Polonya’da 23 kişiyi öldüren lejyoner hastalığı hakkında ne biliyoruz?

Dünya Sağlık Örgütü, kirli suyun içilmesi sonucu lejyoner hastalığı ile enfeksiyon oluşabileceğini belirtiyor (Reuters)
Dünya Sağlık Örgütü, kirli suyun içilmesi sonucu lejyoner hastalığı ile enfeksiyon oluşabileceğini belirtiyor (Reuters)
TT

Polonya’da 23 kişiyi öldüren lejyoner hastalığı hakkında ne biliyoruz?

Dünya Sağlık Örgütü, kirli suyun içilmesi sonucu lejyoner hastalığı ile enfeksiyon oluşabileceğini belirtiyor (Reuters)
Dünya Sağlık Örgütü, kirli suyun içilmesi sonucu lejyoner hastalığı ile enfeksiyon oluşabileceğini belirtiyor (Reuters)

Dünya Sağlık Örgütü (WHO) dün (Perşembe) Polonya’da lejyoner hastalığına bağlı ölümlerin sayısının, 7 Eylül’den bu yana yeni vaka kaydedilmemesine rağmen 23’e ulaştığını duyurdu. Peki bu bakteriyel hastalık nedir ve nasıl yayılıyor?

Lejyoner hastalığı

Şarku’l Avsat’ın WHO’nun internet sayfasından aktardığına göre bazı bakteri türleri lejyoner hastalığına neden oluyor. Hastalığa neden olan bir bakteri türü olan Legionella pneumophila, ilk kez 1977 yılında, ABD’de 1976 yılında bir kongre merkezinde şiddetli zatürre salgınının nedeni olarak gösterildi.

Hastalığın en yaygın nedeni dünya çapında doğal su ortamlarında bulunan tatlı su Legionella pneumophila bakterisinin bir türü teşkil ediyor.

İnsanlar, Legionella bakterisi ile kirlenmiş su buharını soluyarak veya bu bakteriyle kirlenmiş suyu içerek Lejyoner hastalığına yakalanabilir. Bakteriler, sıcaklığın 20 ile 50 santigrat derece arasında olduğu su sistemlerinde yaşıyor ve büyüyor.

Enfeksiyon belirtileri

Lejyoner hastalığı akciğer ve akciğer dışı enfeksiyonlar olarak görülüyor. WHO’nun internet sitesinde belirttiği üzere akciğer dışı enfeksiyonlar iki ile beş gün arasında sürüyor. Grip gibi kendiliğinden iyileşir ve kuluçka süresi birkaç saatten 48 saate kadar değişiyor.

Başlıca belirtileri yüksek ateş, titreme, baş ağrısı ve kas ağrısından oluşuyor. Bu tür enfeksiyon ölümlere neden olmuyor.

İkinci tip lejyoner hastalığı olan pulmoner form ise en tehlikelisi olarak biliniyor ve kuluçka süresi iki ila 10 gün arasında değişiyor. İlk aşamada belirtiler yüksek ateş, iştahsızlık, baş ağrısı ve uykuya olarak ortaya çıkıyor.

Hastaların yüzde 50’ye kadar büyük bir yüzdesi balgamdan muzdarip olabiliyor. Hastaların yaklaşık üçte birinde kanlı balgam görülüyor. Hastalığın şiddeti hafif bir öksürükten ölümcül zatürreye kadar değişebiliyor. Ölüm, solunum yetmezliği ile birlikte zatürrenin kötüleşmesi sonucu meydana gelebiliyor.

Lejyoner hastalığı genellikle hastanın ilk hafta tedavi görmemesi durumunda kötüleşiyor. Pulmoner formdan iyileşme için antibiyotiklerle tedaviyi uygulanması gerekiyor.

WHO şu ana kadar enfeksiyonun insanlardan insanlara doğrudan bulaştığının bildirilmediğini açıkladı.

Kuruluş, Legionella bakterisinin en yaygın yayılma biçiminin, kirli sudaki damlacıkların solunması yoluyla olduğunu belirtiyor.

