Bitkisel beslenme ve Kovid-19 ilişkisi araştırıldı

Araştırmacılar bitki bazlı beslenmenin bağışıklık sistemine etkisini vurguladı

Dünyada yaklaşık 80 milyon kişinin vegan beslendiği tahmin ediliyor (Reuters)
Dünyada yaklaşık 80 milyon kişinin vegan beslendiği tahmin ediliyor (Reuters)
TT

Bitkisel beslenme ve Kovid-19 ilişkisi araştırıldı

Dünyada yaklaşık 80 milyon kişinin vegan beslendiği tahmin ediliyor (Reuters)
Dünyada yaklaşık 80 milyon kişinin vegan beslendiği tahmin ediliyor (Reuters)

Yeni Kovid-19 vakaları tüm dünyada görülmeye devam ederken, bilim insanları da hangi faktörlerin daha fazla risk oluşturduğunu araştırmayı sürdürüyor.

Brezilya'daki Sao Paolo Üniversitesi'nde 702 yetişkinin katılımıyla yapılan son araştırma, vegan ve vejetaryen beslenenlerin koronavirüse yakalanma olasılığının yüzde 39 daha düşük olduğunu ortaya koydu.

Araştırmacılar, çalışma kapsamında yapılan veri analizinin doğrudan neden-sonuç ilişkisi kurmak için yeterli olmadığını ancak et ve hayvan ürünleri tüketmekten kaçınmanın Kovid-19'a karşı koruma sağlayabileceğini söyledi.

Konuyla ilgili yayımlanan bilimsel dergi BMJ Nutrition Prevention & Health'deki makalede şu ifadeler kullanıldı:

Çalışmamız, bitki bazlı diyetler yapan ve vejetaryen beslenen kişilerin Kovid-19'a daha az yakalandıklarını ortaya koyuyor. Bu durum fiziksel hareketlilik, vücut kitle indeksi ve daha önce var olan diğer koşullar hesaba katılsa bile böyle.

Araştırmaya katılan 702 kişinin 278'inin bitki bazlı beslendiği ve düzenli olarak sebze, bakliyat ve kuruyemiş tükettiği belirtildi.

Diğer 424 kişiyse daha çok et ürünleri tükettiğini söyledi.

Et yiyen grubun yüzde 52'si daha önce koronavirüse yakalandığını belirtirken, diğer grupta bu oran yüzde 40 olarak ölçüldü.

Araştırma ekibi, bitki bazlı beslenmenin kalp sağlığı ve tansiyon gibi faktörleri olumlu etkilediğini hatırlatarak, bu durumun bağışıklık sistemini güçlendirerek enfeksiyon riskini azaltıyor olabileceğine dikkat çekti.

Independent Türkçe



Pankreas tümörlerine yeni teşhis yöntemi: Kertenkele tükürüğü

Gila canavarının zehri, ağrı, mide bulantısı ve kusmaya neden olabiliyor (AFP)
Gila canavarının zehri, ağrı, mide bulantısı ve kusmaya neden olabiliyor (AFP)
TT

Pankreas tümörlerine yeni teşhis yöntemi: Kertenkele tükürüğü

Gila canavarının zehri, ağrı, mide bulantısı ve kusmaya neden olabiliyor (AFP)
Gila canavarının zehri, ağrı, mide bulantısı ve kusmaya neden olabiliyor (AFP)

Zehirli bir kertenkelenin tükürüğü, saptanması zor pankreas tümörlerinin tespit edilmesinde kullanılabilir. 

Temel işlevlerinden biri insülin üretmek olan pankreasta bu görevi üstlenen hücrelerde zaman zaman bozulmalar meydana gelerek insülinoma denen tümörler oluşuyor.

Nadir görülen bu tümörler genellikle iyi huylu oluyor. Ancak kan şekeri seviyesinin düşmesine bağlı olarak kişinin bayılmasına veya nöbet geçirmesine yol açabiliyor.

Uzmanlar çok küçük olsalar bile bir an önce çıkarılmaları gerektiğini söylüyor. Ancak mevcut yöntemlerle bu tümörleri bulmak epey zorlu bir iş.

Hollanda'daki Radboud Üniversitesi Tıp Merkezi'nden Martin Gotthardt "Tümörün nerede olduğu bilinmiyorsa cerrahlar onu bulana kadar pankreası keserdi" diyerek ekliyor: 

Günümüzde insülinoma tespit edilemediği takdirde hastalar ameliyat edilmiyor çünkü doktorlar pankreasın tamamını çıkarmak istemiyor.

Gotthardt ve ekip arkadaşlarının Journal of Nuclear Medicine adlı hakemli dergide yayımlanan çalışmasına göre Gila canavarı adlı kertenkele bu sorunu çözmede büyük potansiyele sahip.

ABD ve Meksika'da yaşayan Gila canavarı, genellikle ölümcül olmayan bir zehir salgılıyor.

Kertenkelenin tükürüğündeki bir protein daha önce laboratuvarda işlemden geçirilerek diyabet tedavisinde kullanılmıştı. Sözkonusu protein pankreastaki reseptörlere bağlanarak insülin üretmelerini sağlıyor. 

Bilim insanları bundan yola çıkarak aynı proteinin insülinomaları da tespit etmeye yarayıp yaramayacağını araştırmaya koyuldu. 

İlk çalışmalarda radyoaktif bir molekül eklenen protein tümörü saptamasına karşın düşük kan şekeri ve mide bulantısı gibi yan etkilere yol açtı.

Yeni çalışmayı yürüten ekipse başka bir molekül ekleyerek yan etkileri büyük ölçüde ortadan kaldırdı. 

Kan şekeri düşük olan 69 kişide yeni yöntemi test eden bilim insanları, yüzde 95 oranında başarıyla tümörleri saptayabildiğini buldu. Buna karşılık mevcut taramalar yüzde 65 civarında başarı gösteriyor. 

Tümörler tespit edildikten sonra hastaların vücudundan başarıyla çıkarıldı.

Makalenin başyazarı Marti Boss, "Yeni taramanın diğer tüm taramaların yerini alabileceğine inanıyoruz" diyerek ekliyor:

Bazıları onlarca yıldır hasta olmasına rağmen bu hastaların hepsi ameliyattan sonra tamamen iyileşti.

Independent Türkçe, Science News, Popular Science, Journal of Nuclear Medicine