Şempanze uzmanının son isteği: Netanyahu ve Trump'ı uzaya gönderin

Şempanze ve doğa koruma uzmanı Jane Goodall, ölümünden önce teknoloji milyarderi Elon Musk, ABD Başkanı Donald Trump ve İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'yu bir SpaceX uçuşuyla Dünya dışına gönderme isteğini açıklamış (Joel Saget/AFP)
Şempanze ve doğa koruma uzmanı Jane Goodall, ölümünden önce teknoloji milyarderi Elon Musk, ABD Başkanı Donald Trump ve İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'yu bir SpaceX uçuşuyla Dünya dışına gönderme isteğini açıklamış (Joel Saget/AFP)
TT

Şempanze uzmanının son isteği: Netanyahu ve Trump'ı uzaya gönderin

Şempanze ve doğa koruma uzmanı Jane Goodall, ölümünden önce teknoloji milyarderi Elon Musk, ABD Başkanı Donald Trump ve İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'yu bir SpaceX uçuşuyla Dünya dışına gönderme isteğini açıklamış (Joel Saget/AFP)
Şempanze ve doğa koruma uzmanı Jane Goodall, ölümünden önce teknoloji milyarderi Elon Musk, ABD Başkanı Donald Trump ve İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'yu bir SpaceX uçuşuyla Dünya dışına gönderme isteğini açıklamış (Joel Saget/AFP)

Şempanze ve doğa koruma uzmanı Jane Goodall, ölümünden önce teknoloji milyarderi Elon Musk, ABD Başkanı Donald Trump ve İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'yu bir SpaceX uçuşuyla Dünya dışına gönderme isteğini açıklamış.

Goodall, geçen çarşamba günü 91 yaşında hayatını kaybetti. Dünya onun ölümünün yasını tutarken Netflix, Goodall'la martta yapılan bir röportajı da içeren Ünlülerin Son Sözleri: Dr. Jane Goodall (Famous Last Words) adlı yeni bir belgesel dizisi yayımladı. Goodall, röportajın ancak ölümünden sonra yayımlanacağını biliyordu.

Goodall, röportajının manşetlere çıkan epey açık sözlü bir kısmında gezegenden gönderilmesini istediği birkaç dünya liderini listeliyor.

Goodall, televizyon yazarı Brad Falchuk'a, "Sevmediğim insanlar var" diyor. 

Ve onları [Elon] Musk'ın uzay gemilerinden birine bindirip, keşfedeceğinden emin olduğu gezegene göndermek istiyorum.

Roket üreticisi SpaceX'in CEO'su Musk, 2029 gibi erken bir tarihte insanları Mars'a gönderme hedefi olduğunu söylüyor. Musk, Trump'ın ikinci döneminin başında Hükümet Verimliliği Bakanlığı'nın başkanı olarak ona yakındı ancak daha sonra ikili kamuoyu önünde bir kopuş yaşadı.

Goodall, "Musk'ın yanı sıra Trump ve Trump'ın bazı gerçek destekçileri de burada olurdu. Sonra [Rusya Devlet Başkanı Vladimir] Putin'i ve [Çin] Devlet Başkanı Şi'yi [Cinping] de dahil ederdim. [İsrail Başbakanı Binyamin] Netanyahu'yu ve radikal sağcı hükümetini de kesinlikle buraya koyardım" diyor.

Birleşmiş Milletler Barış Elçisi Goodall, Eylül 2024'te Dünya Barış Günü'nde yaptığı açıklamada, Rusya-Ukrayna savaşı ve İsrail-Hamas savaşı da dahil, dünyayı sarsan birçok çatışmadan bahsetmişti.

Goodall "Çatışmaların, özellikle de Gazze halkının soykırımının sona ermesi için dua edelim. Ve yaralılara yardım etmek, açları doyurmak ve insan şiddeti, zulüm ve savaş sonucu acı çeken hayvanlara bakmak için hayatını riske atanlar için dua edelim" demişti.

İsrail, Gazze'de soykırım yaptığını şiddetle reddediyor.

