New York'un pahalılığı evcil hayvan sahiplerini vurduhttps://turkish.aawsat.com/ya%C5%9Fam/5167734-new-yorkun-pahal%C4%B1l%C4%B1%C4%9F%C4%B1-evcil-hayvan-sahiplerini-vurdu
New York'un pahalılığı evcil hayvan sahiplerini vurdu
New York'taki kamu hayvan barınağı ağının en az bin hayvana ev sahipliği yaptığı bildirildi
ASPCA Sahiplendirme Merkezi gibi New York barınakları bu ay hayvan sayısında büyük bir artış yaşarken yeni bir habere göre pek çok kent sakini hayvanlarını masrafları karşılayamadığı için bırakıyor (ASPCA)
New York'un pahalılığı evcil hayvan sahiplerini vurdu
ASPCA Sahiplendirme Merkezi gibi New York barınakları bu ay hayvan sayısında büyük bir artış yaşarken yeni bir habere göre pek çok kent sakini hayvanlarını masrafları karşılayamadığı için bırakıyor (ASPCA)
Yeni bir habere göre New York'taki hayvan barınakları, süregelen ekonomik kriz nedeniyle kent sakinlerinin giderek daha fazla evcil hayvanı bırakmasıyla dolup taşıyor.
Manhattan, Queens ve Staten Island'daki kamu hayvan barınaklarından oluşan New York Hayvan Bakım Merkezleri (ASPCA) ağı, The New York Times'a geçen hafta itibarıyla sistemlerinde bin hayvan olduğunu söyledi. Barınak ağı yüzlerce kedi, köpek ve yavru kediye bakıyor. Ağ ayrıca 50 tavşan, bir düzine gine domuzu ve birkaç kuşa da ev sahipliği yapıyor.
Times'a göre giderek daha fazla evcil hayvan sahibi tüylü dostlarının masraflarını karşılayamadığından, barınağa bırakmalar da artıyor. Hayvan Bakım Merkezleri İletişim Direktörü Katy Hansen gazeteye, insanların "durmaksızın" hayvan bıraktığını ve barınakların da buna yetişmekte zorlandığını söyledi.
Hansen, "Herkes hayvanını zamanı olmadığı için bırakmıyor" dedi.
Pek çok kişi gerçekten zor durumda. Ve bu üzücü. Buraya geldiklerinde ağlıyorlar.
"Bence insanlar beş parasız" diye ekledi.
Servet uçurumu çok büyük.
Evcil hayvan sahiplerine hayvanlarının bakımı yılda binlerce dolara mal olabiliyor. ASPCA, kedi sahiplerinin evcil hayvanlarına sahip oldukları ilk yıl 1100 dolardan fazla, büyük köpek sahiplerininse ilk yıl 2000 dolardan fazla harcadığını tahmin ediyor.
Öte yandan kâr amacı gütmeyen United Way New York City'nin 2023 raporuna göre, New York'taki hanelerin yaklaşık yarısı ay sonunu getiremiyor ve temel ihtiyaçların maliyeti kazançlardan daha hızlı artıyor.
The Independent'a konuşan ASPCA sözcüsü, kurumun New York'taki sahiplendirme merkezinde de son haftalarda hayvan sayısında hızlı bir artış görüldüğünü söyledi.
Sözcü, "Bu hızlı artış, 311 çağrılarındaki, suç duyurusu raporlarındaki ve ceza davalarındaki artışın yanı sıra ülke genelinde birçok barınağın karşı karşıya olduğu kapasite sıkıntıları da dahil çeşitli faktörlerin bir sonucu" dedi.
Sözcü ayrıca, "Yaz mevsimi, ülke çapındaki barınakların özel bakım gerektiren savunmasız, yeni doğmuş yavru kedilerle dolup taştığı yavru kedi sezonuna denk geldiğinden, barınaklar için genellikle yılın daha yoğun bir zamanıdır" diye ekledi.
ASPCA'ya göre yaz ayları hayvan barınakları için en yoğun zamanlardan biri (ASPCA)
Barınaklar da hayvanlara az para harcamıyor.
Massachusetts eyaletinin Springfield kentindeki Dakin Humane Society barınağı, bakımını üstlendikleri her hayvanın barınaklarına yaklaşık 950 dolara mal olduğunu tahmin ediyor. Dakin Humane Society, barınaklardan geçen hayvanların genellikle ekstra tıbbi ve davranışsal ihtiyaçları olmasını sebep gösteriyor.
