Akıl Defteri'nin başrolü, bir daha neden Nolan'la çalışamadığını anlattı

Yıldız yönetmen, farklı projelerinde aynı oyuncuları kullanmasıyla biliniyor

Avustralyalı aktör, iki kere Altın Küre'ye aday gösterildi (20th Century Studios) 
Avustralyalı aktör, iki kere Altın Küre'ye aday gösterildi (20th Century Studios) 
TT

Akıl Defteri'nin başrolü, bir daha neden Nolan'la çalışamadığını anlattı

Avustralyalı aktör, iki kere Altın Küre'ye aday gösterildi (20th Century Studios) 
Avustralyalı aktör, iki kere Altın Küre'ye aday gösterildi (20th Century Studios) 

İki Oscar adayı Akıl Defteri'ndeki (Memento) performansıyla akıllara kazınan Guy Pearce, o filmden sonra Christopher Nolan'la neden çalışamadığını Vanity Fair'e verdiği röportajda açıkladı:

Yıllar içinde birkaç sefer bazı rolleri bana anlattı: İlk Batman ve Prestij'de (The Prestige)… Ancak Warner Bros'ta bir yönetici vardı. Menajerime açıkça 'Guy Pearce'ı almayacağım, onu asla işe almayacağım' demişti. Bir bakıma bunu bilmek iyi oldu.

Avustralyalı aktör, 54 yaşındaki yönetmenin bu duruma rağmen kendisiyle çalışmaya uğraştığını anlattı:

Batman'de Liam Neeson'ın canlandırdığı rol üzerine konuşmak için beni uçakla Londra'ya götürdüler. Sanırım daha uçaktayken filmde olmayacağımın kararı verildi. Oraya vardığımda Chris, 'Batmobil'i görüp yemek yemek ister misin?' dedi.

Nolan'ın 2020'de Warner Bros'tan ayrıldığını hatırlatan Pearce "Benim vaktim geldi" diye espri yaptı. 

57 yaşındaki aktör, "Chris Nolan'la rekabet zor, öylesine büyük bir deha ki" diyerek yönetmeni övdü. 

Pearce, 2000'de vizyona giren Akıl Defteri'nde öldürülen eşinin intikamını kendisinin yaşadığı hafıza kaybına rağmen almaya çalışan Leonard karakterini canlandırıyordu. 

Başroldeki aktöre Carrie-Anne Moss ve Joe Pantoliano eşlik ediyordu.

40 milyon doları aşkın küresel gişe hasılatına ulaşan film, hem eleştirmenler hem de izleyiciler tarafından sevildi. Ender görülen bir şekilde Rotten Tomatoes'ta iki kesim de filme yüzde 94 oy verdi. 

Nolan aynı yıldızları farklı projelerde değerlendirmesiyle dikkat çekiyor. Sör Michael Caine'e 8, Cillian Murphy'ye 6, Christian Bale ve Gary Oldman'a 4, Kenneth Branag, Morgan Freeman ve Tom Hardy'ye ise üç filminde yer vermişti. 

Independent Türkçe, Variety, Deadline



Efsanevi yönetmen hakkında dikkat çeken iddia: "Hitler ölünce ağladı"

Stellan Skarsgard, yönetmen Ingmar Bergman'ın "Hitler öldüğünde ağlayan" bir "Nazi" olduğunu iddia etti (AP)
Stellan Skarsgard, yönetmen Ingmar Bergman'ın "Hitler öldüğünde ağlayan" bir "Nazi" olduğunu iddia etti (AP)
TT

Efsanevi yönetmen hakkında dikkat çeken iddia: "Hitler ölünce ağladı"

Stellan Skarsgard, yönetmen Ingmar Bergman'ın "Hitler öldüğünde ağlayan" bir "Nazi" olduğunu iddia etti (AP)
Stellan Skarsgard, yönetmen Ingmar Bergman'ın "Hitler öldüğünde ağlayan" bir "Nazi" olduğunu iddia etti (AP)

Kevin E. G. Perry Kültür ve Yaşam Haberleri Yazarı 

Stellan Skarsgård, yönetmen Ingmar Bergman hakkında bir iddiada bulunarak "Hitler ölünce ağlayan bir tek onu tanıyorum" dedi.

74 yaşındaki Dune yıldızı, çığır açan yönetmenle İsveç tiyatrosu ve televizyonunda defalarca birlikte çalışmıştı.

2007'de 89 yaşında hayatını kaybeden Bergman, 1957 yapımı Yedinci Mühür (Det sjunde inseglet) ve 1966 yapımı Persona gibi klasikler sayesinde tüm zamanların en etkili sinemacılarından biri kabul ediliyor. Yönetmenin 1972 yapımı Çığlıklar ve Fısıltılar'ı (Viskningar och rop), Akademi Ödülleri'nde En İyi Film dalında aday gösterilmişti.

Çek Cumhuriyeti'nde düzenlenen Karlovy Vary Film Festivali'nde konuşan Skarsgård, Bergman'ın çalışmalarının büyüklüğüyle Nazi inançlarını birbirinden ayırmanın mümkün olduğunu savundu.

Variety'nin haberine göre Skarsgård, "Bergman'la aramdaki karmaşık ilişki, onun pek de iyi bir adam olmamasıyla ilgili" dedi.

İyi bir yönetmendi ama yine de bir insanı pislik olduğu için kınayabilirsiniz. Caravaggio da muhtemelen pisliğin tekiydi ama harika resimler yaptı.

Skarsgård, Bergman'ın 1983 yapımı İsveç TV filmi Hustruskolan'da (Eşler Okulu) ve August Strindberg'in Rüya Oyunu (Ett drömspel) adlı eserinin 1986 yapımı sahne prodüksiyonunda rol aldı.

Skarsgård, "Bergman manipülatif biriydi" diye devam etti. 

Savaş döneminde Nazi'ydi ve Hitler ölünce ağlayan bir tek onu tanıyorum.

Biz onu mazur görmeye devam ettik ama onun başkalarına karşı çok tuhaf bir bakış açısı olduğunu hissediyorum. Bazı insanların değersiz olduğunu [düşünüyordu]. Başkalarını manipüle ederken bu hissediliyordu. İyi biri değildi.

Bergman geçmişte Nazilerle aynı inançları paylaştığını yaşamının ilerleyen dönemlerinde kabul etmiş ancak Holokost'un gerçeklerini öğrendikten sonra bunları onaylamadığını söylemişti.

Yönetmen, 1936'da Almanya'ya yaptığı bir öğrenci değişim gezisinde Hitler'i konuşurken görmüş. İsveç'in II. Dünya Savaşı'nda iddia ettiği kadar tarafsız olup olmadığını inceleyen bir kitap yazan yazar Maria-Pia Boethius'a konuşan Bergman şöyle demişti:

Hitler inanılmaz derecede karizmatikti. Kalabalığı heyecanlandırdı.

Bergman "Benim gördüğüm Nazizm eğlenceli ve genç duruyordu" diye eklemişti.

En büyük tehdit, nefret edilen Bolşeviklerdi.

Yönetmen, Nazi inançlarından ancak toplama kamplarının görüntülerini gördükten sonra vazgeçtiğini söylemişti. "Toplama kamplarının kapıları açıldığında ilk başta gözlerime inanmak istemedim" demişti. 

Gerçek ortaya çıktığında korkunç bir şok yaşadım. Acımasız ve vahşi bir şekilde aniden masumiyetimden koparıldım.

Independent Türkçe, independent.co.uk/arts-entertainment