Zayıflama ameliyatı kadınlarda kanser riskini düşürüyor

Çalışmada araştırmacılar kanser insidansını ve ölüm oranını, obezite ve obeziteyle ilişkili olmayan kanserler, cinsiyet, kanser evresi ve tedavi prosedürüne göre sınıflandırarak karşılaştırdı

Zayıflama ameliyatlarıyla kansere yakalanma riskinin azalması arasında bir bağlantı görülüyor (Pexels)
Zayıflama ameliyatlarıyla kansere yakalanma riskinin azalması arasında bir bağlantı görülüyor (Pexels)
TT

Zayıflama ameliyatı kadınlarda kanser riskini düşürüyor

Zayıflama ameliyatlarıyla kansere yakalanma riskinin azalması arasında bir bağlantı görülüyor (Pexels)
Zayıflama ameliyatlarıyla kansere yakalanma riskinin azalması arasında bir bağlantı görülüyor (Pexels)

Zayıflama ameliyatının kansere yakalanma riskini azaltmaya katkı sağlayabileceği bir araştırmada belirtildi.

Utah Üniversitesi'nden araştırmacıların yürüttüğü çalışmada, bariatrik ameliyat olan kadın hastaların kanserden ölme oranının, bu ameliyatı olmayanlara kıyasla kayda değer derecede daha düşük olduğu da tespit edildi.

Nüfus çalışmaları daha önce vücut kitle endeksiyle kanser oranları arasında pozitif bir ilişki kurmuş olsa da vücut ağırlığındaki azalmanın kanser riskinin düşmesine yol açıp açmadığı belirsizliğini koruyor.

Araştırmacılar bu durumun geniş popülasyonlarda ulaşılması zor olabilecek, süregelen ve kayda değer derecedeki kilo kaybından kaynaklanabileceğini belirtiyor.

Öte yandan çalışmanın yazarlarına göre bariatrik ameliyatı takiben önemli ölçüde ve sürekli kilo verilmesi nedeniyle kanser oranlarının azaldığı ve bu ameliyatı geçirmeyenlere kıyasla kanserden ölüm oranının daha düşük olduğu son çalışmalarda bildiriliyor.

Çalışmanın yazarı Ted Adams, "Bilim insanları insan hastalıklarını incelerken, keşfin bir adımı da birden fazla çalışmadan elde edilen benzer sonuçları teyit etmektir" diyor.

Bu araştırma, zayıflama ameliyatının kanserin önlenmesindeki uzun vadeli faydalarını kuvvetle destekleyen bir başka önemli çalışma niteliğinde.

Araştırmacılar obezite ve obeziteyle ilişkili olmayan kanserlere göre düzenlenmiş kanser yaygınlığı ve ölüm oranlarını cinsiyet, hastalığın evresi ve tedavi prosedürüne bakarak karşılaştırdı.

Çalışmada 1982'yle 2019 arasında obezite ameliyatı geçiren 22 bin hasta, ameliyat olmayan morbid obezlerle karşılaştırıldı. Bütün hastalar yaş, cinsiyet ve vücut kitle indeksine göre eşleştirildi.

Bilim insanları bariatrik ameliyat geçiren grubun, ameliyat olmayan gruba kıyasla herhangi bir kansere yakalanma riskinin yüzde 25 daha düşük olduğunu tespit etti.

Kadın hastaların obeziteye bağlı kanserlere yakalanma riski, ameliyat olmayanlara kıyasla yüzde 41 daha düşüktü. Bariatrik ameliyat geçirmiş erkek hastalardaysa kanser riski, ameliyat olmayan erkeklerden daha düşük değildi.

Genel olarak rahim, yumurtalık, kolon, menopoz öncesi ve menopoz sonrası meme kanseri gibi kanserlere yakalanma riskinde kayda değer bir azalma görüldü.

Çalışma bariatrik ameliyat geçiren kadın hastaların kanserden ölme oranının, eşleştirildikleri ve ameliyat olmayan kadın hastalara kıyasla yüzde 47 daha düşük olduğunu da ortaya koydu.

Dr. Adam, "Bu çalışmanın önemli bulgularına göre bariatrik ameliyat, kolon kanserinin görülme oranlarında düşüşe yol açıyor (önceki çalışmalar tutarlı değildi)" diyor.

Hem menopoz öncesi hem de menopoz sonrası kadınlarda bariatrik ameliyatın ardından meme kanseri görülme sıklığı da azalıyor. Bu da her iki kategorideki morbid obez kadınlar arasında kilo kaybının meme kanseri riskinin azalmasına fayda sağlayabileceğine işaret edebilir.

Çalışmaya Obesity adlı bilimsel dergiden çevrimiçi olarak erişilebilir.

