50 yıllık hayal beyazperdede: Kariyerimin en korkutucu anı

Frankenstein'da iki farklı rolle izleyici karşısına çıkan 31 yaşındaki Mia Goth, Ti West'in korku türündeki X üçlemesiyle de tanınıyor (Netflix)
Frankenstein'da iki farklı rolle izleyici karşısına çıkan 31 yaşındaki Mia Goth, Ti West'in korku türündeki X üçlemesiyle de tanınıyor (Netflix)
TT

50 yıllık hayal beyazperdede: Kariyerimin en korkutucu anı

Frankenstein'da iki farklı rolle izleyici karşısına çıkan 31 yaşındaki Mia Goth, Ti West'in korku türündeki X üçlemesiyle de tanınıyor (Netflix)
Frankenstein'da iki farklı rolle izleyici karşısına çıkan 31 yaşındaki Mia Goth, Ti West'in korku türündeki X üçlemesiyle de tanınıyor (Netflix)

Guillermo del Toro'nun 7 yaşındayken Mary Shelley'nin gotik klasiğiyle tanışmasıyla başlayan Frankenstein hayali, yarım yüzyıl sonra nihayet sinemaya taşındı.

Jacob Elordi ve Oscar Isaac'in başrollerini paylaştığı, del Toro imzalı Frankenstein, 69. Londra Film Festivali kapsamında Birleşik Krallık prömiyerini gerçekleştirdi.

Netflix yapımı film için düzenlenen galada Elordi ve yönetmen del Toro, hayranların yoğun ilgisiyle karşılaştı. Elordi, Royal Festival Hall'un kırmızı halısında son ana kadar hayranlarıyla fotoğraf çektirip imza dağıtırken, del Toro da uzun süre sevenleriyle vakit geçirdi.

Galaya ayrıca oyuncular Mia Goth, Felix Kammerer, Christoph Waltz, Charles Dance, David Bradley ve Lars Mikkelsen katıldı. 

Ekibin diğer üyeleri arasında müzikleri besteleyen Alexandre Desplat, kostüm tasarımcısı Kate Hawley, yapım tasarımcısı Tamara Deverell ve yaratık tasarımcısı Mike Hill yer aldı.

Kırmızı halıda Hollywood Reporter'a konuşan Mia Goth, filmde iki farklı karakteri canlandırdığını açıkladı. Del Toro'nun kendisine Elizabeth Lavenza rolünün yanı sıra Victor Frankenstein'ın annesini oynamayı da teklif ettiğini belirten oyuncu, "Bu benim için büyük bir onurdu" dedi ve devam etti: 

Bir Guillermo del Toro filminde tek rolle yer almak bile yeterince gurur verici. Ama iki karakteri birden oynamak çok özel bir deneyimdi.

"Hayatımda ilk kez bu kadar korktum"

Goth, Hollywood prömiyerinde ise Variety'ye del Toro'yla çalışmanın kariyerinde hem en heyecan verici hem de en korkutucu deneyim olduğunu söylemişti:

Bir filme adım atarken hiç bu kadar korkmamıştım. Sürekli kendi kendime 'Guillermo del Toro sonunda Frankenstein'ı çekiyor ve ben bu filmin parçasıyım' diyordum. Sonra 'Ya filmi berbat edersem' korkusu başladı.

Yönetmen del Toro, Frankenstein'ın kendisi için 50 yılı aşkın bir hayalin gerçeğe dönüşmesi anlamına geldiğini söyledi. Del Toro, Oscar ödüllü Suyun Sesi'ni (The Shape of Water) yönettiği dönemde de Mary Shelley'nin klasik romanına büyük bir bağlılık duyduğunu ifade etmişti.

61 yaşındaki usta sinemacı, yeni filmini Variety'ye şu sözlerle anlattı:

Bence bu film, affetme ve kabullenme duygusunun gücüyle yeniden bağ kurmak hakkında; ki bu, bugünlerde neredeyse tükenmiş bir şey. Frankenstein, bir gişe filmi ya da bir serinin parçası değil. İnsan eliyle yapılmış, insani terimlerle anlatılan bir hikaye. Ve açıkçası, bana da geçmişte birçok kişiye olduğu gibi çok kişisel bir yerden dokunuyor.

Del Toro, projenin sonunda "doğru zamanda, doğru biçimde" hayata geçtiğini belirtti.

Filmekimi kapsamında Türkiye'deki sinemaseverlerle de buluşan film, Netflix'te gösterime girmeden önce festival prömiyerleriyle dünya turuna devam ediyor.

