200 yıllık teknolojik serüven Delta Teknoloji Müzesi'nde sergileniyor

Fotoğraf: Hikmet Orçun Üresinler/AA
Fotoğraf: Hikmet Orçun Üresinler/AA
TT

200 yıllık teknolojik serüven Delta Teknoloji Müzesi'nde sergileniyor

Fotoğraf: Hikmet Orçun Üresinler/AA
Fotoğraf: Hikmet Orçun Üresinler/AA

İş insanı ve spor gazetecisi Adem Yılmaz'ın girişimiyle, Adem Yılmaz Eğitim ve Kültür Vakfı tarafından kurulan Delta Teknoloji Müzesi, yaklaşık 200 yıllık teknolojik gelişimi ziyaretçilerin ilgisine sunuyor.

İstanbul Çatalca'daki müzenin 15 farklı bölümünde, kullanılır ve çalışır durumdaki birçok obje meraklıların ve araştırmacıların deneyimine açılıyor.

Müzeye ilişkin AA muhabirine açıklamada bulunan Adem Yılmaz'ın kızı ve Delta Ofis Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ece Yılmaz, babasının, 2012'de kurulan müzenin çalışmalarına 2004'te başladığını söyledi.

Yılmaz, büyük dedesinin kağnıcı olduğunu, babasının ise ilk olarak ahşap işleriyle uğraştığını, daha sonra da mobilya imalatına başladığını aktardı.

- "Amacı Türk ustalarının ürettiği mobilyalardan da oluşan bir müze yapmaktı"

2018'de vefat eden babasının mobilya sektörüne sevdalı olduğunu ve sektöre olabildiğince hizmet etmeye çalıştığını kaydeden Yılmaz, Türk mobilya endüstrisine faydalı olması ve üniversitelerde ücretsiz okutulması amacıyla "Dünden Bugüne Mobilya Tasarımı ve Teknolojisi" isimli kitabı yazdığını belirtti.

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Ece Yılmaz, kitabın yazımı sırasında yoğun bir araştırma sürecine giren babasının, mobilya imalatında kullanılan alet ve edevatları topladığını aktararak, şunları vurguladı:

Daha sonra farklı dönemlerde Türkiye'de üretilen mobilyaları da antikacılardan, müzayedelerden toplamaya başladı. Bu sayede yavaş yavaş mobilya üzerine küçük bir koleksiyon oluşturdu. Fakat Türkiye'de özellikle 20. yüzyılda üretilen mobilyaların atıl durumda olması veya atılmış olmasından ötürü müze kurmak için gerekli envanteri sağlayamadı. Aslında amacı Türk mobilya sektörüne bir kitabın yanı sıra Türkiye'de imal edilen, Türk ustalarının ürettiği mobilyalardan oluşan bir müze yapmaktı. Fakat bu müzeyi kurma hayali gerekli envanteri toparlayamadığı için ne yazık ki gerçekleşmedi.

- Müzede 15 farklı bölümde 657 obje sergileniyor
Uzun yıllar farklı gazetelerde spor yazarlığı yapan Adem Yılmaz'ın, mesleğinden ötürü daktilo sevdalısı olduğunu ve daktilo koleksiyonu yaptığını aktaran Ece Yılmaz, şöyle devam etti:

"Babam kendi özel hayatına, gençliğindeki anılara değinen objeleri topluyordu. Bu objelerin içerisinde müzik aletleri de var. Çünkü kendisi müzisyen, müziğe gönül vermiş bir kişiydi. Aynı zamanda 1950'lerin yani doğduğu yılların arabalarına sevdalı bir insandı. Bu yüzden de bu arabalara tek tük de olsa sahip olma isteğindeydi. Daha sonra koleksiyonu genişlemeye başladı. Müzik aletleri, mobilya yapımında kullanılan aletler, arabalar... Birdi, iki oldu. Derken, 'Bunları neden bir teknoloji müzesine dönüştürmeyeyim?' diye bir fikir geldi. Sadece kendi anılarına değinerek topladığı her şey, bir anda bilinçli bir şekilde farklı kategoriler altında yavaş yavaş toparlandı."

