James Cameron, Christopher Nolan'ın 2023 yapımı Oscarlı filmi Oppenheimer'da II. Dünya Savaşı sırasında Hiroşima ve Nagazaki'deki nükleer yıkımı göstermemesi nedeniyle yapımı "ahlaki bir kaçamak" diye nitelendirdiğinde tartışma yaratmıştı.
Peki Cameron, Netflix'in A House of Dynamite'ın finali hakkında ne düşünüyor?
*Buradan sonrası, A House of Dynamite sonuyla ilgili sürprizleri kaçırabilir, bizden uyarması*
Film, olası bir nükleer yıkımı göstermeye çok yaklaşsa da Amerika'daki felaketi perdeye taşımadan hemen önce sona eriyor.
Ekimde yayımlanan ve sürükleyici temposuyla öne çıkan gerilimin finali, izleyicileri bölmüştü. Bazı izleyiciler, filmin "son anda geri adım attığını" savunarak hikayeyi en heyecanlı yerinde kesmesine tepki göstermişti.
Finalde, kontrolden çıkan bir kıtalararası balistik füzenin Şikago'yu vurup vurmadığı ve filmde Idris Elba tarafından canlandırılan başkanın buna nasıl karşılık verdiği belirsiz bırakılıyor.
A House of Dynamite, Kathryn Bigelow imzasını taşıyor. Bigelow, Cameron'ın arkadaşı; aynı zamanda eski eşi ve sık sık birlikte çalıştığı bir isim.
Avatar yönetmeni, Hollywood Reporter'a, Bigelow'la birkaç hafta önce akşam yemeğinde buluştuklarını ve filmin finalini konuştuklarını anlattı.
"Film iki saat boyunca size iyi bir sonuç olmadığını gösterdi"
Cameron, "Ona 'O sonu bütünüyle savunuyorum' dedim" diye konuştu ve ekledi:
Aslında mümkün olan tek son da buydu.
71 yaşındaki Cameron'a göre asıl mesele ise bambaşka:
Ama mesele zaten bu da değil. Mesele şu: Senaryo daha ilk dakikada, füze fırlatılıp tespit edildiği an başladığında, sonuç zaten berbattı. İyi bir sonuç yoktu ve film iki saat boyunca size iyi bir sonuç olmadığını gösterdi. Bu silahların varlığına bile tahammül edemeyiz. Her şey Amerikan sistemindeki tek bir kişiye, başkana bağlanıyor: İster saldırı ister savunma amaçlı olsun, nükleer saldırı emri verme yetkisi sadece onda. Dünyadaki herkesin hayatı tek bir kişinin kararının etrafında dönüyor. Yaşadığımız dünya bu ve bir sonraki seçimde oy verirken bunu hatırlamamız gerekiyor.
Cameron, 1984 tarihli ilk uzun metrajı Terminatör'den (The Terminator) bu yana, işlerini nükleer savaş tehdidine dikkat çekmek için kullandığını da hatırlatıyor. Terminatör 2: Mahşer Günü (Terminator 2: Judgment Day), The Abyss ve Gerçek Yalanlar (True Lies) gibi filmlerinde de nükleer tehlike teması yer almıştı.
"Asıl meseleyi ıskalıyor"
Oppenheimer tartışmasına gelince... Cameron, haziranda Deadline'a yaptığı açıklamada, "Filmin nelerden özellikle uzak durduğunu görmek ilginç" demiş ve eklemişti:
Bakın, sinema dili açısından bayıldım ama bunun biraz 'ahlaki bir kaçamak' olduğunu hissettim. Çünkü Oppenheimer'ın bombanın etkilerini bilmediği söylenemez. Filmde çok kısa bir an var; seyircilerin arasında yanmış bedenler görüyoruz ve sonra film, bunun onu derinden etkilediğini göstermeye devam ediyor. Ama bence asıl meseleyi ıskalıyor. Stüdyo mu yoksa Chris mi bunun dokunmak istemedikleri 'yüksek gerilim hattı' olduğunu düşündü bilmiyorum ama ben gidip doğrudan o hatta dokunmak istiyorum. Benim aptallığım da bu zaten.
Independent Türkçe, Hollywood Reporter, Deadline