Stranger Things'in yaratıcılarından final açıklamasıhttps://turkish.aawsat.com/ya%C5%9Fam/k%C3%BClt%C3%BCr-sanat/4735156-stranger-thingsin-yarat%C4%B1c%C4%B1lar%C4%B1ndan-final-a%C3%A7%C4%B1klamas%C4%B1
Stranger Things'in yaratıcılarından final açıklaması
Stranger Things'in sona ermesiyle Netflix, yayın platformuna başarı getiren en büyük yapımlarından birini kaybetmiş olacak (ScreenRant)
Netflix'in popüler bilimkurgu dizisi Stranger Things, 5. ve son sezonuyla final yapmaya hazırlanıyor. 1980'lerde Hawkins adlı kasabada geçen dizinin 2016'da başlayan hikayesi merakla beklenen final sezonuyla sona erecek.
Son sezonda Hawkins sakinleri, iki dünya bir olmanın eşiğinde dururken, Upside Down'ın korkunç diyarından kasabaya sızan dehşetin ardındaki canavarla yüzleşecek.
5. sezon beklenirken, Stranger Things'deki her olayın, dizide çokça oynanan Dungeons and Dragons oyununun bir parçası olduğu da dahil olmak üzere birçok teori ortaya atıldı.
Bu da Jamie Campbell Bower'ın canlandırdığı Vecna'nın yok edilmesi gibi anların aslında hiçbir zaman yaşanmadığı, bunun sadece bir hayal ürünü olduğu anlamına geliyor.
Son sezonun çekimlerine başlamaya kısa bir süre kalmışken dizinin yaratıcısı Duffer Kardeşler, bu teoriye kesin bir yanıt verdi.
"Sizi temin ederim ki böyle bitirmeyeceğiz"
Metro'ya konuşan Matt Duffer, teoriyi hemen yalanladı. Ross Duffer da dizideki tüm bu olayların, masaüstü oyununun parçası olmadığını belirtti.
Matt Duffer, "Bu son... Hayır" ifadelerini kullanırken Ross Duffer ekledi:
Bu, 'Hepsi bir rüyaydı' demekle eşdeğer olurdu. Hayır, sizi temin ederim ki diziyi bu şekilde bitirmeyeceğiz. Bir süredir nereye gittiğimizi biliyoruz. Ve bu konuda kendimizi rahat hissediyoruz; umarım herkesi tatmin eder. Göreceğiz.
Netflix'in sevilen dizisinin son sezon çalışmaları, Hollywood'daki senarist ve oyuncuların grevi nedeniyle büyük ölçüde ertelenmişti. Ancak grevlerin resmen sona ermesiyle, dizinin 5. sezon çekimlerine kısa sürede içinde başlanması ve 2025'in başındaki yayın dönemine yetiştirilmesi bekleniyor.
"Gerçek bir son"
Dizide Jim Hopper karakterini canlandıran David Harbour, Stranger Things'in 5. sezonunun, "çok gerçek bir şekilde sona ereceğini" söylemişti.
48 yaşındaki aktör, şöyle demişti:
İşin güzel yanı, gerçek bir son olması. Stranger Things çok gerçek bir şekilde sona erecek. Stranger Things'in hikayesi tamamlanarak 5. sezonun son bölümünde bitecek.
Stranger Things'in 4. sezon finali, Upside Down'ın Hawkins'i istila ettiğini göstererek ana karakterlerin şimdiye kadarki en büyük mücadelesine zemin hazırlamıştı.
Dizinin yaratıcısı Duffer Kardeşler, dizinin ana karakterler ve izleyiciler için tatmin edici bir şekilde sona ereceğini iddia ederek Hawkins'in nihayetinde zafer kazanacağını öne sürmüştü.
Ancak geçmiş sezonlar Eddie Munson, Billy Hargrove ve Bob Newby gibi sevilen karakterlerin ölümüyle sona erdiği için dizinin finalinin de hem acı hem de tatlı olması bekleniyor.
