Zayıflama iğnelerinin obezlerde kalp yetmezliği semptomlarını iyileştirdiği tespit edildi

Twitter'ın sahibi Elon Musk ve Kim Kardashian'ın zayıflama iğnesi kullandığı söyleniyor

Wegovy Paketleri (arşiv - AP)
Wegovy Paketleri (arşiv - AP)
TT

Zayıflama iğnelerinin obezlerde kalp yetmezliği semptomlarını iyileştirdiği tespit edildi

Wegovy Paketleri (arşiv - AP)
Wegovy Paketleri (arşiv - AP)

Zayıflama iğnelerinin obez hastalardaki kalp yetmezliği semptomlarını iyileştirebileceği yeni bir araştırmada belirtildi.

ABD'li araştırmacılar korunmuş ejeksiyon fraksiyonlu kalp yetmezliği (HFpEF) adı verilen rahatsızlığa sahip kilolu kişilerin tedavisinde Ozempic, Wegovy ve Rybelsus markaları altında satılan semaglutidin kullanımını araştırdı.

HFpEF, kalbin kanı normal pompalaması fakat yeterince dolamayacak kadar sert olmasıdır.

Belirtileri arasında nefes darlığı, şişkinlik ve yaşam kalitesinin düşmesine yol açabilecek fiziksel kısıtlamalar var. Şu anda birkaç HFpEF tedavisi mevcut.

Teste kalp yetmezliği ve fiziksel kısıtlılıklara sahip, vücut kitle indeksi 30'un üzerindeki 529 hasta katıldı.

Bir gruba bir yıl boyunca haftada bir kez 2,4 mg semaglutid (Wegovy olarak da bilinir), diğer gruba plasebo verildi.

Vücut ağırlığındaki değişikliklerin yanı sıra kalp yetmezliğine bağlı semptomlardaki değişiklikleri değerlendiren araştırmacılar, hastaların 6 dakika boyunca daha iyi yürüyüp yürüyemediğine baktı.

52 hafta sonrasında Wegovy verilen kişilerde vücut ağırlığının ortalama yüzde 13,3, diğer gruptakilerinse ortalama yüzde 2,6 azaldığı çalışmada tespit edildi.

Öte yandan 6 dakikada yürünen mesafedeki ortalama değişim Wegovy alanlar için 21,5, plasebo grubundakiler için 1,2 metre oldu.

Kansas City'deki Saint Luke Orta Amerika Kalp Enstitüsü'nden Dr. Mikhail Kosiborod, çalışmanın baş araştırmacısıydı.

Dr. Kosiborod, Wegovy'nin "belirtilerde, fiziksel sınırlamalarda ve egzersiz işlevinde büyük iyileşmeler sağladığını, enflamasyonu azalttığını ve plaseboya kıyasla daha fazla kilo kaybı ve daha az ciddi olumsuz vakayla sonuçlandığını" söyledi.

Bildiğimiz kadarıyla bu, HFpEF için bir tedavi stratejisi olarak özellikle obeziteyi hedef alan farmakolojik bir ajan üzerinde yapılan ilk test ve gözlemlediğimiz faydaların büyüklüğü, herhangi bir HFpEF ajanında görülen en büyüğü. Bu durum, özellikle bu savunmasız hasta grubunda etkili tedavilerin azlığı nedeniyle, klinik uygulamalarda önemli bir etkiye sahip olacak. Step-HFpEF sonuçları, obezitenin HFpEF'li hastalarda sadece eşzamanlı bir hastalık değil, asıl neden ve iyileştirici müdahale için bir hedef olduğunu açıkça gösterdiğinden, bu bulguların HFpEF'de obezitenin rolüne dair tartışmaların doğasını da değiştireceğine inanıyoruz.

Çalışmaya Wegovy üreticisi Novo Nordisk sponsor oldu.

Birleşik Krallık Ulusal Sağlık Servisi (NHS) obezitesi olan belirli gruplar için semaglutid ve liraglutid gibi kilo verdirici ilaçlar kullanılmasını onaylıyor.

