Romalılardan kalma dev ayakkabılar arkeologları şaşırttı

Magna Kalesi'nden çıkan 32,6 cm ölçülerinde deri ayakkabı tabanı (Vindolanda Hayır Vakfı)
Magna Kalesi'nden çıkan 32,6 cm ölçülerinde deri ayakkabı tabanı (Vindolanda Hayır Vakfı)
TT

Romalılardan kalma dev ayakkabılar arkeologları şaşırttı

Magna Kalesi'nden çıkan 32,6 cm ölçülerinde deri ayakkabı tabanı (Vindolanda Hayır Vakfı)
Magna Kalesi'nden çıkan 32,6 cm ölçülerinde deri ayakkabı tabanı (Vindolanda Hayır Vakfı)

Arkeologlar, İngiltere'nin kuzeyindeki kadim bir kale alanında, Roma dönemine ait düzinelerce ayakkabıyı gün ışığına çıkardı. Aralarında yaklaşık 30 cm uzunluğunda birkaç dev deri ayakkabının da bulunması, giyenler hakkında soru işaretleri yarattı.

Northumberland'da Carvoran yakınlarındaki Magna Roma Kalesi'nden çıkan buluntular, yaklaşık 2 bin yıl önce bölgede yaşayanların yaşam tarzına dair yeni bilgiler ortaya koyuyor.

Kazılar tarihi kalenin kuzey savunma hendeklerinde başladı ve ortaya çıkarılan ilk 32 ayakkabıdan bazılarının çok büyük olduğu görüldü.

Arkeologlar tarafından ortaya çıkarılan 32 cm'lik bir deri ayakkabı tabanı dikkat çekti ve daha fazla kazı sonucunda sıradışı boyutta birkaç tane daha kadim ayakkabı bulundu.

Bölgede şimdiye kadar bulunan 8 antik ayakkabının 30 cm ve üzeri uzunlukta "XX-Large" olduğu kaydedilirken, 32,6 cm uzunluğundaki bir ayakkabı (modern AB ölçülerine göre 49 numara) şimdiye kadar ortaya çıkarılan en büyük ayakkabı olarak kabul edildi.

Projenin kıdemli arkeoloğu Rachel Frame, "Magna'da yaşayanlar hakkında keşfedilecek ve iklim değişikliğinin bu son derece önemli tarihi kaynak üzerindeki etkisini anlayacak daha çok şey var" dedi.

Dr. Frame, "Bunun gibi organik buluntular, hem ziyaretçilerin hem de gönüllülerin ilgisini çeken alanlarımızdan gelen en değerli buluntulardan bazıları ancak aynı zamanda değişen iklimimiz nedeniyle en fazla risk altında olanlar" uyarısında bulundu.

Arkeologlar ayrıca çocuklara ait olanlar da dahil farklı boyutlarda ayakkabılar da buldu.

Araştırmacılar, genel olarak karşılaştırıldığında, kadim alanda bulunan ayakkabıların ortalama boyutunun yaklaşık 24-26 cm uzunluğunda olduğunu söylüyor.

Western Ontario Üniversitesi'nden arkeolog Elizabeth Greene, "Bence Magna'da çok farklı bir şeyler var, ortaya çıkarılan bu küçük örnekten bile bu ayakkabıların Vindolanda koleksiyonunun çoğundan ortalama olarak çok daha büyük olduğu açık" dedi.

Dr. Greene, "Maksimum 1 cm veya 10 mm'ye kadar küçülme hesaba katılsa bile, bu ayakkabıların gerçekten çok büyük olduğu anlamına geliyor" diye konuştu.

xsdfrgt
Magna Roma Kalesi'ndeki kuzey hendeklerinin kazısı (Vindolanda Hayır Vakfı)

Araştırmacılar, bölgede bulunan ayakkabıların benzersiz olduğunu ve her birinin onu giyen Roma dönemi insanı hakkında bilgi verdiğini söylüyor.

Vindolanda Hayır Vakfı Kazı Direktörü Andrew Birley, "Bu bize her her topluluğun farklı olduğunu, Hadrian Duvarı boyunca görev yapan alaylar ve insanlar arasındaki geniş farklılıkların kültürel ve fiziksel olabileceğini hatırlatıyor" dedi.

"Bu insanların çeşitliliğini ve farklılıklarını bugün topladığımız arkeolojik verilerde hâlâ görebiliyorsak sadece kutlayabilir ve hayret edebiliriz" diye ekledi.

Independent Türkçe



İlk kez bir Antik Mısırlının tam genomu çözüldü

Üç boyutlu taramayla yüzü oluşturulan kişinin, ileri yaşlarda hayatını kaybettiği saptandı (Caroline Wilkinson/Liverpool John Moores Üniversitesi)
Üç boyutlu taramayla yüzü oluşturulan kişinin, ileri yaşlarda hayatını kaybettiği saptandı (Caroline Wilkinson/Liverpool John Moores Üniversitesi)
TT

İlk kez bir Antik Mısırlının tam genomu çözüldü

Üç boyutlu taramayla yüzü oluşturulan kişinin, ileri yaşlarda hayatını kaybettiği saptandı (Caroline Wilkinson/Liverpool John Moores Üniversitesi)
Üç boyutlu taramayla yüzü oluşturulan kişinin, ileri yaşlarda hayatını kaybettiği saptandı (Caroline Wilkinson/Liverpool John Moores Üniversitesi)

Bilim insanları ilk kez bir Antik Mısırlının tüm genomunu diziledi. Yaklaşık 4 bin 500 yıl önce yaşayan adamın kalıntıları, antik uygarlıktan gelen en eski genetik veriyi de sunuyor.

