Tek kullanımlık elektronik sigaralar için "masum değil tehlikeli" uyarısı

Meyve aromaları ve renkli tasarımlarıyla özellikle gençler arasında giderek popüler hale gelen tek kullanımlık elektronik sigaraların, tüm tütün ürünleri gibi sağlığı tehdit ettiği ve bağımlılık oluşturma düzeylerinin yüksek olduğu bildirildi.

AA
AA
TT

Tek kullanımlık elektronik sigaralar için "masum değil tehlikeli" uyarısı

AA
AA

Türkiye'de satışı yasak olmasına karşın, internet üzerinden kolayca alınabilen, "e-Sigara", "Puff Bar" gibi isimlerle de bilinen tek kullanımlık sigaralar, farklı renkteki tasarımları ve meyve aromalarıyla "masum" bir görüntü çizerek özellikle gençleri hedef alıyor.

Ankara Etlik Şehir Hastanesi Sigara Bırakma Polikliniğinde görev yapan Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Berna Akın, konuya ilişkin AA muhabirine yaptığı açıklamada, "tek kullanımlık sigara" gibi ürünlerin tütün endüstrisinin son yıllardaki yeni pazarlama stratejilerinden biri olduğuna dikkati çekti.

Akın, "Tek kullanımlık veya diğer elektronik sigaraların 'bağımlılık yapmadığı' öne sürülüyor ancak bu kesinlikle doğru değil. Elektronik sigaraların bağımlılık yapıcı etkisinin ve zararlarının bilinen tütün ürünlerinden de daha tehlikeli olduğu öngörülüyor." ifadesini kullandı.

Gençlerde ciddi bağımlılığa sebep olabiliyor

Tüm elektronik sigaraların tıpkı diğer tütün ürünleri gibi kişilerin sadece kendine değil çevresindekilere de zarar verdiğine işaret eden Akın, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Elektronik sigaralardan yayılan dumanı solumak da pasif içiciliğin oluşturduğu zararlara sebep oluyor. Sigara kaynaklı ortaya çıkan kanser, kalp-damar rahatsızlıkları gibi tüm rahatsızlıkların oluşma riski elektronik sigaralarda da bulunuyor.

Tek kullanımlık sigara gibi ürünler özellikle ergenlik dönemindeki gençleri tehdit ediyor. Çünkü ergenlerin beyin gelişimleri 20 yaşına kadar tamamlanmadığı için dürtü kontrol bozuklukları olabiliyor ve bu nedenle bağımlılığa yatkınlıkları da diğer bireylere göre çok daha yüksek oluyor. Bu dönemde sigaraya başlamaları, ileriki yaşlarında da sigarayı bırakamayan bireyler olarak yaşamlarına devam etmelerine yol açıyor."

"Likit yapıları nedeniyle ciddi zararlı etkileri var"

Akın, elektronik sigaraların zararlarına ilişkin daha fazla eğitici çalışma yapılmasının önem taşıdığını anlatarak, "Elektronik sigaraların likit yapıda olması, ısıyla temas etmesinden ötürü akciğere daha hızlı ulaşma gibi ciddi zararlı etkileri bulunuyor." diye konuştu.

Bazı kişilerin tek kullanımlık elektronik sigaraları "sigarayı bırakma" aracı olarak gördüğünü ama bunun doğru olmadığını vurgulayan Akın, şunları kaydetti:

"Elektronik sigaraların, sigarayı bırakmayı sağlaması kesinlikle söz konusu değil. Bunlar tamamen tütün ürünleri endüstrisinin oluşturduğu yanlış algı. Elektronik sigara kullananlarda tütün ürünleri bağımlılığı çok daha fazla gelişebiliyor. Karbon monoksit düzeyleri, kansere yakalanma ve bağımlılık oluşturma potansiyelleri daha yüksek oluyor. Bu nedenle kesinlikle sigaradan daha az zararlı değiller. Zarar noktasında sigara kadar hatta daha yüksek riskleri taşıyorlar."

Sigara Bırakma Polikliniği, 4 ayda 300 kişiye hizmet verdi

Sigara Bırakma Polikliniği'nde yürütülen çalışmalara ilişkin bilgileri de paylaşan Akın, Etlik Şehir Hastanesinde yaklaşık 4 ay önce hizmete başlayan polikliniğin şu ana kadar 300 civarında kişiye hizmet verdiğini dile getirdi.