Semaglutid halihazırda Birleşik Krallık'ta (BK) Ozempic markasıyla satılıyor. Diyabet tedavisinde kullanılan bu ilacın kilo kaybettirme yan etkisi var.

Birleşik Krallık Ulusal Sağlık ve Bakım Mükemmelliği Enstitüsü (NICE) önceki aylarda iştah kesici Wegovy'nin kullanımına onay vermişti ancak bu ilacın yalnızca çoğunlukla hastanelerde bulunan uzman servisler aracılığıyla temin edilebileceğini belirtmişti.

Wegovy markası altında, kilo verdirmeyi amaçlayan semaglutid ilaçları henüz BK'ye ulaşmadı.

Twitter'ın sahibi Elon Musk bu ilacı kullanırken, Kim Kardashian'ın bir zamanlar Marilyn Monroe tarafından giyilen Met Gala elbisesine sığabilmek için 16 kilo vermek amacıyla Semaglutid kullandığı söyleniyor.

 



Kovid-19'un sperme etkisi, sonraki nesilleri etkileyebiliyor

Enfekte olan babaların yavrularının beyninde, belirli genlerin aktivitesinde değişiklikler tespit edildi (Unsplash)
Enfekte olan babaların yavrularının beyninde, belirli genlerin aktivitesinde değişiklikler tespit edildi (Unsplash)
TT

Kovid-19'un sperme etkisi, sonraki nesilleri etkileyebiliyor

Enfekte olan babaların yavrularının beyninde, belirli genlerin aktivitesinde değişiklikler tespit edildi (Unsplash)
Enfekte olan babaların yavrularının beyninde, belirli genlerin aktivitesinde değişiklikler tespit edildi (Unsplash)

Kovid-19'un, erkek farelerin spermlerini hücrelerini bozarak yavrularında anksiyete görülmesine yol açabileceği tespit edildi.

Dünya Sağlık Örgütü'ne göre SARS-CoV-2 virüsünün yol açtığı pandemide en az 7 milyon kişi hayatını kaybetti. 

Kovid-19 pandemisi artık büyük ölçüde sona erse de etkileri hâlâ devam ediyor. Bunlar arasında hem hastalığın hem de karantina uygulamaları gibi müdahalelerin ruh sağlığı üzerindeki etkileri de sayılabilir. 

Avustralya'daki Florey Nörobilim ve Ruh Sağlığı Enstitüsü'nden araştırmacılar, virüsün daha sonraki nesilleri nasıl etkilediğini anlamak üzere bir çalışma yürüttü. 

Araştırmacılar, genetiği değiştirilen ve SARS-CoV-2'nin tıpkı insanlardaki gibi hücrelere girmesini sağlayan ACE2 reseptörünü taşıyan fareleri virüsle enfekte etti. Ardından virüsün erkeklerin üreme sistemini nasıl etkilediğini ve bu değişikliklerin yavrularını etkileyip etkilemediğini inceledi.

Bulguları hakemli dergi Nature Communications'ta yayımlanan çalışmada enfeksiyonun, testis iltihabına yol açtığı ve sperm kalitesini düşürdüğü gözlemlendi.

Bilim insanları bu değişikliklerin kalıcı etkileri olup olmadığını anlamak için fareleri, sağlıklı dişilerle çiftleştirildi. Kontrol grubunda da sağlıklı erkek ve dişilerin yavrulaması sağlandı.

Kovid-19'la enfekte olan babaların çocuklarının hepsinin anksiyete düzeyinin arttığı tespit edildi. Bu yavrular ve özellikle de dişiler, açık alanlardan kaçınma ve strese daha fazla tepki verme gibi davranışlar sergiliyordu.

Araştırmacılar virüsün, spermdeki DNA'yı değil, bir sonraki nesilde genlerin nasıl ifade edileceğini belirleyen RNA moleküllerini değiştirdiğini saptadı. Ekip bunlardan bazılarının beyin gelişiminde önemli olduğu bilinen genlerin düzenlenmesinde rol oynadığını söylüyor.