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Ece Yılmaz, müzede şu anda 15 farklı bölümde 657 objenin sergilendiğini belirterek, "Askeri teçhizatlar, müzik aletleri, bilgisayar teknolojileri, matbaa bölümü, arabalar, daktilolar gibi farklı bölümler var. Müzemizde 1850'li yıllara ait bir radyomuz mevcut. Aynı şekilde 1850'li yıllarda yapılmış körüklü bir piyanomuz var. Yine eski zamanlarda kullanılan nadir altın terazilerimiz mevcut. Ayrıca 1900'lerin başında imal edilmiş bir kara tren var. Biz bu kara treni Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demir Yollarından özel izinle aldık. Trenimiz Eskişehir'den müzemize, Çatalca'ya geldi. Gelişi de yaklaşık bir hafta sürdü." diye konuştu.

- "Müzemize gelen öğrencileri bilgilendirecek şekilde bir eğitim verip gezdiriyoruz"

Çevredeki halkın kullanımı için babasının Çatalca'daki fabrikaların içinde bir sosyal tesis kurduğunu sözlerine ekleyen Yılmaz, İstanbul'a gitme imkanı olmayan çocukların eğitimlerine katkı sağlaması amacıyla müzeyi de bu tesiste hazırladığını aktardı.

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Yılmaz müzelerdeki eser ve objelere normalde dokunulmadığının altını çizerek, şöyle devam etti:

Babam her zaman teorik ve aynı zamanda pratik eğitime inanan bir insandı. Bu yüzden buraya gelen çocukların arabaların içine binmesini, dokunmasını, alet, edevatla uğraşmasını, onların nasıl çalıştığını görmelerini amaçlıyor, objelerin önlerine hiçbir şekilde bariyer, engel koyulmasını istemiyordu. Onun için önemli olan aslında deneyimdi. Bu anlamda müzemizi diğer müzelerden ayıran 3 unsur var. Bunlardan ilki tamamen ücretsiz olması, ikincisi yine tamamen çevre halka fayda sağlamak için kurulmuş olması ve üçüncüsü de buradaki tüm objelere dokunarak, gelen misafirlerimiz, özellikle de öğrencilere teknolojiyi deneyimleme şansı vermek.

Farklı okullardan gelen öğrencilerin müzeye ilgi gösterdiğini anlatarak, "Müzemize gelen öğrenciler aslında en çok bilgisayarları gördükleri zaman şaşırıyor. Daktiloların ne olduğunu anlamıyorlar. Aynı şekilde terazilerin ne olduğuna, ne işe yaradığına dair soru soruyorlar. Genelde ilkokul ve ortaokul öğrencileri geliyor. Gelmek istedikleri zaman arıyor, randevu alıyorlar. Buna istinaden onlara seve seve müzemizin kapısını açıp, bilgilendirecek şekilde bir eğitim verip gezdiriyoruz. Onlara aynı zamanda müzemizde çalışan su değirmeni, matbaa makinalarını ve dokuma makinalarını gösteriyoruz." diye konuştu.

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Ece Yılmaz, teknoloji alanındaki gelişmeleri görmek isteyenleri müzeyi görmeye davet ederek, "1800'li yılların başından 20. yüzyılın sonuna kadar farklı farklı alanlarda teknolojik gelişmeleri görmek isteyen tüm ziyaretçilerimizi ücretsiz olarak müzemize bekliyoruz." dedi.

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Müzede metal işleme, ahşap işleme, tekstil makineleri, matbaa, tarım aletleri teknolojisi, otomotiv teknolojileri, bisiklet-motosiklet, tartı aletleri, fotoğraf teknolojileri, bilgisayar teknolojileri, asker telsiz teknolojileri, iletişim radyo ve televizyon teknolojileri, müzik aletleri ve dikiş makineleri sergileniyor.

Bahçesinde tarihi lokomotif trenlerle uçakların da görüldüğü müze, hafta içi her gün 9.00 - 16.00 arası ziyarete açık olarak hizmet veriyor.



