WHO: 30'lu yaşlarda sigarayı bırakanlarda yaşam süresi yaklaşık 10 yıl artıyor

Dünya Sağlık Örgütü (WHO), 30'lu yaşlarda sigarayı bırakanların yaşam süresinin, sigara içmeye devam edenlerle kıyaslandığında yaklaşık 10 yıl arttığını, bu kişilerin yaklaşık 2-12 hafta içinde dolaşımının düzeldiğini bildirdi.

AA
AA
TT

WHO: 30'lu yaşlarda sigarayı bırakanlarda yaşam süresi yaklaşık 10 yıl artıyor

AA
AA

AA muhabirinin 31 Mayıs Dünya Tütünsüzlük Günü dolayısıyla WHO'dan derlediği verilere göre, tütün ürünü kullanımı, her yıl milyonlarca insanın sağlığını ve yaşamını kaybetmesine sebep olan önlenebilir risk faktörlerinin başında geliyor.

Dünyada genelinde 1,3 milyar tütün ürünü kullanıcısının yüzde 80'inden fazlası düşük ve orta gelirli ülkelerde yaşıyor. Tütün ürünü kullananların yaklaşık yarısı, tütün kullanımıyla ilişkili hastalıklar nedeniyle beklenen yaşam süresinden daha erken dönemde hayatını kaybediyor.

Her yıl tütün ürünü kullanımına bağlı yaşamını kaybeden 8 milyondan fazla kişinin yaklaşık 1,3 milyonunu, kullanmadığı halde tütünün dumanına maruz kalanlar oluşturuyor.

Tütün dumanından yaklaşık 700 milyon çocuk etkileniyor. Her yıl 65 bin çocuk, pasif etkilenimin yol açtığı solunum yolu enfeksiyonları nedeniyle 5 yaşından önce yaşamını yitiriyor.

Ekonomik kaybın yıllık 1,4 trilyon dolar olduğu öngörülüyor

Tütün endüstrisi, sigara, pipo, puro gibi tütün ürünlerinin yanı sıra elektronik sigara, nargile, meyve aromaları, mentol topları gibi ürünlerle çeşitlilik sağlayarak tütün bağımlılığının sürdürülmesini sağlamaya çalışıyor. WHO, bu ürünlerin tamamının sağlığı tehdit ettiğine dikkati çekiyor.

Tütün ürünleri sağlığın yanı sıra ekonomiye de zarar veriyor. WHO, tütün ürünü kullanımına bağlı ekonomik kaybın yıllık 1,4 trilyon dolar olduğunu öngörüyor.

Çevreye de zarar veren sigara izmaritleri, dünyada en yaygın atılan atıkları oluşturuyor. İzmaritlerdeki kimyasallar ve elektronik sigara atıkları, su ve toprağa sızarak doğaya zarar veriyor.

Tütün endüstrisi, sigara üretimi için yıllık yaklaşık 600 milyon ağaç kesilmesinden sorumlu tutuluyor.

İlk sigara bırakma gününden itibaren sağlık verileri iyileşiyor

Bu bağımlılıktan kurtulmak sağlık, sosyal, ekonomik ve çevresel pek çok kazanç elde edilmesine olanak sağlıyor.

DSÖ, 30'lu yaşlarda sigarayı bırakanların yaşam süresinin, sigara içmeye devam edenlere göre yaklaşık 10 yıl arttığına dikkati çekiyor.

İlk sigara bırakma gününden itibaren yüksek kalp atış hızı, kan basıncı, karbonmonoksit seviyesi normale dönüyor ve zamanla bağışıklık sistemi güçleniyor. Yaklaşık 2-12 hafta içinde dolaşım düzeliyor, akciğer kapasitesi artıyor.

"ALO 171 Sigara Bırakma Danışma Hattı ile canlı destek sağlanıyor"

Sağlık Bakanlığınca tütün ürünü kullananlara, bu bağımlılıktan kurtulmaları için ALO 171 Sigara Bırakma Danışma Hattı ve sigara bırakma poliklinikleri aracılığıyla destek veriliyor.

ALO 171 Sigara Bırakma Danışma Hattı, 7 gün 24 saat kesintisiz ve canlı destek sağlıyor. Danışma Hattını arayan bireyler, motivasyonel görüşmelerle bırakma girişiminde bulunmaları için teşvik ediliyor.

Nikotin bağımlılık düzeyini belirlemek amacıyla nikotin bağımlılık testi uygulanan kişilere, bağımlılık düzeyine göre sigara bırakma planı hazırlanıyor, sigara bırakma sürecinde rehberlik ediliyor ve nikotin yoksunluk belirtileriyle baş etmeye yönelik davranış değişiklikleri hakkında danışmanlık veriliyor.

Nikotin bağımlılık düzeyi daha yüksek olanlar, sigara bırakma hizmeti sunan sağlık birimleri hakkında bilgilendiriliyor ve sigara bırakma polikliniklerine yönlendiriliyor. Bu kişilerin randevusu Danışma Hattı tarafından alınıyor.

Sigara bırakma planı yapılanların onay vermeleri halinde Danışma Hattı tarafından yapılan geri dönüş aramalarıyla, bu kişiler bir yıl boyunca takip ediliyor.