Independent Türkçe, Hollywood Reporer, Variety



Avrupa'da 40 bin yıl önce su aygırlarının dolaştığı ortaya çıktı

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash
TT

Avrupa'da 40 bin yıl önce su aygırlarının dolaştığı ortaya çıktı

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash

Buzul Çağı fosilleri üzerinde yapılan yeni çalışma, su aygırlarının Orta Avrupa'da daha önce sanılandan çok daha sonra, 40 bin yıl önce dolaştığını ortaya koydu.

Bilim insanları daha önce su aygırlarının (Hippopotamus amphibius) yaklaşık 115 bin yıl önce Orta Avrupa'dan kaybolduğunu düşünüyordu. Bu ağır hayvan günümüzde sadece Sahraaltı Afrika'da yaşıyor.

Ancak Current Biology adlı akademik dergide yayımlanan çalışmada değerlendirilen fosiller, bu hayvanların son buzul çağının ortasında Yukarı Ren fosil yataklarında yaşadığını gösteriyor.

Aralarında Almanya’nın Potsdam Üniversitesi’nden araştırmacıların da bulunduğu bilim insanları, su aygırlarının yaklaşık 47 bin ila 31 bin yıl önce bugün ülkenin güney batısındaki Yukarı Ren Grabeni'nde yaşamayı sürdürdüklerini tespit etti.

Bulgular, su aygırlarının son Buzul Çağı'nda uzun süre dayandıklarını ve bir zamanlar bu tür sıcağı seven hayvanlar için fazla soğuk olduğu düşünülen bir bölgede hayatta kaldıklarını gösteriyor.

Bulgular, Yukarı Ren fosil yataklarının önemli bir karasal iklim arşivi olduğuna da işaret ediyor.

Fosil kazılarının arkasındaki proje lideri Wilfried Rosendahl, "Mevcut çalışma, buzul çağının her yerde aynı olmadığını etkileyici bir şekilde kanıtlayan önemli yeni bilgiler sağlıyor ancak yerel özellikler bir arada değerlendirildiğinde, bulmacaya benzer şekilde karmaşık bir genel tablo oluşturuyor" dedi.

Güney Almanya'nın bu bölgesinde binlerce yıldır çakıl ve kum birikintileri içinde korunan hayvan kemikleri, araştırmalar için değerli bir kaynak oluşturuyor.

Çalışmanın yazarlarından Ronny Friedrich, "Kemiklerin bu kadar iyi korunmuş olması şaşırtıcı. Pek çok iskelet kalıntısından analize uygun örnekler almak mümkün oldu. Bu kadar uzun bir süre sonra bu pek mümkün olmuyor" dedi.

Çalışmada bilim insanları çok sayıda su aygırı fosil buluntusunu inceleyerek genomik ve yaş verilerini birleştirdi.

Örneklerden elde edilen genom dizileri, Avrupa buzul çağı su aygırlarının bugün yaşayan Afrika su aygırlarıyla yakın akraba ve aynı türe ait olduğunu gösterdi.

Ancak çalışma, bu dönemde Avrupa'daki popülasyonlarının muhtemelen çok düşük genetik çeşitliliğe sahip olduğunu ortaya koydu.

Bilim insanları, "Elde edilen genomdaki düşük çeşitlilik, bunun küçük, izole bir popülasyona ait olduğunu gösteriyor" diye yazdı.

Fosil örneklerinin daha ileri analizleri, sıcağı seven su aygırlarının, mamutlar ve yünlü gergedanlar gibi soğuk havalara adapte olmuş türlerle aynı zaman diliminde ortaya çıktığını gösterdi.

Ancak son buzul çağının başlangıcında küresel soğumanın başlaması "elverişsiz koşullara" yol açarak batı ve orta Avrupa'da su aygırlarının neslinin tükenmesine neden oldu.

Dr. Rosendahl, "Şimdiye kadar son buzul çağına atfedilen diğer sıcağı seven hayvan türlerini daha fazla incelemek ilginç ve önemli olacaktır" dedi.

Independent Türkçe


Bilim insanları, mikroplastiklerden kaçınmanın basit yolunu açıkladı

Gıda ve ambalajlardaki mikroplastik sayısı her geçen gün artıyor (Reuters)
Gıda ve ambalajlardaki mikroplastik sayısı her geçen gün artıyor (Reuters)
TT

Bilim insanları, mikroplastiklerden kaçınmanın basit yolunu açıkladı

Gıda ve ambalajlardaki mikroplastik sayısı her geçen gün artıyor (Reuters)
Gıda ve ambalajlardaki mikroplastik sayısı her geçen gün artıyor (Reuters)

Bilim insanları, gittikçe artan mikroplastik tehdidine karşı basit bir yönteme dikkat çekiyor. 

Son dönemde yapılan birçok araştırmada, mikroplastiklerin ısıyla temas sonucu gıdalara karıştığı ortaya kondu.

