Neden ağzımıza ekşi tat gelir?

Hindistanlı diş hekimi, ağza aniden gelen ekşi tadın nedenlerini sıraladı

Neden ağzımıza ekşi tat gelir?
TT

Neden ağzımıza ekşi tat gelir?

Neden ağzımıza ekşi tat gelir?

Hindistanlı Diş Hekimi Dr. Nihal Yadav, asit reflü veya gastroözofageal reflü hastalığının (GERD) ağza aniden gelen ekşi tadın ana nedenlerinden olduğunu ortaya koydu. GERD, mide asidinin özofagusa geri kaçması ve yemek borusunu tahriş etmesi ile oluşuyor.

Bazı gıdalar

Yadav, “Onlymyhealth” web sitesinde yayınlanan makalesinde, “Bazen bu asidik içeriğin az bir miktarı ağzınıza ulaşarak ekşi veya acı bir tat bırakabilir. Sık mide yanması veya kusma şikayeti olan bireylerin bu hissi yaşama olasılığı daha yüksektir. Ağız hijyeninin ihmal edilmesi ağızda bakteri birikmesine neden olabilir. Bu bakteriler ekşi bir tada neden olan asitler üretebilir. Bazı yiyecek ve içeceklerin tüketilmesi de ekşi tat hissini tetikleyebilir. Turunçgiller, domates ve sirke bazlı ürünler gibi asitli yiyecekler doğrudan dilinize ekşi bir tat verebilir. Şarap gibi bazı alkollü içecekler de asidik olabilir, ağzınızda ekşi bir tat bırakabilir” ifadelerini kullanıyor.

İlaçlar

“Bazı ilaçlar yan etki olarak ekşi veya metalik bir tada neden olabilir. Antibiyotikler, antihistaminikler ve bazı tansiyon ilaçlarının sorunun kaynağı olduğu bilinmektedir” ifadelerini kullanan Yadav, yakın zamanda yeni bir ilaca başladığınız ve ağzınızın tadında ani bir değişiklik fark ettiğiniz taktirde sağlık uzmanınızla ilacın yan etkilerini konuşmanız gerektiğine değiniyor.

Dehidrasyon

Şarku’l Avsat’ın Onlymyhealth web sitesinden aktardığına göre Yadav, “Dehidrasyon, ağzınızdaki tükürük dengesini etkileyerek tat algılarının değişmesine neden olabilir. Susuz kaldığınızda tükürüğünüz daha asidik hale gelebilir, bu da ekşi bir tada neden olabilir. Gün boyunca yeterli miktarda su içmek, sağlıklı tükürük üretimini sürdürmeye, bu hoş olmayan hissi önlemeye yardımcı olabililir” vurgusunda bulunuyor.

Stres ve anksiyete

Stres ve anksiyetenin de ağızda ani ekşi tatta rol oynayabileceğine dikkat çeken Dr. Yadav, “Stres altındayken vücudunuz daha fazla asit üretir, bu da tat alma duyunuzu etkileyebilir ve ekşi bir tat algısına yol açabilir” diyor.

Temelde yatan sağlık sorunları 

Ağızda bulunan ekşimsi tadın bazı durumlarda temelde yatan sağlık sorunlarına işaret ettiğine değinen Yadav, “Vitamin eksiklikleri, ağız enfeksiyonları ve nörolojik bozukluklar gibi durumlar bu alışılmadık tat hissine neden olabilir” ifadelerine başvuruyor.

Ağzınızda aniden oluşan ekşimsi tat, rahatsız edici bir deneyim olabilir. Genellikle büyük endişe kaynağı teşkil etmese de bu hissin sıklığına ve süresine dikkat etmek önemli. Ağız hijyeni uygulamalarının sürdürülmesi, su tüketimi ve gerekli diyet bu ekşi tadın oluşmasını önleyebilir ya da hafifletebilirsiniz.

Ekşi tadın devam ettiğini veya buna başka ilgili semptomların eşlik ettiğini fark ettiğiniz taktirde bir sağlık uzmanına danışmanız oldukça önemli.



Erken bunama... Neden görmezden geliyoruz? En belirgin belirtileri neler?

Bunama genellikle yaşlılarla ilişkilendirilse de bu durum yaş ayrımı gözetmez. (Reuters)
Bunama genellikle yaşlılarla ilişkilendirilse de bu durum yaş ayrımı gözetmez. (Reuters)
TT

Erken bunama... Neden görmezden geliyoruz? En belirgin belirtileri neler?

Bunama genellikle yaşlılarla ilişkilendirilse de bu durum yaş ayrımı gözetmez. (Reuters)
Bunama genellikle yaşlılarla ilişkilendirilse de bu durum yaş ayrımı gözetmez. (Reuters)

Dünya çapında yaklaşık 57 milyon insan bunama (demans) hastalığından mustarip. Demans vakalarının çoğu yaşlı insanlarda teşhis edilirken, vakaların yaklaşık yüzde 7'si 65 yaşın altındaki insanlarda görülüyor.

Bu sayının daha yüksek olmasının nedeni erken bunamanın yeterince teşhis edilememesi olabilir. Bu da pek çok insanın ihtiyaç duyduğu destekten mahrum kalabileceği anlamına geliyor.