Bunamanın 6 önemli nedeni: Bunları engellemek için ne yapılmalı?

Bunama, yaşlanmanın kaçınılmaz bir parçası gibi görülse de durum pek öyle değil (Pixabay)
Bunama, yaşlanmanın kaçınılmaz bir parçası gibi görülse de durum pek öyle değil (Pixabay)
TT

Bunamanın 6 önemli nedeni: Bunları engellemek için ne yapılmalı?

Bunama, yaşlanmanın kaçınılmaz bir parçası gibi görülse de durum pek öyle değil (Pixabay)
Bunama, yaşlanmanın kaçınılmaz bir parçası gibi görülse de durum pek öyle değil (Pixabay)

Bilim insanları demans veya bunama vakalarının yarısının önlenebileceğini söylüyor. 

Alzheimer'ın da içinde yer aldığı nörodejeneratif hastalıklar grubunu ifade eden bunama; hafıza, dil ve düşünce becerilerinde gerilemeyle kendini gösteriyor. 

Bu rahatsızlıklar genellikle yaşlanmayla ortaya çıksa da uzmanlar pek çok vakanın engellenebileceğini görüşünde. 

Oxford Üniversitesi'nde demans üzerine çalışan Prof. David Smith'in yer aldığı bir çalışmada, 344 binden fazla kişinin verisi 15 yıl boyunca takip edilerek bunamaya yol açan 6 temel risk faktörü belirlendi. 

Araştırmacılar bunamayı engellemek için yaşam tarzı, sağlık geçmişi, fiziksel göstergeler, sosyoekonomik durum, sosyal-psikolojik faktörler ve yaşanılan çevreye odaklanılması gerektiği sonucuna vardı. 

Bu faktörlerin orta seviyeye çekilmesinin bunama vakalarının yüzde 43'ünü, iyi seviyede olmasının da yüzde 73'ünü engelleyebileceği tespit edildi. 

Uzmanlar özellikle sağlıksız bir yaşam tarzının, bunamanın ortaya çıkmasında önemli bir rol oynadığının altını çiziyor. 

Dünyanın önde gelen bunama uzmanlarının yürüttüğü başka bir araştırmada da benzer faktörler öne çıkıyor.

Depresyon, diyabet ve yüksek seviye kötü kolesterol gibi sağlık etkenlerinin yanı sıra eğitim durumu, hava kirliliğine maruz kalma ve sosyal izolasyon temel risk faktörleri arasında görülüyor.

Araştırmacılar çocukluktan itibaren bu etmenlere dikkat edilmesinin, vakaların yüzde 45'inin önüne geçebileceği sonucuna vardı. 

Diğer yandan hayatın ileri dönemlerinde de gerekli adımları atmanın fayda sağladığı tahmin ediliyor.

University College London'dan çalışmanın yazarlarından Prof. Gill Livingston "Dünya genelinde pek çok kişi bunamanın kaçınılmaz olduğuna inanıyor ancak durum öyle değil" diyerek ekliyor:

Riske daha uzun süre maruz kalmanın daha büyük bir etkiye sahip olduğuna dair artık daha güçlü kanıtlara sahip olsak da harekete geçmek için asla çok erken ya da çok geç olmadığını da vurgulamak gerekiyor.

Uzmanlar yaşam tarzında yapılacak değişikliklerin bunamayı engelleyebileceğini veya geciktirebileceğini belirtiyor. 

Prof. Livingston şu tavsiyede bulunuyor:

Düzenli egzersiz, sigara içmeme, orta yaşta (örgün eğitim dışında) bilişsel aktiviteyi canlı tutma ve aşırı alkolden kaçınmak gibi sağlıklı bir yaşam tarzı sadece bunama riskini azaltmaz, aynı zamanda bunama başlangıcını da geciktirebilir.

Prof. Livingston özellikle pek hareket etmeyenlerin, en azından yürüyüş yapmaya başlayarak egzersizi hayatlarının parçası haline getirmesini öneriyor.

Yapılan başka çalışmalarda da Akdeniz diyetinin bunama riskini azaltabildiğine dair bulgular ediniliyor.

Bitki ağırlıklı Akdeniz diyeti kabuklu yemişler, kepekli tahıllar ve balık da içeriyor. Özellikle kırmızı et çok az tüketilirken, yağ kaynağı olarak zeytinyağı tercih ediliyor.

Bilim insanları, meyve ve sebzelerdeki antioksidan sayesinde bu beslenme biçiminin bunama riskini azalttığını düşünüyor.

Uzmanlar ayrıca görme ve duyma becerilerindeki gerileme de bunamayla ilişkilendirildiği için işitme cihazları gibi aygıtlara kolay ulaşılabilmesi gerektiğini vurguluyor. 

Birleşik Krallık merkezli Alzheimer Derneği'nden Fiona Carragher, alkol ve egzersiz gibi faktörlerin kişinin kontrolünde olduğunu ancak eğitim eşitsizliği ve hava kirliliği gibi sorunların toplumsal ölçekte çözülmesi gerektiğini söylüyor.

Independent Türkçe, Jerusalem Post, Guardian, Nature Human Behavior, The Lancet, Alzheimer Derneği