Fajlar ölümcül bakteriyel enfeksiyonlarına çözüm mü?

Bakteriler, faj veya bakteriyofaj adı verilen küçük virüsler tarafından enfekte olabilir.

Bakterilere saldıran bakteriyofajların bir çizimi
Bakterilere saldıran bakteriyofajların bir çizimi
TT

Fajlar ölümcül bakteriyel enfeksiyonlarına çözüm mü?

Bakterilere saldıran bakteriyofajların bir çizimi
Bakterilere saldıran bakteriyofajların bir çizimi

Fajlar bakterilere saldırdığında, o kadar hızlı çoğalırlar ki bakteriler patlar ve çok sayıda yeni fajlar meydana gelir.

Fajlar küçük organizmalardır. Tek bir hücre bile içermez. Sadece bir protein zarfıyla çevrili bir DNA parçasıdır.

İnsan vücudunda yaşayan trilyonlarca bakteri ve faj vardır, bu mikroorganizmalar normal ve sağlıklı bir yaşam sürmek için gerekli görülür.

Şarku’l Avsat’a konuşan uzmanlar, doktorların hastalığı tedavi etmelerine ve insanların sağlıklı yaşam sürmelerine yardımcı olmak için fajların kullanılıp kullanılamayacağını tespit etmek için çalışıyor. Tom Ireland 2023 yılında yayınlanan The Good Virus kitabında, bakteri ve arkea gibi mikroorganizmaları enfekte eden faj grubuna odaklanarak viral dünyanın daha parlak tarafına ışık tutuyor. Dikkat çeken ve panik yaratan SARS-CoV-2, HIV ve Ebola gibi hastalıklara yol açan virüsler vardır ancak araştırmacılar, ilaca dirençli bakterilerin neden olduğu enfeksiyonları tedavi edebilen fajlar geliştirmeyi başarırsa, toplumun bunlara ilişkin algısı değişebilir.

Fajların ayrıca genetik ve moleküler biyoloji uzmanlarının anlayışı üzerinde önemli bir etkisi oldu. Geçen yüzyılın ellili yıllarında Martha Chase ve Alfred Hershey faj kullanarak deneyler yaptı. DNA’yı genetik materyal olarak tespit ettiler ve sekanslanan ilk tam genom bir fajdan sağlandı.

Üzerinde değişiklik yapılan fajlar bir gün beyne ilaç taşıyabilir ve hastanelerde kullanılan antibakteriyel malzemelere dahil edilebilir.

Dirençli bakterileri öldürmek

İlaca dirençli bakteri türlerini enfekte etmek ve öldürmek için fajların kullanılmasının olası avantajları, özellikle ilaç direnci sorunu giderek arttığı için birçok uzmanı cezbediyor. Bazı tahminlere göre, 2050 yılına kadar her yıl 10 milyon insan antibiyotiğe dirençli enfeksiyonlar sebebiyle hayatını kaybedecek ve bu can kayıplarının yüzde 90’a varan bir oranının Afrika ve Asya’da meydana gelmesi bekleniyor.

Bazı uzmanlar, fajlar enfeksiyonlar için bir tedavi olarak kullanılabilirse, söz konusu durumdan kaçınılabileceğini ayrıca her biri farklı bakteri hücrelerini enfekte etme imkanına sahip bir faj karışımının oluşturulmasının, direncin ortaya çıkmasını yavaşlayabileceğini belirtti.

Ancak fajlarla tedavi, preparat orijinal bakteriyel konakçıdan çok fazla materyal içeriyorsa ölümcül bir bağışıklık tepkisini tetikleyebilme riski taşır. Fajların vücudumuzdaki mikrobiyal ekosistemleri nasıl etkilediği hakkında çok az şey biliniyor. Fajlar vücutta yer kaplıyorlar ve komşularıyla gen alışverişinde bulunuyorlar.

Örneğin, bakterilerin ancak Corynebacterium diphtheriae gibi difteriye neden olan bakteriler gibi belirli fajlarla enfekte olduktan sonra insan patojeni haline geldiği bilinen vakalar da bulunuyor.



