‘Devrim niteliğindeki’ bir kan testi riskli ameliyatlar olmadan beyin tümörlerini tespit edebilir

Test, bazı beyin tümörlerini teşhis etmek için gerekli olan riskli ameliyat ihtiyacını azaltabilir (AFP-Arşiv)
Test, bazı beyin tümörlerini teşhis etmek için gerekli olan riskli ameliyat ihtiyacını azaltabilir (AFP-Arşiv)
TT

‘Devrim niteliğindeki’ bir kan testi riskli ameliyatlar olmadan beyin tümörlerini tespit edebilir

Test, bazı beyin tümörlerini teşhis etmek için gerekli olan riskli ameliyat ihtiyacını azaltabilir (AFP-Arşiv)
Test, bazı beyin tümörlerini teşhis etmek için gerekli olan riskli ameliyat ihtiyacını azaltabilir (AFP-Arşiv)

İngiliz bilim insanları, belirli beyin tümörü türlerini tespit etmek için kullanılabilecek yeni bir kan testi üzerinde kapsamlı denemeler yürütüyor.

Şarku’l Avsat’ın Sky News’ten aktardığı habere göre, ‘sıvı biyopsi’ olarak tanımlanan bu testin dünyada bir ilk olduğuna inanılıyor.

Söz konusu testin, bazı beyin tümörlerini teşhis etmek için şu anda ihtiyaç duyulan riskli ameliyatlara olan ihtiyacı azaltabileceği düşünülüyor.

Datar Cancer Genetics tarafından geliştirilen TriNetra-Glio kan testi, tümörden kurtulan ve kişinin kanına karışan hücreleri izole ederek çalışıyor.

İzole edilen hücreler daha sonra boyanıyor ve mikroskop altında tanımlanabiliyor.

Test, Imperial College London ve Imperial College Healthcare NHS Trust tarafından yürütülen Beyin Tümörü Araştırma Merkezi’ndeki araştırmacılar tarafından incelendi.

Testin, beyinde gelişen ve büyüyerek beyne veya omurilik dokusuna baskı yapabilen glial tümörleri doğru bir şekilde teşhis edip edemeyeceğini değerlendirmek için çalıştılar.

Bunlar arasında yetişkinlerde en sık teşhis edilen yüksek dereceli beyin tümörü türü olan glioblastoma (GBM) astrositomlar ve oligodendrogliomalar yer alıyor.

Uluslararası Kanser Dergisi’nde yayınlanan araştırmaya göre, testin ‘yüksek analitik duyarlılığa, özgüllüğe ve kesinliğe’ sahip olduğu görüldü.

Bilim insanları, sonuçları doğrulamak için İngiltere’de daha büyük çalışmalar yürütmeyi umuyor.

Kanser hastası (Reuters)
Kanser hastası (Reuters)

Ekip, ‘ucuz’ ve ‘hasta dostu’ olan testin tamamen onaylanması durumunda, iki yıl içinde resmi olarak kullanılabileceğine inanıyor.

Uzmanlar, testlerin aynı zamanda daha erken tanıya da yol açabileceğini, bunun da tedaviyi hızlandırabileceğini ve beyin kanserinin en ölümcül türlerinden birine sahip hastaların hayatta kalma oranlarını potansiyel olarak artırabileceğini söylüyor.

Ameliyat edilemeyen beyin tümörleri olan hastalar, bundan özellikle fayda görebilir.

Çünkü erken teşhis, kemoterapi veya radyoterapi gibi tedavilere mümkün olan en kısa sürede başlamalarına olanak tanıyabilir.

Beyin tümörlerinin olası semptomları arasında kalıcı baş ağrıları, ani kasılma nöbetleri ve görme veya hafızada ani değişiklikler yer alıyor.



Dünya çapında yetişkinler arasında 800 milyondan fazla diyabet hastası var

Çalışma, 30 yaş üstü hasta kişilerin yarısından fazlasının tedavi görmediğini gösterdi (Reuters)
Çalışma, 30 yaş üstü hasta kişilerin yarısından fazlasının tedavi görmediğini gösterdi (Reuters)
TT

Dünya çapında yetişkinler arasında 800 milyondan fazla diyabet hastası var

Çalışma, 30 yaş üstü hasta kişilerin yarısından fazlasının tedavi görmediğini gösterdi (Reuters)
Çalışma, 30 yaş üstü hasta kişilerin yarısından fazlasının tedavi görmediğini gösterdi (Reuters)

Yeni bir çalışma, dünya çapında 800 milyondan fazla yetişkinin diyabet hastası olduğunu ortaya koydu. Bu oran, önceki değerlendirmelerde beklenenin iki katı.

Araştırmada ayrıca 30 yaşın üzerinde enfekte olanların yarısından fazlasının tedavi görmediği de ortaya çıktı. Şarku’l Avsat’ın The Lancet'te yayınlanan araştırmadan aktardığına göre, 2022 yılında 18 yaş ve üzeri tip 1 ve tip 2 diyabetli 828 milyon kişinin bulunduğu belirtildi. Araştırmacılar, 30 yaş ve üzeri yetişkinler arasında tedavi görmeyen 445 milyon hastanın bulunduğunu belirtti.

Dünya Sağlık Örgütü (WHO) daha önce 422 milyondan fazla insanın kan şekeri seviyelerini etkileyen ve tedavi edilmediği takdirde kalp, kan damarları, sinirler ve diğer organlarda bozulmaya neden olabilen kronik bir metabolik hastalık olan diyabete sahip olduğunu tahmin ediyordu. Diyabetin küresel insidansı 1990'dan bu yana iki kat artarak %7'den %14'e yükseldi. Bu artış büyük ölçüde düşük ve orta gelirli ülkelerde vaka sayısındaki artıştan kaynaklanmakta. Araştırmacılar, insidanstaki artışa rağmen, bu bölgelerdeki tedavi oranlarının artmadığını, bazı yüksek gelirli ülkelerde ise durumun iyileştiğini ve bunun da tedavi açığının genişlemesine yol açtığını ifade etti.

Örneğin Sahra Altı Afrika'nın bazı bölgelerinde diyabet hastası olduğu tahmin edilenlerin yalnızca yüzde beş ila on'u tedavi gördü. Bulaşıcı Olmayan Hastalık Risk Faktörleri İşbirliği ve Dünya Sağlık Örgütü iş birliği ile yürütülen çalışmanın yazarları, bunun tüm ülkeler için tedavi oranları ve tahminleri içeren ilk küresel analiz olduğunu belirtti. Araştırma, 140 milyondan fazla insanı kapsayan binden fazla araştırmaya dayanıyor.