Depresyondan kurtulanlar tekrarlamasını nasıl önleyebilir?

Negatif düşüncenin azaltılması ‘depresyonun nüksetmesini’ önlemek için yeterli olmayabilir (Public Domain)
Negatif düşüncenin azaltılması ‘depresyonun nüksetmesini’ önlemek için yeterli olmayabilir (Public Domain)
TT

Depresyondan kurtulanlar tekrarlamasını nasıl önleyebilir?

Negatif düşüncenin azaltılması ‘depresyonun nüksetmesini’ önlemek için yeterli olmayabilir (Public Domain)
Negatif düşüncenin azaltılması ‘depresyonun nüksetmesini’ önlemek için yeterli olmayabilir (Public Domain)

ABD’deki Kaliforniya Üniversitesi’nden araştırmacılar tarafından yürütülen yeni bir çalışma, majör depresif dönemden kurtulan kişilerin, depresif dönem geçirmemiş olanlara kıyasla, olumsuz bilgileri işlemek için daha fazla, olumlu bilgileri işlemek için ise daha az zaman harcama eğiliminde olduklarını ve bu durumun onları depresyonun nüksetmesi riskine maruz bıraktığını gösterdi.

Pazartesi günü Psikopatoloji ve Klinik Bilimler Dergisi’nde yayınlanan bulgulara göre, depresyonun birçok tedavisi olmasına rağmen, nüksetme oranları hala yüksek olarak kaydediliyor ve ilk kez majör bir depresif dönem yaşayan bireylerin yüzde 50’sinden fazlası, genellikle iyileşmeden sonraki iki yıl içinde tekrarlayan dönemleri de yaşıyor.

Kaliforniya Üniversitesi Anksiyete ve Depresyon Araştırma Merkezi’nde doktora sonrası araştırmacı olan Alainna Wen “Olumsuz düşünce ve ruh hali ile olumlu düşünce eksikliği ve ruh hali düşüklüğü depresif kişilerin karakteristik özelliği olduğu göz önüne alındığında, bu bireylerin başka bir depresif dönem geçirme riskinin daha yüksek olduğu anlamına gelebilir” dedi.

ABD Ulusal Ruh Sağlığı Enstitüsü’ne göre, 2020 yılında yalnızca ABD’de yaklaşık 21 milyon yetişkin en az bir kez majör depresyon durumu yaşadığını belirtti. Bu da nüfusun yüzde 8,4’üne denk geliyordu.

Majör depresyon, en az iki hafta süren depresif ruh hali, ilgi kaybı veya günlük aktivitelerden keyif alamama dönemi olarak tanımlanabilir. Bu durum, kişinin temel yaşam aktivitelerini gerçekleştirme yeteneğini etkileyebilir veya sınırlayabilir.

Bu çalışmada araştırmacılar, majör depresif bozukluk öyküsü olan 2 bin 81 katılımcıyı ve diğer 2 bin 285 kontrol katılımcısını (kontrol grubu) içeren 44 önceki çalışmayı analiz etti. Önceki çalışmalar katılımcıların olumlu, olumsuz veya nötr yaşam uyaranlarına tepki sürelerini ele almıştı.

Şarku’l Avsat2ın aktardığına göre Wen “Sonuçlar, tekrarlayan majör depresif bozukluğu olan bireylerin, sağlıklı bireylere kıyasla işledikleri bilgiyi daha az kontrol edebildiklerini, aynı zamanda olumlu veya nötr bilgiler yerine olumsuza odaklanma konusunda daha büyük bir önyargı sergilediklerini göstermektedir” ifadelerini kullandı. Ayrıca “Mevcut bulguların depresyon tedavisine yönelik etkileri var. Negatif bilgilerin işlenmesini azaltmaya odaklanmak tek başına depresyonun nüksetmesini önlemek için yeterli olmayabilir. Bunun yerine hastalar, olumlu bilgilerin işlenmesini artırmaya yönelik stratejilerden de yararlanabilirler” ifadelerini de sözlerine ekledi.