Akın, 4 hekim ve bir psikoloğun görev yaptığı poliklinikte danışanlara en az yarım saat ayrıldığını, bağımlılık düzeylerinin ölçüldüğünü ve kişileri sigaraya yönelten faktörlerin, hastalık öykülerinin tek tek incelendiğini söyledi.

Bu kapsamda kişiye özel tedavi planlarının oluşturulduğunu vurgulayan Akın, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Sigara bırakma tedavisinde bilimsel etkinliği kanıtlanmış ilaç veya nikotin bandı, nikotin sakızı, nazal sprey gibi nikotin replasman tedavilerinin yanı sıra psikoloğumuz tarafından uygun görülen davranış tedavisi, bireysel ve grup terapileri de önerilebiliyor. Hastanın durumuna göre uygun tedaviyi öneriyoruz.

Dünya Sağlık Örgütü, sigarayı en yaygın bağımlılık yapan durum olarak değerlendiriyor. Bırakmak gerçekten zordur, süreç ister ancak vazgeçilebilir bir davranıştır. Bu yüzden kendi başına deneyenlerden ziyade destek alarak sigarayı bırakanların süreci çok daha başarılı yürüyor, olumlu sonuçlar alınıyor."

"En az 1 ay sigara içen bir kişi bağımlı olma durumuna gelebilir"

Polikliniğe başvuran kişilerin ortalama 2 haftada bir düzenli kontrol muayeneleriyle takip edildiğini belirten Arman, hastaların hem tedavi süreçlerini bu şekilde izlediklerini hem de sigarayı bırakma girişimlerinde motive edilmelerinin amaçlandığını vurguladı.

Arman, sigara bırakma tedavisinde kişilerin en az 3 ay takip edildiğini, bırakma sürecinin kişinin bağımlılık düzeyine göre değiştiğini belirterek, şunları kaydetti:

"En az 1 ay sigara içmiş bir kişi, bağımlı olma durumuna gelebilir ve 90-120 dakika arasında sigara içmediğinde tahammülsüzlük, sinirlilik, gerginlik, iştah artışı, fazla karbonhidrat ve şeker isteği gibi yoksunluk belirtilerini yaşamaya başlayabilir. Eğer kişiler bu yoksunluk belirtilerine 1 ay dayanırsa yaşanan şikayetler, içme isteği gerilemeye başlar. Biz de polikliniğimizde uyguladığımız destek tedavilerin yanında bu yoksunlukla nasıl baş edileceği, nasıl ertelenebileceğin ve baskılanabileceğini anlatıyoruz."

Arman, sigara bağımlısı kişilere, "Hem kendinizin hem de sevdiklerinizin sağlığını korumak için sigarayı bırakma yolundaki o ilk adımı atmaktan korkmayın. Sigara her yaşta bırakılabilir. Elbette ne kadar erken sigarayı bırakırsanız sağlık açısından olumlu dönüşlerini de o kadar erken görmeye başlayacaksınız." çağrısında bulundu.

20 yıllık sigara bağımlılığından kurtuldu

Sigara Bırakma Polikliniğinde tedavi gören 41 yaşındaki Ahmet Şahin de "Yaklaşık 20 yıldır sigara kullanıyordum. Hem ciddi nefes darlığı yaşamam hem de çocuklarıma bu anlamda kötü örnek olmak istememem sebebiyle sigarayı bırakmaya karar verdim ve bir yakınımın önerisiyle polikliniğe başvurdum." dedi.

Uygulanan tedavinin kendisine ciddi destek sağladığını anlatan Şahin, şöyle devam etti:

"Sigara Bırakma Polikliniğine yaklaşık 2 ay önce başvurdum, 1 aydır da sigara içmiyorum. Hem ilaç hem de psikolojik destek anlamında gerçekten yüksek standartta bir hizmet sunuluyor. Şu an nefesim açıldı, yaşam kalitem arttı, uzun mesafeli yürüyüşler yapabiliyorum ve kendimi çok daha iyi hissediyorum."



Belirli bir bölgedeki yağlanma, Alzheimer'ı 20 yıl önceden haber veriyor

Hayatın ileri dönemlerinde ortaya çıkan demansın, sağlıklı beslenme ve düzenli egzersiz gibi yollarla önüne geçilmesi mümkün (Unsplash)
Hayatın ileri dönemlerinde ortaya çıkan demansın, sağlıklı beslenme ve düzenli egzersiz gibi yollarla önüne geçilmesi mümkün (Unsplash)
TT

Belirli bir bölgedeki yağlanma, Alzheimer'ı 20 yıl önceden haber veriyor

Hayatın ileri dönemlerinde ortaya çıkan demansın, sağlıklı beslenme ve düzenli egzersiz gibi yollarla önüne geçilmesi mümkün (Unsplash)
Hayatın ileri dönemlerinde ortaya çıkan demansın, sağlıklı beslenme ve düzenli egzersiz gibi yollarla önüne geçilmesi mümkün (Unsplash)

Karın bölgesindeki yağlanmanın, Alzheimer'ı 20 yıl önceden haber verebileceği bulundu. 

