Kimse beğenmedi: Netflix'in yeni dizisine eleştiri yağmuru

"Duyarcı olduğunu söyleyenler var ama çok daha kötü"

IMDb kullanıcılarından 5,1 puan alabilen dizi, eleştiri derleme sitesi Rotten Tomatoes'da da 100 üzerinden sadece 38 puana sahip (Netflix)
IMDb kullanıcılarından 5,1 puan alabilen dizi, eleştiri derleme sitesi Rotten Tomatoes'da da 100 üzerinden sadece 38 puana sahip (Netflix)
TT

Kimse beğenmedi: Netflix'in yeni dizisine eleştiri yağmuru

IMDb kullanıcılarından 5,1 puan alabilen dizi, eleştiri derleme sitesi Rotten Tomatoes'da da 100 üzerinden sadece 38 puana sahip (Netflix)
IMDb kullanıcılarından 5,1 puan alabilen dizi, eleştiri derleme sitesi Rotten Tomatoes'da da 100 üzerinden sadece 38 puana sahip (Netflix)

İzleyiciler Netflix'in yeni belgesel dizisini eleştiri yağmuruna tutuyor.

6 bölümlük belgesel Büyük İskender Nasıl Büyük Oldu? (Alexander: The Making Of A God) izleyicilerden kötü yorumlar alıyor ve fazla "duyarcı" olduğu suçlamasıyla eleştiriliyor. 

Röportajları canlandırmalarla birleştiriyor

Bazı izleyiciler de belgeselin, hükümdarın cinselliğine fazlasıyla odaklanmasından şikayetçi.

Tüm zamanların en başarılı askerlerinden biri olarak bilinen Büyük İskender, MÖ 4. yüzyılda henüz 32 yaşında ölmeden önce, Makedonya'dan Hindistan ve Mısır'a kadar uzanan bir imparatorluk kurmuştu.

Büyük İskender Nasıl Büyük Oldu? uzmanların yardımıyla, İskender'in fetihlerini ve ilişkilerini de keşfederek, hayatını yeni bir mercekle anlatmayı amaçlıyor.

Netflix, 18 yaşından büyüklere uygun olduğunu belirttiği belgeselin konusunu şöyle özetliyor:

Uzmanlarla yapılan röportajları sürükleyici canlandırmalarla birleştiren bu belgesel drama, Büyük İskender'in sıradışı hayatını ve dünyayı fethetme arzusunu gözler önüne seriyor.

End Wokeness (Duyarcılığa Son) adlı bir Twitter hesabı, 31 Ocak'ta gösterime giren belgeselle ilgili bir inceleme paylaştı:

Netflix, Büyük İskender hakkında yeni bir belgesel hazırladı. İlk 8 dakikada onu eşcinsel yaptılar.

Belgeseli beğenmediğini söyleyen bir izleyici, Google'a tek yıldızlı bir yorum gönderdi: 

Dizi tamamen homoerotik başlıyor. 30 dakika süren atlanabilir sahnelerden sonra dizi tamamen duyarcılığa geçiyor.

"Berbattı"

Başka bir kullanıcı diziyle ilgili şöyle dedi:

Berbattı. Netflix'in dizi yapmayı bırakıp bir yayın platformu olmaya geri dönmesi gerekiyor.

Belgeselle ilgili yorum yapanlar arasında cinselliğin sunumundan bağımsız olarak diziyi eleştiren pek çok kişi vardı.

"Tarihsel olarak yanlış"

Biri şöyle yazdı: 

Dehşet verici. Tarihsel olarak yanlış, İskender'in siyasi ve askeri hayatının en ilginç kısımlarını atlıyor.

Bir diğer izleyici ekledi:

Bu dizinin bir şekilde duyarcı olduğunu söyleyen eleştiriler var (sanki bu kötü bir şeymiş gibi) ama değil, çok daha kötü.

Birçok izleyici de diziyi oyunculuk, oyuncu seçimi ve hikaye anlatımı nedeniyle eleştirdi.

"Pembe diziden farksız"

Sinema ve televizyon eleştirmenleri de aynı fikirdeydi ve bazıları yapımın ortalama bir pembe diziden farksız olduğunu söylemekten çekinmedi. 

Belgesel ve drama unsurlarının birleştirilmesi, eleştirmenleri memnun etmedi ve dizinin bunlardan sadece birine bağlı kalması gerektiğini savundular. 

Hem eleştirmenlerin hem de izleyicilerin Netflix belgeseli hakkındaki sert yorumları göz önüne alındığında, dizinin ikinci sezon onayı alması şimdilik pek mümkün görünmüyor.

