NASA'dan evrenin ilk dönemine ışık tutan keşif: Kara delik yıldızları

Merkezinde beslenen bir kara delik ve onu bir yıldız gibi çevreleyen yoğun bir gaz kozasıyla, yeni bir tür cisim olmaya aday kara delik yıldızının tasviri (Max Planck Astronomi Enstitüsü)
Merkezinde beslenen bir kara delik ve onu bir yıldız gibi çevreleyen yoğun bir gaz kozasıyla, yeni bir tür cisim olmaya aday kara delik yıldızının tasviri (Max Planck Astronomi Enstitüsü)
TT

NASA'dan evrenin ilk dönemine ışık tutan keşif: Kara delik yıldızları

Merkezinde beslenen bir kara delik ve onu bir yıldız gibi çevreleyen yoğun bir gaz kozasıyla, yeni bir tür cisim olmaya aday kara delik yıldızının tasviri (Max Planck Astronomi Enstitüsü)
Merkezinde beslenen bir kara delik ve onu bir yıldız gibi çevreleyen yoğun bir gaz kozasıyla, yeni bir tür cisim olmaya aday kara delik yıldızının tasviri (Max Planck Astronomi Enstitüsü)

Bilim insanları evrenin ilk dönemlerinde görülen küçük kırmızı noktaların aslında "kara delik yıldızı" adlı yeni bir tür gökcismi olduğunu öne sürdü. 

NASA'nın James Webb Uzay Teleskobu (JWST), faaliyete girdiği 2022'den itibaren evrenin bebeklik dönemi diye adlandırılan ilk 1 milyar yılına ait eşsiz veriler sunuyor. 

Ancak bu döneme ait görüntülerde çok fazla küçük kırmızı nokta bulunması gökbilimcilerin kafasını karıştırıyor. 

Bu noktaların yıldızlarla dolu galaksiler olması bekleniyor. Öte yandan evrenin henüz çok genç olduğu bir dönemde nasıl bu kadar fazla yıldızın oluştuğu, galaksilerin devasa boyutlara nasıl ulaştığı anlaşılamıyor.

Evren ve galaksi oluşumuna dair bilinenlere meydan okuduğu için "evreni kırdığı" söylenen küçük kırmızı noktalara dair ilk teori, bunların daha önce görülmemiş süreçlerle oluşan, küçük ama yoğun bir yıldız ve toz kütlesi barındıran galaksiler olduğunu savunuyor.

Diğer grupsa küçük kırmızı noktaların, bol miktarda tozun altında saklanan aktif galaksi çekirdeği olduğunu öne sürüyor. Aktif galaksi çekirdeği, bir galaksinin merkezindeki kara deliğe doğru sürekli bir madde akışı olduğunda ve merkezdeki bu cismin etrafında aşırı sıcak bir yığılma diski oluştuğunda meydana geliyor.

Max Planck Astronomi Enstitüsü'nden Anna de Graaff liderliğindeki bir araştırma ekibiyse yeni bir açıklama öne sürdü.

JWST'nin verilerini inceleyen bilim insanları Büyük Patlama'dan yaklaşık 1,8 milyar yıl sonraya ait bir küçük kırmızı noktada ilginç bir durum olduğunu fark etti.

Araştırmacılar bu cismin yaydığı ışıkta, beklenmedik bir yerde çok keskin bir sıçrama saptadı.

Bulguları hakemli dergi Astronomy & Astrophysics'te yayımlanan çalışmaya göre bu sıçrama, ışığın yoğun bir yıldız kümesinden değil, tek bir cisimden geldiğine işaret ediyor. 

Bilim insanları sıçramadan dolayı Cliff (Uçurum) adını verdikleri kırmızı noktanın, kara delik yıldızı diye yeni bir tür cisim tarafından üretildiğini düşünüyor.

Pensilvanya Eyalet Üniversitesi'nden çalışmanın ortak yazarı Joel Leja bulguları şöyle değerlendiriyor:

Aslında zarif bir açıklama çünkü birçok ayrı soğuk yıldızla dolu küçük bir galaksi olduğunu düşünüyorduk ama aslında devasa, çok soğuk bir yıldız sözkonusu.

Ekip bunu, bir yığılma diskine sahip olan ancak tozla değil, kalın bir hidrojen gazı nedeniyle kırmızıya dönen süper kütleli bir kara delik veya aktif galaksi çekirdeği diye açıklıyor. 