New York Hayvan Bakım Merkezleri, bu hızlı artış nedeniyle, devlet kurumları tarafından gönderilenler, halk için tehdit oluşturanlar ve tıbbi acil durumdakiler hariç hayvan kabulünü askıya aldığını açıkladı.
Hansen, Times'a " İşin içinden sahiplendirmeyle çıkamayız" diye konuştu.
Yani, bu hafta sonu bin sahiplendirme yaparsak olur ama bu pek de gerçekçi değil. Peki ne yapabiliriz? Bilmiyorum. Bence herkes bunu çözmeye çalışıyor.
Yıllar boyu Avustralya yapımı dizi ve filmlerinde rol alan Eric Bana, Hollywood'un dikkatini Kara Şahin Düştü'deki (Black Hawk Down) performansı ve Hulk'ta canlandırdığı Bruce Banner karakteriyle çekmişti (Netflix)
Issız ormanlardan puslu kasabalara: Untamed tadında 7 dizi
Yıllar boyu Avustralya yapımı dizi ve filmlerinde rol alan Eric Bana, Hollywood'un dikkatini Kara Şahin Düştü'deki (Black Hawk Down) performansı ve Hulk'ta canlandırdığı Bruce Banner karakteriyle çekmişti (Netflix)
Netflix'in son dönemdeki sürpriz hitlerinden Untamed, yayına girmesinden sadece birkaç gün sonra hem ABD hem de dünya genelinde bir numaraya yerleşti. Eric Bana'nın hayat verdiği federal ajan Kyle Turner, Yosemite Ulusal Parkı'nın sisli patikalarında sadece bir cinayetin değil, kendi karanlığının da izini sürüyor. 6 bölümlük mini dizi, ağır ağır kurulan yapısı, etkileyici görselliği ve içe işleyen duygusal yoğunluğuyla izleyicileri sarstı. Tam da bu sebeple herkesin aklında aynı soru dönüyor:
Bunun gibi başka ne izleyebilirim?
İz bırakan performanslar, yalnızlık duygusunu iliklere işleyen doğa manzaraları ve içsel çöküşlerle örülü bir suç hikayesi arıyorsanız, doğru yerdesiniz. Untamed'i sadece bir polisiye değil, aynı zamanda bir karakter incelemesi olarak sevdiyseniz, bu listede kendinize yeni bir yolculuk bulacaksınız.
Elbette True Detective, Mindhunter, Broadchurch ya da Sherlock gibi klasikleşmiş yapımları bilerek dışarıda bıraktık. Çünkü bu liste, daha az konuşulan ama aynı yoğunlukta iz bırakan, aynı türden yaraları kanatan dizilere odaklanıyor.
Ormanın sessizliğinde gömülü sırlar, küçük kasabalara sinmiş suskunluklar ve adaletin peşinde tükenen ruhlar burada da karşınıza çıkacak. Bazı diziler size suçun soğuk yüzünü, bazıları ise insan doğasının en kırılgan noktalarını gösterecek. Untamed sizi duygusal olarak darmadağın ettiyse, bu diziler de sizi kolay kolay bırakmayacak. Her biri kendi yalnız evreninde sessizce çığlık atan karakterlerle dolu. Hazırsanız, çantanıza biraz sabır, biraz da cesaret koyun. Çünkü bu 7 dizi, sizi ıssız vadilerde, karanlık sokaklarda ya da karla örtülü ormanlarda kaybolmaya ve belki de kendinizi bulmaya çağırıyor.
Mare of Easttown
Untamed, Yosemite'nin vahşi doğasında bir ölümün izini sürerken Mare of Easttown, Amerika taşrasının dar sokaklarında yankılanan başka bir trajediyi ele alıyor. Bu kez çevremizi dev ağaçlar değil, gri gökyüzü ve suskun komşular sarıyor. Her iki dizinin merkezinde de kayıpla baş etmeye çalışan, içine kapanık ve yaralı bir dedektif var.