Zayıflama iğneleri, migren hastalarına umut oldu

Araştırmacılar diyabet tedavisinde yaygın olarak kullanılan GLP-1 ilacı liraglutidin, migren sıklığını azaltma potansiyeli taşıdığını keşfetti (Pexels)
Araştırmacılar diyabet tedavisinde yaygın olarak kullanılan GLP-1 ilacı liraglutidin, migren sıklığını azaltma potansiyeli taşıdığını keşfetti (Pexels)
TT

Zayıflama iğneleri, migren hastalarına umut oldu

Araştırmacılar diyabet tedavisinde yaygın olarak kullanılan GLP-1 ilacı liraglutidin, migren sıklığını azaltma potansiyeli taşıdığını keşfetti (Pexels)
Araştırmacılar diyabet tedavisinde yaygın olarak kullanılan GLP-1 ilacı liraglutidin, migren sıklığını azaltma potansiyeli taşıdığını keşfetti (Pexels)

Rebecca Whittaker 

Yeni bir araştırmaya göre zayıflama iğneleri, migren hastalarının ağrısını yarı yarıya azaltabilir.

GLP-1 reseptör agonistleri diye de bilinen Ozempic ve Wegovy gibi ilaçlar, kan şekerini, iştahı ve sindirimi düzenleyen doğal hormonu taklit ederek çalışıyor.

Araştırmacılar diyabet tedavisinde sık kullanılan GLP-1 ilacı liraglutidin, migren sıklığını kayda değer derecede azaltma potansiyeli taşıdığını keşfetti.

Birleşik Krallık Ulusal Sağlık Servisi'ne göre, migren Birleşik Krallık'ta yaklaşık 6 milyon kişiyi etkiliyor. Üç gün sürebilen ataklar; ağrı, mide bulantısı, kusma, baş dönmesi ve ışığa, sese ve kokulara duyarlılığa neden olabiliyor.

Napoli Üniversitesi Baş Ağrısı Merkezi'nden araştırmacılar, obezite ve kronik migreni olan 26 yetişkine liraglutid ilacı verdi.

Sonuçları 2025 Avrupa Nöroloji Akademisi (European Academy of Neurology / EAN) Kongresi'nde sunulan çalışmada, ilacı alanların başının ayda ortalama 11 gün daha az ağrıdığı tespit edildi.

Katılımcılar ayrıca ilacı aldıktan sonraki sadece iki hafta içinde yaşam kalitesi, iş, eğitim ve sosyal işlevlerde anlamlı iyileşmeler yaşadı.

Baş araştırmacı Dr. Simone Braca, "Çoğu hasta ilk iki hafta içinde kendini daha iyi hissetti ve yaşam kalitesinde kayda değer bir iyileşme olduğunu bildirdi" diyor.

Kilo kaybı orta düzeyde ve istatistiksel açıdan anlamlı olmasa da bu fayda üç aylık gözlem süresi boyunca devam etti.

Kafa içi basıncındaki hafif artışların migren ataklarıyla bağlantılı olduğuna dair kanıtlar giderek artıyor.

Bu durum, beyin ve omuriliği çevreleyen beyin-omurilik sıvısının basıncının artmasından kaynaklanıyor. Basınç artışı, ciddi kafa travması, felç, beyin tümörü veya yüksek tansiyon nedeniyle meydana gelebiliyor.

Ancak beyin-omurilik sıvısı salgısını azaltan liraglutid gibi GLP-1 reseptör agonistlerinin, idiyopatik intrakraniyal hipertansiyon (İİH) tedavisinde etkili olduğu kanıtlandı.

Çalışmaya katılan hastalar, İİH'yi elemek için papilödem (kafa içi basıncındaki artış sonucu optik disk şişmesi) ve altıncı sinir felci taramasından geçti.

Dr. Braca ve meslektaşları, GLP-1 ilaçlarının, migrenin ardındaki kilit molekül olan CGRP (kalsitonin geni ile ilişkili peptid) salımını azaltabileceğine inanıyor.

Dr. Braca, "Bu ilaçların beyin-omurilik sıvısı basıncını düzenleyerek ve kafa içi venöz sinüslerin sıkışmasını azaltarak migreni tetikleyen kritik bir peptid olan, kalsitonin geniyle ilişkili peptidin (CGRP) salımını azalttığını düşünüyoruz" diyor.

Bu da kafa içi basınç kontrolünü yepyeni, farmakolojik olarak hedeflenebilir bir yol haline getirecektir.

Araştırma makalesinin yazarları, liraglutidin tip 2 diyabet ve obezitede kullanımının yerleştiği göz önüne alındığında, nörolojide ilaçın farklı amaçla kullanıldığı umut verici bir durumun yaşanabileceğini söylüyor.

Independent Türkçe, independent.co.uk/news