Bu cismin çekirdeğinde nükleer füzyon olmadığı için tam olarak yıldız sayılamıyor ancak temeldeki mekanizmalar birbirine benziyor: Tıpkı bir yıldızın nükleer füzyonla çalışan merkezinin dış katmanları ısıtması gibi, burada da aktif galaksi çekirdeği etrafındaki gazı ısıtıyor. Bu nedenle iki tür cismin dış görünüşlerinde belirgin benzerlikler göze çarpıyor.

Bu teori doğruysa, kara deliklerin çok hızlı bir şekilde büyüyebildiği anlamına gelir ve evrenin ilk dönemlerinde görülen süper kütleli kara deliklerin gizemine de ışık tutabilir.

Öte yandan bu hızlı büyümenin nasıl gerçekleştiği sorusu da cevap bekliyor. 

Leja, "Galaksilerin merkezindeki bu devasa kara deliklerin neden veya nereden geldiğini kimse tam olarak bilmiyor" diyerek ekliyor: 

Bu kara delik yıldızları, bugün galaksilerde gördüğümüz kara deliklerin oluşumunun ilk aşaması olabilir.

Bilim insanları küçük kırmızı noktaları araştırmaya ve bunların gerçekten kara delik evriminin bir parçası olup olmadığını anlamaya yönelik çalışmalarını sürdürmeyi planlıyor.

Independent Türkçe, Space.com, Live Science, Phys.org, Astronomy & Astrophysics



Atların Sicilya'da sanılandan bin yıl önce evcilleştirildiği bulundu

Bilim insanları mutfak gereçlerinde at etinin izlerini tespit etti (Davide Tanasi)
Bilim insanları mutfak gereçlerinde at etinin izlerini tespit etti (Davide Tanasi)
TT

Atların Sicilya'da sanılandan bin yıl önce evcilleştirildiği bulundu

Bilim insanları mutfak gereçlerinde at etinin izlerini tespit etti (Davide Tanasi)
Bilim insanları mutfak gereçlerinde at etinin izlerini tespit etti (Davide Tanasi)

Tunç Çağı'ndan kalma çanak çömlekler, Sicilya'da atların sanılandan bin yıl önce evcilleştirildiğini ortaya koydu.

Avrasya’da atların MÖ 3. ila 4. binyılda evcilleştirildiği biliniyor ancak tarih öncesi Sicilyalıların bu dönemde atlara eriştiğine ya da onları tükettiğine dair kesin bir kanıt bugüne dek bulunamamıştı.

Ancak İtalyan adasındaki Polizzello kazı alanında 2005'te keşfedilen mutfak malzemeleri bu gizemi aydınlattı. 

Güney Florida Üniversitesi'nden arkeolog Davide Tanasi, 20 yıl önce bulunan bu eşyaları, gerekli teknoloji olmadığı için o dönem detaylı inceleyememişti.

Fakat bilim insanı ve ekibi 2024'te, uzun süredir saklanan parçaları laboratuvarda inceledi ve proteomik analizler sayesinde organik kalıntıları saptamayı başardı.

Bulguları hakemli dergi PLOS One'da yayımlanan çalışmada, Tunç Çağı'nın ilk dönemlerinden kalma çanak çömlek parçalarında at eti izleri tespit edildi.

Araştırmacılar yeni çalışmanın, bölgede atların evcilleştirildiği tarihi bin yıl geriye taşıdığını söylüyor.

Yaklaşık MÖ 3000 ila MÖ 1200'ü kapsayan Tunç Çağı, toplumların gelişmesi ve tarımın yaygınlaşması gibi insanlık tarihinde kritik olayların yaşandığı bir dönemdi.

Bazı hayvanlar bu dönüşümde kilit rol oynarken, örneğin eşekler engebeli arazilerde dayanıklı yük hayvanları olarak kullanıldı, atlardan da seyahat ve savaşta yararlanıldı.

Tanasi "Göçü, savaşı, avcılığı, tarımı, ekonomiyi ve dini şekillendiren at, antik medeniyetlerde en dönüştürücü hayvanlardan biriydi" diyerek ekliyor:

Sicilya yerlilerinin genelde düşünülenden bin yıl önce atlara erişebildiğini kanıtlamanın muazzam sonuçları var.

