Harvardlı beslenme uzmanı "beyni ele geçirip daha da acıktıran" 4 toksik ürünü paylaştı

Amy Shah polifenol içeren besinleri tavsiye etti

Amy Shah glüten tüketmediğini ve bu diyetinin kendisine daha iyi geldiğini söyledi (Reuters)
Amy Shah glüten tüketmediğini ve bu diyetinin kendisine daha iyi geldiğini söyledi (Reuters)
TT

Harvardlı beslenme uzmanı "beyni ele geçirip daha da acıktıran" 4 toksik ürünü paylaştı

Amy Shah glüten tüketmediğini ve bu diyetinin kendisine daha iyi geldiğini söyledi (Reuters)
Amy Shah glüten tüketmediğini ve bu diyetinin kendisine daha iyi geldiğini söyledi (Reuters)

Harvardlı beslenme uzmanı Amy Shah, "beyni ele geçirip insanları aslında daha çok acıktıran" ürünleri anlattı.

Shah, CNBC'de yayımlanan yazısında satın alınan yiyeceklerin içinde gizlenen çok sayıda toksik katkı maddesi olduğunu vurguladı:

Bu, yemeklerin aslında sizi daha da acıktırmak ve duygusal yeme alışkanlıklarınızı kötüleştirmek için beyninizi ele geçirecek şekilde değiştirildiği anlamına geliyor.

İnsanlara paketlerin üzerindeki bilgileri okumaları gerektiğini her zaman hatırlattığını söyleyen beslenme uzmanı, şunlara dikkat edilmesi gerektiğini açıkladı:

Monosodyum glutamat (MSG)

Shah, MSG'nin aromalı pek çok gıdaya eklendiğini ifade etti. MSG, pankreasın daha fazla insülin salgılamasına yol açıyor. Bu durum, insanların daha aç hissetmesine sebebiyet veriyor.

MSG'nin diyabet ve obeziteyle ilişkili olduğunu söyleyen Harvardlı uzman, bu içeriğin eksitotoksin olarak kabul edildiğini belirtti. Eksitotoksinler beyin hücrelerinin aşırı uyarılmasına ve hücre ömlümüne neden olabiliyor.

Rafine un

Beyaz un da denen rafine unda ürünlerin raf ömrünün daha uzun olmasını sağlayan değişiklikler yapılıyor. Rafine unlarda kepek ve buğday ruşeymi çıkarılıyor. Böylece buradaki vitamin, mineral ve diyet lifi kayboluyor.

Bu un türü insülin seviyesinin artıp düşmesine sebep oluyor. Böylece insanlar daha çok çabuk acıkıyor. 

Rafine şeker

Shah, rafine şekerin vücuda rafine una benzer bir etkisi olduğunu söyledi. Rafine şeker, kan şekerinin hızla yükselip düşmesine yol açıyor. Böylece insanda yemek yeme isteği uyanıyor.

Beslenme uzmanı bu şekeri tüketmeyi bırakmanın zor olabileceğini vurguladı:

Şeker sizi kısa süreliğine kafanız güzelmiş gibi (uyuşturucu almış gibi) hissettirebiliyor. Dopamin salımı nedeniyle vücudunuzda enerji kıvılcımı yaratıyor.

Shah özellikle yüksek fruktozlu mısır şurubuna dikkat edilmesini istedi:

Gazlı içecekler, meyve suları ve diğer içeceklerin yanı sıra paketlenmiş gıdalarda da bulunan bu katkı maddesi, normal metabolizmanızı alt üst ediyor. Yapılan araştırmalar, bu katkı maddesinin tokluk hormonu diye bilinen leptinin salımını yavaşlattığını ortaya koydu.

Glüten

Beslenme uzmanı, glütenin genellikle işlenmiş gıdalarda bulunduğunu söyledi. Glüten işlendiğinde şeker benzeri özellikler kazanıyor böylece inflamatuar olabiliyor. Shah, glütenin bağırsakları da kötü etkilediğini belirtti.

Harvardlı uzman, bir ay boyunca glüten tüketmeme tavsiyesi verdi:

Nasıl hissettiğinizi görün ve isteklerinizi daha iyi kontrol edip etmediğinize bakın.

Bunlar yerine polifenolleri tüketin

Aynı zamanda doktor olan Shah, meyve ve sebze gibi bitkisel gıdalarda bulunan polifenollerin kan dolaşımını ve toksinleri temizlemek için önem arz ettiğinin altını çizdi:

Bunlar açlığı ve sağlıksız katkı maddeli yiyeceklere duyulan isteği kontrol etmenin anahtarı. Polifenoller kan şekeri seviyenizi de düşürebiliyor ve kontrol edebiliyor. Yani diyetinizi değiştirmek ve daha besleyici yemek istiyorsanız, polifonel alımını artırabilirsiniz.