Independent Türkçe



Efsanevi yönetmen hakkında dikkat çeken iddia: "Hitler ölünce ağladı"

Stellan Skarsgard, yönetmen Ingmar Bergman'ın "Hitler öldüğünde ağlayan" bir "Nazi" olduğunu iddia etti (AP)
Stellan Skarsgard, yönetmen Ingmar Bergman'ın "Hitler öldüğünde ağlayan" bir "Nazi" olduğunu iddia etti (AP)
TT

Efsanevi yönetmen hakkında dikkat çeken iddia: "Hitler ölünce ağladı"

Stellan Skarsgard, yönetmen Ingmar Bergman'ın "Hitler öldüğünde ağlayan" bir "Nazi" olduğunu iddia etti (AP)
Stellan Skarsgard, yönetmen Ingmar Bergman'ın "Hitler öldüğünde ağlayan" bir "Nazi" olduğunu iddia etti (AP)

Kevin E. G. Perry Kültür ve Yaşam Haberleri Yazarı 

Stellan Skarsgård, yönetmen Ingmar Bergman hakkında bir iddiada bulunarak "Hitler ölünce ağlayan bir tek onu tanıyorum" dedi.

74 yaşındaki Dune yıldızı, çığır açan yönetmenle İsveç tiyatrosu ve televizyonunda defalarca birlikte çalışmıştı.

2007'de 89 yaşında hayatını kaybeden Bergman, 1957 yapımı Yedinci Mühür (Det sjunde inseglet) ve 1966 yapımı Persona gibi klasikler sayesinde tüm zamanların en etkili sinemacılarından biri kabul ediliyor. Yönetmenin 1972 yapımı Çığlıklar ve Fısıltılar'ı (Viskningar och rop), Akademi Ödülleri'nde En İyi Film dalında aday gösterilmişti.

Çek Cumhuriyeti'nde düzenlenen Karlovy Vary Film Festivali'nde konuşan Skarsgård, Bergman'ın çalışmalarının büyüklüğüyle Nazi inançlarını birbirinden ayırmanın mümkün olduğunu savundu.

Variety'nin haberine göre Skarsgård, "Bergman'la aramdaki karmaşık ilişki, onun pek de iyi bir adam olmamasıyla ilgili" dedi.

İyi bir yönetmendi ama yine de bir insanı pislik olduğu için kınayabilirsiniz. Caravaggio da muhtemelen pisliğin tekiydi ama harika resimler yaptı.

Skarsgård, Bergman'ın 1983 yapımı İsveç TV filmi Hustruskolan'da (Eşler Okulu) ve August Strindberg'in Rüya Oyunu (Ett drömspel) adlı eserinin 1986 yapımı sahne prodüksiyonunda rol aldı.

Skarsgård, "Bergman manipülatif biriydi" diye devam etti. 

Savaş döneminde Nazi'ydi ve Hitler ölünce ağlayan bir tek onu tanıyorum.

Biz onu mazur görmeye devam ettik ama onun başkalarına karşı çok tuhaf bir bakış açısı olduğunu hissediyorum. Bazı insanların değersiz olduğunu [düşünüyordu]. Başkalarını manipüle ederken bu hissediliyordu. İyi biri değildi.

Bergman geçmişte Nazilerle aynı inançları paylaştığını yaşamının ilerleyen dönemlerinde kabul etmiş ancak Holokost'un gerçeklerini öğrendikten sonra bunları onaylamadığını söylemişti.

Yönetmen, 1936'da Almanya'ya yaptığı bir öğrenci değişim gezisinde Hitler'i konuşurken görmüş. İsveç'in II. Dünya Savaşı'nda iddia ettiği kadar tarafsız olup olmadığını inceleyen bir kitap yazan yazar Maria-Pia Boethius'a konuşan Bergman şöyle demişti:

Hitler inanılmaz derecede karizmatikti. Kalabalığı heyecanlandırdı.

Bergman "Benim gördüğüm Nazizm eğlenceli ve genç duruyordu" diye eklemişti.

En büyük tehdit, nefret edilen Bolşeviklerdi.

Yönetmen, Nazi inançlarından ancak toplama kamplarının görüntülerini gördükten sonra vazgeçtiğini söylemişti. "Toplama kamplarının kapıları açıldığında ilk başta gözlerime inanmak istemedim" demişti. 

Gerçek ortaya çıktığında korkunç bir şok yaşadım. Acımasız ve vahşi bir şekilde aniden masumiyetimden koparıldım.

Independent Türkçe, independent.co.uk/arts-entertainment