Çalışma: Acısız bir enjeksiyon, koronavirüsten iyileşenlerin koku duyusunu geri kazandırıyor

Çalışma: Acısız bir enjeksiyon, koronavirüsten iyileşenlerin koku duyusunu geri kazandırıyor
TT

Çalışma: Acısız bir enjeksiyon, koronavirüsten iyileşenlerin koku duyusunu geri kazandırıyor

Çalışma: Acısız bir enjeksiyon, koronavirüsten iyileşenlerin koku duyusunu geri kazandırıyor

Güncel bir çalışmada, boyundan enjekte edilen acısız bir ilacın, koronavirüsü atlatanlarda görülen koku kaybı semptomunu iyileştirdiği sonucuna ulaşıldı. Bu iyileşme, bir haftalık tedaviden sonra 10 hastanın 6’sında gözlemlendi.

Uzun süreli Kovid’in dikkat çeken semptomlarından biri, koku duyusunun kaybı veya bozulması olarak karşımıza çıkıyor. Araştırmalarda, kahvelerinin çöp veya çürümüş et gibi koktuğunu söyleyen insanlar olduğu kaydedildi. Uzun süreli Kovid hastası olan bir kişi, ‘Her şeyin tadı yanan sigara gibiydi’ ifadeleri ile durumunu anlattı.

Semptomlar, enfeksiyondan sonra aylarca hatta yıllarca devam edebilir. Bu, iştahı ve genel yaşam kalitesini olumsuz yönde etkileyebilir. Ancak yapılan araştırmalar, artık koku duyusunu geri kazanma konusunda umut verici bir yol olduğunu ortaya çıkardı. Gelecek hafta Kuzey Amerika Radyoloji Derneği’nin yıllık toplantısında sunulacak yeni bir çalışmanın sonuçları, görüntü kılavuzluğunda, minimal invazif bir prosedürün, uzun süreli Kovid geçiren bazı kişilerde koku duyusunu geri getirebileceğini gösterdi.

Everyday Health sitesine göre, konuyla ilgili daha fazla açıklama için, Jefferson Health'de kas-iskelet sistemi radyolojisi profesörü ve çalışmanın baş yazarı Dr. Adam Zoga, ‘Tat alma duyusunu kaybeden, bazı kokulardan midesi bulanan ve normal yaşamakta gerçekten zorluk çeken bir grup koronavirüs hastası var’ dedi. Ayrıca “Philadelphia’da prosedürümüzü uyguladığımız ilk birkaç hastanın sonuçları beni tamamen şoke etti. Enjeksiyondan sonraki bir hafta içinde iyileşmeler bildirildi” ifadelerini kullandı.

Zoga ve meslektaşları, koku alma duyularını geri kazanmak için tüm geleneksel tedaviler başarısız olduktan sonra çaresizce yardım arayan 54 Kovid-19 hastası üzerinde çalışmaya başladı.

Bu bağlamda, kulak burun boğaz uzmanları, koronavirüsten sonra en az 6 ay boyunca farmasötik ve topikal tedavilere dirençli koku duyusunda bozulma durumu (Parosmi) olanları bu çalışmaya yönlendirdi. Hastalara, boyunda bulunan bir grup sinir olan yıldız sinir düğümüne anestezik ve steroid enjeksiyonu (Depo Medrol, bupivakain ve lidokainden oluşan özel bir karışım) uygulandı.

Bu anestezik ilaca yıldız sinir düğümü kısıtlayıcı deniyor. İlaç baş ağrıları, hayalet uzuv ağrıları, Raynaud ve Meniere sendromları, anjina ve aritmiler dahil olmak üzere bir dizi durumu tedavi etmek için değişen derecelerde başarı ile kullanıldı.

Zoga “Koku alma sistemini besleyen sinirlerin çoğu, ön boyundaki yıldız sinir düğümü sinirlerin kasılmasına katkıda bulunur. Bu alana enjeksiyon uygulamanın koku alma sistemini yeniden başlatabileceğini hissettik” dedi.

