Gençlerin demansa yakalanma riskini artıran 15 faktör

Erken bunama 30 yaş ve üzeri kişileri etkiliyor (Reuters)
Erken bunama 30 yaş ve üzeri kişileri etkiliyor (Reuters)
TT

Gençlerin demansa yakalanma riskini artıran 15 faktör

Erken bunama 30 yaş ve üzeri kişileri etkiliyor (Reuters)
Erken bunama 30 yaş ve üzeri kişileri etkiliyor (Reuters)

Erken bunama vakaları son yıllarda artış gösterdi çünkü hastalık artık sadece yaşlılıkla ilişkilendirilmemekte, aksine giderek daha fazla sayıda genç insanı etkilemektedir.

Şarku’l Avsat’ın ABD merkezli Fox News TV kanalından aktardığı habere göre yeni bir çalışmada, hayatın erken dönemlerinde bunama gelişimiyle ilişkili 15 faktör belirlendi.

Bu faktörlerden bazıları kalıtsal olsa da, diğerleri yaşam tarzı değişiklikleri ile kontrol edilebilir.

Çalışmada, 65 yaşın altındaki 356 bin katılımcıyı içeren Birleşik Krallık Biyobankası'ndan elde edilen veriler analiz edildi.

Veriler 2006 ile 2021 yılları arasında toplandı.

Araştırmacılar, toplam 39 potansiyel risk faktöründen 15'inin gençlerde demans riskinin artmasıyla "önemli ölçüde ilişkili" olduğunu tespit etti.

Bu faktörler:

1. Düşük eğitim seviyesi

2. Sosyal ve ekonomik statüde düşüş

3. Alzheimer hastalığı için önemli bir genetik risk faktörü olan APOE'nin varlığı

4. Orta düzeyde alkol alımı

5. Alkol kullanım bozukluğu (bu, içkinizi kontrol etmekte zorluk çektiğiniz anlamına geliyor)

6. Sosyal izolasyon

7. D vitamini eksikliği

8. Yüksek C-reaktif protein seviyeleri (karaciğer tarafından yapılan ve artan iltihapla birlikte yükselen bir protein)

9. El kavrama gücünde azalma

10. İşitme bozukluğu

11. Düşük kan basıncı

12. İnme

13. Diyabet

14. Kalp hastalığı

15. Depresyon

Erken bunama 30 yaş ve üzeri kişileri etkiler ve belirtileri kademeli hafıza kaybı, düşünme ve davranış bozukluğu ile karakterize edilir.

Dünya genelinde erken bunama vakalarının sayısı her yıl yaklaşık 370 bine ulaşmakta.



Zayıflama iğneleri, migren hastalarına umut oldu

Araştırmacılar diyabet tedavisinde yaygın olarak kullanılan GLP-1 ilacı liraglutidin, migren sıklığını azaltma potansiyeli taşıdığını keşfetti (Pexels)
Araştırmacılar diyabet tedavisinde yaygın olarak kullanılan GLP-1 ilacı liraglutidin, migren sıklığını azaltma potansiyeli taşıdığını keşfetti (Pexels)
TT

Zayıflama iğneleri, migren hastalarına umut oldu

Araştırmacılar diyabet tedavisinde yaygın olarak kullanılan GLP-1 ilacı liraglutidin, migren sıklığını azaltma potansiyeli taşıdığını keşfetti (Pexels)
Araştırmacılar diyabet tedavisinde yaygın olarak kullanılan GLP-1 ilacı liraglutidin, migren sıklığını azaltma potansiyeli taşıdığını keşfetti (Pexels)

Rebecca Whittaker 

Yeni bir araştırmaya göre zayıflama iğneleri, migren hastalarının ağrısını yarı yarıya azaltabilir.

GLP-1 reseptör agonistleri diye de bilinen Ozempic ve Wegovy gibi ilaçlar, kan şekerini, iştahı ve sindirimi düzenleyen doğal hormonu taklit ederek çalışıyor.

Araştırmacılar diyabet tedavisinde sık kullanılan GLP-1 ilacı liraglutidin, migren sıklığını kayda değer derecede azaltma potansiyeli taşıdığını keşfetti.

Birleşik Krallık Ulusal Sağlık Servisi'ne göre, migren Birleşik Krallık'ta yaklaşık 6 milyon kişiyi etkiliyor. Üç gün sürebilen ataklar; ağrı, mide bulantısı, kusma, baş dönmesi ve ışığa, sese ve kokulara duyarlılığa neden olabiliyor.

Napoli Üniversitesi Baş Ağrısı Merkezi'nden araştırmacılar, obezite ve kronik migreni olan 26 yetişkine liraglutid ilacı verdi.

Sonuçları 2025 Avrupa Nöroloji Akademisi (European Academy of Neurology / EAN) Kongresi'nde sunulan çalışmada, ilacı alanların başının ayda ortalama 11 gün daha az ağrıdığı tespit edildi.

Katılımcılar ayrıca ilacı aldıktan sonraki sadece iki hafta içinde yaşam kalitesi, iş, eğitim ve sosyal işlevlerde anlamlı iyileşmeler yaşadı.

Baş araştırmacı Dr. Simone Braca, "Çoğu hasta ilk iki hafta içinde kendini daha iyi hissetti ve yaşam kalitesinde kayda değer bir iyileşme olduğunu bildirdi" diyor.

Kilo kaybı orta düzeyde ve istatistiksel açıdan anlamlı olmasa da bu fayda üç aylık gözlem süresi boyunca devam etti.

Kafa içi basıncındaki hafif artışların migren ataklarıyla bağlantılı olduğuna dair kanıtlar giderek artıyor.

Bu durum, beyin ve omuriliği çevreleyen beyin-omurilik sıvısının basıncının artmasından kaynaklanıyor. Basınç artışı, ciddi kafa travması, felç, beyin tümörü veya yüksek tansiyon nedeniyle meydana gelebiliyor.

Ancak beyin-omurilik sıvısı salgısını azaltan liraglutid gibi GLP-1 reseptör agonistlerinin, idiyopatik intrakraniyal hipertansiyon (İİH) tedavisinde etkili olduğu kanıtlandı.

Çalışmaya katılan hastalar, İİH'yi elemek için papilödem (kafa içi basıncındaki artış sonucu optik disk şişmesi) ve altıncı sinir felci taramasından geçti.

Dr. Braca ve meslektaşları, GLP-1 ilaçlarının, migrenin ardındaki kilit molekül olan CGRP (kalsitonin geni ile ilişkili peptid) salımını azaltabileceğine inanıyor.

Dr. Braca, "Bu ilaçların beyin-omurilik sıvısı basıncını düzenleyerek ve kafa içi venöz sinüslerin sıkışmasını azaltarak migreni tetikleyen kritik bir peptid olan, kalsitonin geniyle ilişkili peptidin (CGRP) salımını azalttığını düşünüyoruz" diyor.

Bu da kafa içi basınç kontrolünü yepyeni, farmakolojik olarak hedeflenebilir bir yol haline getirecektir.

Araştırma makalesinin yazarları, liraglutidin tip 2 diyabet ve obezitede kullanımının yerleştiği göz önüne alındığında, nörolojide ilaçın farklı amaçla kullanıldığı umut verici bir durumun yaşanabileceğini söylüyor.

Independent Türkçe, independent.co.uk/news