Aspirinin yarar ve zararları nelerdir?

Aspirinin yarar ve zararları nelerdir?
TT

Aspirinin yarar ve zararları nelerdir?

Aspirinin yarar ve zararları nelerdir?

Aspirinin (asetilsalisilik asit) vücudun iltihaplanma süreçlerini etkilediğine, ateşi düşürdüğüne ve kanı sulandırdığına inanılıyor.

Şarku’l Avsat’ın Russia Today’den aktardığı habere göre, Rus Dr. Alexander Myasnikov, “Bu nedenle aspirin, kardiyovasküler komplikasyon riski taşıyan tüm hastalara verilmelidir” dedi.

Bu arada, ahududu reçelinde de asetilsalisilik asit bulunur, bu nedenle ahududu reçeli ateş düşürücü olarak da tavsiye ediliyor.

Aspirin, belirli kanser türlerine bağlı ölümleri azaltıyor. Etanol metabolizmasını doğrudan etkilemez ve toksinlerin vücuttan atılması ile ilişkili değildir.

İlacın asıl amacı, rahatsız edici semptomlardan kurtulmak ve bir bütün olarak kişinin durumunu iyileştirmektir.

Aspirin’in keşfinin 170. yıl dönümünde konuşan Dr. Myasnikov, “Ateşi daha iyi düşüren başka bir ilaç olan parasetamol, alkolle birlikte karaciğeri anında öldürebilir” dedi.

Dr. Myasnikov, bu mucize ilaç için bir dizi kontrendikasyon olduğunu ve bunların dikkate alınması gerektiğini vurguladı.

Aspirin yalnızca reçeteyle alınabileceğinden ve kontrendikasyonlar nedeniyle hiçbir durumda doktor reçetesi olmadan kendi başınıza alınması önerilmiyor.

Kontrolsüz aspirin alımı kanamaya neden olabilir.

Aspirin alan her 10 bin kişiden dördünde ağır kanama yaşanırken, yüzde 50 ölüm oranı kaydediliyor.

Ölümcül sonuçlara yol açabileceği için 14 yaşın altındaki çocukların aspirin alması yasak.

Ayrıca özel durumlar ve küçük dozlar dışında gebelere reçete edilmesi önerilmiyor.

Dr. Myasnikov açıklamasını, “Aspirinin, kalp krizi, inme, ateroskleroz veya anjina pektoris gibi halihazırda bir hastalığı olanlar için uygun olduğunu dikkate almak gerekir” ifadeleriyle bitirdi.



Kardiyologlardan uyarı: Yüksek protein diyeti tansiyon ve kolesterolü etkiliyor

Mevcut beslenme kılavuzları genellikle proteinin günlük alınan kalorinin yüzde 10 ila 35'ini oluşturmasını öneriyor (AFP)
Mevcut beslenme kılavuzları genellikle proteinin günlük alınan kalorinin yüzde 10 ila 35'ini oluşturmasını öneriyor (AFP)
TT

Kardiyologlardan uyarı: Yüksek protein diyeti tansiyon ve kolesterolü etkiliyor

Mevcut beslenme kılavuzları genellikle proteinin günlük alınan kalorinin yüzde 10 ila 35'ini oluşturmasını öneriyor (AFP)
Mevcut beslenme kılavuzları genellikle proteinin günlük alınan kalorinin yüzde 10 ila 35'ini oluşturmasını öneriyor (AFP)

Yeni bir çalışma, özellikle günlük kalorinin yüzde 22'sinden fazlasının proteinden geldiği yüksek proteinli beslenme biçimlerinin, ateroskleroz gelişimine yani atardamarların sertleşmesine katkıda bulunarak kalp sağlığı sorunlarına yol açabileceği uyarısında bulunuyor.

Pittsburgh Üniversitesi'nden araştırmacılar hem hayvan hem de küçük ölçekli insan deneylerini kullanarak fazla proteinin, özellikle de et ve yumurta gibi hayvansal kaynaklarda bulunan lösin adlı amino asidin, arteriyel plak oluşumunda rol oynayan temel bağışıklık hücreleri makrofajlarda mTOR sinyalini tetiklediğini keşfetti.

Hakemli dergi Nature Metabolism'de çarşamba günü yayımlanan çalışmanın başyazarı Dr. Babak Razani, "Yaklaşık yüzde 22 kilokalori protein içeren yemekler yemek, protein ve lösinin riski artırdığı eşik noktasına denk geliyor" diyor.

Ancak tüm uzmanlar aynı fikirde değil. Razani'nin ekibinin 2020'de yaptığı bir çalışma, yüksek proteinli beslenme biçimlerini kardiyovasküler hastalık riskinin artmasıyla ilişkilendirmişti.

2023'te insanlar üzerinde yapılan daha büyük bir çalışmada, yüksek ve standart seviyede protein içeren diyetler arasında kardiyovasküler çıktılar açısından istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmamıştı.

Araştırmada yer almayan kardiyolog Dr. Stephen Tang, çalışmanın herhangi bir sonuca varılamayacak kadar küçük ölçekli olduğunu iddia ediyor. Yine de bu çalışmanın, kalp uzmanlarının bitki ağırlıklı beslenme biçimlerine giderek daha fazla yöneldiğine dair artan kanıtlara işaret ettiğine değiniyor.

Medical News Today'e konuşan Tang, "Ben olsam farklı bir şey yapmazdım" diyor. 

Ancak bu çalışma, yüksek proteinin doğru yol olmadığına dair daha fazla kanıt sunuyor. Kardiyologlar genellikle proteine değil, kolesterol ve yüksek tansiyona odaklanır. Bu çalışma, bitki temelli beslenmenin kalp sağlığına iyi geldiğini doğruluyor.

1984'te yapılan bir çalışmada ekmek, sebze, meyve, kuruyemiş, fasulye ve makarna gibi gıdalardan elde edilenler bitkisel protein diye tanımlanmıştı. Bunlardan daha fazla tüketen kadınların sağlıklı yaşlanma olasılığı yüzde 46 daha fazlayken, hayvansal proteinlere bel bağlayanların yaşlandıkça sağlıklı kalma ihtimali yüzde 6 daha azdı.

Mevcut beslenme kılavuzları genel olarak proteinin günlük kalorinin yüzde 10 ila 35'ini oluşturmasını tavsiye ederken, alt sınırı vücut ağırlığının bir kilogramı başına yaklaşık 0,8 gram (enerjinin yaklaşık yüzde 11'i) olarak belirlemek çoğu yetişkin için yeterli.

Amerikan Kalp Derneği de protein niteliğinin kritik olduğunu belirtiyor. Fasulye, mercimek, kuruyemiş, tohumlar ve omega-3 bakımından zengin yağlı balıklar gibi bitki bazlı proteinleri tercih edip kırmızı ve işlenmiş etlerle doymuş yağ tüketimini sınırlandırmayı öneriyor.

Harvard araştırmacıları da aşırı proteinin doğası gereği zararlı olmadığını ancak hayvansal proteine fazla bel bağlamanın bitkisel proteine kıyasla kolesterolü ve ölüm riskini artırabileceğini ifade ediyor.

Independent Türkçe