Dünyalar Savaşı'nın yeni uyarlaması, en kötü 100 film arasına girdi

Fotoğraf: Prime Video
Fotoğraf: Prime Video
TT

Dünyalar Savaşı'nın yeni uyarlaması, en kötü 100 film arasına girdi

Fotoğraf: Prime Video
Fotoğraf: Prime Video

Ice Cube'un başrolünde oynadığı yeni Dünyalar Savaşı (War of the Worlds), aldığı kötü eleştirilerin ardından Rotten Tomatoes tarafından resmen tüm zamanların en kötü filmlerinden biri olarak kabul edildi.

H.G. Wells'in 1898 tarihli etkileyici romanının son uyarlaması temmuzda Amazon'un Prime Video servisinde yayımlandı ve klasik bilimkurgu hikayesine yeni bir yorum getiriyor.

Filmde Ice Cube, İç Güvenlik gözetleme ve tehdit değerlendirme uzmanı Will Radford'u canlandırıyor. Radford, hayatta kalan farklı grupların istilacı uzaylıları savuşturmasına yardım etmeye çalışırken filmdeki tüm olayların bir bilgisayar ekranında gözünün önünde gerçekleştiğine tanık oluyor.

Eva Longoria, Clark Gregg, Andrea Savage, Henry Hunter Hall, Iman Benson, Devon Bostick ve Michael O'Neil'ın da rol aldığı film, eleştirmenler tarafından yerden yere vurulurken, bir sinema yazarı filmi "Amazon'a dair her şeyin uzun metrajlı reklamı" diye niteledi.

Film Rotten Tomatoes'ta yüzde 0 puan almayı başardı (daha sonra yüzde 3'e yükseldi) ve derleme sitesinin tüm zamanların en kötü 100 filmi listesine girdi.

Listeyle ilgili bir notta Rotten Tomatoes, ilk 100'ü yüzde 4 ya da daha az puan alan ve en az 20 eleştiriye sahip filmlere dayanarak derlediğini açıklıyor.
Bunu akılda tutarak, Dünyalar Savaşı'nın yapımcıları filmlerinin listeye 88 numaradan girip Bruce Willis komedisi Katil Komşum Geri Döndü (The Whole Ten Yards) ve 2004 yapımı Robert De Niro gerilimi Tanrıdan Gelen'in (Godsend) arasına sıkıştığı için kendilerini şanslı sayabilir.

Listenin başında Antonio Banderas ve Lucy Liu'nun başrollerini paylaştığı 2002 yapımı bilimkurgu gerilim filmi Balistik (Ballistic: Ecks vs. Sever) yer alıyor. Onu hemen ardından korku filmi Ölümün Sesi (One Missed Call) ve Nicolas Cage'in başrolünü oynadığı dini felaket filmi Left Behind izliyor.

Filmin yapımcılığını üstlenen Patrick Aiello, filmi "günlük hayatımızda artık doğal olan bir dil ve formatta büyük ekranlar için tasarlanmış içgüdüsel, birinci şahıs deneyimi" diye tanımladı.

Ortak yapımcı Timur Bekmambetov, temmuzda Deadline'a, "İzleyicilerin filmi izleyip kendilerine şu soruyu sorması heyecan verici olacak: Uzaylılar bugün istila etseydi, bunu nasıl tecrübe ederdik? Büyük olasılıkla telefonlarımızdan izlerdik" diye konuşmuştu.

Bu yönüyle Orson Welles'in Dünyalar Savaşı'nın modern bir versiyonu gibi. O zamanlar insanları istilanın gerçek olduğuna inandırmak için dönemin en popüler teknolojisi olan radyoyu kullanmıştı. Bugünse bu araç cihazlarımızın ekranı.

