Jonathan Margolis: Musk'ın icatları bu kadar inanılmazken söyledikleri gerçekten önemli mi?

Elon Musk o derece berbatsa neden ondan bu kadar hoşlanıyorum?

"Twitter'dan X'e geçiş bir korku hikayesi olsa da Musk'ın külliyatının geri kalanı değersiz çöp olmaktan çok uzak" (Reuters)
"Twitter'dan X'e geçiş bir korku hikayesi olsa da Musk'ın külliyatının geri kalanı değersiz çöp olmaktan çok uzak" (Reuters)
TT

Jonathan Margolis: Musk'ın icatları bu kadar inanılmazken söyledikleri gerçekten önemli mi?

"Twitter'dan X'e geçiş bir korku hikayesi olsa da Musk'ın külliyatının geri kalanı değersiz çöp olmaktan çok uzak" (Reuters)
"Twitter'dan X'e geçiş bir korku hikayesi olsa da Musk'ın külliyatının geri kalanı değersiz çöp olmaktan çok uzak" (Reuters)

Bu dünyadaki tartışmadan en uzak beyanlardan biri, bir insan olarak Elon Musk'ın biraz kabus gibi olması.

Tommy Robinson diye anılan kişinin yasal masraflarını karşıladığını ve onun için düzenlenen mitingde konuştuğunu Britanya'da gördük. Burnunu (bazılarını seçerek) ayartma çeteleri meselesine soktu. San Francisco sokaklarındaki uyuşturucu bağımlısı berduşlara karşı askerlerin konuşlandırılması için çağrı yaptığını ABD'de gördük. Bu delilik. Ve Donald Trump'la yakın ilişkisinin, Nazilerinkine benzeyen selamlar vermesinin ve Twitter'ı aptalca bir isme sahip bir lağım çukuruna dönüştürmesinin etkilerini dünya genelinde gördük.

Ancak işte tartışmalı bir önerme: Berbat olması önemli mi? Ve iğrenç olmak için kabul edilebilir nedenleri var mı? Her iki konuda da kendi pozisyonum daha tartışmalı tarafta. Bu çok düşük ihtimal ama onu tanısam veya onunla tanışsam bile Elon Musk'ı gayet seveceğimi düşünüyorum. Ve onun hayatında şu ana kadar ortaya koyduğu çalışmaların büyük bir kısmına hayranım.

Başarılarına gelince, Twitter'dan X'e geçiş bir korku hikayesi olsa da Musk'ın külliyatının geri kalanı değersiz çöp olmaktan çok uzak.

Eserleri son 50 yılın en önemli ve faydalı teknolojik gelişmeleri arasında yer alıyor: Elektrikli araçları ana akım haline getirmek, yeniden kullanılabilir roketler aracılığıyla uydu fırlatma maliyetlerinde devrim yaratmak, uzak bölgelere internet erişimi sağlamak ve felçli veya omurga yaralanması olan kişilere kaybettikleri işlevleri yeniden kazandırabilecek Neuralink üzerinde çalışmak.

Şirketi SpaceX, pazar günü 56 uydudan oluşan yeni bir grubu başarıyla göndererek 10 bininci Starlink'i yörüngeye fırlattı ve Musk'ı sadece Dünya'nın en zengin adamı olmakla bırakmayıp aynı zamanda uzaydaki en güçlü kişi de yaptı.

Pek çok mucidin, dik inen o olağanüstü, neredeyse baleyi andıran roketleri yapmak şöyle dursun, onları önerecek hayal gücüne sahip olabileceğinden emin değilim. Bu nefes kesici bir şey, duygusal ve kişisel düzeylerdeki saçmalıklarına rağmen Musk derin bir hayranlığı hak ediyor.

Tamam, mesele onu sevmeye gelince destek görmeyeceğimi ve onunla bağlantısı olan birçok kişinin Musk'ı sevmediğini kabul ediyorum. Yine de çekici bulduğum iki şeyi var. Birincisi, onun teknolojide bir putkırıcı olması. Teknoloji meraklıları onlarca yıldır uçan otomobillerin hayalini kuruyor. Şirketler bunları geliştirmek için hâlâ milyarlarca dolar harcıyor. Ancak Musk, bunun gülünç derecede kötü bir fikir olduğunu düşünen çok az kişiden biri. Bu konuda çok da komik. Bu meseleye dair konuştuğu YouTube videolarına bakın.

Sevdiğim diğer şeyse konuşma şekli. Trump veya "Robinson"ın yanında gülünç davranmadığında, büyüklük taslayan birinin tam zıttı olarak görülebilecek tereddütlü, oldukça mütevazı bir konuşma tarzı var. Bir kişinin konuşma tarzından çok şey anlayabileceğinizi hep düşünmüşümdür ve Musk'ınki de, her neyle olursa olsun kafayı bulmadığında, gayet sempatik.

