Beslenme uzmanı, Akdeniz diyeti sırasında yapılan hatayı açıkladı

"Döner ve falafel yiyip sofraya sebze koymadan Akdeniz diyeti yapılmaz"

Akdeniz diyetinde kırmızı et, diğer et ürünleri ve hayvansal yağlar daha az tüketiliyor (Unsplash)
Akdeniz diyetinde kırmızı et, diğer et ürünleri ve hayvansal yağlar daha az tüketiliyor (Unsplash)
TT

Beslenme uzmanı, Akdeniz diyeti sırasında yapılan hatayı açıkladı

Akdeniz diyetinde kırmızı et, diğer et ürünleri ve hayvansal yağlar daha az tüketiliyor (Unsplash)
Akdeniz diyetinde kırmızı et, diğer et ürünleri ve hayvansal yağlar daha az tüketiliyor (Unsplash)

İspanya'da bilim insanlarının yaptığı yeni bir çalışmada, egzersizlerle birlikte uygulanan Akdeniz diyetinin, vücutta yaşlanmaya bağlı yağlanma ve kas kaybı gibi etkilere karşı koyabildiğini ortaya koydu.

Hakemli bilimsel dergi JAMA Network Open'da yayımlanan çalışmada, aşırı kilodan mustarip orta yaşlı veya yaşlı 1521 katılımcı rastgele iki gruba ayrıldı.

Birinci grup, kalori alımını yüzde 30 azaltıp, fiziksel aktivitelerini artırdığı Akdeniz diyetini uyguladı.

İkinci grup, kalori kısıtlaması veya fiziksel aktivitede değişikliğe gitmediği bir Akdeniz diyeti modeli uyguladı.

Araştırmacılar, üç yıl süren deney boyunca ilk gruptaki katılımcıların bedenlerinde ''klinik olarak anlamlı" değişiklikler yaşadığını belirtti.

Gözle görülür yağ kaybı 

İlk gruptaki katılımcıların bu rutini devam ettirdikleri ilk yıldan itibaren göbek bölgesinde yüzde 5 veya daha fazla yağ kaybı olduğu görüldü.

Araştırmada yer almayan beslenme uzmanı ve diyetisyen Ilana Muhlstein, Akdeniz diyetinin yıllardır dünyanın en sağlıklı beslenme modellerinden biri olduğuna dikkat çekti. 

Akdeniz diyetinin geniş bir beslenme yelpazesi olduğunu belirten Muhlstein, listenin fasulye, baklagiller, tam tahıllı gıdalar, sağlıklı yağlar, kuruyemiş ve su ürünleri içeren ana yemekleri içerdiğini aktardı.

Kalorisi kısıtlanmış Akdeniz mutfağı, daha fazla protein ve daha az ilave şeker içeriyor. Öte yandan diyette, kurutulmuş meyveler yerine daha çok taze sebze ve meyve tüketiliyor.

Sebze tüketmek çok önemli 

Ancak Akdeniz diyetinde birçok Amerikalının gözden kaçırdığı noktalar olduğunu ifade eden Muhlstein, bu beslenme programında sebzelerin bolluğuna işaret ediyor. 

Dünya Sağlık Örgütü'ne göre bel çevresinin kadınlarda 80, erkeklerde 94 cm'den fazla olması riskliyken kadınlarda 88, erkeklerdeyse 102 cm üzeri obez kategorisinde (AFP)
Dünya Sağlık Örgütü'ne göre bel çevresinin kadınlarda 80, erkeklerde 94 cm'den fazla olması riskliyken kadınlarda 88, erkeklerdeyse 102 cm üzeri obez kategorisinde (AFP)

Besleyici ve düşük kalorili bu gıdaların Amerikan toplumunda pek tercih edilmediğini belirten diyetisyen, İsrail ve Yunanistan gibi ABD'ye kıyasla daha iyi kalp-damar sağlığına sahip ülkelerde her öğün, bol sebze tüketildiğine dikkat çekti.

Örneğin humus ve cacık gibi mezelere her zaman dilimlenmiş salatalık ve karışık salatanın eşlik ettiğini söyleyen Muhlstein, ABD'lilerin Akdeniz mutfağından yemekler yerken asıl noktayı kaçırdığını belirtti:

ABD'de insanların pide, şavurma, falafel gibi yüksek kalorili Akdeniz lezzetlerini neredeyse hiç sebze olmadan tükettiğini görüyorum.

Muhlstein, sağlıklı kiloya ulaşmak ve onu korumak isteyenlere pideyi azaltma, tabaklarının yarısını közlenmiş patlıcan, şalgam, salata gibi Akdeniz diyetinin temel gıdalarıyla doldurma tavsiyesi verdi.

Akdeniz'de yaşayan insanların aktif bir yaşam sahibi olduğunu da belirten Muhlstein, günde en az 45 dakika egzersiz yapmanın önemine vurgu yaptı.

Independent Türkçe



Beyin tümörünü yarıya indiren yenilikçi radyoterapi tedavisi umut vadediyor

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters
TT

Beyin tümörünü yarıya indiren yenilikçi radyoterapi tedavisi umut vadediyor

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters

Yeni bir radyasyon tekniği sayesinde hayatı tehdit eden beyin tümörünün önemli ölçüde küçültüldüğünü, hastalığın tamamen ortadan kaldırılabileceğine dair umutları da artırdı.

University College London Hospitals NHS Foundation Trust'taki doktorlar, çoğu insanı sadece 18 ay içinde öldüren bir kanser olan glioblastoma tedavisine yönelik yeni bir klinik çalışma yürütüyor. Bu tedaviyle doğrudan tümöre hassas dozlarda radyasyon enjekte edilerek, kanser hücrelerini etkili bir şekilde hedef alıp yok ederek hastalığı ortadan kaldırmayı amaçlıyor.

