Uzmanlar sağlığa en çok zarar veren 7 içeceği sıraladı

Ciddi rahatsızlıklara yol açabilir

Uzmanlar, maden suyuna ya da suya taze meyve, fesleğen, nane gibi bitkiler ekleyerek içeceği hareketlendirmeyi öneriyor (Pixabay)
Uzmanlar, maden suyuna ya da suya taze meyve, fesleğen, nane gibi bitkiler ekleyerek içeceği hareketlendirmeyi öneriyor (Pixabay)
TT

Uzmanlar sağlığa en çok zarar veren 7 içeceği sıraladı

Uzmanlar, maden suyuna ya da suya taze meyve, fesleğen, nane gibi bitkiler ekleyerek içeceği hareketlendirmeyi öneriyor (Pixabay)
Uzmanlar, maden suyuna ya da suya taze meyve, fesleğen, nane gibi bitkiler ekleyerek içeceği hareketlendirmeyi öneriyor (Pixabay)

Beslenme uzmanları, sipariş edilen ya da hazır alınan içeceklerin içindeki gizli katkı maddeler ve şekere karşı dikkatli olmak konusunda uyarıyor.

Uzmanlara göre sağlıklı bir hayat sürmek için uzak durulması gereken 7 içecek:

Spor yaparken sağlığınızdan olmayın

Diyetisten Kylie Ivanir, antrenman öncesi tüketilen içeceklerin içerdiği aşırı kafein ve uyarıcıların yüksek kan basıncı, stres ve uyku problemlerine yol açabileceğini ifade etti. 

Enerji içeceklerinin yaygın yan etkileri arasında baş ağrısı ve mide bulantısı görüldüğünü belirten Ivanir, bu ürünlerin bağırsak ve beyin sağlığını bozan yapay tatlandırıcılar içerdiğini söyledi. 

Ivanir'e göre, antrenman öncesi enerji içeceği yerine kahve veya matcha çayını iyi bir tercih olabilir.

Tatlı kokteyller karaciğere dost değil

Diyetisyen Ivanir'e göre kokteyllerde bulunan alkol ve fruktoz şurupları, karaciğer için iyi bir tercih olmayabilir:

 Bu içecekler karaciğerin toksinleri filtreleme yeteneğini tehlikeye atıyor ve fruktozun glikoza dönüşümünü engelliyor.

Bunun sonucunda karaciğerin detoks yapamadığını belirten Ivanir, aynı zamanda fruktozun yağ olarak depolandığını belirtti.

Bu durum daha sonra karaciğer yağlanmasına ve kanda trigliserit (yağ seviyesi) yükselmesine neden olabilir. 

Gazlı içecekler alınan kaloriyi artırabilir

Uzmanlar, gazlı içeceklerin de içerdikleri ilave şekerler nedeniyle çok fazla tüketilmemesi gerektiğini belirtiyor.

Beslenme uzmanı Amy Gorin, bu içecekler yerine maden suyu içilmesini öneriyor. 

Gorin, "Örneğin, günlük 2 bin kalorilik bir beslenme programına sahip olan biri için bu sınır en fazla 200 kaloridir. Bu da 12 çay kaşığı şekere denk düşüyor" dedi.

Buzlu çaylar

Hawaii Üniversitesi'nden beslenme profesörü Jinan Banna da fabrikada üretilen buzlu çayların yüksek miktarda şeker içerdiğinin altını çizdi.

Şekerle tatlandırılmış içecekler ve tip 2 diyabet üzerine 2010'da yapılan bir araştırmaya atıfta bulunan Banna, "Buzlu çay gibi şekerli içeceklerin aşırı tüketimin metabolik sendrom ve tip 2 diyabetin ilerlemesiyle ilişkili olduğu ortaya kondu" dedi.

Meyve sularında dikkat edilmesi gerekenler

Uzmanlar, katkı maddeleri içeren meyve sularının etiketinde "kokteyl"in anahtar kelime olduğuna dikkat çekti. Gorin, "Kokteyl kelimesi, meyve suyuna şeker katıldığını gösterir" dedi ve ekledi:

Yüzde 100 meyve sularını tercih edin.

Yapay tatlandırıcılı içecekler bağırsağa zarar veriyor

Ivanir, aspartam ve sukraloz gibi yapay şekerlerin mikrobiyomu bozduğu ve bağırsak sağlığına zarar verdiği kanıtlanan çalışmaların olduğunu söyledi. 

Ivanir, "Bağırsaklar, bağışıklık sistemi, hormonlar, serotonin üretimi ve besin emilimi gibi vücudumuzun birçok sisteminde önemli bir rol oynuyor" dedi.

"Tatlı yağlar"a dikkat

Ivanir, Frappuccinolar ve diğer tatlı kahve içeceklerinin "tatlı yağlar"dan oluştuğunu söyledi:

Bu kahveler şeker (şurup) ve doymuş yağlardan (krema) oluşuyor. Bu kombinasyon, içeceğin tadını lezzetli kremsi hale getirirken, insülin hormonun artışı nedeniyle aşırı yağ depolanmasına neden oluyor” 

Bu tatlı yağların kontrolü ele geçirerek daha fazla istememize neden olduğunu belirtti.

