Duygusal açıdan dengeli misiniz?

Psikiyatrist Warren: “Bu ifadelerden herhangi birini her gün kullanırsanız, duygusal olarak dengelisiniz demektir.”

 Duygusal olarak istikrarlı insanlar içsel bir güvenlik duygusu geliştirir (Fransız Haber Ajansı- AFP)
Duygusal olarak istikrarlı insanlar içsel bir güvenlik duygusu geliştirir (Fransız Haber Ajansı- AFP)
TT

Duygusal açıdan dengeli misiniz?

 Duygusal olarak istikrarlı insanlar içsel bir güvenlik duygusu geliştirir (Fransız Haber Ajansı- AFP)
Duygusal olarak istikrarlı insanlar içsel bir güvenlik duygusu geliştirir (Fransız Haber Ajansı- AFP)

Duygusal olarak güvenli olan insanların ayırt edici özelliği kendilerine karşı destek, güven ve rahatlık olarak görülür. Ayrıca dünyayla ilişkilerinde özgünlük, ikna ve çıkarları için çalışma özellikleriyle öne çıkarlar.

Şarku’l Avsat’ın ABD merkezli CNBC web sitesinden aktardığına göre Harvard Üniversitesi’nden evlilik, sevgi bağımlılığı ve boşanma konusunda uzman, Psikiyatrist Dr. Courtney Warren yayınladığı makalesinde şu ifadeleri kullandı: “Harvard’lı bir psikiyatr olarak insanların içlerindeki güven duygusunun, farklılıkların üstesinden gelmelerini ve zayıflıklarını başkalarının önünde göstermelerini sağladığını gördüm, çünkü dışarıdan kabul görmek için uğraşmazlar.”

Ancak bu noktaya gelmek çok fazla pratik gerektirir. Bu dokuz ifadeden herhangi birini kullanırsanız, duygusal olarak çoğu insandan daha güvende hissedersiniz.

“Sana cevap vermeden önce bunu bir düşüneyim.”

Duygusal olarak güvenli insanlar için en önemli faktörlerden biri, kendilerini net bir şekilde ifade etmeleri, tepkilerini dikkatli seçmeleri ve tepkilerinde acele etmemeleri.

Örnekler: «Şu anda kendimi kötü hissediyorum ve bir süre yalnız kalmak istiyorum. Daha sonra pişman olabileceğim bir şeyi şimdi söylemek istemiyorum.

"Şu anda bu soruya bir cevabım yok. Bu konuyu yarın tekrar görüşebilir miyiz?”

“Hayır”

Duygusal olarak güvenli insanlar, ahlaki ilkelerine, ihtiyaçlarına ve arzularına dayalı olarak ne yapıp ne yapmadıkları konusunda net oldukları gibi sınır koymakta da rahatlar.

Örnekler: "Üzgünüm, bu konuda size yardımcı olamam çünkü başka birçok sözüm var." "Teklifin için teşekkür ederim ama kabul edemeyeceğim."

“Bu konu bana rahat hissettirmiyor.”

İhtiyaçlarını kibar bir şekilde ifade ederler, yani birisi onlara kötü davrandığında nasıl hissettiklerini açıkça ortaya koyarlar. Ayrıca birinin çizgiyi aştığını hissederlerse harekete geçerler.

Örnekler: "Böyle bir şey söylediğinde beni incitiyorsun ve ben de kızıyorum." "Bir daha bana böyle davranırsan, senden uzaklaşırım çünkü artık senin yanında olmak iyi değil."

“Bu benim kişiliğim ve bununla gurur duyuyorum.”

Bu insanların sorunları yönetme vizyonlarında istikrar var, bu yüzden onların yanında kalmak güvenli hale geliyor. Çünkü dostları ve sevdikleri onların huylarının böyle olduğunu bilir.

Örnekler: "Ben buyum." "Bendeki bu özelliği sevmeyebilirsin ama böyle iyiyim."

"Beni böyle mi görüyorsun?"

Duygusal olarak istikrarlı insanlar, eleştirileri tepkisel olmadan kabul edebilirler ve bunu kendilerine yönelik kişisel bir saldırı olarak değil, kendilerini geliştirmeleri için bir fırsat olarak görürler.

Örnekler: "Bunu bu kadar sık ​​yaptığımı bilmiyordum. Buna işaret ettiğin için teşekkürler." "Bu cümleyi çokça söylüyor gibiyim."

 "Üzerinde çalışacağım."

Sağlıklı ilişkilerde, duygusal olarak istikrarlı insanlar gerektiğinde çaba göstereceklerdir çünkü ilişkileri derinleştirmenin sırrının adım atılması olduğunu bilirler.

Örnekler: "Seninle konuşurken daha empatik olmaya çalışacağım. Bunun senin için önemli olduğunu biliyorum."

"Yeterince sabırlı değildim, daha sabırlı olmak için kendimi eğiteceğim."

“Acı çektiğin için çok üzgünüm... Sana nasıl yardımcı olabilirim?”

Empatik ve yargılayıcı olmayan yapıları, onların başkalarını desteklemelerini sağlar.

Örnekler: "Kendini üzgün hissediyorsun, işini senin için nasıl kolaylaştırabilirim?"

"Senin için zor olduğunu görüyorum ama ben senin yanındayım."

"O benim için önemli."

Düzene ve kurallara derin bir inanca sahip olmak, seçimlerimizi etkilediği için duygusal olarak güvende hissetmek açısından çok önemli. Değerlerden biri çiğnendiğinde, duygusal olarak istikrarlı insanlar doğruyu ve ahlaki olarak gördüklerini savunan bir tavır alırlar.

