Cannes'da dakikalarca ayakta alkışlanan Oscarlı yıldız duygularına hakim olamadı

Eddington, Kovid pandemisi sırasında geçen çağdaş bir Western

(AP)
(AP)
TT

Cannes'da dakikalarca ayakta alkışlanan Oscarlı yıldız duygularına hakim olamadı

(AP)
(AP)

Kevin E. G. Perry Kültür ve Yaşam Haberleri Yazarı 

Yeni filmi Eddington, Cannes Film Festivali'nde uzun süre ayakta alkışlanınca Joaquin Phoenix'in duygulandığı bildirildi.

Ritüel'in (Midsommar) yönetmeni Ari Aster'ın yeni filmi Kovid, tarikatlar ve beyaz kurtarıcı kompleksi üzerine ülkenin durumunu anlatan bir komedi olarak tanımlanıyor. Filmde Phoenix'in yanı sıra Pedro Pascal ve Emma Stone da rol alıyor.

Filmin festivalde aldığı tepkiler hakkındaki haberler birbiriyle çelişiyor. Variety, Phoenix'in "5 dakikalık ayakta alkışlama" sırasında "gözyaşlarına boğulduğunu" yazarken, Deadline "alkışın neredeyse 7 dakika" sürdüğünü iddia etti.

Hollywood Reporter da Phoenix'in "gözyaşlarına boğulduğunu" belirtti ancak "nispeten sessiz bir ayakta alkışlama"dan söz etti.

Yönetmen Aster kalabalığa espri yaptı:

Ne düşündüğünüzü bilmiyorum. Burada olduğunuz için teşekkür ederim. Burada olduğum için kendimi çok ayrıcalıklı hissediyorum. Bir hayal gerçek oluyor. Beni ağırladığınız için çok teşekkür ederim. Ve bilmiyorum, pardon? Bilmiyorum.

New York doğumlu 38 yaşındaki yönetmen "Bu harika bir deneyimdi. Etrafımdaki tüm bu insanları seviyorum" diye ekledi.

Eleştirmen Sophie Monks Kaufman, The Independent için kaleme aldığı 4 yıldızlı Eddington incelemesinde "2020'de, George Floyd'un polis tarafından öldürülmesinin ardından patlak veren Black Lives Matter (Siyahların Yaşamı Değerlidir) protestoları ve pandeminin ortasında geçen Eddington, başlangıçta Aster'ın alışılagelmiş karakter şablonuna bağlı kalıyor" diye yazdı.

Şerif Joe Cross'un (Phoenix) günlük işlerine dalıyoruz; fevri bir astım hastası olan Cross, devletin maske takmasını zorunlu kılmasına o kadar sinirleniyor ki, uzun süredir düşmanı olan Ted Garcia'ya (Pedro Pascal) karşı belediye başkanlığına aday olmaya karar veriyor.

Buna paralel bir şekilde Joe ise eşi Louise'i (Emma Stone), yeni yeni yükselen kült lideri Vernon Jefferson Peak'in (filmde nadiren görünen, sahneyi çalan Austin Butler) internetteki dünyasına kaybediyor. Louise gizemli bir travma yaşıyor, dokunulmaktan hoşlanmıyor ve stresli olduğunda kendinden üçüncü şahıs zamiriyle bahsediyor.

İyi olduğu zamanlarda, Joe'nun iş arkadaşına para verip sattığı ürkütücü bebekler yapıyor. Ev halkının son üyesi, Joe'nun herkesi azarlamaktan büyük zevk alan kayınvalidesi Dawn (Deirdre O'Connell). Joe ön planda acı çekerken, Dawn'ın sesi sık sık kamera dışında duyuluyor.

Bu, Aster'ın bugüne kadarki en komik filmi ve 150 dakikalık süresini, iyi gözlemlenmiş komik detaylar ve görsel getirilerle süslemek için sürekli genişleyen ve değişen bir oyuncu kadrosu kullanıyor. Bunlar genellikle Joe ve onun aptal yardımcısına karşı siyah ve Amerikan yerlisi karakterlerin ifadesiz tepkilerini içeriyor.