Shah polifonel içeren şu gıdaları tavsiye etti:

Avokado

Kırmızı orman meyveleri

Brokoli

Kirazlar

Acı biber

Turunçgiller

Kahve

Keten tohumu

Bitter çikolata

Sarımsak

Bakliyat

Mango

Fındık

Zeytin

Soğan

Kekik ve diğer baharatlar

Balkabağı

Ispanak

Yeşil çay

 

Independent Türkçe, CNBC



Down sendromlu bireylerde kalp hastalığı riski neden daha yüksek?

Down sendromu, insanların fazladan bir kromozomla doğması sonucu ortaya çıkan gelişimsel bir engel. Araştırmacılar bu rahatsızlığa sahip kişilerin kalp hastalığı riskinin yüksek olduğunu belirtiyor (AFP)
Down sendromu, insanların fazladan bir kromozomla doğması sonucu ortaya çıkan gelişimsel bir engel. Araştırmacılar bu rahatsızlığa sahip kişilerin kalp hastalığı riskinin yüksek olduğunu belirtiyor (AFP)
TT

Down sendromlu bireylerde kalp hastalığı riski neden daha yüksek?

Down sendromu, insanların fazladan bir kromozomla doğması sonucu ortaya çıkan gelişimsel bir engel. Araştırmacılar bu rahatsızlığa sahip kişilerin kalp hastalığı riskinin yüksek olduğunu belirtiyor (AFP)
Down sendromu, insanların fazladan bir kromozomla doğması sonucu ortaya çıkan gelişimsel bir engel. Araştırmacılar bu rahatsızlığa sahip kişilerin kalp hastalığı riskinin yüksek olduğunu belirtiyor (AFP)

Araştırmacılar bu hafta, Down sendromlu kişilerin kalp hastalığı riskinin yüksek olduğunu açıkladı.

Kişinin fazladan bir kromozomla doğmasından kaynaklanan bu gelişimsel engel, beynin ve vücudun nasıl geliştiğini etkileyebiliyor. Bu, ABD'de kromozomla bağlantılı en yaygın rahatsızlık ve her yıl Down sendromu olan 6 bin bebek dünyaya geliyor. Amerika'da 400 bin ila 600 bin kişinin Down sendromuyla yaşadığı tahmin ediliyor.

Bilim insanları bu genetik rahatsızlığın risk faktörlerinin hepsini olmasa da bazılarını biliyor. Kalp hastalığı riskinin artmasının potansiyel nedeninin, daha yüksek obezite prevalansı, kandaki yağın anormal seviyelerde olması, hareketsiz yaşam tarzı ve düşük tansiyon prevalansının daha düşük olması gibi farklı kardiyovasküler risk faktörlerine bağlı olduğunu söylüyorlar. Down sendromlu birçok birey, gevşek eklemler nedeniyle kas kazanmada zorluklar yaşıyor.

Vücutları da genel nüfusa göre daha hızlı yaşlanıyor, saçları beyazlıyor ve bağışıklık fonksiyonları diğerlerine göre daha erken düşüyor.

İsveç'teki Gothenburg Üniversitesi'nden Dr. Anne Pedersen yaptığı açıklamada şöyle diyor:

Sonuçlarımız, Down sendromlu bireylerin yaşa bağlı bazı kardiyovasküler çıktılar açısından daha yüksek risk altında olduğunu ve önceki çalışmaların sonuçlarıyla uyumlu bir şeilde kardiyovasküler risk faktörü profillerinin genel popülasyondan farklı olduğunu gösteriyor.

Araştırma çarşamba günü Journal of Internal Medicine adlı hakemli dergide yayımlandı.

Yazarlar, 1946 ve 2000 arasında İsveç'te doğan 5 bin 100'den fazla Down sendromlu bireyin sağlık durumunu inceledi. Bu kişileri, Down sendromu olmayan diğer İsveçlilerle karşılaştırdılar.

Araştırmacılar, Down sendromunun 4,41 kat daha yüksek iskemik inme riski ve 5,14 kat daha yüksek hemorajik inme riskiyle ilişkili olduğunu saptadı. İskemik inme, bir şey kan akışının beyne ulaşmasını engellediğinde, hemorajik inme de zayıflayan kan damarı yırtıldığında meydana geliyor.

Ayrıca kalp krizi riski Down sendromu olan ve olmayan kişilerde yakınken, Down sendromlu gençlerde yüksek çıktı.

Bu değişikliklerin neden gözlemlendiğini belirlemek için daha fazla araştırma yapılması gerekirken yazarlar, bulguların gelecekte küresel araştırma ve tedavilere yansıyabileceğini söylüyor.

Pedersen, "Bunun Down sendromlu bireylerin izlenmesi ve tedavisi açısından gelecekte etkileri olabilir" diyor.

Independent Türkçe