Örnekler: "Sen umursamasan bile bunu gerçekten önemsiyorum."

"Etik davranmadığınızı düşünüyorum ve ben yalnızca insani bir durum olarak gördüğüm şeyi savunabilirim."

“Deneyeceğim”

Duygusal olarak istikrarlı insanlar, bu sefer çabaları başarısız olsa bile onlara her şeyin yoluna gireceğini söyleyen içsel bir güvenlik duygusu geliştirir. Bu duygu, yeni hobiler, arkadaşlıklar, seyahatler ve hatta kişisel bir meseleyle başa çıkmak için stratejiler denemelerine olanak tanır.

Örnekler: "Bir dahaki sefere bunu deneyeceğim."

"Bunun için yeterince iyi değilim ama şansımı deneyeceğim."



Bilinç, beynin neresinde? Öne çıkan iki teori de sınavı geçemedi

Araştırmacılar bilincin, beynin zekadan ziyade duyularla ilişkili bölümünde oluştuğunu düşünüyor (Pixabay)
Araştırmacılar bilincin, beynin zekadan ziyade duyularla ilişkili bölümünde oluştuğunu düşünüyor (Pixabay)
TT

Bilinç, beynin neresinde? Öne çıkan iki teori de sınavı geçemedi

Araştırmacılar bilincin, beynin zekadan ziyade duyularla ilişkili bölümünde oluştuğunu düşünüyor (Pixabay)
Araştırmacılar bilincin, beynin zekadan ziyade duyularla ilişkili bölümünde oluştuğunu düşünüyor (Pixabay)

Bilincin beynin hangi bölümünde olduğunu araştıran bilim insanları ilginç sonuçlara ulaştı. 

Kişinin kendisini, etrafını, deneyimlerini, duygularını anlamasını sağlayan bilinç, insan varlığının temel bileşenlerinden biri. 

Bilim insanları uzun zamandır bilincin beynin hangi bölümünde, nasıl meydana geldiğini anlamaya çalışıyor. Pek çok fikir ortaya atılırken halihazırda 30'a yakın teori olduğu tahmin ediliyor. 

Bunlar arasında en çok öne çıkan ikisiyse Küresel Çalışma Alanı Teorisi (GWT) ve Bütünleşik Bilgi Teorisi (IIT). Bunlardan ilki bilincin, beynin ön kısmında olduğunu ve buradaki kilit bölgeler duyusal bilgileri tüm beyne yaydığında bilinçli deneyimin ortaya çıktığını savunuyor. 

IIT ise beyindeki bilginin son derece entegre ve bütünleşik olduğunu ve bu şekilde bilinçli bir deneyimin mümkün olduğunu öne sürüyor.

Önde gelen hakemli dergi Nature'da 1 Mayıs Perşembe günü yayımlanan çalışmada bilim insanları, bu iki teoriyi test ederek hangisinin geçerli olduğunu bulmaya çalıştı. Bulgular, ikisinin de yetersiz olduğuna işaret ediyor. 

Max Planck Enstitüsü'nden Dr. Lucia Melloni ve ekip arkadaşları, ABD, Avrupa ve Çin'deki 12 laboratuvarda 256 kişiye çeşitli görüntüleri izleterek beyinlerindeki elektrik ve manyetik aktiviteyi ve kan akışını ölçtü. 

Katılımcıların bilinçli farkındalığını ölçmek için onlara çeşitli yüzler, nesneler ve semboller gösterildi. Katılımcılar ekranda belirli görüntüler belirdiğinde bir düğmeye bastı. Ekip katılımcıların beynini üç farklı yöntem kullanarak izledi.

Bulgular bilincin, beynin düşünmeyle ilişkili ön kısmından ziyade, görme ve işitmeyle bağlantılı duyusal bölgeleri içeren arka kortekste ortaya çıktığına işaret ediyor. 

Çalışma, beynin arka kısmındaki nöronlarla öndeki bölgeler arasındaki önemli bağlantılar saptasa da bilincin ana merkezinin arka kortekste olduğu fikrini destekliyor.

Araştırmada ayrıca IIT'nin öne sürdüğü gibi bilincin, beynin çeşitli bölümlerinin etkileşimi ve işbirliğiyle oluştuğunu destekleyen güçlü kanıtlar da bulunmadı. 

Makalenin başyazarlarından Christof Koch, "Burada kanıtlar kesinlikle arka korteks lehine. Bilinçli deneyimle ilgili bilgiler ön loblarda ya yoktu ya da arka kortekse kıyasla çok daha zayıftı" diyerek ekliyor: 

Bu durum, ön lobların zeka, yargılama, muhakemede kritik önem taşımasına karşın görme, bilinçli görsel algılama gibi konularda kritik bir rol oynamadığı fikrini destekliyor.

Araştırmacılar yeni çalışmanın komadaki veya bitkisel hayattaki hastalar açısından da önem taşıdığını ifade ediyor.  

Bu durumdaki hastalar birkaç gün boyunca yanıt vermediği zaman genellikle bilinçlerini kaybettikleri varsayılarak yaşam destek ünitesiyle bağları kesiliyor. Ancak geçen yıl yayımlanan bir çalışmada tepkisiz hastaların yaklaşık 4'te birinin bilinci olabileceği tespit edilmişti.

Bu araştırmaya gönderme yapan Koch "Bilincin beyindeki temelini bilmek, sinyal vermeden 'orada olmanın' bu gizli biçimini daha iyi saptamamızı sağlar" diyor. 

Independent Türkçe, Reuters, New York Times, SciTechDaily, Nature