Bilim insanları bulguların, MÖ 3. binyılda Orta Akdeniz'deki kültürlerin etkileşimleri ve ritüelleri hakkındaki anlayışı da geliştirdiğini belirtiyor.

Çoğu kalıntının pişirme kapları, sürahi ve bardaklar gibi mutfak gereçlerinden kaldığını ve bunların, sıvı sunuların yer aldığı tarih öncesi ritüellerde yaygın kullanıldığını söylüyorlar.

Kazı alanında keşfedilen ve muhtemelen ritüelin merkezinde kullanılan kaplarda güveç gibi at eti yemekleri olduğu tahmin ediliyor. 

Tanasi "Ritüele katılanlar muhtemelen daha küçük kaselere yemek doldurup yiyordu" diyerek ekliyor: 

Ritüeller sırasında neler yaşandığını söyleyemeyiz ama etnografik çalışmalar bize dua edilmiş, ilahi söylenmiş ve dansların yapılmış olabileceğini gösteriyor.

Independent Türkçe, Discover Magazine, Phys.org, PLOS One


Elma sirkesinin zayıflattığını söyleyen makale kaldırıldı

Fransa'nın Normandiya bölgesinde elma sirkesinin fermantasyon ve asetik mayalanma süreci görülüyor (AFP)
Fransa'nın Normandiya bölgesinde elma sirkesinin fermantasyon ve asetik mayalanma süreci görülüyor (AFP)
TT

Elma sirkesinin zayıflattığını söyleyen makale kaldırıldı

Fransa'nın Normandiya bölgesinde elma sirkesinin fermantasyon ve asetik mayalanma süreci görülüyor (AFP)
Fransa'nın Normandiya bölgesinde elma sirkesinin fermantasyon ve asetik mayalanma süreci görülüyor (AFP)

BMJ yayın grubu, elma sirkesinin zayıflama üzerindeki etkilerinin kanıtı olarak geniş çapta alıntılanan çalışmanın geri çekildiğini duyurdu.

Hakemli dergi BMJ Nutrition, Prevention & Health'te geçen yıl yayımlanan çalışma, her gün az miktarda elma sirkesi tüketmenin aşırı kilolu veya obez kişilerin zayıflamasına katkı sağlayabileceğini öne sürüyordu.

Çalışma geniş çapta ilgi gördü ve çok sayıda atıf aldı.

12 ila 25 yaşındaki 120 kişinin yer aldığı çalışmada katılımcılar her sabah ya plasebo ya da 5 ml, 10 ml veya 15 ml elma sirkesi içen gruplara ayrılmıştı.

Çalışmada, sirke içenlerin üç ayın ardından 5 ila 7 kg, plasebo içenlerinse 1 kg'dan az kilo verdiği iddia edilmişti.

Araştırma, "Bu sonuçlar, elma sirkesinin obez bireylerde obezite ve metabolik bozukluklarla ilişkili metabolik parametreleri iyileştirmede potansiyel faydaları olabileceğini gösteriyor" sonucuna varmıştı.

Ancak çalışma eleştirilere de maruz kalmıştı. Aynı bilimsel dergide yazan bir grup araştırmacı, "Çalışma çok önemli bir konuyu ele almasına ve metodolojisi ilk bakışta sağlam görünmesine karşın bazı sonuçlar istatistiksel açıdan olası görünmüyor ve açıklığa kavuşturulması gerekiyor" yorumunu yapmıştı.

Eleştirilerin ardından BMJ Group, sonuçları tekrarlama girişimlerini de içerecek şekilde araştırmanın güvenilirliğini değerlendirmek ve yazarların sağladığı, makalenin temelindeki verilerin doğruluğunu incelemek üzere çalışmayı istatistik uzmanlarına yönlendirdi.

Bağımsız araştırmacılar, sonuçları tekrarlamanın mümkün olmadığını tespit etti. Ayrıca çalışmanın veri setindeki tutarsızlıklara işaret ederek katılımcılardan toplanan verilerin daha fazla bağımsız inceleme gerektirdiği sonucuna vardılar.

Dergi, çalışmanın kalitesiyle ilgili bu endişeleri göz önüne alarak makaleyi geri çekmeye karar verdi.

Çalışmanın yazarları, inceleme sırasında saptanan hataların "istemeden" yapıldığını iddia etti ancak geri çekme kararına katıldı.

