Doğal güneş koruyucu görevi gören gıdalar

Doğal güneş koruyucu görevi gören gıdalar
TT

Doğal güneş koruyucu görevi gören gıdalar

Doğal güneş koruyucu görevi gören gıdalar

Çoğu zaman uzun süre güneş ışınlarına maruz kalıyoruz. Bu cildimize zarar verebilir ve cilt kanserine yol açabilir. Dolayısıyla cildi güneşten korumak son derece önemlidir. Güneşten korunmak sadece cilt kanserine karşı bir önlem değil ayrıca cilt sağlığını ve genel refahı korumanın hayati bir adımdır.

Gerek sprey gerekse krem ​​formunda olsun, günlük cilt bakım rutinimizin vazgeçilmez bir unsuru haline gelen güneş koruyucuları ve losyonların kullanımı yaygınlaşıyor. Güneş koruyucular, cilt üzerinde zararlı ultraviyole (UV) ışınlarını emen veya yansıtan koruyucu bir bariyer oluşturarak, bunların hassas deri altı katmanlarına nüfuz etmesini sağlayarak zarar vermesini önlüyor.

JAMA Dermatology’de yayınlanan bir araştırmaya göre, düzenli olarak güneş kremi kullanan gençlerin cilt kanserine yakalanma olasılığı önemli ölçüde azalıyor.

Benzer şekilde Klinik Onkoloji Dergisi’nde yayınlanan başka bir çalışmanın sonuçları, düzenli güneş koruyucu uygulamasının yetişkinlerde cilt kanserine karşı koruyucu faydalar sağladığını gösteriyor.

Güneş kremleri bizi korumada çok önemli bir rol oynasa da sıklıkla gözden kaçırılan bir diğer savunma da yediğimiz gıdalara dayanıyor.

‘Onlymyhealth’ tarafından yayınlanan bir rapora göre, doğa bize doğal bir güneş koruyucu görevi görebilecek ve cildimizin UV hasarına karşı savunma görevi gören birçok yenilebilir element sağlıyor.

Bu gıdalar UV engelleyici özelliklere sahip bileşikler içeriyor. Bu da cildinizi içten dışa korumaya yardımcı oluyor.

İşte doğal güneş koruyucu olarak kullanabileceğiniz bazı gıdalar:

Domates

Domates, canlı kırmızı rengini veren güçlü bir antioksidan olan likopen açısından zengindir. Likopenin UV ışınlarının neden olduğu zararlı serbest radikalleri nötralize ederek, güneş yanığı ve cilt yaşlanması riskini azalttığı tespit edildi.

İster salatalarda ister sade taze dilimlerde olsun beslenmenize domates eklemek, cildinizin doğal savunmasına güzel bir destek sağlayabilir.

Yapraklı sebzeler

Ispanak, lahana ve pazı gibi koyu yapraklı yeşillikler beta-karoten ve lutein gibi besinlerle doludur.

Nutrients dergisine göre kırışıklıklara, güneş hasarına ve hatta cilt kanserine karşı koruma sağlar.

Kırmızı orman meyveleri

Dut ve çilek, antosiyaninler de dahil olmak üzere antioksidanlar açısından zengindir. Bu antioksidanlar, UV ışınlarının neden olduğu cilt hasarını azaltarak cildin elastikiyetini ve esnekliğini korumaya yardımcı olur. Cildinizi korumak için atıştırmalık olarak bir avuç çilek tüketebilirsiniz.

Yeşil çay

Yeşil çay, antiinflamatuar ve ışıktan koruyucu etkileriyle bilinen kateşinleri içerir.

Nutrients dergisinde yayınlanan bir araştırma, düzenli yeşil çay tüketiminin cildin UV hasarına karşı direncini artırabildiğini ve doğal iyileşme süreçlerini destekleyebileceğini gösteriyor.

Havuç

Havuç, vücudun A vitaminine dönüştürdüğü bir bileşik olan beta-karoten açısından zengindir. A vitamini cilt sağlığında çok önemli bir rol oynar, hasarlı cilt dokusunun onarılmasına yardımcı olur ve UV ilişkili hücre mutasyonlarına karşı koruma sağlar.

Güneş koruyucuyu uygulamak cildinizi dışarıdan korumak için hala gerekli olsa da bu gıdaları beslenmenize dahil etmek cildinizi içeriden de korumanın çok yönlü bir yolunu sağlayabilir.