Geçmişindeki iğrenç istismarın tuhaf karakter kusurunu mazur gösterdiğini söyleyebilirim. Musk okulda korkunç bir şekilde zorbalığa uğradı, (kendi üvey kızından çocuğu olan, iyi mi?) tuhaf babasından daha da kötü muamele gördü ve içine doğduğu apartheid rejiminin sebep olduğu dehşetle büyütüldü. Genç Elon'un kendini bilimkurgu ve fantezide kaybetmesine şaşmamalı.

Gerçek şu ki, mucitler ve yenilikçilerin neredeyse hepsi kusurlu, dengesiz ve kısmen tatsız insanlardır. Newton'dan Edison'a, Gates'ten Jobs, Tesla, Watt, Marconi, Ford, Baird ve Bell'e kadar bunların arasında sosyalleşerek zaman geçirmek isteyeceğiniz kimse yok. Hepsi bir ölçüde egomanyak. Hepsinin vizyonlarını kabul ettirmek için aşırı azim göstermesi gerekti ama kabul edilmeli ki onların tamamı düşüncelerini dünyaya yayacak kendi sosyal medya platformlarına ya da ABD Başkanı erişimine sahip milyarderler değildi.

Başka bir deyişle, iyi insanlar olan büyük yenilikçilerin listesi acınacak kadar kısa. Tim Berners Lee, Douglas Engelbart (farenin ve hipermetin bağlantısının mucidi), Linus Torvalds (Linux işletim sisteminin mucidi), en tuhaf bilim gerçeklerinden birinin başrolü olan 1930'ların Hollywood yıldızı Hedy Lamarr (WiFi, Bluetooth ve GPS'in temelleri üzerinde çalıştı ve para kazanmadı). Hepsi bu kadar.
Independent Türkçe



Arkeologlar, 2 bin yıllık gizemli cinayeti ortaya çıkardı

Arkeologlar, Sandi Toksvig'in programının çekimleri sırasında 2 bin yıllık gizemli cinayeti açığa çıkardı (Bournemouth Üniversitesi)
Arkeologlar, Sandi Toksvig'in programının çekimleri sırasında 2 bin yıllık gizemli cinayeti açığa çıkardı (Bournemouth Üniversitesi)
TT

Arkeologlar, 2 bin yıllık gizemli cinayeti ortaya çıkardı

Arkeologlar, Sandi Toksvig'in programının çekimleri sırasında 2 bin yıllık gizemli cinayeti açığa çıkardı (Bournemouth Üniversitesi)
Arkeologlar, Sandi Toksvig'in programının çekimleri sırasında 2 bin yıllık gizemli cinayeti açığa çıkardı (Bournemouth Üniversitesi)

Britanya'nın geçmişindeki sırları gün yüzüne çıkaran Channel 4'daki yeni televizyon programının çekimleri sırasında arkeologlar, Dorset'teki bir Demir Çağı yerleşimine 2 bin yıl önce gömülen ergen bir kızın "gizemli cinayetini" ortaya çıkardı.

TV siması Sandi Toksvig ve Bournemouth Üniversitesi arkeoloğu Miles Russell, "Hidden Wonders" adlı programının ilk bölümünü çekerken, Romalılardan önce Dorset kırsalında yaşayan Durotriges adlı bir kabilenin evlerini ve mezarlığını keşfetti.

Araştırmacılar kazı alanının bir bölümünde, bir çukura yüzüstü gömülmüş ergen bir kızın iskeletini buldu.

Daha detaylı analizler, genç kızın kollarında ve gövdesinin üst kısmında, muhtemelen ölümünden önceki şiddet eylemlerinden kaynaklanan hasarlar olduğunu ortaya koydu. O zamanlar birini yüzüstü gömmek yaygın bir uygulama olmadığından ve ölen kişi mezara özenle yerleştirildiğinden, araştırmacılar kızın muhtemelen kurban edildiğinden şüpheleniyor.

Metro'ya konuşan sunucu "Sonunda yüzünü ışığa çevirdiğimde sanki bana bakıyormuş gibi hissettim... O anda, beklenmedik bir şekilde gözyaşlarına boğuldum" dedi.

"Ağlamamı durduramadım. O kişinin başını ellerimde tutmak hayatımın en büyük ayrıcalıklarından biriydi" diye konuştu.

Dr. Russell, "Ekip, bunun bir insan kurban olabileceğini duyduğunda bilhassa şoke oldu ancak Sandi'nin arkeolojiye yönelik ilgisinden, ortaya çıkarılanlardan derinden etkilendiği açıktı" dedi.