The White Lotus oyuncusu final sahnesinin yanlış yorumlandığını söyledi

(HBO)
(HBO)
TT

The White Lotus oyuncusu final sahnesinin yanlış yorumlandığını söyledi

(HBO)
(HBO)

Jacob Stolworthy Şef Kültür Muhabiri @Jacob_Stol 

The White Lotus'un yıldızlarından biri, popüler dizide fikir ayrılığı yaratan son sahnesi hakkında konuştu.

HBO'nun popüler dizisinin üçüncü sezonu tartışmalı bir finalle sona erdi. Sezon finalinde, Tayland'dan hangi karakterlerin sağ çıkamadığı çarpıcı bir şekilde ortaya kondu.

Finalin yayımlanmasının ardından aralarında Aimee Lou Wood (Chelsea), Carrie Coon (Laurie) ve dizi sorumlusu Mike White'ın da bulunduğu pek çok yıldız, yaşananlarla ilgili görüşlerini paylaşırken Natasha Rothwell de görüşlerini dile getirdi.

Birinci sezondaki Belinda rolünü yeniden canlandıran Rothwell, son bölümde eski The White Lotus karakteri Tanya'nın (Jennifer Coolidge) ölümünün arkasında olduğunu anladığı Greg'le (Jon Gries) yüzleşti.

Finalde Belinda, oğlunun (Nicholas Duvernay) yardımıyla Greg'i kendisine 5 milyon dolar ödeyerek sessiz kalmasını sağlamaya ikna etti ve son sahnesinde yeni servetiyle otelden ayrılırken görülüyor.

Belinda, aralarında romantik bir ilişki yaşadığı Pornchai'nin (Dom Hetrakul) de bulunduğu otel personeli tarafından uğurlanıyor.
 

Görsel kaldırıldı.Belinda ve oğlu Zion, The White Lotus'un üçüncü sezon finalinde (HBO)​​​​​​


Dizinin bir aşamasında Pornchai ikiliye birlikte iş kurmalarını ve bir spa açmalarını önerdi, ki izleyiciler bunun Belinda'nın hayali olduğunu biliyor. Birinci sezonda Tanya, Belinda'ya tam da bunu yapması için finansal destek vereceğine söz veriyor ve otelden ayrılmadan önce caydığında Belinda'nın kalbi kırılıyor.

Pornchai, Belinda'nın kendisini geride bırakmasını belirgin bir üzüntüyle izlerken, birçok izleyici bu gelişmenin birinci sezonda Belinda'nın başına gelenleri yansıttığını ve onun aslında Tanya'ya dönüştüğünü belirtiyor. Final sahnesinin fikir ayrılığı yaratan doğasına değinen Rothwell bu yoruma katılmıyor.

"O anı suçluluk duygusuyla canlandırmak istemedim. İnsanlar bu sezonu tekrar izlerse, Pornchai'yle iş yapmayı asla kabul etmediğini, sadece düşündüğünü görür" diyen Rothwell, Variety'ye şunları söyledi:

Tanya'nın 'Evet, hadi yapalım' dediği birinci sezondan ince ama büyük bir fark var. Bana belgeleri ver. Bana iş planını göster.

Rothwell şöyle devam etti:

Onu yönlendirmiyor. Pornchai kesinlikle Belinda'ya ve fikre Belinda'dan daha fazla ilgi duyuyordu.

Görsel kaldırıldı.The White Lotus'ta Pornchai ve Belinda (HBO)

İkisi de birbirlerinden gerçekten hoşlanıyordu ve birbirlerine hem fiziksel hem duygusal olarak ilgi duyuyorlardı ama profesyonel anlamda Belinda'nın bu işe sıcak baktığını sanmıyorum çünkü pratik değil. Oğlu orada yaşamıyor ve çözmesi gereken pek çok şey olurdu. Bu yüzden aynı acıyı hissetmedi.

White, 2027'de HBO'da yayımlanması beklenen 4. sezonun nerede geçeceğiyle ilgili şimdiden ipucu verdi.

Independent Türkçe, independent.co.uk/arts-entertainment/tv/news