Goodall daha önce Trump'ı, üzerlerinde yaptığı gözlemlerle bilindiği şempanzelere benzetmişti.

2016'da The Atlantic'e yaptığı açıklamada Goodall, "Donald Trump'ın performansları bana birçok yönden erkek şempanzeleri ve onların hakimiyet kurma ritüellerini hatırlatıyor" ifadelerini kullanmıştı.

dfrgt
Londralı Goodall, 1960'ta 26 yaşındayken Afrika'daki şempanzeleri incelemeye başladı (Jens Schlueter/DDP/AFP)

Sözlerine şöyle devam etmişti: 

Erkekler rakiplerini etkileyip hakimiyet hiyerarşisinde yükselmek için gösterişli gösteriler sergiliyor: tepinme, yere vurma, dalları sürükleme, taş atma. Gösteri ne kadar güçlü ve yaratıcı olursa, bireyin hiyerarşide yükselmesi de o kadar hızlı olur ve bu konumu o kadar uzun süre koruyabilir.

The Independent, Goodall'ın röportajı hakkında yorum almak için Beyaz Saray'la temasa geçti.

Londralı Goodall, 1960'ta 26 yaşındayken Afrika'daki şempanzeleri incelemeye başladı. Yaban hayatını ve çevreyi korumak için 1977'de Jane Goodall Enstitüsü'nü kurdu. Jane Goodall Enstitüsü'nden, gençlerin kendi topluluklarında değişim yaratmasını destekleyen Roots & Shoots programı doğdu.

Independent Türkçe



Ücretsiz konaklama sunan Alman kentine başvuru yağdı

Destalinizasyon süreciyle birlikte Stalinstadt'ın adı değiştirilerek Eisenhüttenstadt oldu (AP)
Destalinizasyon süreciyle birlikte Stalinstadt'ın adı değiştirilerek Eisenhüttenstadt oldu (AP)
TT

Ücretsiz konaklama sunan Alman kentine başvuru yağdı

Destalinizasyon süreciyle birlikte Stalinstadt'ın adı değiştirilerek Eisenhüttenstadt oldu (AP)
Destalinizasyon süreciyle birlikte Stalinstadt'ın adı değiştirilerek Eisenhüttenstadt oldu (AP)

İki Almanya'nın birleşmesi sonrasında nüfusunun azalmasından muzdarip olan Eisenhüttenstadt, kentte 14 gün boyunca ücretsiz konaklama imkanı sunarak önceki aylarda dünya gündemine girmişti. 

Almanya'nın doğusundaki kent, vasıflı işçileri çekmek için başlattığı programa başvuran 2 bin kişi arasından iki kişiyi seçti. 

Projeden sorumlu olan Julia Balsan, "20-30 kişinin başvurmasını umuyorduk" diyerek gördükleri bu ilgiye şaşırdıklarını söylüyor. 

Eylülün iki haftasında kendilerine tahsis edilen dairelerde yaşayan bu iki şanslıdan biri de 49 yaşındaki Melanie Henniger oldu.

Uzaktan çalıştığı için Eisenhüttenstadt'a gelebildiğini aktaran bilgi teknolojileri danışmanı, kenti ve projeyi şöyle anlatıyor:

Hoş bir sürpriz oldu. Şehir sakin ve temiz. Burası gelip gevşeyebileceğiniz bir yer.

Henniger hafta sonlarında yapacak çok fazla eğlenceli aktivite olmadığını söylerken boş sokaklarda otomobil kullanıp rahatça park yeri bulmaktan keyif aldığını da vurguluyor. 

Diğer talihliyse Jonas Brander olmuş. 39 yaşındaki belgeselci, kısa süre içinde çok iyi insanlarla tanıştığını ifade ediyor. 

Kenti canlandırmak gerektiğini savunan Brander, "Hem bir gelecek korkusu var hem de farklı bir geleceği şekillendirebilecek bir enerji hissediliyor. Bu çok hoşuma gitti" diyor.

sdfrgt
Talihlilerden Melanie Henniger (soldan ikinci) 6-20 Eylül'de dayalı döşeli bir dairede ücretsiz konakladı (AP)

Berlin'e 100 kilometre uzaklıktaki kentte 1990'da 52 bin kişi yaşarken nüfus 35 yılda 24 bine kadar düştü. 