Bilim insanları, CT taraması kullanarak yemek borusunun yanındaki ilk kemik yakınındaki bir alana 3,5 inçlik bir iğneyi dikkatli bir şekilde sokarak ilacı enjekte etti.

Zoga, “Boyundan 25 gauge cinsinden bir iğne uyguluyoruz. Hastalar geçici bir karıncalanma hissi hissederler ve hepsi bu. Tüm prosedür 10 dakikadan az sürüyor” dedi. Zoga ve meslektaşları, 37 katılımcının (yüzde 65) takip bilgilerini elde edebildi.

Yaklaşık yüzde 60’ı enjeksiyondan bir hafta sonra semptomlarda iyileşme bildirirken, katılımcıların yüzde 80’inden fazlası işlemden sonraki bir ay içinde önemli derecede kademeli iyileşme gösterdi.

Üç ay sonra katılımcılar arasında semptomlarda yüzde 49 oranında iyileşme görüldü. 26 katılımcı, ilk enjeksiyondan en az altı hafta sonra ikinci dozu aldı. İlk seferde hiç yanıt vermeyen katılımcılar, ek dozda da iyileşme göstermedi.

İlk dozdan sonra bir miktar fayda elde edenlerin yüzde 86’sı daha fazla iyileşme bildirdi. Bununla birlikte hastalar, herhangi bir komplikasyon veya olumsuz olay yaşamadı.

Koku duyusunu geri kazandırmak için vücudun sıfırlanması

Diğer yandan, Salt Lake City’deki Utah Sağlık Üniversitesi Kulak Burun Boğaz Bölümü’nde rinolog olan Dr. Christine Smith, mevcut çalışma, yıldız sinir düğümüne anestezik enjekte etmenin, Kovid-19 hastalarında koku duyusunu iyileştirebileceğini gösteren önceki araştırmalara dayandığını söyledi. Smith, “Son çalışmadaki fark, söz konusu prosedürde ultrason yerine CT tarama kullanılması oldu” dedi. Zoga ve meslektaşları, CT’nin optimal verimlilik ve rehberlik sağladığını belirtmesine rağmen, CT taramasının bir miktar radyasyona maruz kalmaya neden olduğunu belirtti.

Ultrason görüntü oluşturmak için herhangi bir radyasyon kullanmaz. Smith’e göre, bu prosedürün tam olarak neden işe yaradığı belirsizliğini koruyor. Uzman, “Bu yaklaşımın ardındaki gerçek fizyolojiyi veya mekanizmayı keşfetmek için daha fazla araştırma yapmak istiyoruz. Bunun biraz sinir sistemini sıfırlamaya benzediğini düşünüyoruz, neredeyse bilgisayarınızı açıp kapatmak gibi” ifadelerini kullandı.



İğne gerektirmeyen boğmaca aşısı geliştirildi

Boğmaca, akciğerleri ve solunum yollarını etkileyerek bebeklerde ciddi hastalıklara ve ölüme neden olabilir (CDC/AP)
Boğmaca, akciğerleri ve solunum yollarını etkileyerek bebeklerde ciddi hastalıklara ve ölüme neden olabilir (CDC/AP)
TT

İğne gerektirmeyen boğmaca aşısı geliştirildi

Boğmaca, akciğerleri ve solunum yollarını etkileyerek bebeklerde ciddi hastalıklara ve ölüme neden olabilir (CDC/AP)
Boğmaca, akciğerleri ve solunum yollarını etkileyerek bebeklerde ciddi hastalıklara ve ölüme neden olabilir (CDC/AP)

Bilim insanları iğne enjeksiyonu gerektirmeyen ve burundan uygulanabilen bir boğmaca aşısı geliştirdi.

Trinity College Dublin'den bir araştırma ekibi, burundan uygulanarak yalnızca ağır hastalığı önlemekle kalmayıp aynı zamanda bakteriyel bulaşı da dizginleyen bir aşı üretti.

Bu gelişme, pertussis diye de bilinen boğmaca vakalarının hızla arttığı bir dönemde kaydedildi. Birleşik Krallık Sağlık Güvenliği Ajansı'nın (UKHSA) son verilerine göre bu yılın ocak ve haziranı arasında, bu son derece bulaşıcı hastalığın görüldüğü 500'den fazla vaka bildirildi ve bunlardan 8'i üç aylıktan küçük bebeklerdi.