Fotoğraf: HBO
Çağımızın tartışmasız en etkileyici oyuncularından Kate Winslet'ın canlandırdığı Mare, Eric Bana'nın oynadığı Kyle gibi geçmişin gölgesinde yaşıyor. İkisi de yalnız, ikisi de öfkeli ama yine de adaletin izini sürmekten vazgeçmiyor. Mare of Easttown'un küçük kasaba sıkışmışlığı, Untamed'in doğayla çevrili izolasyon hissiyle aynı boğucu atmosferi yaratıyor. Suç sadece bir olay değil, karakterlerin içindeki boşlukların, bastırılmış acıların da dışavurumu.
Her iki dizi de ipuçlarını yavaş yavaş sunarken, karakterlerini katman katman açıyor ve daha insani bir boyuta taşıyor. Yas, ihanet, annelik, dostluk... Bu dizilerde tüm bu temalar cinayet kadar sarsıcı. Görsel olarak sade, anlatım olarak yoğun bir yapısı var Mare of Easttown'un. Son bölüm geldiğinde, sadece gizem çözülmüyor; karakterler de içten içe çözülüyor. Untamed sizi duygusal olarak yakaladıysa, Mare'in hikayesi de o duygudan kolay kolay bırakmayacak.
Nereden izlenir: HBO Max
IMDb: 8.4
Dept Q
Yosemite'nin büyüleyici ama ürkütücü doğasına hayran kaldıysanız, sıradaki önerimiz sizi bu kez Edinburgh’un sisli sokaklarına götürüyor.
Burada da merkezde, geçmişin yükünü taşıyan, içine kapanık, insanlarla arası pek iyi olmayan ama işine gelince gözünü budaktan sakınmayan bir karakter var. Untamed'de Eric Bana'nın canlandırdığı Kyle Turner karakteri gibi Carl Morck da hem travmayla hem sistemle mücadele ediyor. Her ikisi de, çözüldükçe daha da karmaşık hale gelen bir ölüm vakasının peşinden sürükleniyor.
Fotoğraf: Netflix
Dept. Q'da orman yok ama karanlık var; hem dışarıda hem de karakterlerin içinde. Her vaka, hem suçla hem kurumların çürümüşlüğüyle hesaplaşma fırsatı sunuyor. Untamed'deki "doğaya karşı insan" teması burada şehirle insan arasındaki soğukluğu andırıyor. Her iki dizide de yalnızlık, içe dönüş ve adalet duygusu başrolde.
Matthew Goode'un nefis performansıyla hayat verdiği Carl'ın, yer altındaki penceresiz ve izbe bir depoya gönderilmesi de tıpkı Untamed'deki izole konum gibi, yaklaşan bir yüzleşmenin habercisi. Her iki yapım da suçun ötesinde kaybı, yas tutmayı ve kabullenmeyi araştırıyor. Dept. Q, temposunu ağırdan alıyor belki ama karakter derinliğiyle sizi uzun süre etkisi altında bırakıyor. Eğer Untamed sizi içine çektiyse, Dept Q'daki çözülememiş vakanın da sizi saracağından şüpheniz olmasın.
Nereden izlenir: Netflix
IMDb: 8.2
Sharp Objects
Sharp Objects, tıpkı Untamed gibi, cinayeti bir çıkış noktası olarak kullanıyor, asıl odağını ise travmanın ve bastırılmış geçmişin izlerini ortaya çıkarmaya yöneltiyor. Gillian Flynn'in etkileyici romanından başarıyla uyarlanan bu çarpıcı mini dizi, bir suçu değil, bir kadının zihnini merkeze alan karanlık bir yolculuğu anlatıyor. Amy Adams, gazeteci Camille Preaker rolünde unutulmaz bir performans sergiliyor; karakterinin acılarını adeta bedeninde taşıyor.
Fotoğraf: HBO
Camille, iki genç kızın ölümünü araştırmak üzere memleketine dönerken, izleyici de onunla birlikte gömülü anıların ve boğucu aile ilişkilerinin içine çekiliyor. Untamed nasıl Yosemite'nin vahşi doğasında insan ruhunun çatlaklarını gösteriyorsa, Sharp Objects de Missouri'nin puslu sıcaklarında geçmişin boğucu havasını solutuyor. Her iki dizide de cinayet bir son değil, bir başlangıç.
Camille'in iPod'undan yükselen Led Zeppelin klasikleri sadece fon müziği değil; kaybettiği Alice'le arasında kurduğu duygusal köprünün yankısı. Yönetmen Jean-Marc Vallée'nin övgü toplayan müzik tercihleri, Led Zeppelin'in duygusal yükünü Camille'in travmasıyla iç içe geçiriyor ve karakterin iç dünyasını adeta notalara döküyor.