Toksvig, kalıntılarla "çok dikkatli bir şekilde" ilgilenildiğini söylüyor. Toksvig, Cambridge Üniversitesi Arkeoloji ve Antropoloji bölümünden mezun olduktan yaklaşık 40 yıl sonra 4 alandan elde ettiği bulguları sunacak.

Alandaki kazılarda ortaya çıkarılan kanıtlar kabileye, ritüellerine ve yaptıkları alet-edevat türlerine ışık tutuyor.

Kazılarda yer alan Bournemouth Üniversitesi arkeoloğu Dr. Russell şöyle diyor: 

Genellikle Roma tarzındaki bulgular, Roma'yla geleneksel Demir Çağı adetlerinin karışımını sergiliyordu. Bu da bize bu insanların 2 bin yıl önce nasıl yaşayıp öldüklerine dair bir fikir verdi.

Mezar alanından alınan örneklerin DNA analizi, Demir Çağı'ndaki Durotriges kabilesinin anaerkil bir toplum olduğuna işaret ediyor.

Araştırmacılar bu kabilede kadınların muhtemelen toprak sahibi olduğunu, erkeklerinse Britanya ve Avrupa'nın kuzeybatısındaki çeşitli yerlerden geldiğini belirtiyor.

Arkeologlar ayrıca DNA kanıtlarını kullanarak kabile soyunu tek bir kadına kadar izlemeyi de başardı.

Araştırmacılar bugüne kadarki kanıtlara dayanarak toplulukların, ailelerin anneleri etrafında şekillendiğini ve erkeklerin kadınlarla yaşamaya davet edildiğini söylüyor.

Dr. Russell "Bu, Batı Avrupa tarih öncesi döneminde anasoylu toplulukların kanıtlarının ilk kez belgelendiği anlamına geliyor" diyor.

Independent Türkçe


Adolescence'ın yönetmeninden yeni dizi: Başrolde Adam Driver

41 yaşındaki Amerikalı oyuncu Adam Driver, 2020'de Noah Baumbach imzalı Marriage Story'deki performansıyla En İyi Erkek Oyuncu dalında Oscar'a aday gösterilmişti (Netflix)
41 yaşındaki Amerikalı oyuncu Adam Driver, 2020'de Noah Baumbach imzalı Marriage Story'deki performansıyla En İyi Erkek Oyuncu dalında Oscar'a aday gösterilmişti (Netflix)
TT

Adolescence'ın yönetmeninden yeni dizi: Başrolde Adam Driver

41 yaşındaki Amerikalı oyuncu Adam Driver, 2020'de Noah Baumbach imzalı Marriage Story'deki performansıyla En İyi Erkek Oyuncu dalında Oscar'a aday gösterilmişti (Netflix)
41 yaşındaki Amerikalı oyuncu Adam Driver, 2020'de Noah Baumbach imzalı Marriage Story'deki performansıyla En İyi Erkek Oyuncu dalında Oscar'a aday gösterilmişti (Netflix)

Adam Driver, Netflix'in yeni rehine draması Rabbit, Rabbit'te başrolü üstlenecek.

Dizinin senaryosunu Hırsızlar Şehri (The Town) ve The Batman gibi filmlerle tanınan Peter Craig kaleme alırken, yönetmen koltuğunda Adolescence'la Emmy kazanan Philip Barantini oturuyor. Yapım, bağımsız film ve televizyon stüdyosu MRC tarafından hayata geçiriliyor.

Rabbit, Rabbit, polis tarafından köşeye sıkıştırılan firari bir mahkûmun, özgürlüğünü geri kazanmak için insanları rehin almasını konu alıyor. Ancak bu çatışma kısa sürede "rehineleriyle arasında kontrolden çıkan bir sosyal deneye" ve "taktiksel empati" eğitimi almış deneyimli bir FBI müzakerecisiyle tehlikeli bir psikolojik savaşa dönüşüyor.

Netflix, dizinin doğrudan sipariş edildiğini ve projeyi kazanmak için diğer yayıncılarla "son derece rekabetçi" bir süreç yürütüldüğünü açıkladı.

Craig, dizinin yaratıcısı, senaristi ve yürütücü yapımcısı olarak görev yaparken; Barantini ve Adam Driver da yapımcı kadrosunda yer alıyor.

Craig, gişe rekortmeni Top Gun: Maverick'in senaryosunu yazmış ve Dope Thief adlı Apple TV dizisini yaratmıştı. Kariyerine Ben Affleck'in yönettiği Hırsızlar Şehri'nin senaryosuyla başlamıştı.