Yaşam Okulu’ndan dersler: Alain de Botton’un 4 eserihttps://turkish.aawsat.com/ya%C5%9Fam/5110778-ya%C5%9Fam-okulu%E2%80%99ndan-dersler-alain-de-botton%E2%80%99un-4-eseri
Yaşam Okulu’ndan dersler: Alain de Botton’un 4 eseri
Alain de Botton, yazdığı kitaplar kadar verdiği konuşmalarla da tanınıyor (TED/YouTube)
Minerva’nın Baykuşu bu hafta, Britanyalı yazar ve felsefeci Alain de Botton’un kitaplarını takip ederek yaşama sanatının farklı boyutlarına doğru bir yolculuğa çıkacak.
İsviçre doğumlu de Botton, felsefeyi gündelik yaşamda karşılaşılan açmazlara ışık tutmak için kullandığı eserleriyle tanınıyor.
Kitapları kadar konferans ve panel konuşmalarıyla da tanınan 55 yaşındaki düşünür, 2008’de Londra’da kurduğu School of Life’la da (Yaşam Okulu) düşüncelerini birçok kişiye ulaştırdı. 2014’te İstanbul’daki Bilgi Üniversitesi'nde de bir şube açan oluşum, 2022’de bu ofisi kapatmıştı.
De Botton’un Çalışmanın Mutluluğu ve Sıkıntısı’nın yeni çevirisi, Everest Yayınları etiketiyle ocakta okurlarla buluştu. Bu vesileyle yazarın öne çıkan 4 eserini ele aldık.
Çalışmanın Mutluluğu ve Sıkıntısı
Çalışmanın Mutluluğu ve Sıkıntısı’nda de Botton, modern üretim süreçlerinden örneklerle yabancılaşma, yalnızlık ve iş-hayat dengesi ilişkilerini inceliyor.
Bu yolculukta de Botton, bir bisküvi fabrikasından kariyer danışmanlığı birimine, kargo gemilerinden roket üslerine kadar çeşitli yerlere giderek, çalışmanın hayatımızdaki yerini ve etkisini birçok farklı açılardan masaya yatırıyor.
İnsanın çok yönlülüğüyle hayatı boyunca tek mesleğe sıkışıp kalmışlığı arasındaki çelişkilerin doğurduğu huzursuzluk ve tatminsizlik üzerine vurucu gözlemler de paylaşılıyor. Milyarlarca insan yaptığı binbir çeşit işle dünyanın çarklarını nasıl döndürüyor? İşimizden duygusal tatmin elde edebiliyor muyuz? İş, gerçekten “anlamlı” bir hayat için olmazsa olmaz mı?
Ünlü belgesel fotoğrafçısı Richard Baker’ın karelerinin eşlik ettiği kitapta bu ve benzeri birçok soruyla da karşılaşıyoruz.
Başlığını Ortaçağ filozoflarından Boethius’un 6. yüzyılda yazdığı Felsefenin Tesellisi’nden alan kitap, gündelik sorunlarla mücadelede felsefeyi bir rehber olarak benimsiyor.
Boethius, Hıristiyan düşüncesini ve klasik felsefeyi şekillendiren önemli eserini hapishanede kaleme almış, felsefeyi varoluşun derin sorularına ışık tutmak için kullanmıştı.
De Botton da bu geleneği yeniden canlandırarak, felsefenin gündelik hayatımızda karşılaştığımız güçlüklerle başa çıkabilmek için bize ne ölçüde yol gösterebileceğini tartıyor.
Ekonomik sıkıntılarımızı Epikuros’la, engellerle mücadelemizi Nietzsche’yle, yetersizlik duygularımızla boğuşmamızı da Montaigne’le girdiğimiz diyaloglarla çözümlüyoruz. Sokrates, Seneca ve Schopenhauer da bu yolculukta okura eşlik ediyor.
Kitap, Britanyalı medya kuruluşu Channel 4 tarafından 2000’de 6 bölümlük bir mini diziye de dönüştürülmüştü.
İngilizceden çeviren: Banu Tellioğlu Altuğ, 309 s., 2022, Sel Yayıncılık
Aşk Üzerine
De Botton’un ilk romanı Aşk Üzerine’yi okuyanların, anlatılanlarda kendi romantik ilişkilerinden parçalar bulması işten bile değil.