Independent Türkçe



Stranger Things yıldızı diziden sonra neden oyunculuğa ara verdiğini anlattı

30 yaşındaki Dacre Montgomery (sağda), Stranger Things'in ikinci ve üçüncü sezonlarında, Sadie Sink'in (solda) canlandırdığı Max Mayfield'ın üvey ağabeyi rolündeydi (Netflix)
30 yaşındaki Dacre Montgomery (sağda), Stranger Things'in ikinci ve üçüncü sezonlarında, Sadie Sink'in (solda) canlandırdığı Max Mayfield'ın üvey ağabeyi rolündeydi (Netflix)
TT

Stranger Things yıldızı diziden sonra neden oyunculuğa ara verdiğini anlattı

30 yaşındaki Dacre Montgomery (sağda), Stranger Things'in ikinci ve üçüncü sezonlarında, Sadie Sink'in (solda) canlandırdığı Max Mayfield'ın üvey ağabeyi rolündeydi (Netflix)
30 yaşındaki Dacre Montgomery (sağda), Stranger Things'in ikinci ve üçüncü sezonlarında, Sadie Sink'in (solda) canlandırdığı Max Mayfield'ın üvey ağabeyi rolündeydi (Netflix)

Stranger Things'deki çıkış rolünün ardından Dacre Montgomery, kariyerine nasıl yön verdiğini anlattı.

Amerikan dergisi People'a konuşan Montgomery, Netflix'in popüler bilimkurgu dizisinde Billy Hargrove'u canlandırmasının kendisini "ticari bir yöne ittiğini" ve karakterinin 2019'da üçüncü sezon finalinde ölmesinin ardından oyunculuğa bir süre ara verdiğini söyledi.

"Stranger Things gibi Netflix'in büyük yapımlarında oynadığınızda, anonimliğinizi bir gecede kaybediyorsunuz" diyen oyuncu, "Bu inanılmaz, bunaltıcı ve birçok şeyin bir arada olduğu bir deneyimdi. Kendimi gerçekten şanslı ve ayrıcalıklı hissettim" diye konuştu.

Montgomery, dizinin ona kariyer hedefleri hakkında önemli şeyler öğrettiğini de ekledi: 

Ben aslında ticari olmayan filmlerde büyük yönetmenlerle çalışmak, karakter gelişiminde kendimi zorlamak ve hikayelere tutkuyla bağlanmak istiyordum. Ama Stranger Things'den sonra kendimi ticari bir yöne itilmiş hissettim.

Bu nedenle "bir adım geri çekilerek" hangi projelere odaklanmak istediğini düşünmek için zaman ayırdığını söyleyen oyuncu, Baz Luhrmann'ın 2022 yapımı Oscar adayı filmi Elvis dışında ağırlıklı olarak bağımsız yapımlarda rol aldığını belirtti.

"Bir kariyerin gittiği yönü tersine çevirip başka bir yöne evirmek zaman alıyor" diyen Montgomery ekledi: 

Bunu bir anda yapamazsınız. Önünüze harika bir hikaye ve olağanüstü bir yönetmen çıkmasını kendiniz sağlayamazsınız.

Elvis'te Steve Binder'ı canlandıran Montgomery, şu sıralar Samuel van Grinsen'in korku filmi Went Up the Hill'le izleyici karşısına çıkıyor. Film ABD'de sınırlı sayıda salonda gösterime girdi. 

Avustralyalı oyuncunun diğer projeleri arasında Dan Kay imzalı psikolojik gerilim What We Hide ve Gus Van Sant'in 2 Eylül'de Venedik Film Festivali'nde dünya prömiyerini yapacak filmi Dead Man's Wire yer alıyor.

Bunlara ek olarak Montgomery, Daniel Goldhaber'in korku filmi Faces of Death'te ve aynı zamanda yönetmenlik koltuğuna ilk kez oturacağı The Engagement Party'de de rol alacak.

Yeni filmi Went Up the Hill için "Tam yapmak istediğim türden bir iş. Söyleyecek gerçekten önemli bir şeyi olan projelerde yer almak istiyorum" diyen Montgomery, sözlerini şöyle sürdürdü:

Şimdi önüme çıkan birkaç güçlü filmle tam da olmak istediğim yerde hissediyorum.

Independent Türkçe, Hollywood Reporter, Deadline, People