Ayrıca dişi yavrularda, anksiyete, depresyon ve diğer duygusal davranışları düzenleyen, beynin hipokampus bölgesindeki belirli genlerin aktivitesinde kayda değer değişiklikler görüldü.

Makalenin ortak yazarı Carolina Gubert, "Bu durum, epigenetik miras ve beyin gelişiminin değişmesiyle, yavrularda gözlemlediğimiz anksiyete artışına katkıda bulunabilir" diyor.

Araştırmacılar bunun, Kovid-19 enfeksiyonunun sonraki nesillerin davranışı ve beyin gelişimi üzerindeki uzun vadeli etkisini gösteren ilk çalışma olduğunu söylüyor.

Çalışma fareler üzerinde yapıldığından bulguların insanlar için de geçerli olup olmadığını söylemek henüz mümkün değil. Ekip ayrıca farelere yüksek doz verildiğinin ve bağışıklık sistemlerinin insanlardan farklı olduğunun da altını çiziyor.

Virüsün, sonraki nesillerin beyin gelişimini etkilemesi ihtimaline dair daha fazla araştırma yapılması çağrısında bulunuyorlar. 

Makalenin bir diğer yazarı Anthony Hannan, "Bu bulgular, Kovid-19 pandemisinin gelecek nesiller üzerinde uzun vadeli etkileri olabileceğini gösteriyor" diyerek ekliyor:

Bulgularımız insanlar için de geçerliyse, dünya çapında milyonlarca çocuğu ve ailesini etkileyerek halk sağlığı açısından önemli sonuçlar doğurabilir.

Independent Türkçe, New Atlas, AFP, Nature Communications


Uzmanlar armudun faydalarını saymakla bitiremedi

Antiinflamatuvar özelliğe sahip armut, kanser ve kalp hastalıklarına karşı faydalı (Unsplash)
Antiinflamatuvar özelliğe sahip armut, kanser ve kalp hastalıklarına karşı faydalı (Unsplash)
TT

Uzmanlar armudun faydalarını saymakla bitiremedi

Antiinflamatuvar özelliğe sahip armut, kanser ve kalp hastalıklarına karşı faydalı (Unsplash)
Antiinflamatuvar özelliğe sahip armut, kanser ve kalp hastalıklarına karşı faydalı (Unsplash)

Yine armut mevsimi geldi ve bu sonbahar meyvesi, kronik hastalık riskini ve iltihaplanmanın zararlarını azaltmaya fayda sağlayabilecek birçok faydalı besin sunuyor.

Peki armudun aynı zamanda lif açısından en zengin ikinci meyve olduğunu da biliyor muydunuz?

Bir tanesi 6 gram lif içeren armut, 7 gram barındıran orman meyvelerinin hemen arkasından geliyor.

Bu yumuşak çekirdekli meyve ayrıca önerilen günlük değerin yaklaşık yüzde 21'ini karşılıyor; Amerikalı yetişkinlerin çoğu bu miktarı almıyor. UCSF Health'e göre beslenme yoluyla toplam 25 ila 30 gram lif tüketilmeli.

Houston Methodist'te sağlıklı yaşam diyetisyeni olan Amanda Beaver, "Sanırım çoğu kişi lifi yalnızca bağırsaklara iyi gelmesi veya kabızlığı önlemesiyle ilişkilendiriyor" diyor. 

Mide-bağırsak sağlığında önemli roller oynasa da lifin faydaları bunun çok ötesine de uzanıyor.

Lif, sindirimi kolaylaştırır, bağırsak sağlığını destekler, kan şekerini düzenler, kolesterol seviyelerini dengeler ve daha uzun süre tokluk hissi verir.

Beaver'a göre bu karbonhidrat türü kalp hastalığı, tip 2 diyabet ve kalın bağırsak kanseri riskini azaltabilir.

Diyetisyen, "Kalp hastalığı Amerikalıların bir numaralı katili, bu nedenle lifin en önemli faydalarından biri kalp ve damarlara yönelik" ifadelerini kullanıyor.

Sadece 100 kalori olan orta boy bir armut bu faydaları sağlayabilir ancak kabuğunu soymamak gerekiyor.