Demansın en yaygın biçimi olan Alzheimer, düşünme ve hafıza becerilerinde gerilemeyle kendini gösteriyor.

Bilim insanları, hastalık ortaya çıkmadan önce tespit edilebilecek işaretleri araştırırken, obezitenin önemli bir risk faktörü olduğu zaten biliniyordu.

Öte yandan orta yaş grubundaki bireylerde farklı yağ türlerinin oranının etkisine dair daha sınırlı bilgi var.

St. Louis'deki Washington Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden Dr. Cyrus Raji ve ekip arkadaşları, vücuttaki farklı yağ tiplerinin oranıyla Alzheimer'la bağlantılı proteinlerin ilişkisini inceledi. 

Bulgularını Kuzey Amerika Radyoloji Derneği'nin 2 Aralık Pazartesi günü düzenlenen yıllık konferansında sunan araştırmacılar, 40-50 yaşındaki kişilere odaklandı.

Çalışma kapsamında bilişsel bir sorun yaşamayan 80 kişinin deri altı yağı ve viseral yağ oranları analiz edildi. Katılımcıların ortalama vücut kitle indeksi 32'yken, 30 üstü obez kabul ediliyor.

Gizli yağ diye de bilinen viseral yağ, karın bölgesindeki organların etrafını saran yağları ifade ediyor. Vücuttaki yağın yaklaşık yüzde 90'ını oluşturan deri altı yağından farklı olan viseral yağ, ciddi sağlık sorunları yaratabiliyor.

Dr. Raji "Obezitenin 40 ve 50 gibi orta yaşlarda, genellikle 60, 70 veya 80'li yaşlara kadar semptom göstermeyen Alzheimer hastalığı için nasıl bir risk faktörü olduğunu anlamaya çalışıyoruz" diye açıklıyor.

Bilim insanları beyin taramaları kullanarak Alzheimer'ın ortaya çıkma sürecinde beyinde biriken amiloid ve tau proteinlerinin oranını inceledi.

Aynı ekip daha önce amiloid birikimiyle viseral yağ arasında ilişki olduğunu saptamıştı. Yeni araştırmadaysa viseral yağ oranıyla, Alzheimer semptomları görülmeden çok önce iki proteinin de birikimi arasında paralellik olduğu tespit edildi.

Dr. Raji bulguları şöyle değerlendiriyor: 

Yüksek miktarda visseral veya gizli yağın, Alzheimer hastalığının en erken semptomları ortaya çıkmadan 20 yıl öncesine kadar anormal derecede yüksek tau proteinleriyle ilişkili olduğunu ilk kez gösteriyoruz.

Araştırmacılar viseral yağın iltihaplanmayı artırdığını ve bunun, deri altı yağlanmasından daha kötü olduğunu söylüyor. Dr. Raji viseral yağın organlara yakınlığından dolayı daha fazla kan akışı aldığını ifade ediyor.

Dr. Raji, "Düşük kan akışıyla, daha hasta görünen beyinleri takip edebiliyoruz" diyor. 

ABD'nin Florida eyaletindeki Nörodejeneratif Hastalıklar Enstitüsü'nden Dr. Richard Isaacson, beynin hafıza merkezindeki kan akışının düşmesinin, Alzheimer için bir başka önemli belirteç olan küçülmeye yol açabileceğini belirtiyor. Dr. Isaacson, yer almadığı araştırma hakkında CNN'e yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullanıyor:

Çalışma, bu ilişkileri bilişsel gerileme ve tanıdan yıllar önce tespit ettiği için dikkati göbek yağını azaltmaya odaklanmanın, Alzheimer'la mücadelede etkili bir araç olabileceğini gösteriyor.

Dr. Isaacson, karın bölgesindeki yağlanmayı azaltmak için haftada birkaç kez 45-60 dakikalık tempolu yürüyüşler yapılmasını öneriyor.

Independent Türkçe, Science Daily, CNN, Kuzey Amerika Radyoloji Derneği