Dizi, kadınların maruz kaldığı sistematik baskıyı ve bastırılmış öfkeyi şiirsel ama rahatsız edici bir dille yansıtıyor. Camille'in annesiyle toksik ilişkisi, karakterin iç dünyasını olduğu kadar kasabanın karanlık yüzünü de açığa çıkarıyor. Görsel dili, keskin kurgusu ve katmanlı yapısıyla sabır isteyen ama ödülünü fazlasıyla veren bir hikaye sunuyor.
Eğer Untamed'in yavaş yavaş büyüyen melankolisini sevdiyseniz, Sharp Objects'in derinleşen yaralarla örülü atmosferi sizi aynı şekilde içine çekecek. Ve bu kez, çözümden çok hatırlamak can yakacak.
Nereden izlenir: HBO Max
IMDb: 8.0
The Sinner
The Sinner, suçun neden işlendiğini sorgulayan karanlık bir psikolojik drama; Untamed gibi, suçun arkasında gizlenen sessiz yaralara odaklanıyor. Bill Pullman'ın ustalıkla canlandırdığı Dedektif Ambrose'un araştırdığı her vaka sadece bir katilin değil, bastırılmış travmaların da hikayesi. Dizi, suçun görünen yüzüne değil, onun merkezindeki çöküşe odaklanıyor.
Fotoğraf: USA Network
The Sinner'daki cinayetler, Untamed'deki gibi doğanın ortasında değilse bile iç dünyaların en karanlık köşelerinde saklanıyor. Eric Bana'nın canlandırdığı federal ajan gibi Ambrose da sessiz, yorgun ama inatla direnen bir dedektif. Çözmeye çalıştıkları cinayetler kadar kendilerini de anlamaya uğraşıyorlar. Her iki dizi de izleyiciyi suçun estetik sunumundan uzaklaştırıp, neden-sonuç ilişkilerinin karanlık köşelerine sürüklüyor.
Küçük kasabalar, bastırılmış geçmişler ve sinsice büyüyen gerilim duygusu iki dizinin de ortak dili. The Sinner, sade ama derin anlatısıyla, görsel olarak da izleyiciyi kasvetli ve solgun bir dünyaya davet ediyor. Sezonlar ilerledikçe odak suçtan uzaklaşıyor, insan ruhunun katmanları bir bir açığa çıkıyor. Tıpkı Untamed gibi, The Sinner da çözümden çok yüzleşmeye odaklanıyor. Ve sanki kulağımıza fısıldıyor: En derin sırlar, çoğu zaman en sessiz karakterlerin içinde saklıdır.
Nereden izlenir: Netflix
IMDb: 7.8
Cardinal
Kanadalı yazar Giles Blunt'ın romanlarından uyarlanan Cardinal, suçun soğuk yüzünü Algonquin Bay'in buz tutmuş coğrafyasında anlatıyor. Billy Campbell'ın hayat verdiği dedektif John Cardinal, geçmişin hayaletleriyle bugünün cinayetleri arasında sıkışıp kalmış bir adam. Tıpkı Untamed'deki Kyle Turner gibi, Cardinal da hem kayıplarla hem çöküşün ağırlığını omuzlarında taşıyan bir dedektif.
Fotoğraf: CTV
Yeni ortağı Lise Delorme'la yürüttüğü soruşturmalar, hem mesleki sınırları hem de duygusal dengeleri zorluyor. Hikayeye sinen gerilim, yalnızca cinayetlerin değil, karakterlerin bastırılmış duygularının da izini sürüyor. Cardinal, yavaş ilerleyen ama derinlikli anlatımıyla sabırlı izleyicisini ödüllendiren bir yapım.
Untamed nasıl Yosemite'nin vahşi doğasında kırık ruhları keşfe çıkıyorsa, Cardinal da Ontario'nun beyaz sessizliğinde benzer bir yolculuk sunuyor. Dizinin görsel dili, yalnızlık ve çaresizlik duygusunu neredeyse teninize dokunan bir soğukluk gibi hissettiriyor. Karine Vanasse ve Campbell'ın güçlü performansları, hikayeye duygusal bir yoğunluk kazandırıyor.