Mevcut boğmaca aşıları hayat kurtarsa da ciddi sınırlamaları var. Bebekleri ağır hastalıktan koruyorlar ancak burun ve boğazda bakterilerin yerleşmesini engelleyemiyorlar; bu da hastalığın toplum içinde yayılmasına neden oluyor.

Ancak yeni aşı, doğrudan enfeksiyon bölgesine bağışıklık kazandırarak daha güçlü koruma sağlayabiliyor.

Trinity'deki Biyokimya ve İmmünoloji Fakültesi'nden Profesör Kingston Mills, "Koruyucu bağışıklık yolaklarına dair anlayışımızı, kökten farklı bir aşı geliştirmek için kullandık" diyor.

Enfeksiyonların başladığı yer olan solunum mukozasında bağışıklığı uyararak daha güçlü bir koruma sağlayabilir ve belki de toplum içi bulaşmayı engelleyebiliriz.

Hakemli dergi Nature Microbiology'de yayımlanan bulgular, yeni aşılama yöntemlerine yönelik küresel çaptaki acil ihtiyacı vurguluyor.

Araştırmacılar, aşı için antibiyotikle inaktive edilmiş Bordetella pertussis (antibiotic-inactivated Bordetella pertussis / AIBP) kullandı. Bu yaklaşım, antibiyotik kullanılarak bakterilerin öldürülmesini ve solunum yolundan uygulanabilen bir tam hücreli aşının oluşturulmasını içeriyor.

Araştırmacılar aşıyı burundan uygulayarak bunun, akciğer ve üst solunum yolunda vücudun mikroplarla savaşmasını sağlayan T hücrelerini, istenmeyen iltihaplanmayı tetiklemeden aktive ettiğini saptadı.

Fareler üzerinde yapılan klinik öncesi çalışmalarda AIBP, akciğer ve burun boşluğu enfeksiyonlarına karşı koruma sağlayarak mevcut boğmaca aşılarından daha iyi performans gösterdi.

Bu bulgular, AIBP'nin hem tek başına yeni nesil boğmaca aşısı olabileceğine hem de solunum yolu hastalıklarına yol açan diğer patojenlere yönelik başka aşılar için bir başlangıç ​​noktası görevi görebileceğine işaret ediyor. Ancak insanlarda kullanılabilmesi için daha fazla araştırmaya ihtiyaç var.

Boğmaca, akciğerleri ve solunum yollarını etkileyerek bebeklerde ağır hastalıklara ve ölüme neden olabilir.

Enfeksiyon adını, çocukların ağır öksürük nöbetleri arasında nefes almaya çalışırken çıkardıkları keskin, ıslıklı sesten alıyor.

Öksürük ve hapşırma yoluyla havaya karışan damlacıklar yoluyla yayılan boğmaca; zatürreye, beyin hasarına, kalp ve akciğer yetmezliğine ve ölüme yol açabilir.

UKHSA'e göre İngiltere'de çocuklardaki aşı kullanımı halihazırda 15 yılın en düşük seviyesinde.

İngiltere'de bu yıl ilkokula başlayan neredeyse 5 çocuktan biri boğmaca, çocuk felci, tetanos ve difteri gibi hastalıklara karşı tam olarak korunmuyor.

Hamile kadınlar arasındaki aşı olma oranları da uzun vadede düşüş gösterdi. Aşılanma oranı 2016'da yüzde 76'yla zirveye ulaşmış ancak geçen yıl marta gelindiğinde yüzde 59'a düşmüştü. Geçen yılki boğmaca ölümlerinin ardından aşılanma oranı yüzde 73'e yükselse de bir önceki zirvenin altında kaldı.