Independent Türkçe



İlaç kullanmadan kolesterolle başa çıkmanın iki yolu

Kötü kolesterol, kalp krizi riskini artıyor (Unsplash)
Kötü kolesterol, kalp krizi riskini artıyor (Unsplash)
TT

İlaç kullanmadan kolesterolle başa çıkmanın iki yolu

Kötü kolesterol, kalp krizi riskini artıyor (Unsplash)
Kötü kolesterol, kalp krizi riskini artıyor (Unsplash)

Kolesterol seviyesi normalin üstünde olan bazı kişiler, yan etkilerinden dolayı ilaç kullanmak istemeyebiliyor. 

Doktorlar çok yüksek kolesterol seviyelerinde çoğunlukla ilaç kullanılması gerektiğini belirtirken, belirli bir düzeyin altındakiler için bunun zorunlu olmayabileceğini ekliyor. 

Kolesterol, kandaki düşük yoğunluklu lipoprotein (LDL) ve yüksek yoğunluklu lipoprotein (HDL) seviyelerini ifade ediyor. LDL genellikle kötü, HDL ise iyi kolesterol diye anılıyor. 

Kandaki kötü kolesterol oranının artması damarların tıkanmasına ve kalbin kan pompalarken zorlanmasına yol açabiliyor. 

20 yaş ve üzeri yetişkinlerin kanındaki LDL seviyesinin desilitre başına 100 miligram olması sağlıklı kabul ediliyor. 190 miligrama ulaştığında genellikle ilaç yazılırken, Amerikan Kalp Derneği, 189 ve altı için yaşam tarzı değişikliklerine gidilmesinin yetebileceğini belirtiyor. 

Düzenli ve iyi uyumak, sigarayı bırakmak ve stresi azaltmak kolesterol seviyesini düşürebilir. 

Diğer yandan Harvard Üniversitesi T.H. Chan Halk Sağlığı Fakültesi'nden Dr. Frank B. Hu yaşam tarzında yapılacak özellikle iki değişikliğin önemli fark yaratacağını söylüyor.

1) Egzersiz yapmak

Egzersiz yapınca iyi kolesterol kan dolaşımına salınarak damarlardaki yağlı plak birikintilerini topluyor ve vücuttan atılacakları karaciğere taşıyor.

Emory Üniversitesi'nden Dr. Felipe Lobelo, haftada 150 dakika normal veya 75 dakika ağır egzersiz yapmayı tavsiye ediyor.

Uzman, yürümekten yüzmeye kadar çeşitli şekillerde egzersiz yapılabileceğini söylüyor.

Özellikle hayatında spor olmayan kişilerin kolesterol seviyesinin bu sayede düşebileceğini belirten Dr. Lobelo, bazı kişilerin istenen sonuca ulaşmasının biraz vakit alabileceğini de ekliyor.

2) Beslenme biçimini değiştirmek

Vücudun enerjisini nereden aldığı pek çok şey gibi kolesterolü de etkiliyor. 

Kırmızı et ve işlenmiş gıdaların sağlığa çeşitli şekillerde zarar verebildiği pek çok çalışmada görülürken, kolesterolle mücadelede portfolyo diyeti öne çıkıyor. 

Dr. David J.A. Jenkins tarafından geliştirilen bu beslenme biçimi, çoğunlukla bitkisel gıdaları içeriyor. 

Örneğin soya, mercimek, nohut gibi protein kaynaklarının yanı sıra yulaf, arpa, badem ve fındık tüketilmesi tavsiye ediliyor.

Bu beslenme biçimi meyve-sebze sınıfında da patlıcan, brokoli, şalgam, elma, armut ve portakal gibi besinlere odaklanıyor. Ayrıca zeytinyağı gibi sağlıklı yağlar içeriyor. 

2018'de yapılan bir araştırmada kolesterol seviyesi yüksek olsa da ilaca ihtiyaç duymayan 440 kişi bu diyeti uygulamıştı. Çalışmada kötü kolesterolün yüzde 30 oranında düştüğü kaydedilmişti. 

Yaklaşık 210 bin kişiyi 30 yıl boyunca takip eden başka bir çalışmada da bu diyeti uygulayan kişilerin kalp damar hastalığı riskinin yüzde 14 düştüğü gözlemlenmişti.

İkinci çalışmada yer alan, New York Üniversitesi'nden Dr. Andrea Glenn, bu diyetin sırrının kolesterolü düşüren farklı besinleri bir araya getirmesi olduğunu söylüyor. 

Dr. Glenn, kahvaltıya fındık eklemek ya da kırmızı et yerine nohut ve tofu tüketmek gibi küçük değişikliklerin bile kolesterolü normal seviyeye çekebileceğini belirtiyor.

Egzersiz yapmak ve beslenme biçimini değiştirmenin kolesterole iyi gelebileceğini söyleyen Dr. Hu, "Kesinlikle sihirli bir değnek yok" diye ekliyor: 

Meseleye bütünsel bir bakış açısıyla yaklaşmalıyız.

Independent Türkçe, New York Times, Healthline, National Library of Medicine, Circulation