Yaşlılar için en sağlıklı yiyecekler neler?

Yaşlı insanlar vücut kütlesinin ve metabolizmanın yaşla birlikte yavaşladığını fark eder (Arşiv- Reuters)
Yaşlı insanlar vücut kütlesinin ve metabolizmanın yaşla birlikte yavaşladığını fark eder (Arşiv- Reuters)
TT

Yaşlılar için en sağlıklı yiyecekler neler?

Yaşlı insanlar vücut kütlesinin ve metabolizmanın yaşla birlikte yavaşladığını fark eder (Arşiv- Reuters)
Yaşlı insanlar vücut kütlesinin ve metabolizmanın yaşla birlikte yavaşladığını fark eder (Arşiv- Reuters)

Yaşlıların beslenme gereksinimleri farklı, bu nedenle sağlık gereksinimleri ile uyumlu bir diyet planı uygulamalılar. Şarku’l Avsat’ın DHgate’den aktardığı habere göre yaşlılar vücut kütlesinin ve metabolizmanın yaşla birlikte yavaşladığını, bunun da sindirim sisteminde, yiyecek tercihlerinde ve iştahta değişikliklere yol açtığını not etmeli. Peki yaşlılar hangi sağlıklı besinleri tercih etmeli?

Yaşlılar için en iyi meyveler listesinde papaya, çilek, mango, şeftali ve ahududu yer alır. En iyi sebzeler listesinde ise, tatlı patates, domates, brokoli, pancar ve havuç bulunur. En iyi süt ürünleri ve kuruyemiş listesine gelince, bu liste, az yağlı süt, az yağlı yoğurt, badem ve az yağlı peynir içerir. Yaşlı bir kişi için sağlıklı bir diyetin nasıl sürdürüleceğine odaklanmak da önemli. Yaşlıların beslenme ihtiyaçları, çocukların veya orta yaşlılarınkinden farklı. Bununla birlikte, sağlıklı bir diyet sürdürmek için bazı stratejiler izleyebilirler.

Besin değeri yüksek besinler tüketmek

Yaşlanma kalori ihtiyacını azaltır. Bununla birlikte, besin gereksinimleri aynı kalır ve hatta bazı durumlarda artar. Daha sonra, yaşlılar vitaminleri, mineralleri, karbonhidratları, yağları ve proteinleri almalarına yardımcı olan besleyiciliği yoğun yiyecekler yemeli. Vücuda yeterli kaloriyi sağlamak için gerekli olan yaşlılar için sağlıklı yiyeceklerin bir listesi şöyle:

Fasulye, mercimek, meyve, sebze, kepekli tahıllar, kabuklu yemişler, tohumlar, yağsız protein ve az yağlı süt ürünleri. Yaşlı yetişkinler, kalorisi yüksek, ancak besin değeri düşük yiyeceklerden kaçınmalı. Örneğin, tatlılar, kızarmış yiyecekler, şekerli içecekler ve fast food.

Diyet planına yüksek lifli yiyecekler eklemek

Sağlıklı bir sindirim sistemi sağlamak için yaşlı yetişkinler yeterince lif yemeli. Lif açısından zengin besinler kabızlık ve diğer sorunları önlemeye yardımcı olur. Burada, sağlıklı bir kolesterol seviyesini korumak için gerekli olan çözünebilir liflere odaklanmalılar. Yaşlılar için sağlıklı, yüksek lifli gıdaların iyi kaynaklarının bir listesi şöyle:

Fındık, fasulye tohumu, mercimek, meyve, sebze, yulaf, yulaf kepeği ve tüm tahıllar Yaşlılar lif açısından zengin gıdaları yemekte zorlanıyorsa, Psyllium Husk gibi lif takviyeleri önerecek doktorlara danışabilirler.

Sağlıklı ve uygun besinleri seçmek

Rahat yiyecekler tüketmeniz, sağlıklı seçeneğe bağlı kalın. Hazırlaması kolay ve besin açısından yoğun yiyeceklerin bir listesi şöyle: Yulaf ezmesi, düşük sodyumlu konserve sebzeler, konserve et ve balık, pişmiş fasulye, şekersiz dondurulmuş meyve veya düşük şekerli konserve meyveler. Bu tür yiyecekleri satın almadan önce, yaşlılar paketlenmiş yiyeceklerin üzerindeki etiketleri kontrol etmeli. Doymamış yağ, tuz ve şeker ilavesi az, vitamin, mineral ve lifi bol besinleri tercih etmeliler.

Takviye almak

Bazen, tüm besinleri içeren, yaşlılar için en iyi yiyecekleri içeren bir diyet planı hazırlamak, yiyecekle ilgili bazı sınırlamalar nedeniyle zorlaşır. Bu gibi durumlarda doktorlarına danıştıktan sonra magnezyum, vitamin B6, B12, D vitamini gibi vitamin veya mineral takviyeleri alabilirler.