USA Pears'a göre armuttaki lifin çoğu kırmızı, sarı veya yeşil kabuklarda yer alıyor. Antioksidanların çoğu da kabukta. Antioksidanların, iltihapların kansere ve kalp hastalığına yol açabilen etkileriyle savaştığı saptanmıştı.

Ancak ister bütün bir armut yiyin, ister doğrayıp salatanıza katın, armutlar çeşitli kritik vitaminleri ve temel mineralleri içerir.

Bir armutta 8 miligram C vitamini var ve bu, soğuk aylarda solunum yolu virüsleri yayılırken bağışıklık sistemini güçlü tutmayı sağlayabilir.

ABD Ulusal Yaşlanma Konseyi'ne göre bu çok yönlü meyve, sodyumu dengeleyebilen, kan damarlarını gevşetebilen ve kan basıncını düşürebilen potasyum açısından da iyi bir kaynak.

Cleveland Clinic'e konuşan kayıtlı diyetisyen Beth Czerwony, "Armut çok sağlıklı ve çoğu insan bu meyveyi çok iyi tolere eder" diyor.

Canınız tatlı bir şeyler çekiyorsa mükemmel bir atıştırmalıktır.

Independent Türkçe


Kilo verme ilaçlarının en belirgin yan etkileri neler?

GLP-1 adı verilen bir grup kilo verme ilacı (Reuters)
GLP-1 adı verilen bir grup kilo verme ilacı (Reuters)
TT

Kilo verme ilaçlarının en belirgin yan etkileri neler?

GLP-1 adı verilen bir grup kilo verme ilacı (Reuters)
GLP-1 adı verilen bir grup kilo verme ilacı (Reuters)

Son yıllarda, Ozempic, Wegovy ve Zepbound gibi GLP-1 ilaçları yaygın olarak kullanılmaya başlandı. Bu ilaçlar yıllardır tip 2 diyabet tedavisinde kullanılıyor olsa da, ABD Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) tarafından kilo verme için de onaylandı. Söz konusu ilaçlar ayrıca, belirli kanser türleri, kalp hastalıkları ve bilişsel gerileme riskini azaltmaya da yardımcı oluyor.

HuffPost tarafından yayınlanan bir rapora göre, obezite uzmanı Dr. Holly Lofton, “Bu ilaçlar, açlık hissini azaltarak, midenin boşalmasını yavaşlatarak ve yağ hücrelerinin hormonal olarak küçülmesine neden olarak etki eder” dedi.

Bu ilaçlar milyonlarca insanın kilo vermesine ve ciddi sağlık sorunları riskini azaltmasına yardımcı olsa da, diğer tüm tedaviler gibi faydaları kadar riskleri de var.

Illinois'daki Rush Üniversitesi'nde Aile ve Koruyucu Hekimlik Anabilim Dalı Başkanı olan Dr. Naomi Parrella, “Bu ilaçlar çok güçlü” dedi. Parrella, potansiyel yan etkilerin özellikle bu ilaçların gücüne bağlı olduğunu belirtti.

GLP-1 ilaçlarını kullanan herkes yan etki yaşamaz, ancak bazıları yaşar; bunlar hafiften hayati tehlikeye kadar değişebilir.

Aşağıda, doktorlar GLP-1 ilaçlarının en yaygın yan etkilerini ve bu semptomları önlemenin en iyi yollarını paylaşıyor:

Kusma, mide bulantısı ve sindirim sorunları

Dr. Lofton, “En sık bildirilen yan etkiler sindirim sistemi ile ilgilidir: mide bulantısı, kabızlık, ishal ve kusma” dedi.

Ancak, herkes bu semptomları yaşamaz. Klinik çalışmalarda, mide bulantısı en yaygın yan etkiydi ve GLP-1 ilaçları kullananların yüzde 44'ünü etkiledi.

Dehidrasyon ve besin eksikliği

Dr. Lofton, GLP-1 ilaçları alan birçok kişinin, ilaç almadan önce olduğu kadar sık açlık ve susuzluk sinyalleri almadığını açıkladı.

