Zengin ülkelerde eğitim düzeyinin mutluluk üzerindeki etkisi azalıyor

Refah seviyesi yüksek ülkelerde eğitim düzeyi yüksek kişilerin hayat memnuniyetinin, kültürel ve sosyal yollarla artırılabileceği düşünülüyor (Unsplash)
Refah seviyesi yüksek ülkelerde eğitim düzeyi yüksek kişilerin hayat memnuniyetinin, kültürel ve sosyal yollarla artırılabileceği düşünülüyor (Unsplash)
TT

Zengin ülkelerde eğitim düzeyinin mutluluk üzerindeki etkisi azalıyor

Refah seviyesi yüksek ülkelerde eğitim düzeyi yüksek kişilerin hayat memnuniyetinin, kültürel ve sosyal yollarla artırılabileceği düşünülüyor (Unsplash)
Refah seviyesi yüksek ülkelerde eğitim düzeyi yüksek kişilerin hayat memnuniyetinin, kültürel ve sosyal yollarla artırılabileceği düşünülüyor (Unsplash)

Araştırmaya göre, refah seviyesi yüksek ülkelerde eğitim düzeyindeki artışın mutluluk üzerindeki etkisi, diğer ülkelere kıyasla son derece sınırlı.

Mutluluk veya hayat memnuniyetiyle kişinin eğitim düzeyi arasındaki ilişki, sosyal bilimcilerin uzun zamandır araştırdığı bir konu.

Çeşitli araştırmalar yüksek öğrenim gören kişilerin mutluluk düzeyinin, daha düşük eğitim alanlara kıyasla daha yüksek olduğunu gösteriyor.

Uzmanlar bu durumun eğitim düzeyi yüksek kişilerin sosyal ve ekonomik açıdan daha avantajlı bir konumda olmasından kaynaklanabileceğini düşünüyor.

Öte yandan ülkenin sosyoekonomik gelişiminin, bu ilişki üzerindeki etkisine dair yeterince veri bulunmuyor.

Almanya'daki Bremen Üniversitesi'nden Samitha Udayanga bu soru işaretini gidermek adına 36 Avrupa ülkesini kapsayan bir çalışma yürüttü. 

Avrupa Sosyal Araştırması adlı kapsamlı bir veritabanının kullanıldığı çalışmada, 21 ila 65 yaşındaki yaklaşık 172 bin kişiye dair gözlemler değerlendirildi.

Katılımcıların mutluluk düzeyi de kişilerin yaşam memnuniyetini 0'dan 10'a kadar puanladığı, yaygın bir yöntemle ölçüldü.

Udayanga ülkelerin refah düzeyini hesaplarken de kişi başına düşen milli gelirin yanı sıra eşitlik ve özgürlük gibi sosyal ve politik etkenleri de hesaba kattı. 

Hakemli dergi Humanities and Social Sciences Communications'ta 18 Ağustos'ta yayımlanan makaleye göre bir ülkenin refahı iyileştikçe eğitim düzeyi hem düşük hem de yüksek olan kişilerin mutluluğu da istikrarlı bir artış gösteriyor.

Ancak ülkenin sosyoekonomik refahı bilhassa güçlendiğinde, eğitimin mutluluk üzerindeki etkisinin azaldığı bulundu.

Sonuçlar, bu kişilerin mutsuz olduğu anlamına gelmiyor. Daha ziyade eğitim düzeyi yüksek ve düşük kişiler arasındaki mutluluk farkının azalması sözkonusu. 

Udayanga makalede şu ifadeleri kullanıyor:

Genel olarak bulgular, zengin ülkelerde yüksek öğrenimin getirdiği mutluluğun azalma eğiliminde olduğunu ortaya koyuyor. Bu kişiler, geleneksel mutluluk faktörlerinden uzaklaşıp alternatif yollar aramaya daha yatkın görünüyor.

Araştırmacı bu durumun yüksek refaha sahip ülkelerde kişinin düşük eğitim almasının, hayat kalitesi üzerinde zayıf bir etki yaratmasıyla açıklanabileceğini öne sürüyor.