Polonya sınırı yakınlarındaki şehir, yeni açılan çelik fabrikalarında çalışacakların barınması için 1950'de kurulmuştu. 

Doğu Almanya'nın ilk planlı kenti, 30 bin kişinin yaşayacağı bir yer olarak tasarlanmıştı. 

Kent, Sovyetler Birliği'nin lideri Josef Stalin'in öldüğü 1953'ten 1961'e kadar Stalinstadt diye adlandırılmıştı.

Stalinstadt, Sovyet liderinin Rusça'daki "çelik" sözcüğüne gönderme yapan takma ismiyle Almanca'da "kent" anlamına gelen "stadt" kelimelerin birleşimi.

Mevcut adı Eisenhüttenstadt da "demir işleri kenti" manasına geliyor. Kentin ana istihdam kaynağı hâlâ demir-çelik endüstrisi. 

Eskiden Doğu Almanya'ya bağlı olan başka kentler de nüfus düşüşüyle mücadele için geçmişte benzer programlar başlatmıştı.

Independent Türkçe, Washington Post, CNN


Dwayne Johnson'ın "hayatını değiştiren" film gişede çakıldı

Oyunculuk kariyerine 2001'de başlayan Dwayne Johnson, 20 yılda 40'tan fazla filmde rol alarak Hızlı ve Öfkeli (Fast & Furious), Moana, Jumanji ve Black Adam gibi yapımlarla Hollywood'un en çok kazandıran aktörlerinden biri haline geldi (A24)
Oyunculuk kariyerine 2001'de başlayan Dwayne Johnson, 20 yılda 40'tan fazla filmde rol alarak Hızlı ve Öfkeli (Fast & Furious), Moana, Jumanji ve Black Adam gibi yapımlarla Hollywood'un en çok kazandıran aktörlerinden biri haline geldi (A24)
TT

Dwayne Johnson'ın "hayatını değiştiren" film gişede çakıldı

Oyunculuk kariyerine 2001'de başlayan Dwayne Johnson, 20 yılda 40'tan fazla filmde rol alarak Hızlı ve Öfkeli (Fast & Furious), Moana, Jumanji ve Black Adam gibi yapımlarla Hollywood'un en çok kazandıran aktörlerinden biri haline geldi (A24)
Oyunculuk kariyerine 2001'de başlayan Dwayne Johnson, 20 yılda 40'tan fazla filmde rol alarak Hızlı ve Öfkeli (Fast & Furious), Moana, Jumanji ve Black Adam gibi yapımlarla Hollywood'un en çok kazandıran aktörlerinden biri haline geldi (A24)

Dwayne Johnson, A24 imzalı yeni filmi Dövüş Efsanesi'yle (The Smashing Machine) kariyerinin en kötü gişe açılışını yaptı. ABD'de vizyona giren drama, ilk hafta sonunda 5,9 milyon dolarlık hasılatla beklentilerin altında kaldı.

"The Rock" (Kaya) lakaplı Johnson ise bu tabloyu olgunlukla karşıladı. Instagram'da yaptığı paylaşımda "Gişe sonuçlarını kontrol edemezsiniz" dedi ve filmle hayatının değiştiğini belirterek yönetmen Benny Safdie'ye teşekkür etti:

Minnetle söylüyorum, Dövüş Efsanesi'ni izleyen herkese teşekkürler. Anladım ki gişeyi kontrol edemezsiniz ama performansınızı ve kendinizi bir role bütünüyle adayabilirsiniz. Ben her zaman bu fırsata koşarım. Benny Safdie için bu role dönüşmek onurdu. Bana inandığın için teşekkürler kardeşim. Gerçek şu ki bu film hayatımı değiştirdi.

Beklentilerin altında kaldı

Variety'nin haberine göre film, gösterildiği 3 bin 345 salondan 5,9 milyon dolar hasılat elde etti ve 8 ila 15 milyon dolarlık tahminlerin epey altında kaldı. Bu rakam, Johnson'ın kariyerindeki en düşük açılış hasılatı olarak kayda geçti.