Independent Türkçe


Kovid-19 enfeksiyonu kalp için aşıdan daha tehlikeli

Kovid-19 enfeksiyonu kalp için aşıdan daha tehlikeli
TT

Kovid-19 enfeksiyonu kalp için aşıdan daha tehlikeli

Kovid-19 enfeksiyonu kalp için aşıdan daha tehlikeli

Bu ayın ilk haftasında The Lancet Child and Adolescent Health dergisinde yayınlanan yeni bir çalışma, Kovid-19'a (koronavirüs) yakalandıktan sonra uzun bir süre kalp sağlığına yönelik hastalık riskleri olduğu ortaya koydu. Çalışmada bu risklerin virüse karşı aşı olmanın getirdiği risklerden çok daha büyük olduğu vurgulandı.

14 milyon çocuğun ve ergenin verileri analiz edildi

İngiltere'nin Edinburgh şehrinin Cambridge ilçesindeki University College London (UCL) üniversitesinden araştırmacılar, 18 yaşın altındaki 14 milyon çocuk ve ergen üzerinde yapılan bu çalışmanın, bu yaş aralığında türünün en kapsamlısı ve en büyüğü olduğunu açıkladı.

Bilim insanları, İngiltere’de 1 Ocak 2020 ile 31 Aralık 2022 tarihleri arasında bu hastalıkla ilgili elektronik ortama aktarılan sağlık verilerini analiz etti ve bu grupta hastalığın ortaya çıkmasıyla ilişkili tüm koşulları, tanı konulduğu andan itibaren iyileşme süresini ve komplikasyonların ortaya çıkıp çıkmadığını inceledi. Ayrıca, çocukların yaklaşık yüzde 98'ini kapsayan, kullanılan aşı türünü de araştırdılar.

Kovid-19 aşısı ve kalp kası iltihaplanması riski

Araştırmacılar, farklı Kovid-19 aşıları ile kalp kası iltihaplanması (miyokardit) riski arasındaki ilişkinin, aşı yapıldıktan sonra riskin kısa vadede artmasıyla bağlantılı olduğunu ve virüs enfeksiyonu gibi uzun vadeli bir durum olmadığını doğruladı.

Kanın pıhtılaşması ve trombositler

Şarku’l Avsat’ın The Lancet Child and Adolescent Health dergisinden aktardığına göre çalışmada Kovid-19 enfeksiyonundan kaynaklanan özellikle kalp ve kan damarları ile ilgili olarak, arter ve venlerdeki kan pıhtıları, düşük kan trombosit seviyeleri, kalp kası iltihabı veya kalbi çevreleyen doku iltihabı ve çeşitli iltihaplı durumlar dahil olmak üzere nadir komplikasyonların tüm kısa ve uzun süreli riskler ele alındı. Ayrıca, bunu önlemek için kullanılan aşı da incelendi.

Kovid-19 sonrası kalp hastalığından kaynaklanan komplikasyonlar nadir olmakla birlikte, çocuklar ve ergenlerde enfeksiyon sonrası kalp problemleri geliştirme olasılığı yetişkinlere göre daha yüksekti. Bu riskler bu grupta yetişkinlerden çok daha uzun süre devam etti.

Bu dönemde, yaklaşık 3,9 milyon çocuk ve ergene ilk kez Kovid-19 teşhisi koyuldu. Bunların 3,4 milyonuna çalışma süresince (5 ila 18 yaş grubu için kullanılan başlıca aşı olan) Pfizer-BioNTech aşısından bir doz yapıldı.

Risk oranı

Kovid-19 teşhisi konulmasından sonra, riskler ilk dört hafta içinde en yüksek seviyedeydi ve Kovid-19 teşhisi konmamış çocuk ve ergenlere kıyasla birçok vakada bu oran 12 aya kadar yüksek seviyede kaldı.

Buna karşın araştırmacılar, aşılama sonrasında bu hastalığa yakalanmamış çocuk ve ergenlere kıyasla, sadece ilk dört hafta boyunca miyokardit riskinde kısa süreli bir artış gözlemlediler. Risk daha sonra çalışma döneminin başlangıcındaki seviyeye geri döndü.

Kovid-19 enfeksiyonu altı ay içinde, teşhis konulan 100 bin çocuk ve ergen başına 2,24 ek miyokardit vakasına neden oldu. Aşılananlar arasında ise 100 bin çocuk ve ergen başına sadece 0,85 ek vaka görüldü.