Bazı glioblastoma tümörleri immünoterapiye yanıt verebilse de, bu yanıt şu anda yalnızca enfeksiyon ve kanama riski taşıyan bir prosedür olan cerrahi beyin biyopsisi yoluyla değerlendirilebiliyor.

Bu nedenle, glioblastoma tümörleri nadiren tümörü çıkarmak için ameliyattan önce biyopsi yapılmakta ve hastalar durumlarını iyileştirebilecek ileri tedavilere erişememektedir.

Araştırmacıların, riskli bir biyopsiye gerek kalmadan immünoterapi ilaçlarından faydalanabilecek hastaları belirleyebilecek yeni bir görüntüleme tekniği geliştirmesiyle birlikte umutlar yeşeriyor.

Şarku’l Avsat’ın araştırmayı yürüten sağlık ekibinden edindiği bilgilere göre Luton'da yaşayan 62 yaşındaki mühendis Paul Reid, denemeye katılan ilk hasta oldu ve tümörünün sadece birkaç hafta içinde yarı yarıya küçüldü.

Ameliyat sırasında cerrahlar tümörün mümkün olduğunca büyük bir kısmını çıkardılar ve ardından ince bir tüp aracılığıyla tümöre bağlanan Ommaya rezervuarı adı verilen küçük bir tıbbi cihazı kafa derisinin altına yerleştirdiler. UCLH nükleer tıp ekibi, İyot-123 içeren bir PARP inhibitörü olan ATT001 adlı bir ilacı doğrudan tümöre enjekte ederek hassas dozlarda radyasyon verilmesine yardımcı oluyor.

İlaç, çevredeki sağlıklı dokuyu korurken kanser hücrelerini hassas bir şekilde hedef alıp yok ettiği için dört ila altı hafta boyunca haftalık olarak veriliyor.

 Bir türlü geçmeyen şiddetli baş ağrıları yaşamaya başlayan Reid, iki hafta sonra eşi Pauline yüzünün bir tarafının sarktığını fark etti ve bunun bir felç olabileceği şüphesiyle hemen Luton ve Dunstable Üniversite Hastanesi A&E'ye gittiler.  Burada yapılan tetkiklerde Reid'in beyninde büyük bir kitle olduğunu gösterdi.

Acilen Londra'daki Queen Square'de bulunan Ulusal Nöroloji ve Nöroşirürji Hastanesi'ne götürülen Reid, burada kendisine glioblastom teşhisi konulduğuna dair şok edici haberi aldı.

27 Aralık 2023'te tümörün mümkün olduğunca büyük bir kısmını çıkarmak için ameliyat edilen Reid, ardından kalan hücreleri hedef almak için radyoterapi ve kemoterapi tedavisi gördü. Temmuz ayında tümör yeniden büyümeye başladı.

Bunun üzerine, daha önce klinik araştırmada yer almayı kabul etmiş olan Reid'e UCLH'deki yeni denemeye katılma fırsatı sunuldu.

Reid tedevi süreci ile ilgili şu ifadeleri kullandı: “Tümörün agresif doğası nedeniyle geri dönebileceğinin farkındaydım ve prognozun iyi olmadığını bilmeme rağmen, seçenekleri araştırmaya hazırdım. Bu çalışma benim için bir can simidi oldu, özellikle de veriler hayatta kalma şansımın bir yılı geçmeyebileceğini gösterdiği için. Çalışmaya katılma fırsatı bulduğum için çok minnettarım ve enjeksiyonlardan herhangi bir yan etki yaşamadım. Hiçbir şeyden korkmuyorum.

Hayat karşımıza kontrol edemeyeceğimiz şeyler çıkarıyor. Bu tedavi işe yararsa harika, yaramazsa da sorun değil... Kaybedecek hiçbir şeyim yoktu. Bir umutla tedavi denemesine katıldım"

University College London Hospitals NHS Foundation Trust'tan Onkolog Dr. Paul Mulholland  baş araştırmacı olarak süreci planladı.

Çalışma, tedavisi zor kanserler için hedefe yönelik radyoterapi tedavileri geliştiren biyoteknoloji şirketi Ariceum Therapeutics tarafından desteklenmektedir.

Dr. Mulholland tedavi sürecine dair şu ifadeleri kullandı: “Şimdiye kadarki tedavi çok basit ve sorunsuzdu. İlaçtaki radyasyon, yalnızca tümör hücrelerini hedef alacak şekilde ve çok küçük bir dozda hassas bir şekilde yönlendiriliyor. Radyasyon doğrudan tümör hücrelerini hedef alarak onları yok etmede son derece etkili oluyor.  Şu ana kadar ilk hastada tümör yüzde 50'ye varan oranda küçüldü. Tarama sonuçlarını hastayla birlikte gözden geçirdik ve tedaviden sonraki son tarama tümörün boyutunda önemli bir azalma olduğunu gördük, bu da bu şiddette bir tümör için inanılmaz bir başarı.”

Doktorlar şu anda denemenin ilk aşamasında ayda bir hastayı tedavi ediyor, ancak yakında denemeyi daha fazla hastayı içerecek şekilde genişletmeyi planlıyorlar.

Dr Mulholland sözlerini şu ifadeleri sonlandırıdı: “Radyasyon dozu deneme süresince kademeli olarak artacak ve daha sonra ilacı bağışıklık sisteminin kanserle savaşmasına yardımcı olan bir immünoterapi ile birleştirerek 40 hastayı tedavi etmeyi hedefliyoruz. Amacımız bu hastalığı tamamen ortadan kaldırmak ve özellikle de beynin hep aynı bölgesinde ortaya çıktığı için bunun başarılabileceğine veriler var.”