Birleşik Krallık'taki Birmingham Üniversitesi'nde yapılan araştırmada, meyve suyu, çay ve kahve gibi çeşitli içeceklerde mikroplastik tespit edildi. Ancak en yüksek sayının sıcak içeceklerde olduğu gözlemlendi. Sıcak çayda litre başına ortalama 60 parçacık bulunurken, buzlu çayda 31 parçacık vardı. Sıcak kahvede litre başına 43 parçacık bulunurken, buzlu kahvede bu sayı 37'ye yakındı.

ABD'deki Nebraska Üniversitesi'nden Kazi Albab Hussain, "Isı mikroplastiklerin ambalajdan sızmasını kolaylaştırıyor" diyor. 

Hussain ve ekibi, bebek maması saklamak için kullanılan küçük plastik kavanozları ve kapları inceledi. Bunların mikrodalgada ısıtıldığında santimetrekare başına 2 milyardan fazla nanoplastik saldığı gözlemlendi.  Bu, kaplar oda sıcaklığında veya buzdolabında saklandığında ortaya çıkan miktara kıyasla çok daha fazla. 

Araştırmacı, ısının özellikle yiyecek ve içecekleri saklamak için kullanılan plastik açısından epey zararlı olduğunu belirtiyor. Herhangi bir plastik bardak veya kavanozda, ısıyla temas ettiğinde polimerin daha küçük parçalara ayrılmasına neden olan kusurlar bulunabileceğini söylüyor. 

Bilim insanları, mikroplastiklerin sağlık üzerindeki kesin etkilerini hâlâ tam olarak tespit edemedi. Ancak yüksek miktarda mikroplastiğe maruz kalan farelerde Alzheimer hastalığı ve demans belirtileri görüldüğü bir araştırmada ortaya konmuştu. Bu parçacıklar ayrıca küçük çocuklarda gelişim sorunları ve ilerleyen yaşlarda kısırlıkla ilişkilendirilen plastik kimyasalları da taşıyabilir.

Hussain, plastik içeren herhangi bir malzemenin mikrodalgaya konmaması gerektiğine işaret ediyor. Ayrıca doğrudan plastik bardaklara sıcak su konmaması gerektiğini de söylüyor. Plastikler sözkonusu olduğunda ısıyla temastan kaçınmanın önemli olduğunu vurguluyor.  

Independent Türkçe, Washington Post, Food and Wine


Resmen açıklandı: Bridgerton'da Benedict ve Sophie aşkı sahneye çıkıyor

Resmen açıklandı: Bridgerton'da Benedict ve Sophie aşkı sahneye çıkıyor
TT

Resmen açıklandı: Bridgerton'da Benedict ve Sophie aşkı sahneye çıkıyor

Resmen açıklandı: Bridgerton'da Benedict ve Sophie aşkı sahneye çıkıyor

Netflix, popüler dönem dizisi Bridgerton'ın 4. sezonu için yayın tarihlerini ve kısa tanıtım fragmanını paylaştı. Dizi, bu kez iki parça halinde ekrana gelecek.

İlk 4 bölüm 29 Ocak 2026'da izleyiciyle buluşacak, kalan 4'lü ise 26 Şubat 2026'da yayımlanacak.

Popüler dizinin merakla beklenen yeni sezonundan ilk kareler de paylaşıldı:

Platformun sezon açıklamasına göre Bridgerton, yeni sezonda ailenin "bohem" oğlu Benedict'e odaklanacak: 

Ağabeyi ve küçük kardeşi evlenip mutlu yuvalar kurmuş olsa da Benedict, yerleşik bir hayat sürmeye pek hevesli değildir. Ta ki annesinin düzenlediği maskeli baloda büyüleyici Gümüş Leydi'yle tanışana kadar.

Yeni sezonda Luke Thompson, Benedict Bridgerton'ı canlandırırken, Avustralyalı yıldız Yerin Ha, Sophie Baek rolüyle izleyici karşısına çıkacak. 

Kadroda ayrıca Jonathan Bailey, Victor Alli, Adjoa Andoh, Julie Andrews, Lorraine Ashbourne ve Nicola Coughlan gibi isimler yer alıyor.

4. sezon, yayın devinin Bridgerton uyarlamasında yolun tam yarısına denk geliyor. Julia Quinn'in 8 kardeşten oluşan Bridgerton ailesini konu alan roman serisinden uyarlanan dizi, her sezon bir kardeşin aşk hikayesini anlatıyor. Platform, dizinin 5. ve 6. sezonları için önceden onay vermişti.

Benedict'in hikayesinin ardından, Bridgerton kardeşlerinden Eloise, Francesca, Gregory ve Hyacinth'in aşk serüvenleri anlatılacak.

4. sezonda ayrıca Simone Ashley, Isabella Wei, Michelle Mao ve Katie Leung da kadroya dahil olacak.

Independent Türkçe, Variety, Deadline