Kovid-19 enfeksiyonunun yol açtığı riskler, aşının yol açtığı komplikasyonlardan daha fazla

Çalışmada elde edilen bulgulara göre kalp problemleri ve kanda pıhtılaşma gibi tıbbi komplikasyon riskleri, aşıdan sonra olduğundan daha şiddetli ve uzun süreli olarak Kovid-19 enfeksiyonundan sonra ortaya çıkıyor. Başka birkaç çalışma daha Kovid-19 aşılarının çocukları bu virüsün enfeksiyonundan etkili bir şekilde koruduğunu ve teşhis alsalar bile semptomların o kadar şiddetli olmadığını gösterdi.


"Mucize ilaç", kolesterolü tek dozda yarı yarıya düşürüyor

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash
TT

"Mucize ilaç", kolesterolü tek dozda yarı yarıya düşürüyor

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash

Bilim insanları, son teknoloji ürünü bir gen düzenleme tedavisinin, insanların zararlı yüksek kolesterol seviyelerini yalnızca tek bir uygulamadan sonra yarı yarıya düşürebileceğini söylüyor.

Yüksek kolesterolü düşürmek için ömür boyu geleneksel ilaçlar kullanan 15 kişiyle yapılan küçük çaplı deney, en yüksek dozda tek bir gen düzenleme tedavisi aldıktan sonra kalp hastalığının iki ana risk faktöründe önemli azalmalar olduğunu gösterdi.

Deneysel ilaç, bilim insanlarının DNA'da değişiklik yapmasını sağlayan CRISPR gen düzenleme aracını kullanıyor. Bu durumda ilaç, karaciğerde ANGPTL3 adlı geni hedef alarak LDL'yi, yani kalp hastalığıyla bağlantılı olan "kötü" kolesterol ve trigliseritleri düşürdü.

Cleveland Clinic kardiyoloğu ve tedavinin ilk insan çalışmasının baş araştırmacısı Dr. Steven Nissen, "LDL ve trigliseritleri yaklaşık yüzde 50 oranında düşürebilecek bir tedavi hiç görmemiştik" dedi.

Çalışmanın sonuçları cumartesi günü Amerikan Kalp Derneği'nin yıllık toplantısında sunuldu ve The New England Journal of Medicine'da yayımlandı.

Araştırmaya göre, katılımcıların kolesterol ve trigliserit seviyeleri tedavi uygulandıktan sonraki iki hafta içinde düşmeye başladı ve sonuçlar en az 60 gün boyunca görülmeye devam etti.

Bu deneme küçük olsa da çalışmanın arkasındaki bilim insanlarına göre gelecekteki başarılı denemeler birçok kişinin hayatını değiştirebilir.

Çalışmanın ortak yöneticisi, Cleveland Clinic'ten Dr. Luke Laffin, "Günde bir kez alınan bir hap veya aylık enjeksiyon yerine, bu tedavi yüksek kolesterolü olan hastalara güvenli ve kalıcı tek seferlik bir infüzyon sunabilir" dedi.

Yüksek LDL, yani "kötü" kolesterol, atardamar duvarlarında plak birikmesine yol açarak kalp krizi veya felç riskini artırabilir. Öte yandan bir diğer kan yağı olan yüksek trigliseritler de bu riskleri yükseltebilir.

Avustralya, Yeni Zelanda ve Birleşik Krallık'tan 15 katılımcı vardı ve hepsi 50'li ve 60'lı yaşlarındaydı. Katılımcıların 13'ü erkekti ve hepsinde kontrolsüz yüksek kolesterol, trigliserit veya her ikisi vardı.

Nissen, "Bu tek seferlik tedavilerin güvenliğini ve etkinliğini göstermeye çalışacağız çünkü bu seçeneklerin hastalar için önemli olduğunu düşünüyoruz" dedi.

Üç katılımcıda tedaviye karşı mide bulantısı ve karaciğer enzimlerinde yükselme gibi geçici yan etkiler görüldü ancak bilim insanları bu reaksiyonların kısa sürede düzeldiğini söyledi.

Reuters'tan da yararlanılmıştır.

Independent Türkçe