Kurmaca ve deneme arasında gidip gelen tarzıyla ikili ilişkilerin girift yapısını katman katman inceleyen Aşk Üzerine, okuru sevmek, kaybetmek, kıskanmak, özlemek ve kabullenmek üzerine derin bir yolculuğa çıkarıyor.
De Botton, Aşk Üzerine'yle kurmaca alanında da adından bahsettirdi (Laphams Quarterly)
Platon’dan Wittgenstein’a, Tolstoy’dan Stendhal’a felsefeci ve edebiyatçıların düşünceleriyle kendi keskin gözlemlerini ustalıkla birleştiren de Botton, ilişkilerin karakterimizi nasıl dönüştürdüğünü çarpıcı şekilde anlatıyor. İlişkilerin özüne dair şu minvaldeki tespitler de cabası:
Aşkın sonu başlangıcında saklıdır aslında, yıkımın ipuçları aşk doğduğu sırada önceden kendini göstermiş gibidir.
Bu romanın devamı, 2016’da yayımlanan Aşk Dersleri’yle geldi.
İngilizceden çeviren: Ahu Antmen, 256 s., 2022, Everest Yayınları
Statü Endişesi
Statü Endişesi, toplum tarafından el üstünde tutulma arzumuzun ve hayatta başarısızlığa uğrama korkumuzun öyküsünü anlatıyor.
Yaklaşık 20 yıl önce yayımlanan kitap, sosyal medyanın popüler psikoloji reçeteleri ve motivasyon konuşmalarından geçilmediği bu dönemde öneminden hiçbir şey kaybetmiyor.
Toplumda yer edinme, mevki kazanma ve saygı görme arzularımızın tarihsel ve düşünsel kökenlerini ele alan de Botton, statü endişesinin yol açtığı ruhsal ve davranışsal sorunları 5’e ayırarak, bunlara felsefe ve sanat cephesinden yine 5 başlıkta çeşitli çözümler öneriyor.
Statü Endişesi'nde mercek altına alınan konular, günümüzde akut hale gelmiş birçok sorunla ilgili farklı bakış açıları sunuyor (Reuters)
“Statü endişesi bizi fena halde kedere ve hüzne sürükleme olasılığı taşır” diyen de Botton, başarının da başarısızlığın da aslında bir anda değişebilen durumlar olduğunu hatırlatıyor:
Toplumdaki konumumuz elde ettiğimiz başarılara göre belirlenir. Başarısız olmamız ise pamuk ipliğine bağlıdır. Falanca konuda ahmaklık etmemiz, filanca bilgiden yoksun oluşumuz, ülke ekonomisi ya da iş arkadaşımızın kötü niyeti bizi kolayca başarısızlığa sürükleyebilir. Ve bir kez başarısız olduk mu bizi yiyip bitiren bir aşağılık duygusu baş gösterir: dünyayı aslında değerli bir varlık olduğumuza ikna edemediğimizi, sonsuza dek başarılı kişileri buruklukla, kendimizi de utançla anmaya mahkum edildiğimizi düşünürüz.
İngilizceden çeviren: Ahu Sıla Bayer, 332 s., 2023, Sel Yayıncılık
Antik Roma’da köleyken azat edildikten sonra kendi felsefe okulunu kuran Epiktetos, filozofları hekim olarak görür. Ona göre felsefeci, soyut problemlerde kaybolan bir münzevi değil, doğru yaşamanın yol haritasını çıkararak aklı dinginleştirmeyi ve ruhu sağaltmayı hedefleyen bir doktordur.
Stoacılardan, Montaigne’e kadar uzanan bu anlayışta felsefeyi akademinin cenderesinde yok olmaktan kurtarıp bir “yaşam okuluna” dönüştürme çabası var. De Botton da gerek düşünceleri gerek üslubuyla günümüzde bu okulun en güçlü temsilcilerinden:
Sanat da felsefe de, farklı yöntemler kullanmasına karşın aynı amaca hizmet eder: ikisi de, acıyı bilgiye dönüştürür.