Şarku’l Avsat’ın Independent'tan aktardığına göre erken bunamanın yeterince teşhis edilmemesinin beş nedeni ve hastalıkla ilişkili en yaygın semptomlar şunlar:

Demans ve yaşlılıkla ilişkisi

‘Demans’ kelimesini duyduğunuzda aklınıza 65 yaş altı biri geliyor mu? Demans genellikle yaşlılarla ilişkilendirilse de bu durum ayrım gözetmez. Aslında, herkese (hatta çocuklara bile) farklı demans türleri teşhisi konulabilir. Ancak bu yaygın varsayım, pek çok gencin doktorlarına başvurmayacağı anlamına geliyor. Çünkü çoğu kişi semptomlarının herhangi birinin nedeninin demans olabileceğini düşünmez.

Doktorlar da genellikle gençlerde demans olasılığını göz ardı ediyor. Erken bunama teşhisi konulan birçok kişinin semptomları başlangıçta göz ardı edilmiş ve hatta bazı doktorlar bu kişilerin deneyimlerine çok az ilgi göstermiştir. Gençlere demans için ‘çok genç’ olduklarının söylenmesi de alışılmadık bir durum değildir.

Bu deneyimlerin hayal kırıklığına yol açması şaşırtıcı değildir. Hastalar ve aileleri, sağlık sistemleri tarafından önemsenmediklerini ve ihmal edildiklerini hisseder.

Farklı semptomlar

Demans genellikle kısa süreli hafıza kaybı ile ilişkilendirilir. Ancak biliş (düşünmeden algılamaya kadar tüm zihinsel süreçlerimizi kapsar) son derece karmaşıktır.

Bu nedenle demans, kişilik ve dilde değişiklikler, nesneleri tanımada, mesafeleri tahmin etmede veya hareketleri koordine etmede zorluklar ve hatta halüsinasyonlar ve sanrılar gibi çok çeşitli semptomlara yol açabilir.

Yaşlılarda görülen demansla karşılaştırıldığında, erken bunama hastalarında hafıza kaybı dışında belirtilerin görülme olasılığı daha yüksektir. Örneğin, araştırmalar erken Alzheimer hastalığı olan kişilerin yaklaşık üçte birinde koordinasyon sorunları ve görme değişiklikleri ile ilişkili erken belirtiler olduğunu göstermektedir.

Demansın nadir nedenleri

Demans, hepsi bilişsel bozukluğa neden olan bir dizi beyin bozukluğu için kullanılan bir şemsiye terimdir. Yaşlılarda demansın en yaygın nedeni Alzheimer hastalığıdır ve vakaların yüzde 50 ila 75'ini oluşturur. Ancak 65 yaşın altındaki kişilerde demans vakalarının yalnızca yüzde 40'ı Alzheimer hastalığına bağlanabilir.

Bunun yerine, erken bunama genellikle frontotemporal demans gibi nadir görülen nörodejeneratif durumlardan kaynaklanır. Frontotemporal demans, demans teşhisi konulan yaklaşık yirmi kişiden birini etkilemektedir. Bu hastalıklar beynin kişilik, davranış, dil, konuşma ve yürütme işlevlerinden sorumlu bölümlerini etkiler.

Örneğin, primer progresif afazi bir frontotemporal demans türüdür. Bu tür, her 100 bin kişiden yaklaşık üçünü etkiler. Primer progresif afazi esas olarak kişinin iletişim kurma ve konuşmayı anlama becerisini etkiler.

Sekonder demans da erken başlangıçlı demansı olan kişilerde daha yaygındır. Altta yatan başka bir tıbbi durum, bir hastalık (Huntington hastalığı veya beyin tümörü gibi) veya bir dış faktörün (viral enfeksiyon, madde bağımlılığı veya kafa travması gibi) neden olduğu demanstır.

Semptomların diğer durumlarla örtüşmesi

Erken bunama belirtileri, bipolar bozukluk, psikoz, depresyon ve anksiyete gibi bazı ruh sağlığı durumlarında yaygın olarak görülen belirtilere çok benzer.

Belirtiler arasında ilgisizlik, panik hissi, sinirlilik, ajitasyon, halüsinasyonlar ve sanrılar da yer alabilir.

Erken bunamanın erken belirtileri kadınlarda menopoz veya yorgunluk dönemi olarak yanlış teşhis edilebilir.

Elbette bu belirtileri yaşayan herkes erken bunama hastası değildir. Ancak teşhisi kolaylaştırmak için örtüşen semptomlar hakkında farkındalık yaratmak önemlidir.

Deneyimler kişiden kişiye değişir

Bir kişinin semptomlarının türü ve şiddeti, fiziksel sağlığı, sosyal çevresi ve hatta stres düzeyleri gibi birçok faktöre bağlı olarak değişebilir. Tüm bunlar demansın nasıl yaşandığı konusunda önemli farklılıklara yol açar.

Kişinin bilişsel rezervi (beynin hasar veya beyin değişikliklerine rağmen iyi bilişsel işlevi sürdürme yeteneği) de demans semptomlarını nasıl yaşadıklarını ve bunlarla nasıl başa çıktıklarını etkiler. Bazı insanlar bu zorlukların üstesinden gelmek için güçlü destek ağlarına, psikolojik dayanıklılığa veya kişiselleştirilmiş başa çıkma stratejilerine güvenerek daha etkili bir şekilde uyum sağlayabilir.