Bilim insanları, beyinde kronik ağrıdan sorumlu sinyalleri keşfetti

Eklem iltihabından muzdarip bir hasta (Reuters)
Eklem iltihabından muzdarip bir hasta (Reuters)
TT

Bilim insanları, beyinde kronik ağrıdan sorumlu sinyalleri keşfetti

Eklem iltihabından muzdarip bir hasta (Reuters)
Eklem iltihabından muzdarip bir hasta (Reuters)

Bilim insanları, bir kişinin ne kadar acı çektiğini gösteren beyin sinyallerine ulaştı. Bulguların, yorucu kronik ağrıları olan insanlar için köklü çözüme yönelik yeni tedaviler bulma yolunda olumlu bir adımı teşkil ettiğini söylediler.

İngiliz The Guardian gazetesine göre araştırmacılar, hastalardaki kronik ağrının altında yatan beyin aktivitesinin şifrelerini ilk kez çözerek, Parkinson ve majör depresyon hastalıklarından mustarip olanlar için halihazırda kullanılan beyin stimülasyon terapilerinin, seçenekleri kalmayan kronik ağrı yaşayan kişilere yardımcı olabileceğine dair umutları yeşerttiler.

Dünya genelinde birçok insan, artrit, kanser ve sırt problemlerinden tutun diyabet, inme ve endometriozise (çikolata kisti) kadar çeşitli nedenlerden kaynaklanan kronik ağrıdan mustarip. Kronik ağrı, opioid içeren güçlü ilaç reçetelerinin artmasına yol açarken, bu durumu etkili bir şekilde tedavi eden ideal tıbbi çözümler bulunmuyor. Bu, uzmanları, sağlık hizmetlerinin kronik ağrıya sahip hastalara nasıl yaklaşması gerektiği konusunda bilimsel olarak yeniden düşünmeye itti.

Nature Neuroscience dergisinde yayınlanan yeni bir çalışmada Kaliforniya Üniversitesi’nden araştırmacılar, inme veya bir uzuv kaybı yaşadıktan sonra inatçı kronik ağrısı olan dört hastaya elektrotlar yerleştirdiler.

Cihazlar, anterior singulat korteks (ACC) ve orbitofrontal korteks (OFC) olarak adlandırılan iki beyin bölgesindeki aktivitenin kaydedilmesine olanak sağladı.

Araştırmaya katılan gönüllülerden, yaşadıkları ağrının gücü ve türü hakkında günde birkaç kez kısa anketler doldurmaları istendi.

Ellerinde anket yanıtları ve beyin kayıtları olan bilim insanları, OFC’lerindeki elektrik sinyallerine dayanarak bir kişinin ağrısını tahmin etmek için bir algoritma geliştirebileceklerini keşfettiler.

Ekip, cilde sıcak bir nesnenin değmesi sonucunda olduğu gibi akut veya kısa süreli ağrının ürettiği beyin sinyallerini ölçmek için ayrı bir deney yaptı ve uzun süreli kronik ağrının neden olduğundan tamamen farklı bir sonuçla karşılaştılar.

Bu bulgunun, rutin analjeziklerin kısa süreli ağrıya kıyasla kronik ağrı için neden daha az etkili olduğunu, en azından kısmen açıklayabileceğini söylediler.

Araştırmacılar, elde ettikleri bulguların derin beyin stimülasyonuna dayalı kronik ağrıya özel tedaviler geliştirmeye yardımcı olacağını umduklarını söylediler.

Derin beyin stimülasyonu, sorunlu sinyalleri bozmak için beyne elektrik darbeleri gönderir. Beyin cerrahisini içerdiği için buna son çare olarak başvurulur. Bu tedavi halihazırda Parkinson hastalığı ve majör depresif bozukluk için kullanılıyor.



Bilinç, beynin neresinde? Öne çıkan iki teori de sınavı geçemedi

Araştırmacılar bilincin, beynin zekadan ziyade duyularla ilişkili bölümünde oluştuğunu düşünüyor (Pixabay)
Araştırmacılar bilincin, beynin zekadan ziyade duyularla ilişkili bölümünde oluştuğunu düşünüyor (Pixabay)
TT

Bilinç, beynin neresinde? Öne çıkan iki teori de sınavı geçemedi

Araştırmacılar bilincin, beynin zekadan ziyade duyularla ilişkili bölümünde oluştuğunu düşünüyor (Pixabay)
Araştırmacılar bilincin, beynin zekadan ziyade duyularla ilişkili bölümünde oluştuğunu düşünüyor (Pixabay)

Bilincin beynin hangi bölümünde olduğunu araştıran bilim insanları ilginç sonuçlara ulaştı. 