İhanet, kefaret ve zamanla yarış temaları her iki dizinin de kalbinde atıyor. Ve Untamed'de olduğu gibi, asıl gerilim "Katil kim?" sorusundan değil, geçmişle yüzleşme cesaretinden besleniyor. Eğer melankolik bir atmosferde, karakter derinliği yüksek bir suç öyküsü arıyorsanız, Cardinal tam da o buz tutmuş yolun sonundaki adres.
Nereden izlenir: Tivibu
IMDb: 7.8
Ballard
Michael Connelly'nin romanlarından uyarlanan Ballard, çözülmemiş cinayetlerin izini süren, sert ama kırılgan bir dedektifin hikayesi. LAPD'nin yeni kurulan biriminin başına geçen Renée Ballard, adaletin zaman aşımına yenilmesine izin vermeyen bir karakter. Bosch ve Bosch: Legacy evreninden doğan bu yan dizi, suçla iç içe geçmiş şehir dokusunu mercek altına alıyor.
Tıpkı Untamed'de olduğu gibi, geçmişin karanlık gölgeleri bugünün adımlarını şekillendiriyor. Ballard'ın çözmeye çalıştığı her dava, hem toplumun derin çatlaklarını hem de bireysel travmaların izlerini gün yüzüne çıkarıyor. Maggie Q, karakterine olağanüstü bir karizma ve derinlik katıyor; güçlü, dirençli ama bir o kadar da insani.
Fotoğraf: Amazon Prime Video
Untamed'deki Turner gibi Ballard da sadece suçları değil, sistemin sessiz adaletsizliklerini de açığa çıkarmaya çalışıyor. İkisinin yolculuğunda da dış tehditler kadar içsel hesaplaşmalar belirleyici rol oynuyor.
Dizi, cinayet masası prosedürlerine dayanan yapısını duygusal yoğunlukla harmanlıyor ve klasik polisiye kalıplarına yeni bir soluk getiriyor. Şehirde geçen hikaye örgüsü, Untamed'in doğada kurduğu yalnızlık hissine başka bir cepheden karşılık veriyor. Ballard, hem temposu hem oyunculuğu hem de adalet tutkusuyla yılın en etkileyici polisiye dramalarından biri.
Nereden izlenir: Amazon Prime Video
IMDb: 7.7
İyi Bir Kızın Cinayet Rehberi (A Good Girl's Guide to Murder)
Holly Jackson'ın çok satan romanından uyarlanan İyi Bir Kızın Cinayet Rehberi, ilk bakışta sıradan bir gençlik dizisi gibi dursa da karanlık ve zekice örülmüş karanlık bir suç hikayesi sunuyor. Dizinin merkezinde, derslerinde her zaman parlak olan ama gerçek adaletin peşine sınıf dışında düşen Pip Fitz-Amobi var. Tıpkı Untamed'de Kyle Turner gibi Pip de kendi içgüdülerine güvenerek çoktan kapanmış bir dosyayı yeniden açıyor.
Fotoğraf: Netflix
Küçük bir kasaba, yarım kalmış bir cinayet ve sessizliğe gömülmüş sırlarla örülü bu hikaye, izleyicisini ilk bölümden itibaren avucunun içine alıyor. Pip'in adım adım sürdürdüğü arayış, yalnızca suçun değil, kendi kimliğinin de izini sürmesiyle derinleşiyor. Emma Myers, canlandırdığı karaktere hem merak hem kırılganlık hem de direnç katıyor; tıpkı Eric Bana'nın Untamed'de yaptığı gibi.
Her iki dizide de gerilim, sadece suçun çözümüne değil, karakterlerin yüzleşmek zorunda kaldığı karanlık geçmişe dayanıyor. Küçük kasaba atmosferi, görünürdeki sakinliğin altındaki çürümüşlüğü yavaş yavaş açığa çıkarıyor.
İyi Bir Kızın Cinayet Rehberi, sosyal medya çağında genç bir kadının adalet arayışını anlatırken, tempolu ve katmanlı bir anlatı kuruyor. Cinayeti çözmek bile bazen büyümekten daha kolay olabilir; dizi tam da bu kırılgan çelişkiyle ilgileniyor. Eğer Untamed'in sade ama sert gerçekliğini sevdiyseniz, Pip'in kararlılığı ve kasabanın bastırılmış sırları da sizi kolayca içine çekecektir.