Yiyeceklerin yapısının tokluk hissinde rol oynayabileceği tespit edildi

Besin değeri aynı olan gıdaların hücre yapısındaki farklılıklar, tokluk hissinde kayda değer bir etki yaratabiliyor (Unsplash)
Besin değeri aynı olan gıdaların hücre yapısındaki farklılıklar, tokluk hissinde kayda değer bir etki yaratabiliyor (Unsplash)
TT

Yiyeceklerin yapısının tokluk hissinde rol oynayabileceği tespit edildi

Besin değeri aynı olan gıdaların hücre yapısındaki farklılıklar, tokluk hissinde kayda değer bir etki yaratabiliyor (Unsplash)
Besin değeri aynı olan gıdaların hücre yapısındaki farklılıklar, tokluk hissinde kayda değer bir etki yaratabiliyor (Unsplash)

Bilim insanları yiyeceklerin yapısının tokluk hissini etkileyebildiğini tespit etti. 

Obezite gibi hastalıkların artışında modern beslenme alışkanlıkları kritik bir rol oynuyor. Ultra işlenmiş gıdalar da bu sorunun temel nedenleri arasında sayılıyor.

Öte yandan bu yiyecekler genellikle yağ, şeker ve tuz gibi sağlığa risk teşkil ettiği bilinen besinleri de yüksek miktarda içeriyor. Uzmanlar gıdaların nasıl "işlendiğinin" gözden kaçabileceğini söylüyor.

Birleşik Krallık'taki Imperial College London ve Quadram Enstitüsü'nden araştırmacılar gıdaların yapısının, etkilerini nasıl değiştirdiğini anlamak üzere bir çalışma yürüttü.

Bulguları hakemli dergi Nature Metabolism'de yayımlanan çalışmada 10 sağlıklı yetişkin 4 günlüğüne bir kliniğe yerleştirildi. Katılımcılara beslenme sondası takılarak mide ve üst ince bağırsaklarından düzenli numune alındı. Böylece gıdaların nasıl sindirildiği ve bunun bağırsaktaki metabolizma sonucu ortaya çıkan maddeleri nasıl etkilediği değerlendirildi.

Katılımcılar, hücreleri kırılmış veya bütün haldeki nohut unundan yapılan lapalarla beslendi. Yani bir lapadaki nohutlar, geleneksel nohut unu yapımında olduğu gibi doğal hücre yapısı bozulacak şekilde işlenmişti. Diğerindeyse hücrelerin bozulmaması için farklı bir işlem uygulandı.

Araştırmacılar, besin değerleri birebir aynı olan bu gıdaların vücutta farklı etkilere yol açtığını gözlemledi. 

Hücre yapısı bozulan nohut unundan yapılan lapa, daha hızlı sindirilerek kandaki glikoz seviyesini, diğer lapaya kıyasla 2 ila 4 kat daha fazla yükseltti.

Parçalanmamış hücrelere sahip gıda ise daha yavaş sindirildi. Ayrıca iştahı bastırmasıyla bilinen GLP-1 ve PYY hormonları daha uzun süre boyunca salgılandı. Katılımcılar da daha uzun süre tokluk hissettiğini bildirdi. 

Çalışmanın çok az kişiyle yapılmış olması gibi önemli bir sınırlılığı var. Ancak bulgular obezite ve tip 2 diyabetle mücadelede, gıdaların yapısının kayda değer bir rol oynayabileceğine işaret ediyor.

Makalenin yazarlarından Gary Frost "Gıdaların yapısının değiştirilmesi, nihayetinde halkı tip 2 diyabet gibi kronik hastalıklardan korumaya katkı sağlayabilir ve bu araştırma bu yüzden çok heyecan verici" diyor.

Çalışmanın bir diğer yazarı Mingzhu Cai ise zayıflama iğnelerinin başarısına değinerek şu ifadeleri kullanıyor:

Ozempic gibi GLP-1 agonistleri hakkında çok fazla tartışma dönüyor. Doğal GLP-1 seviyeleri asla bu ilaçların dozuna ulaşmayacak olsa da nasıl ve nerede salındığını anlayarak vücudumuzun üretebileceği dozları artırma şansımız var.

Bulgular, gıdaların işlenme biçimindeki farklılıkların yalnızca tokluk hissini artırmakla kalmayıp daha sağlıklı sonuçlar da doğurabileceğini gösteriyor.

Independent Türkçe, Imperial College London, Quadram Enstitüsü, Nature Metabolism