Çocuklar iklim değişikliğinin tehlikelerine karşı daha savunmasızlar

İklim değişikliğinin sağlık üzerindeki ‘yıkıcı’ etkilerine ilişkin uyarılar

İklim değişiklikleri sel ve kasırgaları daha sık ve yoğun hale getiriyor
İklim değişiklikleri sel ve kasırgaları daha sık ve yoğun hale getiriyor
TT

Çocuklar iklim değişikliğinin tehlikelerine karşı daha savunmasızlar

İklim değişiklikleri sel ve kasırgaları daha sık ve yoğun hale getiriyor
İklim değişiklikleri sel ve kasırgaları daha sık ve yoğun hale getiriyor

İklim değişikliği krizinden en az sorumlu olan grup çocuklar olsa da bu krizin yıkıcı etkilerinin ve hayatta kalma, gelişme ve başarılı olma yeteneklerine yönelik doğrudan tehditlerinin en ağırına onlar maruz kalıyor. Sel, kasırga ve sıcak hava dalgaları gibi aşırı hava olaylarının yoğunluğu ve sıklığı arttıkça çocuklar bu durumlardan en çok etkilenen grupların başında yer alıyor.

Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu’nun (UNICEF) birkaç gün önce yayınladığı bir rapora göre, şu anda dünyada su kaynaklarında ve hizmetlerde bir azalma ve eksiklik yaşanıyor ve bu durum çocukların zihinsel ve fiziksel sağlığını olumsuz etkiliyor. UNICEF, dünyadaki her üç çocuktan birinin, yani 739 milyon çocuğun su kıtlığı olan bölgelerde yaşadığını, iklim değişikliğinin ise bu durumu daha da kötüleştirme tehlikesi taşıdığını belirtti.

Azalan su miktarı ile su ve sanitasyon hizmetlerinin eksikliğinin getirdiği çifte yük, zorlukları daha da artırıyor. Bu da çocukları daha fazla tehlikeyle karşı karşıya bırakıyor.

Çoklu tehditler

Rapor, iklim değişikliğinin yansımalarından etkilenenlerin çoğunun Orta Doğu, Kuzey Afrika, Güney Asya ve Sahra Altı Afrika bölgelerindeki düşük ve orta gelirli ülkelerde yaşadığını gösteriyor. 2022 yılında 436 milyon çocuk ciddi su kırılganlığıyla karşı karşıya olan bölgelerde yaşıyordu. En çok etkilenen ülkeler arasında Nijer, Ürdün, Burkina Faso, Yemen, Çad ve Namibya yer alırken, bu ülkelerde 10 çocuktan 8'i bu hassasiyetlerden muzdaripti.

İklim değişiklikleri su kaynaklarını etkiliyor
İklim değişiklikleri su kaynaklarını etkiliyor

Çok sayıda çocuk (436 milyon), çok yüksek düzeyde su kıtlığının ve içme suyu hizmetlerinin çok düşük seviyede olmasının getirdiği çifte yük ile karşı karşıya kalıyor. Bu durum çocukların hayatını, sağlığını ve refahını tehdit ediyor, zira 5 yaşın altındaki çocuklarda hastalıklardan kaynaklanan ölümlerin ana nedenlerinden birini teşkil ediyor. Yeni uyarılar, UNICEF’in hastalıklar, hava kirliliği, sel ve kuraklık gibi aşırı hava olayları da dahil olmak üzere iklim krizinden etkilenen çocuklara yönelik birçok tehdide yönelik 2021’de verdiği uyarıların ardından geldi. Kuruluşa göre çocukların anne karnında oluştukları andan yetişkinliğe ulaşana kadar sağlıklarının yanı sıra beyinlerinin, akciğerlerinin, bağışıklık sistemlerinin gelişimi ve diğer önemli fiziksel fonksiyonları büyüdükleri ortamdan etkileniyor. Örneğin çocuklar yetişkinlere göre daha fazla hava kirliliğine maruz kalıyor, zira genellikle daha hızlı nefes alıyorlar ve beyinleri, akciğerleri ve diğer fiziksel organları gelişiyor.

Yıkıcı sonuçlar

UNICEF Genel Direktörü Catherine Russell “İklim değişikliğinin sonuçları, vücutları ve beyinleri hava kirliliğine, yetersiz beslenmeye ve yüksek sıcaklıklara karşı son derece savunmasız olan çocuklar açısından yıkıcıdır” ifadelerini kullandı. Su kaynakları kurudukça ve korkutucu hava olayları daha güçlü ve sıklaştıkça sadece dünyaları değişmiyor ve ‘iklim değişikliği zihinsel ve fiziksel sağlıklarını etkilediği için sağlıklarında değişiklikler’ görülüyor.

Russell, iklim krizinin, her kıtada hemen hemen her çocuğu, sıcak hava dalgalarından kuraklığa, kasırgalardan sellere, hava kirliliğinden vektör kaynaklı hastalıklara kadar daha sık, daha şiddetli ve yıkıcı iklim risklerine maruz bıraktığını, dolayısıyla iklim krizinin büyüyen bir tehlike olmanın ötesinde, yaşamı tehdit eden bir gerçek olduğunu, çocukların ve ailelerinin üzerindeki etkisinin çok büyük olduğunu belirtiyor.