A24'ün 50 milyon dolara mal olan yapım için Venedik ve Toronto Film Festivali gösterimleri dahil büyük tanıtım bütçeleri harcadığı biliniyor.

Johnson'ın performansı öne çıkıyor

Dövüş Efsanesi, Venedik Film Festivali'nde büyük övgü almış ve Safdie, En İyi Yönetmen ödülünü kazanmıştı. Film, 15 dakikadan uzun süre ayakta alkışlanmış, Johnson ise gözyaşlarını tutamamıştı. 

Olumsuz eleştirilerde bile Johnson'ın başroldeki performansı öne çıkarıldı. 53 yaşındaki aktörün En İyi Erkek Oyuncu dalındaki Oscar yarışında güçlü bir aday olacağı konuşuluyor.

Dövüş Efsanesi, iki kez UFC ağırsıklet şampiyonu olan Mark Kerr'ün gerçek yaşam öyküsünü anlatıyor. Johnson, madde bağımlılığıyla mücadele eden Kerr'e hayat verirken, Emily Blunt da onun eşi Dawn Staples'ı canlandırıyor. 

Kerr'ün kariyerindeki zaferleri, düşüşleri ve çalkantılı özel hayatı filmde mercek altına alınıyor. 1997–2009'da ringe çıkan Kerr, 4 kez ADCC Dünya Şampiyonluğu kazanmıştı.

Eleştirmenlerden övgü

Hollywood Reporter'dan Jordan Mintzer, Johnson'ın performansı için "Abartıya kaçmadan derinleşmeyi başarıyor. Ringde kısa süreli zaferler yaşayan ama bağımlılık ve kişisel acılarla sarsılan nazik bir savaşçı rolünde izleyiciyi etkiliyor" yorumunu yapıyor.

Öte yandan Kerr de geçen hafta Hollywood Reporter'a verdiği röportajda Johnson'a övgüler yağdırmıştı:

Onunla konuştuğunuzda size kendini tamamen veriyor. Bu gerçekten inanılmaz.

Dövüş Efsanesi, ABD genelinde halen sinemalarda gösteriliyor. Film, Türkiye'de ise 17 Ekim'de sinemaseverlerle buluşacak. 

Independent Türkçe, Hollywood Reporter, Variety, Deadline


Ünlü aktörün Netflix dizisindeki oyunculuğu izleyicileri böldü

Seri katil Ed Gein'i canlandıran 45 yaşındaki Charlie Hunnam (solda), Sons of Anarchy ve Kral Arthur: Kılıç Efsanesi (King Arthur: Legend of the Sword) gibi yapımlardaki rolleriyle tanınıyor (Netflix)
Seri katil Ed Gein'i canlandıran 45 yaşındaki Charlie Hunnam (solda), Sons of Anarchy ve Kral Arthur: Kılıç Efsanesi (King Arthur: Legend of the Sword) gibi yapımlardaki rolleriyle tanınıyor (Netflix)
TT

Ünlü aktörün Netflix dizisindeki oyunculuğu izleyicileri böldü

Seri katil Ed Gein'i canlandıran 45 yaşındaki Charlie Hunnam (solda), Sons of Anarchy ve Kral Arthur: Kılıç Efsanesi (King Arthur: Legend of the Sword) gibi yapımlardaki rolleriyle tanınıyor (Netflix)
Seri katil Ed Gein'i canlandıran 45 yaşındaki Charlie Hunnam (solda), Sons of Anarchy ve Kral Arthur: Kılıç Efsanesi (King Arthur: Legend of the Sword) gibi yapımlardaki rolleriyle tanınıyor (Netflix)

Netflix'in üçüncü sezonuyla geri dönen dizisi Canavar (Monster), seri katil Ed Gein'in hayatını ve işlediği suçları ele alıyor.