Kovid-19'un 5. yılı dolarken DSÖ, Çin'e seslendi

Uzun Kovid'in dünya çapında en az 400 milyon kişiyi etkilediği ve yılda küresel ekonominin yüzde 1'ine mal olduğu ortaya konmuştu (Unsplash)
Uzun Kovid'in dünya çapında en az 400 milyon kişiyi etkilediği ve yılda küresel ekonominin yüzde 1'ine mal olduğu ortaya konmuştu (Unsplash)
TT

Kovid-19'un 5. yılı dolarken DSÖ, Çin'e seslendi

Uzun Kovid'in dünya çapında en az 400 milyon kişiyi etkilediği ve yılda küresel ekonominin yüzde 1'ine mal olduğu ortaya konmuştu (Unsplash)
Uzun Kovid'in dünya çapında en az 400 milyon kişiyi etkilediği ve yılda küresel ekonominin yüzde 1'ine mal olduğu ortaya konmuştu (Unsplash)

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Vuhan'da patlak vererek pandemiye dönüşen Kovid-19'un kökenlerini anlamak için Çin'den veri paylaşmasını istedi.

31 Aralık 2019'da DSÖ'nün Çin ofisi, Vuhan'daki zatürre vakalarında görülen artışa dikkat çekmişti. Bunun üzerinden bir ay geçmeden 11 milyonluk kent tecride alınmıştı.

Sonrasında hastalığın tüm dünyaya yayıldığının anlaşılması üzerine 11 Mart 2020'de pandemi ilanı yapılmıştı. 

Karantina ve tecritle geçen yıllarda en az 7 milyon kişinin canını aldığı iddia edilen virüsün kökenine dair sorular hâlâ cevapsız duruyor. 

Yeni bir açıklama yayımlayan DSÖ, şu ifadeleri kullandı:

Kovid-19'un kökenlerini anlamak amacıyla Çin'e veri ve erişim sağlaması için seslenmeyi sürdürüyoruz. Bu ahlaki ve bilimsel bir gereksinim. Ülkeler arasında şeffaflık, paylaşım ve işbirliği olmazsa dünya gelecekteki epidemi ve pandemileri ne yeterince engelleyebilir ne de onlara hazırlanabilir.

Çin Dışişleri Bakanlığı'ndan bu açıklamaya hızlıca cevap geldi. Bugün düzenlenen basın toplantısında konuşan sözcü Mao Ning şöyle dedi:

Kovid-19'un kökenlerinin araştırılması konusunda Çin bilim, açıklık ve şeffaflık ruhunu her zaman benimsemiş, küresel bilimsel takibi aktif olarak destekleyip bu konudaki çabalara katılmış ve tüm siyasi manipülasyonlara kararlılıkla karşı durmuştur.  Kovid-19'un kökenlerinin araştırılması konusunda en fazla veri ve araştırma sonucunu Çin paylaşmış ve en büyük katkıyı sağlamıştır.

Kovid-19'a neden olan SARS-CoV-2 virüsünün laboratuvardan mı sızdığı ya da hayvanlardan mı bulaştığı hâlâ netleştirilemedi. 

Nature Medicine adlı hakemli dergide 9 Ağustos'ta yayımlanan bir araştırmada bildirilen tahmine göre, 2023 sonu itibarıyla dünyadaki yetişkinlerin yüzde 6'sı ve çocukların yüzde 1'i, yani 400 milyon kişi uzun Kovid'e yakalandı. 

2020'de tanımlanan uzun Kovid, SARS-CoV-2 virüsüne yakanlandıktan sonraki üç ayda yeni semptomların ortaya çıkması ve bunların en az iki ay boyunca sürmesini ifade ediyor.

Yaygın semptomlar arasında yorgunluk, nefes almakta zorlanma ve bilişsel işlevlerde gerileme yer alıyor. 

Independent Türkçe, CNN, Guardian