Aster'ın zihnimizde inşa ettiğimiz paranoyak evrenlere yönelik süregelen ilgisi, bu kendine düşkünlük bir polis rozeti takıp tüfek taşıdığında sempatiden daha uzak ve daha kötücül bir hal alıyor.

Independent Türkçe,independent.co.uk/arts-entertainment



George Clooney'nin eşi, ilişkilerini anlattı

(AP)
(AP)
TT

George Clooney'nin eşi, ilişkilerini anlattı

(AP)
(AP)

Shahana Yasmin 

Amal Clooney, hayatını eşi George Clooney'yle paylaştığı için nasıl da "son derece şanslı" hissettiğini anlattı.

İnsan hakları avukatı yeni bir röportajda, Ocean's Eleven'ın yıldızıyla birlikte mesleki sorumlulukları ve ebeveynlik arasında kurdukları dengeden bahsetti.

Glamour için Charlotte Tilbury'ye konuşan Amal, "Yaptığım işi çok destekleyen bir hayat arkadaşım var. Bu yüzden özür dilemem ya da kendimi dizginlemem gerekiyormuş gibi hissetmiyorum" dedi.

Anne olduğumda, ki bu tabii ki yeni bir aşamaydı, bana 'Güvenlik Konseyi'nde konuşman olduğunu biliyorum. Senin gitmen lazım, çocuklarla ben ilgilenirim, endişelenme' diyen ilk kişinin o olduğunu hatırlıyorum. Her günümü onunla paylaştığım için kendimi son derece şanslı hissediyorum. Ve şimdi 4 kişiyiz. Ve bunların hiçbirini cepte görmüyorum. Sadece onlarla birlikte olmanın getirdiği kahkaha ve neşenin kıymetini biliyorum.

Eylül 2014'te evlenen çiftin 2017'de Alexander ve Ella adındaki ikizleri dünyaya geldi.

Amal, çocuklarını spot ışıklarından uzak tutmak için evde telefon kullanmama politikası izlediğinden de söz etti. 

Avukat, "Özel anlar ve alanlar yaratmak giderek zorlaşıyor. Ama aynı zamanda bu yüzden evde çok eğleniyoruz. Artık herkesin telefonunu almak için kullandığım bir telefon sepetim var! İnsanların aile ve arkadaşlarıyla baş başa kaldığı, güvenli ve samimi bir iletişim kurabileceğini hissettiği o dengeyi kurmak önemli" dedi. 

Ve ebeveyn olmanın, bazı müdahalelerden daha fazla rahatsızlık duymak anlamına geldiğini söyleyebilirim. Bu yüzden çocuklarımızın bu durumdan olumsuz etkilenmemesi için elimizden geleni yapıyoruz. Çocuklarımızı herkesin gözü önüne koymuyoruz, hiçbir zaman fotoğraflarını falan paylaşmıyoruz.

George da daha önce çocuklarını medya manşetlerinden uzak tutmanın kendisi için ne kadar önemli olduğunu söylemişti.

Aktör geçen yıl GQ'ya verdiği bir röportajda şöyle demişti:

Amacım onları korumak, çocuklarımın fotoğraflarının çekilmesini istemiyorum. Çok ciddi konularla, cidden kötü adamlarla uğraşıyoruz ve çocuklarımızın fotoğraflarının ortalıkta dolaşmasını istemiyoruz. Bu yüzden özel hayatımızı korumak için çok çaba sarf etmemiz gerekiyor ve tahmin edebileceğiniz gibi bu zorlu bir iş.

Amal ayrıca The King's Trust için Buckingham Sarayı'yla yaptığı hayırseverlik çalışmaları ve Amal Clooney Kadınların Güçlendirilmesi Ödülü'nün başlatılması hakkında da uzun uzun konuştu.

Amal "Kenya, Hindistan ve Pakistan gibi yerlerin en ücra köşelerinde, beceri kazandırma ve eğitim yoluyla kadınları güçlendirmeye çalışan bu kuruluşun faaliyetlerinin bir örneğine ışık tutma fırsatı bulduğumuz için gerçekten çok duygulandım ve onur duydum" dedi.

Independent Türkçe, independent.co.uk/life-style