Popüler Netflix dizisi yerden yere vuruldu: "Irkçı ve İslamofobik"

Netflix izleyicileri, dijital yayın platformunu "Müslüman karşıtı klişeleri sürdürmekle" suçladı

(Netflix)
(Netflix)
TT

Popüler Netflix dizisi yerden yere vuruldu: "Irkçı ve İslamofobik"

(Netflix)
(Netflix)

Maira Butt 

Netflix izleyicileri, Running Point adlı dizinin bir sahnesindeki "saldırgan" buldukları bir diyaloğa öfkelendi.

Basketbol komedisinin başrolündeki Kate Hudson, ailesinin spor işini devralan Isla Gordon karakterini canlandırıyor. Mindy Kaling'in

Bir bölümde Gordon, (Toby Sandeman'ın canlandırdığı) En Değerli Oyuncu'su Marcus Winfield'ın transferi hakkında söylentiler yaydığı için podcast sunucusu Sean Murphy'yle zıtlaşıyor.

"Karısını döven hangi Dağıstanlı MMA dövüşçüsüyle konuşuyorsan ona bekleyebileceğini söyle" diye bağırıyor.

Sahne sosyal medyada ters tepkilere yol açarken, bir Reddit kullanıcısı bunu "Dağıstanlılara yönelik tamamen gereksiz ve ırkçı bir saldırı" diye nitelendirdi.

r/MuslimLounge forumunda şunları yazdı:

Bu repliği bu kadar rezil yapan şey, tamamen beklenmedik olması.

Bu hiciv değildi. Espri değildi. Bu, tamamen yersiz olduğu halde, bir diziye gelişigüzel yerleştirilmiş doğrudan bir saldırıydı. Netflix'in bunu onaylaması da İslamofobi'nin medyada tam olarak ne kadar normalleştiğini gösteriyor.

Böyle bir replik başka bir grubu hedef alsaydı hemen öfke gösterilirdi. Ancak Müslüman sporcuları hedef aldığı için bir kenara atıldı. Bu iğrenç.

Yüzlerce kez olumlu oy alan gönderiye, onlarca yorum yapıldı. Pek çok kişi, bu taşlamayı Dağıstanlı Müslüman boksör Khabib Nurmagomedov'a yönelik üstü kapalı bir saldırı gibi yorumladı.

The Independent cevap hakkı için Netflix, Mindy Kaling ve Warner Bros'la temasa geçti. Haber yayımlandığı sırada herhangi bir yorum gelmemişti.

(Netflix)(Netflix)

Tartışma X/Twitter ve TikTok'a da sıçrarken gazeteci Sana Saeed şöyle yazdı:

Dağıstanlı MMA dövüşlerine laf arasında 'karılarını dövenler' diye isim takmak, iyi konumlanmış yobazların pop kültüründeki Müslüman karşıtı klişeleri gizlice nasıl devam ettireceğini gösteriyor.

"Conor McGregor bir hukuk davasında tecavüzden suçlu bulundu ve Dana White karısını tokatlarken görüntülendi" diye ekledi.

Bir TikTok kullanıcısı, diyaloğu "İslamofobik ve iğrenç" diye tanımlayan bir video paylaşarak şunları söyledi:

Gerçekten diziyi duraklatıp nefes nefese kalmama neden oldu. Khabib ve Dağıstan'daki o kamptaki tüm dövüşçüler, hepsi Müslüman.

Özellikle de Khabib'in Dağıstan'ın ikonik MMA dövüşçüsü olduğunu ve o bölgenin dövüşçülerinin yıldızını parlattığını düşünürsek, medya tekrar tekrar İslamofobik klişeleri sürdürmeye çalışacak.

Bir kişi şu yorumu yaptı:

Teşekkürler, kesinlikle İZLEMİYORUM. Neredeyse izleyecektim.

Running Point halen Netflix'te izlenebilir.

