Boyun, sırt ve bel ağrılarını önlemenin 5 yolu

Koca gün masa başında çalışmak sağlığa zarar verebilse de bu duruma çözüm bulmak mümkün

Bel fıtığına erkeklerde daha sık rastlanıyor (Unsplash)
Bel fıtığına erkeklerde daha sık rastlanıyor (Unsplash)
TT

Boyun, sırt ve bel ağrılarını önlemenin 5 yolu

Bel fıtığına erkeklerde daha sık rastlanıyor (Unsplash)
Bel fıtığına erkeklerde daha sık rastlanıyor (Unsplash)

İş hayatı, pek çok kişinin hayatını sürdürebilmesini sağlarken diğer yandan da sağlığa zarar verebiliyor. 

Dünya Sağlık Örgütü'nün verilerine göre 2020'de belinden sorun yaşayan kişi sayısı dünya çapında 619 milyonu buldu. Engelliliğin birincil nedeni bel ağrısı oldu. 

Birleşik Krallık'ın Guardian gazetesi boyun, sırt ve bel ağrılarını önlemenin 5 yolunu uzmanlardan aldığı bilgilerle şöyle sıraladı:

1 - Hareketli olun 

Araştırmalar, egzersizin hem omurgadaki intervertebral disklere yönelik temel besinlerin ulaştırılmasında hem de o bölgedeki kasların geliştirilmesinde önemli rol oynayabildiğini gösteriyor. 

Nottingham'da omurilik cerrahlığı yapan Michael Grevitt boyun, sırt ve bel ağrıları hakkında "Düzenli aerobik yapmak muhtemelen onları önlemenin en iyi yolu" diyor. 

Kalbin ritmini hızlandıracak yürüyüş, hafif tempolu koşu, bisiklet ve yüzme gibi etkinlikler faydalı. Ancak özellikle hamstring ve ilye kaslarını geren egzersizler çok önemli.

Dr. Stephen Humble ise çok yoğun spor yapanlarda da bel fıtığı görüldüğünü vurgulayarak ölçülü olma çağrısı yapıyor. 

Prof. Peter O'Sullivan dinlenme, uyku, sağlıklı beslenme ve zihin sağlığının önemine işaret ediyor. 

2 - Sigarayı bırakın 

Pek çok araştırma, sigara içmenin hem boyun hem de sırttaki sorunlarla bağlantılı olduğunu ortaya koyuyor. Grevitt, şu ifadeleri kullanıyor:

Sigara içmenin intervertebral disklere yönelik kan akışını azalttığı ve daha da kötüye gitme oranını artırdığı ortaya kondu. Bu yüzden sırt ağrısı sigara içenlerde daha fazla görülüyor. 

Emekli cerrah Philip Sell ise obezitenin önemli bir faktör olduğunu belirtiyor. 

3 - Sandalyeden kalkın 

Grevitt bu öneriyi şöyle destekliyor:

Biz avcılık ve toplayıcılıktan evrimleştik. Bu yüzden bizim dizaynımız, bir bilgisayarın karşısında oturmaya ya da koca gün telefonlara bakmaya yönelik değil.

Philip Sell ise omurgaya yük bindirmenin en iyi yolunun ayakta durmak olduğunu söylüyor. Bu sebeple işiniz masa başındaysa yüksekliği ayarlanabilir bir model tercih edip işinizi ayakta görmek daha iyi olabilir. 

Eğer bu mümkün değilse bel ve kalça bölgelerini destekleyen sandalyeler kullanmak gerekiyor. Ancak sandalyede otururken de nasıl durduğunuz önemli. Mesela öne doğru yaslanmak boyun kaslarını zorlayabiliyor. 

O'Sullivan da sıklıkla sandalyeden kalkıp hareket etmenin önemini vurguluyor. 

4 - Bir şey kaldırırken dikkatli olun

Birleşik Krallık'ta faaliyet gösteren Unison sendikasının verilerine göre ülkede her yıl 300 bin kişi ağır kaldırdığı için sorun yaşıyor. 

Bu nedenle ağırlık kaldırırken dizleri kırarak iki eli de kullanmak önemli. 

5 - Ağrı hissettiğinizde yatakta yatmayın 

Grevitt, "Yatakta ne kadar fazla kalırsanız o kadar kuvvetten düşersiniz" diye uyarıyor. Ağrıdan kaçınmak için hareketsiz kalmanın vücuttaki kasları güçten düşürdüğünü belirtiyor. Egzersiz yapmanın önemini de bir kere daha vurguluyor. 

Independent Türkçe, Guardian, AA



Beyin tümörünü yarıya indiren yenilikçi radyoterapi tedavisi umut vadediyor

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters
TT

Beyin tümörünü yarıya indiren yenilikçi radyoterapi tedavisi umut vadediyor

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters

Yeni bir radyasyon tekniği sayesinde hayatı tehdit eden beyin tümörünün önemli ölçüde küçültüldüğünü, hastalığın tamamen ortadan kaldırılabileceğine dair umutları da artırdı.

University College London Hospitals NHS Foundation Trust'taki doktorlar, çoğu insanı sadece 18 ay içinde öldüren bir kanser olan glioblastoma tedavisine yönelik yeni bir klinik çalışma yürütüyor. Bu tedaviyle doğrudan tümöre hassas dozlarda radyasyon enjekte edilerek, kanser hücrelerini etkili bir şekilde hedef alıp yok ederek hastalığı ortadan kaldırmayı amaçlıyor.