Enfeksiyon kaynakları

Legionella bakterisinin yayılmasıyla bağlantılı olan aerosol kaynakları arasında klima soğutma sistemleri, sıcak ve soğuk su sistemleri, hava nemlendiriciler ve jakuziler yer alıyor. Enfeksiyon ayrıca kirli su veya kirli buzun tüketilmesiyle meydana gelebiliyor.

WHO, lejyonelloz enfeksiyonlarının dünyanın her yerinde görüldüğünü, Avrupa, Avustralya ve ABD’de yılda bir milyon kişide yaklaşık 10-15 enfeksiyon vakasının tespit edildiğini belirtiyor.



"Hastaların kanıyla kırık kemikleri tedavi edecek" implant geliştirildi

Kanla geliştirilen yeni malzeme, kemik tedavisinde çığır açabilir (Nottingham Üniversitesi)
Kanla geliştirilen yeni malzeme, kemik tedavisinde çığır açabilir (Nottingham Üniversitesi)
TT

"Hastaların kanıyla kırık kemikleri tedavi edecek" implant geliştirildi

Kanla geliştirilen yeni malzeme, kemik tedavisinde çığır açabilir (Nottingham Üniversitesi)
Kanla geliştirilen yeni malzeme, kemik tedavisinde çığır açabilir (Nottingham Üniversitesi)

Bilim insanları, hastaların kendi kanını kullanarak kırık kemiklerini tedavi etme potansiyeli taşıyan implant geliştirdi. 

İnsan vücudu yaralandığı zaman kendini iyileştirmede epey becerikli. Kan pıhtılaşarak küçük kesikleri tamir ederken, daha büyük hasarlarda bunu yapamıyor.

Birleşik Krallık'taki Nottingham Üniversitesi'nden araştırmacılar, vücudun kendini onarma becerisini daha üst düzeye taşıyacak bir malzem

Yaralanma durumunda kan, rejeneratif hematom (RH) denen yapılar kurarak dokuyu tamir ediyor. 

Bilim insanları laboratuvarda geliştirdikleri peptit amfifil denen proteinleri, insan kanına ekleyerek RH'nin daha etkili bir şekilde gerçekleşmesini sağladı. 

Bulgularını hakemli dergi Advanced Materials'ta yayımlayan ekip, peptitler sayesinde daha sağlam RH'ler kurulduğunu ve onarım sürecine dahil olan pek çok hücrenin etkin bir şekilde çalıştığını kaydetti.

Araştırmacılar ayrıca yeni malzemenin istendiği gibi değiştirilip üç boyutlu baskısının alınabileceğini söylüyor.

Makalenin ortak yazarı Dr. Cosimo Ligorio "İnsanların kanını kolayca ve güvenli bir şekilde, son derece rejeneratif implantlara dönüştürme imkanı gerçekten heyecan verici" diyerek ekliyor:

Kan pratikte ücretsiz ve hastalardan nispeten yüksek miktarda kolayca elde edilebilir.

Ekip, kafataslarında küçük kısımların çıkarıldığı sıçanlarda yeni yöntemi test etti. Hayvanların kanına sentetik peptitlerin eklenmesiyle üretilen güçlü RH'ler kafatasındaki boşluklara yerleştirildi.

İmplantın eklendiği sıçanlardaki yeni kemik oluşumu seviyesi, 6 haftanın ardından yüzde 62 olarak kaydedilirken, tedavi edilmeyen hayvanlarda bu oran sadece yüzde 30'du.

Halihazırda kullanılan yapay kemikle tedavi edilen sıçanlardaysa yüzde 50 civarında iyileşme gözlemlendi. 

Yeni implant insanlara uygulanmadan önce daha fazla araştırmaya ihtiyaç duyulsa da bilim insanları bulguların umut verdiğini düşünüyor. 

Çalışmaya liderlik eden Prof. Alvaro Mata: "Bu 'biyo-işbirliğine dayalı' yaklaşım, doğal iyileşme sürecinin mekanizmalarını kullanıp geliştirerek rejeneratif malzemeler üretme fırsatı sunuyor" diyor.

Independent Türkçe, Science Alert, BBC, New Atlas, Advanced Materials