlek kabın içindeydi.

Liverpool John Moores Üniversitesi'nden Dr. Adeline Morez Jacobs liderliğindeki araştırmacılar, 4 bin 500 ila 4 bin 800 yıl önce yaşamış kişinin kemiklerini inceledi. Ayrıca dişinden aldıkları örneklerle genomunu dizileyen ekip, Antik Mısırlı hakkında eşsiz bilgiler elde etti.

VFDGH
Adamın kalıntılarını içeren çömlek 1902'de keşfedilmişti (Garstang Arkeoloji Müzesi/Liverpool Üniversitesi)

İlk piramitler inşa edilirken yaşayan kişinin kalıntıları, 44-64 yaşında ölen bir erkek olduğuna işaret ediyor. Makalenin yazarlarından Joel Irish, MÖ 2855 ila 2570'de hayatını kaybeden adam hakkında "Öldüğünde muhtemelen 60'lı yaşlarındaydı, ki bu o dönem için inanılmaz derecede ileri bir yaş" diyor.

Bilim insanları kişinin genetik materyalinin yüzde 80'inin beklendiği gibi Kuzey Afrika kökenine sahip olduğunu tespit etti. Ancak yüzde 20'si, Batı Asya ve Mezopotamya bölgesindeki insanlara dayanıyordu.

Araştırmacılar Antik Mısır ve Mezopotamya halkları arasında bir ilişki olduğunu uzun zamandır düşünüyordu. Arkeolojik bulgular bu etkileşime güçlü kanıtlar sunsa da bugüne kadar genetik bir veri elde edilememişti. 

Harvard Üniversitesi'nden Iosif Lazaridis, yer almadığı çalışmanın bulguları hakkında "Bu örnek bize, bu kadar erken bir tarihte Mısır'da çoğunlukla Kuzey Afrikalı soyundan gelen ancak Mezopotamya'dan da bir miktar soy katkısı olan insanlar olduğunu söylüyor" diyor: 

Bu coğrafi açıdan mükemmel derecede mantıklı.

Araştırmacılar bulunan kemiklerde artrit ve osteoporoz belirtilerinin yanı sıra yaşamının büyük bölümünde aşağı baktığını ve öne doğru eğildiğini gösteren işaretler tespit etti. Ayrıca kollarını uzun süre önünde tuttuğunu, ağır malzemeler taşıdığını ve sert yüzeylere oturduğunu gösteren bulgulara rastlandı. 

Ekip bu verilere dayanarak bu kişinin ağır işçilik yaptığı ve muhtemelen çömlekçi olduğu sonucuna vardı. Irish çömlekçi çarkının da Mısır'a bu dönemde geldiğini söyleyerek ekliyor:

Öte yandan bir çömlekçiye genellikle böyle üst sınıf bir cenaze töreni düzenlenmez. Belki de olağanüstü yetenekli ya da başarılı olduğu için sosyal statüsü yükselmişti.

Bilim insanları Antik Mısır ve Mezopotamya ilişkisine ışık tutan yeni çalışmanın sadece tek bir genom örneğine dayandığına ve daha fazla kanıt bulmayı beklediklerine değiniyor. Bu sayede iki bölgede yakın zamanda ortaya çıkan yazının kökenlerini ve farklı toplumlar arasındaki göçleri daha iyi anlamayı umuyorlar.

Makalenin ortak yazarı Dr. Linus Girdland-Flink "Bu, insan genetik varyasyonu bulmacasının sadece bir parçası: Bugüne kadar yaşamış her insan ve onların genomu bu bulmacanın benzersiz bir parçasını oluşturuyor" diyerek ekliyor:

Hiçbir zaman herkesin genomunu dizileyemeyeceğiz ancak insanlık tarihinde bugün kim olduğumuzu şekillendiren önemli olayları doğru bir şekilde yeniden yapılandırmak için dünyanın dört bir yanından yeterince çeşitli örnek toplamayı umuyoruz.

Independent Türkçe, CNN, New Scientist, Nature