Bazı glioblastoma tümörleri immünoterapiye yanıt verebilse de, bu yanıt şu anda yalnızca enfeksiyon ve kanama riski taşıyan bir prosedür olan cerrahi beyin biyopsisi yoluyla değerlendirilebiliyor.

Bu nedenle, glioblastoma tümörleri nadiren tümörü çıkarmak için ameliyattan önce biyopsi yapılmakta ve hastalar durumlarını iyileştirebilecek ileri tedavilere erişememektedir.

Araştırmacıların, riskli bir biyopsiye gerek kalmadan immünoterapi ilaçlarından faydalanabilecek hastaları belirleyebilecek yeni bir görüntüleme tekniği geliştirmesiyle birlikte umutlar yeşeriyor.

Şarku’l Avsat’ın araştırmayı yürüten sağlık ekibinden edindiği bilgilere göre Luton'da yaşayan 62 yaşındaki mühendis Paul Reid, denemeye katılan ilk hasta oldu ve tümörünün sadece birkaç hafta içinde yarı yarıya küçüldü.

Ameliyat sırasında cerrahlar tümörün mümkün olduğunca büyük bir kısmını çıkardılar ve ardından ince bir tüp aracılığıyla tümöre bağlanan Ommaya rezervuarı adı verilen küçük bir tıbbi cihazı kafa derisinin altına yerleştirdiler. UCLH nükleer tıp ekibi, İyot-123 içeren bir PARP inhibitörü olan ATT001 adlı bir ilacı doğrudan tümöre enjekte ederek hassas dozlarda radyasyon verilmesine yardımcı oluyor.

İlaç, çevredeki sağlıklı dokuyu korurken kanser hücrelerini hassas bir şekilde hedef alıp yok ettiği için dört ila altı hafta boyunca haftalık olarak veriliyor.

 Bir türlü geçmeyen şiddetli baş ağrıları yaşamaya başlayan Reid, iki hafta sonra eşi Pauline yüzünün bir tarafının sarktığını fark etti ve bunun bir felç olabileceği şüphesiyle hemen Luton ve Dunstable Üniversite Hastanesi A&E'ye gittiler.  Burada yapılan tetkiklerde Reid'in beyninde büyük bir kitle olduğunu gösterdi.

Acilen Londra'daki Queen Square'de bulunan Ulusal Nöroloji ve Nöroşirürji Hastanesi'ne götürülen Reid, burada kendisine glioblastom teşhisi konulduğuna dair şok edici haberi aldı.

27 Aralık 2023'te tümörün mümkün olduğunca büyük bir kısmını çıkarmak için ameliyat edilen Reid, ardından kalan hücreleri hedef almak için radyoterapi ve kemoterapi tedavisi gördü. Temmuz ayında tümör yeniden büyümeye başladı.

Bunun üzerine, daha önce klinik araştırmada yer almayı kabul etmiş olan Reid'e UCLH'deki yeni denemeye katılma fırsatı sunuldu.

Reid tedevi süreci ile ilgili şu ifadeleri kullandı: “Tümörün agresif doğası nedeniyle geri dönebileceğinin farkındaydım ve prognozun iyi olmadığını bilmeme rağmen, seçenekleri araştırmaya hazırdım. Bu çalışma benim için bir can simidi oldu, özellikle de veriler hayatta kalma şansımın bir yılı geçmeyebileceğini gösterdiği için. Çalışmaya katılma fırsatı bulduğum için çok minnettarım ve enjeksiyonlardan herhangi bir yan etki yaşamadım. Hiçbir şeyden korkmuyorum.

Hayat karşımıza kontrol edemeyeceğimiz şeyler çıkarıyor. Bu tedavi işe yararsa harika, yaramazsa da sorun değil... Kaybedecek hiçbir şeyim yoktu. Bir umutla tedavi denemesine katıldım"

University College London Hospitals NHS Foundation Trust'tan Onkolog Dr. Paul Mulholland  baş araştırmacı olarak süreci planladı.

Çalışma, tedavisi zor kanserler için hedefe yönelik radyoterapi tedavileri geliştiren biyoteknoloji şirketi Ariceum Therapeutics tarafından desteklenmektedir.

Dr. Mulholland tedavi sürecine dair şu ifadeleri kullandı: “Şimdiye kadarki tedavi çok basit ve sorunsuzdu. İlaçtaki radyasyon, yalnızca tümör hücrelerini hedef alacak şekilde ve çok küçük bir dozda hassas bir şekilde yönlendiriliyor. Radyasyon doğrudan tümör hücrelerini hedef alarak onları yok etmede son derece etkili oluyor.  Şu ana kadar ilk hastada tümör yüzde 50'ye varan oranda küçüldü. Tarama sonuçlarını hastayla birlikte gözden geçirdik ve tedaviden sonraki son tarama tümörün boyutunda önemli bir azalma olduğunu gördük, bu da bu şiddette bir tümör için inanılmaz bir başarı.”

Doktorlar şu anda denemenin ilk aşamasında ayda bir hastayı tedavi ediyor, ancak yakında denemeyi daha fazla hastayı içerecek şekilde genişletmeyi planlıyorlar.

Dr Mulholland sözlerini şu ifadeleri sonlandırıdı: “Radyasyon dozu deneme süresince kademeli olarak artacak ve daha sonra ilacı bağışıklık sisteminin kanserle savaşmasına yardımcı olan bir immünoterapi ile birleştirerek 40 hastayı tedavi etmeyi hedefliyoruz. Amacımız bu hastalığı tamamen ortadan kaldırmak ve özellikle de beynin hep aynı bölgesinde ortaya çıktığı için bunun başarılabileceğine veriler var.”