Dünya Sağlık Örgütü, Kovid-19’un hala tehdit oluşturmaya devam eden bir varyantını açıkladı

Tayland’daki bir sağlık çalışanı, 24 Mayıs’ta aşılama merkezinde bir doz koronavirüs aşısı hazırlıyor (Reuters)
Tayland’daki bir sağlık çalışanı, 24 Mayıs’ta aşılama merkezinde bir doz koronavirüs aşısı hazırlıyor (Reuters)
TT

Dünya Sağlık Örgütü, Kovid-19’un hala tehdit oluşturmaya devam eden bir varyantını açıkladı

Tayland’daki bir sağlık çalışanı, 24 Mayıs’ta aşılama merkezinde bir doz koronavirüs aşısı hazırlıyor (Reuters)
Tayland’daki bir sağlık çalışanı, 24 Mayıs’ta aşılama merkezinde bir doz koronavirüs aşısı hazırlıyor (Reuters)

Dünya Sağlık Örgütü (WHO), yeni tip koronavirüsün (Kovid-19) yeni bir varyantının dünya çapında istikrarlı bir şekilde yayılması nedeniyle, salgının bir tehdit olmaya devam ettiğini bildirdi.

Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığı habere göre, WHO Uzmanı Maria Van Kerkhove, bugün yaptığı açıklamada, “Bu virüs, yani SARS-CoV-2, şu anda her ülkede dolaşıyor ve hala bir tehdit oluşturuyor. Virüs dolaştığı, geliştiği ve değiştiği için tetikte kalmalıyız” dedi.

Van Kerkhove, 2019’da ortaya çıkan koronavirüs salgını sırasında WHO’nun teknik direktörüydü.

Şu anda ise WHO’nun salgın ve pandemiye hazırlık ve önlemeden sorumlu direktör vekili olarak görev yapıyor.

WHO için endişe verici statüsünde olan üç varyant (XBB.1.5, XXB.1.16 ve EG.5) var. Daha düşük bir endişe seviyesinde olan altı varyant da izleniyor.

Altı varyanttan biri olan BA.2.86, ilgili varyantların en üstünde yer alıyor.

Van Kerkhove, “Diğer varyant, alt soylarla karşılaştırıldığında risklerinde bir değişiklik görünmüyor. Ancak dünya çapında tespitinde yavaş ve istikrarlı bir artış gördük” dedi.

Yeni sınıflandırmanın, izleme ve araştırma prosedürlerinin güçlendirilmesine katkıda bulunması bekleniyor.

WHO ayrıca, küresel olarak paylaşılan dizilerin yaklaşık yarısını temsil eden EG.5 için yeni bir risk değerlendirmesi yayınladı. Ancak WHO, varyantın riskinde bir değişiklik kaydetmedi.

Kovid-19 salgını milyonlarca insanı öldürdü, ekonomik ve sosyal yıkıma yol açtı.

WHO, 30 Ocak 2020’de en yüksek alarm düzeyi olan uluslararası halk sağlığı acil durumu ilan etti. Ardından bu yıl 5 Mayıs’ta küresel acil durum alarmını kaldırdı.

WHO, akut enfeksiyon ve hastalığın yanı sıra, ‘Uzun Kovid’ olarak bilinen virüsün uzun vadeli etkilerinden de endişe duyuyor.

Van Kerkhove açıklamasında, “Kovid-19 aşılarının Kovid sonrası hastalık riskini azalttığına dair kanıtlarımız var” diyerek, dünya çapında 13,5 milyar Kovid-19 aşısının uygulandığını söyledi.

İnsanların aynı zamanda SARS-COV-2 ve influenza ile enfekte olabileceğini belirten Van Kerkhove, kış yaklaşırken kuzey yarımküredeki insanları her iki aşıyı da olmaya çağırdı.



Bilim insanları dilin haritasını çıkardı

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash
TT

Bilim insanları dilin haritasını çıkardı

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash

Diliniz kilo vermenizde anahtar olabilir mi? Yeni araştırma sayesinde bilim insanları bunun mümkün olabileceğini söylüyor.

Araştırmacılar ilk kez dilin ve şekerli tatları alan tat reseptörünün üç boyutlu yapısının haritasını çıkardı.

Bu reseptörler tatlı tadı veren çok sayıda farklı kimyasal maddeyi algılayabiliyor ve ekşi ya da acı tatlar için kullanılanlar gibi diğer reseptörlerin aksine çok hassas olmayacak şekilde evrimleşmiş. Bu da enerji ihtiyacımız nedeniyle şekerli gıdalara yönelmemize ve onları arzulamamıza neden oluyor.

Çarşamba günü yapılan açıklamaya göre, bu tatlı tat reseptörünün daha iyi anlaşılması, onu düzenleyecek ve şekere olan iştahımızı değiştirebilecek şeylerin keşfedilmesini sağlayabilir.

Columbia Üniversitesi ve Howard Hughes Tıp Enstitüsü'nde doktora sonrası araştırmacı olan Dr. Juen Zhang yaptığı açıklamada, "Şekerin obezitede oynadığı öncü rol göz ardı edilemez" dedi.

Bugün şekerin yerine kullandığımız yapay tatlandırıcılar, şeker yeme arzumuzu anlamlı şekilde değiştirmiyor. Artık reseptörün neye benzediğini bildiğimize göre, daha iyi bir şey tasarlayabiliriz.

Zhang, Cell adlı akademik dergide yayımlanan bulguların ortak baş yazarı.

Bu dönüm noktasına ulaşmak için Zhang ve ortak yazarları üç yıl çalıştı.

Reseptörü analiz etmek için kriyo-elektron mikroskopi adılı tekniği kullandılar. Dilin ve tatlı reseptörünün 3 boyutlu yapısının görüntülerini yakalamak için elektron ışınları ateşlediler.

İki ana yarıdan oluşan reseptör, sinekkapan bitkisine benzeyen bir bileşen içeriyor. Bağlanma cebi adı verilen bu parçanın yapısını bilmek, bazı insanların tatlılara karşı neden bu kadar hassas olduğunun daha iyi anlaşılmasını sağlayabilir.

Columbia Zuckerman Enstitüsü'nde baş araştırmacı ve çalışmanın ortak yazarı Dr. Anthony Fitzpatrick, "Bu reseptörün bağlanma cebini kesin bir şekilde tanımlamak, işlevini anlamak için kesinlikle hayati önem taşıyor" dedi.

"Tam şeklini bilerek, tatlandırıcıların neden ona bağlandığını ve reseptörü aktive eden veya işlevini düzenleyen daha iyi molekülleri nasıl geliştirebileceğimizi veya keşfedebileceğimizi anlayabiliriz" diye ekledi.

Tatlı tat reseptörü ağızda bulunmasına rağmen, vücudun her yerinde mevcut. Dolayısıyla, haritalar metabolizmayı inceleyen ek araştırmaları destekleyebilir. Bu araştırma, obeziteye karşı süregelen mücadeleye inanılmaz derecede yardımcı olabilir.

Obezite, her 5 çocuktan birini ve her 5 yetişkinden ikisini etkilediği ABD'de üstesinden gelinmesi gereken büyük bir sorun. Dahası, çok fazla şeker tüketmek kalp çevresinde ve karın bölgesinde daha fazla yağ birikimiyle ilişkilendiriliyor ki bu da kişinin sağlığı açısından riskli bir durum.

Fitzpatrick laboratuvarında araştırma teknisyeni ve çalışmanın ortak yazarı Andrew Chang, "İnsanlara yardımcı olabilmek için bilim anlayışımızı ileriye taşımaya çalışıyoruz" dedi.

Independent Türkçe