Oyunculuktan yönetmenliğe geçen Barantini, Kardeşler Takımı (Band of Brothers), Çernobil (Chernobyl) ve Ned Kelly gibi yapımlarda rol aldı. İlk uzun metraj filmi Kötü Adam'ın (Villain) ardından, tek plan çekim tekniğiyle çektiği Patlama Noktası (Boiling Point) büyük övgü toplamıştı. Aynı formatı kullandığı 4 bölümlük Netflix dizisi Adolescence ise 13 Emmy adaylığı kazanmış, 8 ödül almıştı.

Adam Driver ise Yıldız Savaşları (Star Wars) serisindeki Kylo Ren rolüyle tanınıyor. Ayrıca Marriage Story, Ferrari, Gucci Ailesi (House of Gucci) ve HBO dizisi Girls'deki performanslarıyla da övgü toplamıştı.

Independent Türkçe, Variety, Hollywood Reporter


17 yıl, 16 kurban: Netflix'in İtalyan dizisi sosyal medyayı sallıyor

Floransa Canavarı'nda yetkililer, 1968'de işlenen bir cinayeti masaya yatırarak çiftleri hedef alan meşhur bir seri katili bulmaya çalışıyor (Netflix)
Floransa Canavarı'nda yetkililer, 1968'de işlenen bir cinayeti masaya yatırarak çiftleri hedef alan meşhur bir seri katili bulmaya çalışıyor (Netflix)
TT

17 yıl, 16 kurban: Netflix'in İtalyan dizisi sosyal medyayı sallıyor

Floransa Canavarı'nda yetkililer, 1968'de işlenen bir cinayeti masaya yatırarak çiftleri hedef alan meşhur bir seri katili bulmaya çalışıyor (Netflix)
Floransa Canavarı'nda yetkililer, 1968'de işlenen bir cinayeti masaya yatırarak çiftleri hedef alan meşhur bir seri katili bulmaya çalışıyor (Netflix)

Cadılar Bayramı sezonu resmen başladı ve sizi korkutacak bir dizi arıyorsanız, Netflix'in yeni yapımı tam size göre olabilir.

4 bölümlük suç draması, İtalya'nın ilk seri katilinin hikayesini konu alıyor ve izleyicileri şimdiden epey ürkütmüşe benziyor. 

Floransa Canavarı (Il Mostro) adlı dizi ekimde platformdaki yerini aldı ve kısa sürede sosyal medyada gündem oldu. Bazı izleyiciler, bölümleri yalnız izlememeleri konusunda diğerlerini uyardı.

İzlenme listelerinde hızla zirveye çıkan dizi, 1968'den 1985'e kadar 17 yıl boyunca 16 kişiyi öldüren katilin hikayesini merkezine alıyor. İlk bölüm, arabadaki iki gencin vahşice öldürüldüğü bir sahneyle açılıyor ve bu olay dizinin genel atmosferini belirliyor.

Yayın devinin resmi özetinde dizi şu ifadelerle tanıtılıyor:

8 çifte cinayet. 17 yıllık dehşet. Hep aynı silah: 0.22 kalibrelik Beretta. Ülke tarihinin ilk ve en vahşi seri katiline yönelik en uzun ve en karmaşık İtalyan soruşturmalarından biri.

Diziyi izleyenler sosyal medyada yapımı övgü yağmuruna tutarken, birçok kişi korkudan ekran başında zor anlar yaşadığını itiraf etti.

Bir izleyici X'te şöyle yazdı:

Netflix'teki Floransa Canavarı'na bir şans verin. Gerçekten akıl almaz bir hikaye!

Bir diğeri ise, "Floransa sokakları bir kez daha lanetleniyor. İtalya'nın ilk seri katilinin ürpertici hikayesi yeni bir nesli korkutmaya geliyor. Sakın tek başınıza izlemeyin" ifadelerini kullandı.

Başka bir yorumda, "Netflix'in Floransa Canavarı dizisinin iki bölümünü izledim ve rahatlıkla son 10 yılın en iyi gerçek suç yapımı olduğunu söyleyebilirim. Gerçekçi, sade ve tüyler ürpertici. Mutlaka orijinal İtalyanca dilinde, altyazıyla izleyin" ifadeleri yer aldı.

Bir izleyici de "Harika oyunculuklar, etkileyici sinematografi ve müzikler. Yavaş ilerliyor ama son derece sürükleyici" diye ekledi.

Gerçek bir hikayeye dayanan Floransa Canavarı, bugüne dek üç farklı kişinin cinayetlerle suçlandığı ancak gerçek katilin hâlâ bulunamadığı bir davayı merkezine alıyor.

Independent Türkçe, Express, HELLO!