BioNTech CEO'su Prof. Dr. Şahin, ilk mRNA tabanlı kanser aşılarının 2030'dan önce onaylanmasını bekliyor

Alman biyoteknoloji firması BioNTech'in kurucu ortağı ve Üst Yöneticisi (CEO) Prof. Dr. Uğur Şahin, ilk mRNA tabanlı kanser aşılarının 2030'dan önce onaylanmasını beklediklerini bildirdi

(AA)
(AA)
TT

BioNTech CEO'su Prof. Dr. Şahin, ilk mRNA tabanlı kanser aşılarının 2030'dan önce onaylanmasını bekliyor

(AA)
(AA)

Alman Bild am Sonntag gazetesine konuşan Şahin, "İlk mRNA tabanlı kanser aşılarımızın 2030'dan önce onaylanmasını bekliyoruz. Ayrıca 2025-2029 yıllarında diğer tedavi edici yaklaşımlar için deneme verilerine sahip olmayı planlıyoruz." ifadelerini kullandı.

Amaçlarının her hastaya özel kanser aşısı geliştirmek olduğunu vurgulayan Şahin, "Bunu yapmak için her hastanın kanser özelliklerini analiz ediyoruz ve bağışıklık sisteminin mümkün olduğunca çok sayıda tümör hücresini tanımasını ve yok etmesini sağlayacak olanları seçiyoruz." diye konuştu.

Şahin, bir başka umut kaynağının antikor-ilaç konjugatları (ADC) olduğuna da işaret ederek, "ADC'ler kemoterapiyi taşıyan antikorlardır. Kanda dolaşarak tümöre ulaşırlar ve orada kemoterapiyi hedefli şekilde serbest bırakırlar. Bu tedavinin önemi, katılımcıların önemli bölümünde tümörü çok hızlı şekilde küçültebilmesidir. Birkaç yıl içinde birçok kanser durumunda klasik kemoterapi yerine hedefe yönelik kemoterapi olarak giderek daha fazla ADC'nin kullanılacağından eminim." ifadesini kullandı.



Çevreye zarar vermeden tüketilebilecek et miktarı açıklandı

ABD'nin Virginia eyaletindeki McLean kentinde bir süpermarkette indirime giren sığır etleri (AFP)
ABD'nin Virginia eyaletindeki McLean kentinde bir süpermarkette indirime giren sığır etleri (AFP)
TT

Çevreye zarar vermeden tüketilebilecek et miktarı açıklandı

ABD'nin Virginia eyaletindeki McLean kentinde bir süpermarkette indirime giren sığır etleri (AFP)
ABD'nin Virginia eyaletindeki McLean kentinde bir süpermarkette indirime giren sığır etleri (AFP)

Yeni araştırmaya göre, haftada iki tavuk göğsü filetosundan daha azına denk gelen et tüketimi gezegen için sürdürülebilir kabul edilebiliyor.

Hayvancılığın küresel sera gazı emisyonlarının yaklaşık yüzde 15'inden sorumlu olduğu tahmin edildiğinden, araştırmacılar yıllardır protein ihtiyacını karşılamak için et tüketiminin azaltılıp baklagil alımının artırılması çağrısında bulunuyor.

İnsanları, etin haftada bir kereden daha az yendiği bitki temelli "fleksitaryen" bir diyet benimsemeye çağırıyorlar.

Ancak haftada tam olarak ne kadar et tüketilmesinin tavsiye edildiği belirsizliğini koruyor. Danimarka Teknik Üniversitesi'nden sürdürülebilir kalkınma uzmanı Caroline Gebara, "Artık çoğu kişi hem çevrenin korunması hem de sağlıkla ilgili nedenlerle daha az et yememiz gerektiğinin farkında. Ancak 'daha az'ın ne kadar olduğunu ve büyük resimde gerçekten fark yaratıp yaratmadığını anlamak zor" diyor

Nature Food adlı akademik dergide yayımlanan bu son çalışma, bu miktarı haftada yaklaşık 255 gram olarak belirledi.

Dr. Gebara, "Süpermarketteyken gözünüzde canlandırabileceğiniz ve düşünebileceğiniz somut bir rakam hesapladık, haftada 255 gram kümes hayvanı veya domuz eti" dedi.

Bu, yaklaşık iki tavuk göğsü filetosuna eşdeğer ve bir kişinin gezegene zarar vermeden haftada tüketebileceği et sınırı.

Bu rakam sadece kümes hayvanları ve domuz eti için geçerli. Çalışma, "mütevazı bir sığır eti tüketiminin" bile gezegenin kaldırabileceği sınırı aştığı uyarısını yapıyor.

Dr. Gebara, "Hesaplamalarımız, bir kişinin diyetindeki mütevazı miktarda kırmızı etin bile, çalışmada incelediğimiz çevresel faktörlere dayanarak gezegenin kaynakları yeniden üretebileceği miktarla uyumsuz olduğunu gösteriyor" dedi.

Ancak et içeren diyetler de dahil hem sağlıklı hem de sürdürülebilir olan pek çok başka beslenme şekli var.

Çalışma, sürdürülebilir gıda tercihlerini desteklemek için daha iyi siyasi rehberlik ve kamusal çerçeveler oluşturulması çağrısında bulunuyor.

Araştırma, karbondioksit emisyonları, su ve arazi kullanımı gibi çevresel faktörlerin yanı sıra farklı diyetlerin sağlık üzerindeki etkilerini de göz önünde bulunduruyor.

11 çeşit diyetin 100 binden fazla varyasyonunun incelendiği çalışmada, bunların çevre ve sağlık üzerindeki etkileri hesaplandı. Orta düzeyde kırmızı et tüketiminin bile gezegenin sürdürülebilirlik sınırlarını aştığı sonucuna varıldı.

Öte yandan, pesketaryen, vejetaryen ya da vegan bir diyetin, gezegenin destekleyebileceği sınırlar içinde olma ihtimalinin çok daha yüksek olduğu belirtiliyor.

Süt ürünleri veya yumurta ilaveli vejetaryenlik gibi karışık diyetler de sürdürülebilir olabilir. Dr. Gebara, "Örneğin hesaplamalarımız, sizin için önemliyse, peynir yemenin ve aynı zamanda sağlıklı ve iklim dostu bir diyet benimsemenin mümkün olduğunu gösteriyor" dedi.

Aynı durum yumurta, balık ve beyaz et için de geçerli ancak tabii ki diyetinizin geri kalanının nispeten sağlıklı ve sürdürülebilir olması gerek. Fakat ya hep ya hiç olmak zorunda değil.

Independent Türkçe