Kişinin kendisini, etrafını, deneyimlerini, duygularını anlamasını sağlayan bilinç, insan varlığının temel bileşenlerinden biri. 

Bilim insanları uzun zamandır bilincin beynin hangi bölümünde, nasıl meydana geldiğini anlamaya çalışıyor. Pek çok fikir ortaya atılırken halihazırda 30'a yakın teori olduğu tahmin ediliyor. 

Bunlar arasında en çok öne çıkan ikisiyse Küresel Çalışma Alanı Teorisi (GWT) ve Bütünleşik Bilgi Teorisi (IIT). Bunlardan ilki bilincin, beynin ön kısmında olduğunu ve buradaki kilit bölgeler duyusal bilgileri tüm beyne yaydığında bilinçli deneyimin ortaya çıktığını savunuyor. 

IIT ise beyindeki bilginin son derece entegre ve bütünleşik olduğunu ve bu şekilde bilinçli bir deneyimin mümkün olduğunu öne sürüyor.

Önde gelen hakemli dergi Nature'da 1 Mayıs Perşembe günü yayımlanan çalışmada bilim insanları, bu iki teoriyi test ederek hangisinin geçerli olduğunu bulmaya çalıştı. Bulgular, ikisinin de yetersiz olduğuna işaret ediyor. 

Max Planck Enstitüsü'nden Dr. Lucia Melloni ve ekip arkadaşları, ABD, Avrupa ve Çin'deki 12 laboratuvarda 256 kişiye çeşitli görüntüleri izleterek beyinlerindeki elektrik ve manyetik aktiviteyi ve kan akışını ölçtü. 

Katılımcıların bilinçli farkındalığını ölçmek için onlara çeşitli yüzler, nesneler ve semboller gösterildi. Katılımcılar ekranda belirli görüntüler belirdiğinde bir düğmeye bastı. Ekip katılımcıların beynini üç farklı yöntem kullanarak izledi.

Bulgular bilincin, beynin düşünmeyle ilişkili ön kısmından ziyade, görme ve işitmeyle bağlantılı duyusal bölgeleri içeren arka kortekste ortaya çıktığına işaret ediyor. 

Çalışma, beynin arka kısmındaki nöronlarla öndeki bölgeler arasındaki önemli bağlantılar saptasa da bilincin ana merkezinin arka kortekste olduğu fikrini destekliyor.

Araştırmada ayrıca IIT'nin öne sürdüğü gibi bilincin, beynin çeşitli bölümlerinin etkileşimi ve işbirliğiyle oluştuğunu destekleyen güçlü kanıtlar da bulunmadı. 

Makalenin başyazarlarından Christof Koch, "Burada kanıtlar kesinlikle arka korteks lehine. Bilinçli deneyimle ilgili bilgiler ön loblarda ya yoktu ya da arka kortekse kıyasla çok daha zayıftı" diyerek ekliyor: 

Bu durum, ön lobların zeka, yargılama, muhakemede kritik önem taşımasına karşın görme, bilinçli görsel algılama gibi konularda kritik bir rol oynamadığı fikrini destekliyor.

Araştırmacılar yeni çalışmanın komadaki veya bitkisel hayattaki hastalar açısından da önem taşıdığını ifade ediyor.  

Bu durumdaki hastalar birkaç gün boyunca yanıt vermediği zaman genellikle bilinçlerini kaybettikleri varsayılarak yaşam destek ünitesiyle bağları kesiliyor. Ancak geçen yıl yayımlanan bir çalışmada tepkisiz hastaların yaklaşık 4'te birinin bilinci olabileceği tespit edilmişti.

Bu araştırmaya gönderme yapan Koch "Bilincin beyindeki temelini bilmek, sinyal vermeden 'orada olmanın' bu gizli biçimini daha iyi saptamamızı sağlar" diyor. 

Independent Türkçe, Reuters, New York Times, SciTechDaily, Nature