Independent Türkçe, independent.co.uk/arts-entertainment



"Artık sinemaya gitmiyorum" diyen Scorsese'ye büyük destek

Martin Scorsese (AP)
Martin Scorsese (AP)
TT

"Artık sinemaya gitmiyorum" diyen Scorsese'ye büyük destek

Martin Scorsese (AP)
Martin Scorsese (AP)

Greg Evans 

Tüm zamanların en beğenilen yönetmenlerinden Martin Scorsese, başkalarının davranışları yüzünden artık sinemada film izleyemediğini açıkladı ve hayranları da ona hak verdi.

Taksi Şoförü (Taxi Driver/1976), Sıkı Dostlar (Goodfellas/1990) ve Para Avcısı (The Wolf of Wall Street/2013) gibi klasiklerin arkasındaki 82 yaşındaki yönetmen, diğer izleyicilerin çıkardığı gürültüye ve telefon ekranlarının dikkat dağıtıcı parlaklığına artık tahammül edemediği için sinemaya gitmeyi bırakmış.

Film eleştirmeni Pete Travers'ın blogu The Travers Take'de Scorsese'ye sinema salonlarından neden hoşlanmadığı soruldu.

Travers, "Usta yönetmene neden artık sinemada film izlemediğini sordum ve o da film sırasında telefonda gevezelik eden, atıştırmalık ve şişe şişe gazlı içecek sipariş etmek için salondan çıkan ve oyuncuların sesini bastıracak kadar gürültü yapan izleyicilere verip veriştirdi" diye yazdı.

Ancak Scorsese'ye bu konuda itiraz eden Travers, insanların sinemada hep konuştuğunu ve kendisinin de gençken muhtemelen aynı şeyi yaptığını öne sürdü.

Travers "'Yapma be Marty' dedim, 'Çocukken çenemizi kapatmazdık'" diye ekledi.

Onun [Scorsese'nin] gözleri karardı. 'Evet, belki de' diye kabul etti. 'Ama biz hep film hakkında konuşurduk ve detaylarını tartışarak eğlenirdik' dedi.

Scorsese'nin yorumları o günden sonra viral oldu ve birçok hayranı onun şikayetine katılıyor.

Bir hayran "Haklı. Sinemada bir yerlerden bir telefon ışığı yanmadan 5 dakika bile geçirmek mümkün değil, çok sinir bozucu" dedi.

Başka biriyse şöyle ekledi:

Ne yazık ki yüzde 100 doğru, insanların 15 sterlin (yaklaşık 800 TL) ödeyip sonra da Snapchat/Instagram'da sessiz reels izlemeleri beni hep şaşırtmıştır. Tuhaf, sinir bozucu ve filmi resmen mahvediyor.

Üçüncü bir kişi de "Marty haklı. Sinema adabı tüm zamanların en düşük seviyesinde" dedi.

4. bir hayran espri yaptı:

Ne yaptığınıza bakın hayvanlar, filmlerin papasının film deneyimini mahvettiniz. Hepiniz kendinizden utanmalısınız.

Diğer yandan Scorsese, hayatını kaybeden Papa Francis ve kendisi arasındaki bir dizi sohbetin yanı sıra papanın kamera karşısındaki son röportajını içeren bir belgesel çekmeye hazırlanıyor.

Aldeas – A New Story (Aldeas: Yeni Bir Hikaye) adlı belgeselin yapımcılığını, Papa Francis'in 2013'te kurduğu kâr amacı gütmeyen uluslararası kuruluş Scholas Occurrentes'in film yapım şirketi üstleniyor.

Belgeselin konusu, papanın sinemayı, eğitimi ve topluluk oluşturmayı "sadece bir ifade aracı değil, umut ve dönüşümün yolu" olarak görmesine odaklanan Aldeas adlı sinema programı. Belgeselde, Endonezya, Gambiya ve İtalya'dan programa katılan gençlerin ve kısa film yapma yolculuklarının gösterileceği bildiriliyor.

Independent Türkçe, independent.co.uk/arts-entertainment