Bazı hastalar ilaç kullanmadan AIDS’i nasıl kontrol altına alıyor?

Üstün bir CD8+ T-hücre yanıtı, bazı hastalarda AIDS’e karşı direnç kazandırdı (Arşiv)
Üstün bir CD8+ T-hücre yanıtı, bazı hastalarda AIDS’e karşı direnç kazandırdı (Arşiv)
TT

Bazı hastalar ilaç kullanmadan AIDS’i nasıl kontrol altına alıyor?

Üstün bir CD8+ T-hücre yanıtı, bazı hastalarda AIDS’e karşı direnç kazandırdı (Arşiv)
Üstün bir CD8+ T-hücre yanıtı, bazı hastalarda AIDS’e karşı direnç kazandırdı (Arşiv)

ABD’li bir araştırma ekibi, bazı insanların neden tedavi görmeden HIV/AIDS’e dirençli olduklarını ortaya çıkarmayı başardı.

Bazı AIDS hastaları, onlarca yıldır bilim adamlarının ilgisini çeken bir fenomen olarak virüsü herhangi bir tıbbi yardım olmaksızın kontrol altına alabiliyor. ABD’deki Howard Hughes Tıp Enstitüsü'nden araştırmacılar tarafından gerçekleştirilen ve Pazartesi günü Science Immunology dergisinde yayınlanan yeni araştırmaya göre, bu durumun en az bir nedeni belirlendi. Söz konusu nedenin, CD8 T hücresi adı verilen, enfeksiyonla savaşan bir beyaz kan hücresinin anormal derecede güçlü bir versiyonu olduğu belirtildi.

T hücreleri genel olarak, HIV ile enfekte bir hastanın lenf düğümlerinde toplanıyor. Araştırmacılar, virüsü kendi başlarına yok etme konusunda nadir bir yeteneğe sahip olan hastalarda, virüsü tanıma ve durdurma konusunda önemli ölçüde daha yetenekli olan bir tür CD8 hücresinin görüldüğünü belirtti.

Harvard Üniversitesi’nde tıp profesörü olan Howard Hughes Tıp Enstitüsü’nde araştırmacı Bruce Walker, “Yaklaşık 300 kişiden 1’i ilaca ihtiyaç duymadan HIV’i kontrol edebiliyor ve bunu, anormal bir CD8 T hücresi yanıtının sağladığı görülüyor” dedi.

Bir fikre ulaşmak için, araştırma ekibi, 7 sağlıklı HIV negatif hastadan, viral yükü antiretroviral tedavi (ART) ile kontrol altına alınan 17 tipik HIV hastasından ve henüz tedavi görmemiş 19 kişiden alınan kan örneklerini ve T hücrelerini analiz etti. Araştırmada ‘Antiretroviral tedavi, HIV durumunu önemli ölçüde değiştirerek viral aktiviteyi bastırdı. Tedavi edilmeyen hastalarda virüsün zarar vermesini önleyen bol miktarda, oldukça verimli CD8 hücrelerine sahip olan nadir vakalar vardı’ sonucuna ulaşıldı.

Walker son olarak ‘ilerleyen hastalığı olan kişilerde bağışıklık tipini uyarmak için bu T hücrelerinin sağladığı özel anti-HIV gücünden bir şekilde yararlanmayı umduklarını’ belirtti.



Prostat kanseri teşhisinde çığır açabilecek bir idrar testi geliştirildi

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash
TT

Prostat kanseri teşhisinde çığır açabilecek bir idrar testi geliştirildi

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash

Bilim insanları idrarda prostat kanserinin bir işaretini keşfetti. Bu ilerleme, ölümcül hastalığın teşhisinde daha basit ve iyi bir yönteme önayak olabilir.

Prostat kanseri, dünya genelinde erkekler arasında önde gelen ölüm nedenlerinden biri. Her yıl yüz binlerce kişi bu kötü huylu hastalığa yenik düşüyor ve yılda bir milyondan fazla yeni vaka teşhis ediliyor.

Bununla birlikte, vücutta erken aşamadaki tümörün spesifik belirtilerinin olmaması nedeniyle teşhisi hâlâ zor. Halihazırda, prostat bezi tarafından üretilen bir proteinin seviyesini ölçerek kanseri tespit etmek için PSA adı verilen kan testi kullanılıyor.

Prostat spesifik antijen (PSA) proteininin yüksek seviyeleri prostat kanserinin yanı sıra diğer kanser dışı durumlara da işaret edebiliyor.

PSA'ya dayalı tarama genellikle yanlış pozitif sonuçlara, gereksiz biyopsilere ve hatta bazen teşhisin atlanmasına yol açıyor.

Şimdiyse araştırmacılar, idrarda prostat kanserinin varlığını ve ciddiyetini yüksek hassasiyetle gösterebilecek bir dizi "son derece doğru" işaret tespit etti.

gfbhjyuk
Prostat kanseri illüstrasyonu (Michigan Medicine)

Cancer Research adlı akademik dergide yayımlanan son çalışmaya göre, SPON2, AMACR ve TMEFF2 adlı molekülleri içeren bu işaretler, prostat kanserini tahmin etmede PSA'dan çok daha doğru ve spesifik.

Araştırmacılar, bu yöntemlerin kötü huylu hastalığın tedavisini kişiselleştirmek üzere ilaç hedeflerini belirlemek için de kullanılabileceğini belirtiyor.

İsveç'teki Karolinska Enstitüsü'nden çalışmanın ortak yazarlarından Mikael Benson, "İdrarda biyolojik işaretleri ölçmenin pek çok avantajı var. İnvaziv değil, ağrısız, muhtemelen evde yapılabilir ve numune klinik laboratuvarlardaki rutin yöntemler kullanılarak analiz edilebilir" dedi.

Araştırmada bilim insanları prostat tümörlerinden alınan binlerce hücrede mRNA moleküllerinin aktivitesini analiz etti.

Araştırmacılar bu molekülleri ve faaliyetlerini, bu hücrelerin her birindeki kanserin yeri ve ciddiyetiyle eşleştirdi.

Daha sonra bilim insanları yapay zekayı kullanarak prostat kanseri için güvenilir işaretler olarak hizmet edebilecek molekülleri tanımladı.

Yaklaşık 2 bin hastadan alınan kan, prostat dokusu ve idrar örneklerini analiz ederek bulguları daha da doğruladılar.

Dr. Benson, "PSA'dan daha kesin yeni biyolojik işaretler, prostat kanseri olan erkekler için daha erken tanı ve daha iyi prognoz sağlayabilir. Dahası, sağlıklı erkeklerde gereksiz prostat biyopsilerinin sayısını azaltabilir” dedi.

Bilim insanları, bulguların prostat kanserini teşhis etmek için gen aktivite analizi ve yapay zeka gibi yöntemleri birleştirme potansiyelini gösterdiğini söylüyor.

Araştırmacılar, testi daha büyük, daha çeşitli popülasyonlarda doğrulamayı ve klinik uygulama için geliştirmeyi umuyor.

Independent Türkçe