Vücut nemini korumak

Yaşlılar için içme suyu ve yeterli sıvı önemlidir. Yaşlanma vücuttaki su içeriğini azaltabilir, bu da dehidrasyonun artmasına neden olur. Dehidrasyon, artan ölüm oranlarına ve bilişsel bozulmaya, ciddi kafa karışıklığına veya kabızlığa yol açabilir. Bu tür sorunlardan kaçınmak için yaşlıların daha fazla su, sıvı ve meyve suyu içmesi gerekir.



Bilinç, beynin neresinde? Öne çıkan iki teori de sınavı geçemedi

Araştırmacılar bilincin, beynin zekadan ziyade duyularla ilişkili bölümünde oluştuğunu düşünüyor (Pixabay)
Araştırmacılar bilincin, beynin zekadan ziyade duyularla ilişkili bölümünde oluştuğunu düşünüyor (Pixabay)
TT

Bilinç, beynin neresinde? Öne çıkan iki teori de sınavı geçemedi

Araştırmacılar bilincin, beynin zekadan ziyade duyularla ilişkili bölümünde oluştuğunu düşünüyor (Pixabay)
Araştırmacılar bilincin, beynin zekadan ziyade duyularla ilişkili bölümünde oluştuğunu düşünüyor (Pixabay)

Bilincin beynin hangi bölümünde olduğunu araştıran bilim insanları ilginç sonuçlara ulaştı. 

Kişinin kendisini, etrafını, deneyimlerini, duygularını anlamasını sağlayan bilinç, insan varlığının temel bileşenlerinden biri. 

Bilim insanları uzun zamandır bilincin beynin hangi bölümünde, nasıl meydana geldiğini anlamaya çalışıyor. Pek çok fikir ortaya atılırken halihazırda 30'a yakın teori olduğu tahmin ediliyor. 

Bunlar arasında en çok öne çıkan ikisiyse Küresel Çalışma Alanı Teorisi (GWT) ve Bütünleşik Bilgi Teorisi (IIT). Bunlardan ilki bilincin, beynin ön kısmında olduğunu ve buradaki kilit bölgeler duyusal bilgileri tüm beyne yaydığında bilinçli deneyimin ortaya çıktığını savunuyor. 

IIT ise beyindeki bilginin son derece entegre ve bütünleşik olduğunu ve bu şekilde bilinçli bir deneyimin mümkün olduğunu öne sürüyor.

Önde gelen hakemli dergi Nature'da 1 Mayıs Perşembe günü yayımlanan çalışmada bilim insanları, bu iki teoriyi test ederek hangisinin geçerli olduğunu bulmaya çalıştı. Bulgular, ikisinin de yetersiz olduğuna işaret ediyor. 

Max Planck Enstitüsü'nden Dr. Lucia Melloni ve ekip arkadaşları, ABD, Avrupa ve Çin'deki 12 laboratuvarda 256 kişiye çeşitli görüntüleri izleterek beyinlerindeki elektrik ve manyetik aktiviteyi ve kan akışını ölçtü. 

Katılımcıların bilinçli farkındalığını ölçmek için onlara çeşitli yüzler, nesneler ve semboller gösterildi. Katılımcılar ekranda belirli görüntüler belirdiğinde bir düğmeye bastı. Ekip katılımcıların beynini üç farklı yöntem kullanarak izledi.

Bulgular bilincin, beynin düşünmeyle ilişkili ön kısmından ziyade, görme ve işitmeyle bağlantılı duyusal bölgeleri içeren arka kortekste ortaya çıktığına işaret ediyor. 

Çalışma, beynin arka kısmındaki nöronlarla öndeki bölgeler arasındaki önemli bağlantılar saptasa da bilincin ana merkezinin arka kortekste olduğu fikrini destekliyor.

Araştırmada ayrıca IIT'nin öne sürdüğü gibi bilincin, beynin çeşitli bölümlerinin etkileşimi ve işbirliğiyle oluştuğunu destekleyen güçlü kanıtlar da bulunmadı. 

Makalenin başyazarlarından Christof Koch, "Burada kanıtlar kesinlikle arka korteks lehine. Bilinçli deneyimle ilgili bilgiler ön loblarda ya yoktu ya da arka kortekse kıyasla çok daha zayıftı" diyerek ekliyor: 

Bu durum, ön lobların zeka, yargılama, muhakemede kritik önem taşımasına karşın görme, bilinçli görsel algılama gibi konularda kritik bir rol oynamadığı fikrini destekliyor.

Araştırmacılar yeni çalışmanın komadaki veya bitkisel hayattaki hastalar açısından da önem taşıdığını ifade ediyor.  

Bu durumdaki hastalar birkaç gün boyunca yanıt vermediği zaman genellikle bilinçlerini kaybettikleri varsayılarak yaşam destek ünitesiyle bağları kesiliyor. Ancak geçen yıl yayımlanan bir çalışmada tepkisiz hastaların yaklaşık 4'te birinin bilinci olabileceği tespit edilmişti.

Bu araştırmaya gönderme yapan Koch "Bilincin beyindeki temelini bilmek, sinyal vermeden 'orada olmanın' bu gizli biçimini daha iyi saptamamızı sağlar" diyor. 

Independent Türkçe, Reuters, New York Times, SciTechDaily, Nature