Fotoğraf altı: İklim değişiklikleri hava kalitesini etkileyerek çocuklarda solunum yolu hastalıkları riskini artırıyor
 İklim değişiklikleri hava kalitesini etkileyerek çocuklarda solunum yolu hastalıkları riskini artırıyor

Mısır’daki Ayn eş-Şems Üniversitesi’nden Çevre Bilimleri Profesörü Dr. Vahid İmam, çocukların en zayıf halka olmasının yanı sıra hamile kadınlar, yaşlılar ve kronik hastalıkları olanlar gibi iklim değişikliğinden en çok etkilenen diğer grupların bu değişiklerin en ağır yükünü taşıdığını belirtti. İmam Şarku’l Avsat’a “İklim değişikliği özellikle çocukların sağlığını ve refahını pek çok açıdan etkiliyor. Bu sıkıntılar sıcak bitkinliği, felç ve kalp-damar hastalığı risklerinin artmasına neden olan sıcak hava dalgalarını içeriyor. Krizin hava kalitesi üzerindeki etkisinden bahsetmiyorum bile. Zira bu da çocuklarda solunum yolu hastalıkları, alerji ve astım riskini artırıyor” dedi.

Çevre Bilimleri Profesörü, yüksek sıcaklıklarla ilişkili bazı hastalıkların yayılmasına dayanan, sıtma gibi sivrisineklerin yol açtığı hastalıkların yayılması dahil olmak üzere çocukların sağlığını etkileyen durumlar gibi iklim değişikliğinin dolaylı etkileri olduğunu açıkladı. Krizin tarım ve gıda üzerindeki yansımalarına da dikkat çekti. İklim dalgalanmalarının gıda üretiminde ve bulunabilirliğinde değişikliklere yol açarak çocukların beslenmesini etkilediğini söyledi. İmam ayrıca, bir diğer tehdidin de kasırga ve sel gibi doğal afetlerin artmasından kaynaklandığını ve bu durumun çocukların hastalıklara, ölümlere ve evsiz kalma risklerine maruz kalma riskini artırdığını belirtti.

Bu riskleri azaltmak için, iklim değişikliğinin insan sağlığı üzerindeki etkilerinin azaltılması amacıyla sağlık sektörünün iklim değişikliğiyle ilişkilendirilmesi, afetler ve iklim olaylarına yönelik erken uyarı sistemlerinin etkinleştirilmesi ve risk adaptasyon stratejilerinin uygulanması yönünde çağrıda bulundu.



Tatlı düşkünlüğü depresyona yol açabilir

Uzmanlar, yüksek miktarda işlenmiş şeker içeren pastane ürünlerine karşı dikkatli olma uyarısı yapıyor (Pexels)
Uzmanlar, yüksek miktarda işlenmiş şeker içeren pastane ürünlerine karşı dikkatli olma uyarısı yapıyor (Pexels)
TT

Tatlı düşkünlüğü depresyona yol açabilir

Uzmanlar, yüksek miktarda işlenmiş şeker içeren pastane ürünlerine karşı dikkatli olma uyarısı yapıyor (Pexels)
Uzmanlar, yüksek miktarda işlenmiş şeker içeren pastane ürünlerine karşı dikkatli olma uyarısı yapıyor (Pexels)

Bilim insanları çok fazla tatlı yemenin depresyona yol açabileceğini tespit etti. 

Özellikle işlenmiş şeker, diyabet ve kalp hastalıklarına yakalanma riskini artırmak gibi sağlık sorunlarına yol açtığı için tavsiye edilmiyor. 

Birleşik Krallık'ta yapılan yeni bir araştırmadaysa hamur işlerinden gazlı içeceklere, şekerli gıdalara düşkün olanların ruh sağlığının da tehlike girdiği ortaya kondu. 

Journal of Translational Medicine adlı hakemli dergide yayımlanan çalışmada, ülke genelindeki yurttaşların sağlık verilerini içeren Birleşik Krallık Biyobankası'ndan 180 bin kişinin beslenme alışkanlıkları incelendi.

Yapay zekadan yararlanan araştırmacılar, katılımcıları üç gruba ayırdı: hayvansal ve şekerli gıdaları az tüketip meyve ve sebze ağırlıklı beslenenler; bitkisel, hayvansal ve şekerli de dahil her şeyden yiyenler ve sağlıklı besinleri genellikle es geçip çoğunlukla şekerli gıdalar tüketenler.

Katılımcıların kan örneklerini inceleyen araştırmacılar, belirledikleri 2 bin 923 protein ve 168 metabolitin nasıl bir değişkenlik gösterdiğini analiz etti.

Proteinler enfeksiyonlarla savaşmaktan, kasları gevşetmeye kadar her türlü işi yaparken, metabolitler de vücuttaki sindirim gibi süreçler sırasında üretilen küçük molekülleri ifade ediyor.

Bilim insanları bu maddelere dair verilere bakarak kişinin biyolojik değerleri hakkında kapsamlı bir resim elde edebiliyor.

Araştırmacılar tatlıya düşkün grubun, depresyona yakalanma riskinin yüzde 31 daha yüksek olduğunu tespit etti. 

Ayrıca bu kişilerin diyabet ve kalp hastalığı riski de yüksek çıkarken, sağlıklı grupta bu tehlike çok daha düşüktü. Her şeyden yiyen katılımcıların sağlık riskleri de ortalama seviyedeydi.

Bulgular özellikle işlenmiş şeker içeren gıdaların ruh sağlığı üzerinde de ciddi sorunlara yol açabileceğine dikkat çekiyor. 

Surrey Üniversitesi'nden Prof. Nophar Geifman, liderliğini üstlendiği çalışmanın bulguları hakkında "İşlenmiş şeker birçok kişinin beslenmesinde önemli bir faktör ve bu sonuçlar, toplum olarak bir şeyi yemeden önce düşünmemiz gerektiğinin bir diğer kanıtını sunuyor" diyerek ekliyor:

Kimse başkalarına ne yapması gerektiğini söylemek istemez, bizim işimiz sadece halkı bilgilendirmek.

Independent Türkçe, Study Finds, Science Daily, Journal of Translational Medicine