Öte yandan bazı işletmelerde satılan buzlu latte gibi seçeneklerin bir kutu koladan bile daha fazla şeker içerebileceği ifade edildi.

Independent Türkçe



Zayıflama iğneleri, migren hastalarına umut oldu

Araştırmacılar diyabet tedavisinde yaygın olarak kullanılan GLP-1 ilacı liraglutidin, migren sıklığını azaltma potansiyeli taşıdığını keşfetti (Pexels)
Araştırmacılar diyabet tedavisinde yaygın olarak kullanılan GLP-1 ilacı liraglutidin, migren sıklığını azaltma potansiyeli taşıdığını keşfetti (Pexels)
TT

Zayıflama iğneleri, migren hastalarına umut oldu

Araştırmacılar diyabet tedavisinde yaygın olarak kullanılan GLP-1 ilacı liraglutidin, migren sıklığını azaltma potansiyeli taşıdığını keşfetti (Pexels)
Araştırmacılar diyabet tedavisinde yaygın olarak kullanılan GLP-1 ilacı liraglutidin, migren sıklığını azaltma potansiyeli taşıdığını keşfetti (Pexels)

Rebecca Whittaker 

Yeni bir araştırmaya göre zayıflama iğneleri, migren hastalarının ağrısını yarı yarıya azaltabilir.

GLP-1 reseptör agonistleri diye de bilinen Ozempic ve Wegovy gibi ilaçlar, kan şekerini, iştahı ve sindirimi düzenleyen doğal hormonu taklit ederek çalışıyor.

Araştırmacılar diyabet tedavisinde sık kullanılan GLP-1 ilacı liraglutidin, migren sıklığını kayda değer derecede azaltma potansiyeli taşıdığını keşfetti.

Birleşik Krallık Ulusal Sağlık Servisi'ne göre, migren Birleşik Krallık'ta yaklaşık 6 milyon kişiyi etkiliyor. Üç gün sürebilen ataklar; ağrı, mide bulantısı, kusma, baş dönmesi ve ışığa, sese ve kokulara duyarlılığa neden olabiliyor.

Napoli Üniversitesi Baş Ağrısı Merkezi'nden araştırmacılar, obezite ve kronik migreni olan 26 yetişkine liraglutid ilacı verdi.

Sonuçları 2025 Avrupa Nöroloji Akademisi (European Academy of Neurology / EAN) Kongresi'nde sunulan çalışmada, ilacı alanların başının ayda ortalama 11 gün daha az ağrıdığı tespit edildi.

Katılımcılar ayrıca ilacı aldıktan sonraki sadece iki hafta içinde yaşam kalitesi, iş, eğitim ve sosyal işlevlerde anlamlı iyileşmeler yaşadı.

Baş araştırmacı Dr. Simone Braca, "Çoğu hasta ilk iki hafta içinde kendini daha iyi hissetti ve yaşam kalitesinde kayda değer bir iyileşme olduğunu bildirdi" diyor.

Kilo kaybı orta düzeyde ve istatistiksel açıdan anlamlı olmasa da bu fayda üç aylık gözlem süresi boyunca devam etti.

Kafa içi basıncındaki hafif artışların migren ataklarıyla bağlantılı olduğuna dair kanıtlar giderek artıyor.

Bu durum, beyin ve omuriliği çevreleyen beyin-omurilik sıvısının basıncının artmasından kaynaklanıyor. Basınç artışı, ciddi kafa travması, felç, beyin tümörü veya yüksek tansiyon nedeniyle meydana gelebiliyor.

Ancak beyin-omurilik sıvısı salgısını azaltan liraglutid gibi GLP-1 reseptör agonistlerinin, idiyopatik intrakraniyal hipertansiyon (İİH) tedavisinde etkili olduğu kanıtlandı.

Çalışmaya katılan hastalar, İİH'yi elemek için papilödem (kafa içi basıncındaki artış sonucu optik disk şişmesi) ve altıncı sinir felci taramasından geçti.

Dr. Braca ve meslektaşları, GLP-1 ilaçlarının, migrenin ardındaki kilit molekül olan CGRP (kalsitonin geni ile ilişkili peptid) salımını azaltabileceğine inanıyor.

Dr. Braca, "Bu ilaçların beyin-omurilik sıvısı basıncını düzenleyerek ve kafa içi venöz sinüslerin sıkışmasını azaltarak migreni tetikleyen kritik bir peptid olan, kalsitonin geniyle ilişkili peptidin (CGRP) salımını azalttığını düşünüyoruz" diyor.

Bu da kafa içi basınç kontrolünü yepyeni, farmakolojik olarak hedeflenebilir bir yol haline getirecektir.

Araştırma makalesinin yazarları, liraglutidin tip 2 diyabet ve obezitede kullanımının yerleştiği göz önüne alındığında, nörolojide ilaçın farklı amaçla kullanıldığı umut verici bir durumun yaşanabileceğini söylüyor.

Independent Türkçe, independent.co.uk/news