Bu durum yaygın olmakla birlikte, kontrol edilmezse dehidrasyon veya vücutta temel besin maddelerinin eksikliği gibi sağlık sorunlarına yol açabilir.

Dr. Parrella, “Bazı insanlar yeterince yemek yemiyor veya içmiyor olabilir, bu da dehidrasyon veya elektrolit tükenmesi ile ilişkili risklere, hatta protein veya lif gibi önemli besin maddelerinin eksikliğine neden olabilir” ifadesini kullandı.

Parrella, bu ilaçları kullanan kişilerin genellikle daha çabuk tok hissettiklerini, bu nedenle daha az yediklerini ve dolayısıyla vücutlarının ihtiyaç duyduğu besinleri daha az aldıklarını bildirdi.

Diş çürümesi ve diş eti hastalıkları

Dr. Elizabeth Walton'a göre, GLP-1 ilaçlarını kullananlarda en sık görülen ağız sağlığı yan etkileri, diş eti hastalıkları ve diş çürümesi artışıdır.

GLP-1 ilaçları tükürük üretimini azaltır. Walton, “GLP-1 ilaçları kullanan hastalar genellikle ağız kuruluğundan mustariptir ve bu da diş çürümesi ve diş eti hastalığının artmasına neden olur” dedi.

“Tükürük dişlerimizin üzerinde koruyucu bir bariyer oluşturur ve diş etlerini nemlendirir” diyen Walton, ağızda tükürük salgısının azalmasıyla kişinin bakterilerin ürettiği asitlere karşı daha duyarlı hale geldiğini ve bunun da diş eti hastalıklarına ve diş çürümesine yol açtığını belirtti.

Daha ciddi yan etkiler

Dr. Parrella, “Sıkça bahsedilen bir yan etki, pankreas iltihabı olan pankreatittir. Bu ilaçlar, pankreasın biraz daha fazla çalışmasını sağlayarak, kan şekerini yükselten yiyecekler yediğinizde daha fazla insülin salgılamasını amaçlamaktadır” ifadelerini kullandı.

Pankreatit, şiddetli karın ağrısı, sürekli kusma veya ateş gibi semptomlar ortaya çıktığında acil tıbbi müdahale gerektiren ciddi bir tıbbi durumdur.

“Basitçe söylemek gerekirse, bir kişi nişasta veya şeker açısından zengin yiyecekler yediğinde, pankreas bu ilaçlarla daha fazla çalışmak zorunda kalır ve normalden daha fazla insülin salgılar” diyen Parrella, pankreasın aşırı aktivitesinin bazı kişilerde pankreatite yol açabileceğini ifade etti.

Dr. Lofton, GLP-1 ilaçlarının kullanımının safra kesesi taşları ve kolesistit ile de ilişkili olabileceğini belirtti.

Lofton, “Bir kişi çok kusarsa, ciddi şekilde susuz kalabilir ve bu da böbrek yetmezliğine yol açabilir” dedi. Ayrıca Parrella'nın ‘yiyeceklerin bir yerde takılıp kalması nedeniyle hareket etmemesi’ olarak tanımladığı bağırsak tıkanıklığı da ortaya çıkabilir. Parrella, dehidrasyon ve sindirim sisteminin yavaşlamasının bu tıkanıklığa katkıda bulunabileceğini bildirdi.

Tüm bu sağlık sorunları acil tıbbi müdahale gerektirir. Ancak iki doktorun da açıkladığı gibi, sorun, semptomların GLP-1 ilaçlarının kusma, mide bulantısı ve hazımsızlık gibi bazı hafif yan etkileriyle benzer olabilmesidir. Bu da geçici bir semptom ile acil müdahale gerektiren bir durumun ayırt edilmesinde kafa karışıklığına yol açabilir.

Parrella, “Nadiren görülse de, midenin yiyecekleri ileriye doğru hareket ettirmeyi durdurduğu gastroparesis olarak bilinen ciddi bir durum da söz konusu olabilir” dedi.

Parrella, bu sorunun kalıcı olduğunu ve ilacın kesilmesinden sonra bile geçmediğini ifade etti.