Uzmanlar, bölgenin sıcak iklimi DNA'nın kolayca bozunmasına yol açtığı için Antik Mısır'dan genetik kayıtlar bulmanın epey zorlu bir iş olduğunu söylüyor. Ayrıca bu toplumda yaygın olan mumyalama da yumuşak dokuları muhafaza etmesine karşın DNA'nın düzgün bir şekilde korunmasını engelliyor.

Bugüne kadar Antik Mısır'dan sadece üç kişinin genomunun bir kısmı dizilenmişti. Ayrıca bu kişiler uygarlığın daha geç dönemlerinde yaşamıştı. 

Bulguları önde gelen hakemli dergi Nature'da dün (2 Temmuz) yayımlanan çalışmadaysa, bu örneklerden en az bin yıl daha önceye ait bir genom ilk kez tamamen dizilendi. 

Kahire'nin güneyindeki Nuwayrat köyünde 1900'lerin başında bulunan kalıntılar, kayaya oyulmuş bir mezarın içine yerleştirilmiş bir çömlek kabın içindeydi.

Liverpool John Moores Üniversitesi'nden Dr. Adeline Morez Jacobs liderliğindeki araştırmacılar, 4 bin 500 ila 4 bin 800 yıl önce yaşamış kişinin kemiklerini inceledi. Ayrıca dişinden aldıkları örneklerle genomunu dizileyen ekip, Antik Mısırlı hakkında eşsiz bilgiler elde etti.

VFDGH
Adamın kalıntılarını içeren çömlek 1902'de keşfedilmişti (Garstang Arkeoloji Müzesi/Liverpool Üniversitesi)

İlk piramitler inşa edilirken yaşayan kişinin kalıntıları, 44-64 yaşında ölen bir erkek olduğuna işaret ediyor. Makalenin yazarlarından Joel Irish, MÖ 2855 ila 2570'de hayatını kaybeden adam hakkında "Öldüğünde muhtemelen 60'lı yaşlarındaydı, ki bu o dönem için inanılmaz derecede ileri bir yaş" diyor.

Bilim insanları kişinin genetik materyalinin yüzde 80'inin beklendiği gibi Kuzey Afrika kökenine sahip olduğunu tespit etti. Ancak yüzde 20'si, Batı Asya ve Mezopotamya bölgesindeki insanlara dayanıyordu.

Araştırmacılar Antik Mısır ve Mezopotamya halkları arasında bir ilişki olduğunu uzun zamandır düşünüyordu. Arkeolojik bulgular bu etkileşime güçlü kanıtlar sunsa da bugüne kadar genetik bir veri elde edilememişti. 

Harvard Üniversitesi'nden Iosif Lazaridis, yer almadığı çalışmanın bulguları hakkında "Bu örnek bize, bu kadar erken bir tarihte Mısır'da çoğunlukla Kuzey Afrikalı soyundan gelen ancak Mezopotamya'dan da bir miktar soy katkısı olan insanlar olduğunu söylüyor" diyor: 

Bu coğrafi açıdan mükemmel derecede mantıklı.

Araştırmacılar bulunan kemiklerde artrit ve osteoporoz belirtilerinin yanı sıra yaşamının büyük bölümünde aşağı baktığını ve öne doğru eğildiğini gösteren işaretler tespit etti. Ayrıca kollarını uzun süre önünde tuttuğunu, ağır malzemeler taşıdığını ve sert yüzeylere oturduğunu gösteren bulgulara rastlandı. 

Ekip bu verilere dayanarak bu kişinin ağır işçilik yaptığı ve muhtemelen çömlekçi olduğu sonucuna vardı. Irish çömlekçi çarkının da Mısır'a bu dönemde geldiğini söyleyerek ekliyor:

Öte yandan bir çömlekçiye genellikle böyle üst sınıf bir cenaze töreni düzenlenmez. Belki de olağanüstü yetenekli ya da başarılı olduğu için sosyal statüsü yükselmişti.

Bilim insanları Antik Mısır ve Mezopotamya ilişkisine ışık tutan yeni çalışmanın sadece tek bir genom örneğine dayandığına ve daha fazla kanıt bulmayı beklediklerine değiniyor. Bu sayede iki bölgede yakın zamanda ortaya çıkan yazının kökenlerini ve farklı toplumlar arasındaki göçleri daha iyi anlamayı umuyorlar.

Makalenin ortak yazarı Dr. Linus Girdland-Flink "Bu, insan genetik varyasyonu bulmacasının sadece bir parçası: Bugüne kadar yaşamış her insan ve onların genomu bu bulmacanın benzersiz bir parçasını oluşturuyor" diyerek ekliyor:

Hiçbir zaman herkesin genomunu dizileyemeyeceğiz ancak insanlık tarihinde bugün kim olduğumuzu şekillendiren önemli olayları doğru bir şekilde yeniden yapılandırmak için dünyanın dört bir yanından yeterince çeşitli örnek toplamayı umuyoruz.

Independent Türkçe, CNN, New Scientist, Nature