"Plainfield Kasabı" ya da "Plainfield Gulyabanisi" diye bilinen Gein, yalnızca işlediği cinayetlerle değil, mezar soygunları ve kurbanlarının cansız bedenlerinden eşyalar yapmasıyla da tarihe geçti. Polis evini bastığında, kafataslarından yapılmış kaseler ve insan derisinden üretilmiş abajurlar bulmuştu.

Bu dehşet verici bulgular, Gein'in Teksas Katliamı (The Texas Chain Saw Massacre) ve Sapık (Psycho) gibi ikonik korku filmlerine ilham kaynağı olmasına yol açtı. 

Platformun 8 bölümlük dizisi Canavar: Ed Gein'in Hikayesi (Monster: The Ed Gein Story), katilin çocukluğunu, suçlarını ve popüler kültüre etkisini inceliyor. Ancak izleyicilerin dikkatini dağıtan bir detay var: Karakterin sesi.

Charlie Hunnam'ın yorumu

Dizide Ed Gein'i Britanyalı oyuncu Charlie Hunnam canlandırıyor. Sons of Anarchy, Pasifik Savaşı (Pacific Rim) ve The Gentlemen gibi yapımlarla tanınan Hunnam, rolüne hazırlanırken Gein'in sorgu kayıtlarını dinledi.

Ancak Manchester Evening News'un haberine göre, Hunnam'ın yorumu birebir gerçeği yansıtmıyor. Oyuncu, Wisconsin aksanını temel alsa da Gein'in karakterini yansıtan farklı öğeleri de sesine katmış.

Hunnam, dizi öncesinde verdiği röportajda sesin "çok özel" olması gerektiğini ancak başlangıçta kendisinin ve yönetmen Max Winkler'ın "tam anlamıyla nasıl olması gerektiğine dair net bir fikri olmadığını" söyledi.

Oyuncu, sesin esasen "annesini memnun etmek için geliştirdiği çeşitli davranışlardan" ortaya çıktığını belirtti. Winkler ise sesin kısmen Michael Jackson'dan ve Oscar ödüllü aktör Mark Rylance'ın Jerusalem oyunundaki performansından ilham aldığını açıkladı.

Hunnam ayrıca sette sık sık bu sesi kullandığını ve deneyimden keyif aldığını ancak rolüne tamamen bürünerek çevresini rahatsız etmeyecek kadar dikkatli davrandığını söyledi.

Gein'in gerçek sesi

Ed Gein'in gerçek sesine dair çok az kayıt bulunuyor. Ancak 2023'te yayımlanan MGM+ yapımı Psycho: The Lost Tapes of Ed Gein adlı belgesel, katilin polis sorguları sırasında kaydedilen sesini ortaya çıkardı.

Belgeselin yönetmeni James Buddy Day, Gein'in sesini "çekingen ve yumuşak" diye tanımladı. Bu da Hunnam'ın yaklaşımına kısmen açıklık getiriyor.

2019'da ortaya çıkan 70 dakikalık sorgu kaydı, polis tarafından Gein'e hakları okunmadığı ve şiddet uygulandığı için davada delil olarak kullanılamamıştı. Bu kayıtlar daha sonra belgeselde yayımlandı. Hunnam da rolüne hazırlanmak için yapımcılardan kayıtları dinleme izni aldı ve bunun için gizlilik sözleşmesi imzaladı.

Buna rağmen sosyal medyada dolaşan kısa klipleri dinleyen bazı izleyiciler, Hunnam'ın yorumunu ikna edici bulmadı. TikTok'taki ses kaydını dinleyen bir izleyici şu yorumu yaptı:

Neden ona Winnie The Pooh gibi bir ses vermişler?

Başka biriyse şöyle dedi: 

Adam normal konuşuyormuş, neden sesini tuhaf yapmışlar ki?

Öte yandan bazı izleyiciler, kamuya açık olan kayıtların çok küçük bir bölüm olduğunu, Hunnam'ın sesini şekillendirdiği uzun kayıtların halka açık olmadığını hatırlatarak eleştirilerin aceleci olabileceğini savundu.

Canavar: Ed Gein'in Hikayesi, halen Netflix'te yayında.

Independent Türkçe, Express, LadBible, Manchester Evening News