Depresyon için mıknatıs!

Depresyon için mıknatıs!
TT

Depresyon için mıknatıs!

Depresyon için mıknatıs!

Depresyon için mıknatıslar! Kulağa garip gelebilir ancak bu tedavi artık NHS'de mevcut ve transkraniyal manyetik stimülasyon (TMS) olarak adlandırılıyor. Antidepresanları denemiş ve istediğini alamamış kişiler bu yöntemi kullanılabilir. Bu yöntemde depresyonla ilişkili bölgelere titreşimli manyetik alanlar uygulanıyor.

Manyetik stimülasyon terapisi genellikle günlük yarım saatlik seanslar içeriyor; iki ila altı hafta boyunca haftada beş gün.

TMS sadece depresyon tedavisinde kullanılmakla kalmıyor, aynı zamanda multipl skleroz ve motor nöron hastalığı için bir teşhis aracı olarak da kullanılıyor. Depresyon ve anksiyete gibi duygudurum bozukluklarının tedavisindeki etkinliği 30 yılı aşkın süredir araştırılıyor.

Prestijli bilimsel web sitesi theconversation’a göre, kafatasına yerleştirilen bir cihaz aracılığıyla beyne manyetik bir darbe gönderiliyor.

Siteye göre, cihazın uygun şekilde geliştirilmesi dirençli depresyon (antidepresanlara, konuşma terapisine veya elektrokonvülsif terapiye-EKT) tedavisine katkıda bulunabilir. Elektrokonvülsif terapi bir dereceye kadar işe yarıyor.

Kafatasının dışında meydana gelen bir manyetik alan nedeniyle beyinde elektriksel bir değişim olan “elektromanyetik indüksiyon” denilen şeyin 1831 yılında Michael Faraday tarafından keşfedildiğini belirtmekte fayda var. Daha sonra Jacques Arsene ve Sylvanus gibi bilim adamları ve doktorlar bunu sinir sistemini yapay olarak uyaran defibrilatör ve beyin stimülasyonu olarak geliştirdi. Ancak hızla değişen manyetik alanı üretmek için gereken enerji miktarı gelişimi zorlaştırdı.

Ancak 1985'e gelindiğinde Sheffield Üniversitesi'nde medikal fizikçi Anthony Parker'ın çalışmaları, bilim insanlarının beynin 1 santimetre büyüklüğündeki bir alanını saniyenin seçtikleri kesirlerinde uyarmalarına olanak tanıyan kompakt ve nispeten ucuz bir cihazın icadını sağladı. Bu cihaz hasta uyanıkken uygulanabiliyor.  Depresyon ve anksiyete tedavisinde kullanılabiliyor.

Tedaviye dirençli depresyonu olan kişiler için bile açık bir faydası bulunuyor. Yaşlılar ve hamile kadınlar için de güvenli olan cihaz epilepsi hastaları için önerilmiyor.

Manyetik indüksiyon tedavisinin EKT'ye göre birçok avantajı var; TMS ile hasta anesteziye ihtiyaç duymuyor ve tedaviden sonra nöbet veya hafıza kaybı yaşamıyor. Kliniklerde kullanılmaya devam edilmesi, bilim insanlarına ne zaman işe yaradığını, kimin için işe yaradığını ve en uygun protokollerin neler olduğunu belirlemek için çok sayıda veri sağlayacağa benziyor.



Bilim insanları dilin haritasını çıkardı

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash
TT

Bilim insanları dilin haritasını çıkardı

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash

Diliniz kilo vermenizde anahtar olabilir mi? Yeni araştırma sayesinde bilim insanları bunun mümkün olabileceğini söylüyor.

Araştırmacılar ilk kez dilin ve şekerli tatları alan tat reseptörünün üç boyutlu yapısının haritasını çıkardı.

Bu reseptörler tatlı tadı veren çok sayıda farklı kimyasal maddeyi algılayabiliyor ve ekşi ya da acı tatlar için kullanılanlar gibi diğer reseptörlerin aksine çok hassas olmayacak şekilde evrimleşmiş. Bu da enerji ihtiyacımız nedeniyle şekerli gıdalara yönelmemize ve onları arzulamamıza neden oluyor.

Çarşamba günü yapılan açıklamaya göre, bu tatlı tat reseptörünün daha iyi anlaşılması, onu düzenleyecek ve şekere olan iştahımızı değiştirebilecek şeylerin keşfedilmesini sağlayabilir.

Columbia Üniversitesi ve Howard Hughes Tıp Enstitüsü'nde doktora sonrası araştırmacı olan Dr. Juen Zhang yaptığı açıklamada, "Şekerin obezitede oynadığı öncü rol göz ardı edilemez" dedi.

Bugün şekerin yerine kullandığımız yapay tatlandırıcılar, şeker yeme arzumuzu anlamlı şekilde değiştirmiyor. Artık reseptörün neye benzediğini bildiğimize göre, daha iyi bir şey tasarlayabiliriz.

Zhang, Cell adlı akademik dergide yayımlanan bulguların ortak baş yazarı.

Bu dönüm noktasına ulaşmak için Zhang ve ortak yazarları üç yıl çalıştı.

Reseptörü analiz etmek için kriyo-elektron mikroskopi adılı tekniği kullandılar. Dilin ve tatlı reseptörünün 3 boyutlu yapısının görüntülerini yakalamak için elektron ışınları ateşlediler.

İki ana yarıdan oluşan reseptör, sinekkapan bitkisine benzeyen bir bileşen içeriyor. Bağlanma cebi adı verilen bu parçanın yapısını bilmek, bazı insanların tatlılara karşı neden bu kadar hassas olduğunun daha iyi anlaşılmasını sağlayabilir.

Columbia Zuckerman Enstitüsü'nde baş araştırmacı ve çalışmanın ortak yazarı Dr. Anthony Fitzpatrick, "Bu reseptörün bağlanma cebini kesin bir şekilde tanımlamak, işlevini anlamak için kesinlikle hayati önem taşıyor" dedi.

"Tam şeklini bilerek, tatlandırıcıların neden ona bağlandığını ve reseptörü aktive eden veya işlevini düzenleyen daha iyi molekülleri nasıl geliştirebileceğimizi veya keşfedebileceğimizi anlayabiliriz" diye ekledi.

Tatlı tat reseptörü ağızda bulunmasına rağmen, vücudun her yerinde mevcut. Dolayısıyla, haritalar metabolizmayı inceleyen ek araştırmaları destekleyebilir. Bu araştırma, obeziteye karşı süregelen mücadeleye inanılmaz derecede yardımcı olabilir.

Obezite, her 5 çocuktan birini ve her 5 yetişkinden ikisini etkilediği ABD'de üstesinden gelinmesi gereken büyük bir sorun. Dahası, çok fazla şeker tüketmek kalp çevresinde ve karın bölgesinde daha fazla yağ birikimiyle ilişkilendiriliyor ki bu da kişinin sağlığı açısından riskli bir durum.

Fitzpatrick laboratuvarında araştırma teknisyeni ve çalışmanın ortak yazarı Andrew Chang, "İnsanlara yardımcı olabilmek için bilim anlayışımızı ileriye taşımaya çalışıyoruz" dedi.

Independent Türkçe