Udayanga makalenin sonuç bölümünde, bu ülkelerdeki yüksek öğrenim almış kişilerin mutluluğunun artırılması için iş-özel hayat dengesi, esnek çalışma düzenlemeleri ve aktif sivil katılım fırsatlarının teşvik edilmesini öneriyor:

Geleneksel ekonomik kazanımların, mutluluğun temel faktörleri olamayacağı göz önüne alındığında, bireysel özerkliği, sosyal katılımı ve amaç bilincini güçlendiren kültürel, sosyal ve siyasi altyapıya yönelik çalışmalar, mutluluğu artırmada daha etkili olabilir.

Independent Türkçe, Nature, Times Higher Education



Mikropların anne karnından itibaren beyin gelişimini etkilediği keşfedildi

Beynin stres ve sosyal davranışları kontrol eden bir bölümünün gelişiminde mikroplar önemli bir rol oynuyor (Unsplash)
Beynin stres ve sosyal davranışları kontrol eden bir bölümünün gelişiminde mikroplar önemli bir rol oynuyor (Unsplash)
TT

Mikropların anne karnından itibaren beyin gelişimini etkilediği keşfedildi

Beynin stres ve sosyal davranışları kontrol eden bir bölümünün gelişiminde mikroplar önemli bir rol oynuyor (Unsplash)
Beynin stres ve sosyal davranışları kontrol eden bir bölümünün gelişiminde mikroplar önemli bir rol oynuyor (Unsplash)

Bilim insanları mikropların, anne karnında bile beyin gelişimi üzerinde kritik bir rol oynadığını keşfetti.

Bebekler dünyaya geldikleri andan itibaren pek çok mikroba maruz kalıyor. Bu dönemde aynı zamanda beyin de önemli gelişim aşamalarından geçiyor.

Michigan Eyalet Üniversitesi'nden araştırmacılar daha önce herhangi bir mikrop olmadan yetiştirilen yeni doğan farelerin, hipotalamik paraventriküler çekirdek (PVN) adlı bölgesinde daha fazla beyin hücresinin öldüğünü bulmuştu. Bu beyin bölgesi, stres, kan basıncı ve hatta sosyal davranışların düzenlenmesinde merkezi bir rol oynuyor.

Araştırma ekibi yeni çalışmalarında mikropların, bu bölgedeki nöron sayısını uzun vadede nasıl etkilediğini ve beyin gelişimdeki etkisinin hangi aşamada başladığını anlamaya çalıştı. 

Ekip mikroplara maruz kalmış veya kalmamış annelerin yeni doğan yavrularını farklı ortamlara yerleştirerek beyin gelişimlerini takip etti. Bazı yavrular, mikrop taşıyan annelerin yanına, bazıları da mikropsuz olanların yanına kondu. 

Bilim insanları farelerin beynini doğumdan üç gün sonra incelediğinde çarpıcı sonuçlarla karşılaştı. Mikrop içermeyen annelerin doğurduğu tüm farelerin PVN'sinde daha az nöron vardı. Bu durum, doğumdan sonra mikroplara maruz kalsalar bile değişmedi.

Ayrıca mikroplara maruz kalmayan yetişkin farelerin de bu bölgedeki nöronları daha azdı.

Bulgular, mikropların beyin gelişimindeki rolünün doğumdan önce başladığına ve uzun vadeli etkileri olduğuna işaret ediyor.

Hakemli dergi Hormones and Behavior'da yayımlanan makalenin başyazarı Alexandra Castillo-Ruiz "Çalışmamız mikropların, vücut fonksiyonları ve sosyal davranışlar için hayati öneme sahip bir beyin bölgesinin şekillenmesinde önemli bir rol oynadığını gösteriyor" diyerek ekliyor: 

Ayrıca mikropların etkilerinin, anne mikroplarından gelen sinyallerle rahimde başladığını da ortaya koyuyor.

Bulguların insanlar için de geçerli olduğunu kesin bir şekilde söylemek henüz mümkün değil. Fakat araştırmacılar insanlarla önemli biyolojik ve davranışsal benzerlikler taşıdıkları için çalışmada farelere odaklandıklarını belirtiyor.

Bilim insanları mikropların, yaşamın ilk dönemindeki rolüne daha fazla önem verilmesi gerektiğini de söylüyor. 

Castillo-Ruiz, "Mikroplar, beynimizin şekillenmesinde en başından itibaren rol oynuyor" ifadelerini kullanıyor.

Independent Türkçe, Michigan Eyalet Üniversitesi, Tech Explorist, Hormones and Behavior