BMJ Group'un etik ve içerik doğruluğu editörü Helen Macdonald, kararı şu şekilde açıkladı:

Okurların görünürde basit ve faydalı bir zayıflama yöntemini fark etmesini sağlamak cazip gelse de çalışmanın sonuçları halihazırda güvenilir değil ve gazetecilerle diğer kişiler, gelecekteki hiçbir yazılarında bu çalışmanın sonuçlarına atıfta bulunmamalı veya bunları kullanmamalı.

Dr. Macdonald, "Soruşturmalar genellikle karmaşık olur. Örneğin bu soruşturma, verilerin ayrıntılı bir şekilde incelenmesini ve araştırmacılar, kurumlar ve diğer uzmanlarla yazışmaları içeriyordu" diye ekledi.

Bu nedenle güçlü ve adil bir nihai karara varmak birkaç ay sürebiliyor.

Independent Türkçe


Savunma şirketleri, İran’ın Şahid drone’unu taklit ediyor

Ukrayna, Rusya'nın kullandığı Şahid drone'larını vurmuştu (AFP)
Ukrayna, Rusya'nın kullandığı Şahid drone'larını vurmuştu (AFP)
TT

Savunma şirketleri, İran’ın Şahid drone’unu taklit ediyor

Ukrayna, Rusya'nın kullandığı Şahid drone'larını vurmuştu (AFP)
Ukrayna, Rusya'nın kullandığı Şahid drone'larını vurmuştu (AFP)

Birçok ülke, Rusya’nın Ukrayna savaşında kullandığı İran yapımı Şahid-136 drone'unu kopyalamaya çalışıyor.

Wall Street Journal’ın haberinde, düşük maliyetli Şahid drone’larının hava savunma sistemlerini etkisiz hale getirmekte etkisinin Batılı savunma şirketlerinin ilgisini çektiği belirtiliyor.

ABD, Çin, Fransa, Birleşik Krallık ve daha birçok ülkenin, Şahid’i taklit eden insansız hava araçları (İHA) geliştirmeye çalıştığı aktarılıyor. Ukrayna’nın da son dönemde Şahid benzeri üçgen kanatlı drone’lar kullanmaya başladığına dikkat çekiliyor.

ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth, temmuzda Amerikan yapımı düşük maliyetli drone üretiminin güçlendirilmesini talep eden bir açıklama yayımlamıştı.

Bu yaz Pentagon'da düzenlenen bir etkinlikte, 18 adet ABD yapımı İHA prototipi sergilendi. Bunlar arasında SpektreWorks tarafından üretilen ve Şahid’e çok benzeyen Lucas adlı drone da dikkat çekmişti.

Federal hükümetin fonladığı şirket, Lucas’ı daha da düşük maliyetlerle üretmek istediklerini belirtiyor.

Amerikan firması Griffon Aerospace tarafından üretilen uzun menzilli saldırı drone’u Arrowhead de Şahid’le aynı üçgen kanat tasarımına sahip.

Ancak maliyetlerin Batılı İHA üreticileri için önemli bir sorun yarattığına işaret ediliyor.

ABD savunma şirketi Anduril Industries, geçen yıl Tayvan'a 291 adet Altius drone’u sattı. İHA’ların kullanımı için eğitim ve altyapı hizmetleri de dahil İHA’ların tanesi 1 milyon dolara mal oldu.

Buna karşılık analistler, Rusya'nın Şahid’den esinlenerek tasarladığı drone’ları 35 bin ila 60 bin dolara üretebildiğini söylüyor.

Cornell Üniversitesi’nden Patton Rogers, Batı’nın drone üretiminde alternatiflere ihtiyaç duyduğunu belirtiyor. Rus ordusunun, Ukrayna savunmasını tüketmek için drone’ları seri şekilde kullanmasının yeni bir savaş taktiği olduğunu ifade ediyor:

Ucuza mal edilen uzun menzilli silahlarla yoğun saldırı düzenlenmesi, uluslararası güvenliğe yönelik en büyük tehditlerden biri.

Rusya, İran'dan Şahid drone'larını Ukrayna savaşının patlak verdiği 2022'de ithal etmeye başlamıştı. CNN’in geçen ayki haberinde, bundan bir yıl sonra Moskova-Tahran arasında yapılan 1,75 milyar dolarlık anlaşmayla üretimin çoğunun Rusya'ya kaydırıldığı aktarılmıştı.

Independent Türkçe, Wall Street Journal, CNN