Soğuk hava kalp krizi riskini artırıyor

Medicana Kadıköy Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Aycan Fahri Erkan, soğuk hava şartlarının kalp sağlığını olumsuz etkileyebildiğini ve kalp krizi riskini artırdığını bildirdi

"Soğuk hava, kan pıhtılaşma eğilimini artırabilir, bu da kalp krizi veya inme riskini artırabilir" (AA)
"Soğuk hava, kan pıhtılaşma eğilimini artırabilir, bu da kalp krizi veya inme riskini artırabilir" (AA)
TT

Soğuk hava kalp krizi riskini artırıyor

"Soğuk hava, kan pıhtılaşma eğilimini artırabilir, bu da kalp krizi veya inme riskini artırabilir" (AA)
"Soğuk hava, kan pıhtılaşma eğilimini artırabilir, bu da kalp krizi veya inme riskini artırabilir" (AA)

Hastaneden yapılan açıklamada görüşlerine yer verilen Erkan, soğuk havaların kalp sağlığına olumsuz etkilerini paylaştı ve korunma yollarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Soğuk havanın, kan damarlarının daralmasına neden olabildiğini kaydeden Erkan, bu durumun kan akışının azalmasına ve kan basıncının artmasına yol açabileceğini anlattı.

Erkan, soğuk hava koşullarında, kalbin vücut ısısını korumak için daha fazla çalışması gerekebileceğini belirterek, bu durumun, kalbin üzerinde ek bir yük oluşturabildiğine işaret etti.

Soğuk havanın vücutta oksijen talebinde bir artışa neden olabileceğini aktaran Erkan, "Kalp, daha fazla oksijen sağlamak için daha hızlı çalışabilir. Özellikle kalp hastalıkları olan bireylerde bu durum kalp üzerinde ek bir yük oluşturabilir. Soğuk hava, kan pıhtılaşma eğilimini artırabilir, bu da kalp krizi veya inme riskini artırabilir." ifadelerini kullandı.

Hastaların soğuk hava riskinden korunma yolları

Prof. Dr. Aycan Fahri Erkan, kalp hastalarının soğuk hava koşullarında dikkatli olması gerektiğinin altını çizerek, hastaların korunma yollarına ilişkin şu önerilerde bulundu:

Soğuk hava koşullarında vücudu sıcak tutmak önemlidir. Katmanlı giyim kullanarak vücut sıcaklığını koruyabilirsiniz. Fiziksel aktiviteyi sınırlayın, kalp sağlığını destekleyen besinlerle beslenin. Yeterli miktarda omega-3 yağ asitleri içeren balık gibi gıdalar tüketebilirsiniz. Yeterli su içmek, kan dolaşımını ve kalp sağlığını destekler. Sigara ve alkolü sınırlayın. Sigara içmek ve aşırı alkol tüketimi kalp sağlığını olumsuz etkileyebilir. Özellikle kalp sağlığı riski taşıyan kişiler, düzenli sağlık kontrolünden geçmeli ve doktorlarıyla iletişimde olmalıdır. Soğuk algınlığına dikkat edin.



Pankreas tümörlerine yeni teşhis yöntemi: Kertenkele tükürüğü

Gila canavarının zehri, ağrı, mide bulantısı ve kusmaya neden olabiliyor (AFP)
Gila canavarının zehri, ağrı, mide bulantısı ve kusmaya neden olabiliyor (AFP)
TT

Pankreas tümörlerine yeni teşhis yöntemi: Kertenkele tükürüğü

Gila canavarının zehri, ağrı, mide bulantısı ve kusmaya neden olabiliyor (AFP)
Gila canavarının zehri, ağrı, mide bulantısı ve kusmaya neden olabiliyor (AFP)

Zehirli bir kertenkelenin tükürüğü, saptanması zor pankreas tümörlerinin tespit edilmesinde kullanılabilir. 

Temel işlevlerinden biri insülin üretmek olan pankreasta bu görevi üstlenen hücrelerde zaman zaman bozulmalar meydana gelerek insülinoma denen tümörler oluşuyor.

Nadir görülen bu tümörler genellikle iyi huylu oluyor. Ancak kan şekeri seviyesinin düşmesine bağlı olarak kişinin bayılmasına veya nöbet geçirmesine yol açabiliyor.

Uzmanlar çok küçük olsalar bile bir an önce çıkarılmaları gerektiğini söylüyor. Ancak mevcut yöntemlerle bu tümörleri bulmak epey zorlu bir iş.

Hollanda'daki Radboud Üniversitesi Tıp Merkezi'nden Martin Gotthardt "Tümörün nerede olduğu bilinmiyorsa cerrahlar onu bulana kadar pankreası keserdi" diyerek ekliyor: 

Günümüzde insülinoma tespit edilemediği takdirde hastalar ameliyat edilmiyor çünkü doktorlar pankreasın tamamını çıkarmak istemiyor.

Gotthardt ve ekip arkadaşlarının Journal of Nuclear Medicine adlı hakemli dergide yayımlanan çalışmasına göre Gila canavarı adlı kertenkele bu sorunu çözmede büyük potansiyele sahip.

ABD ve Meksika'da yaşayan Gila canavarı, genellikle ölümcül olmayan bir zehir salgılıyor.

Kertenkelenin tükürüğündeki bir protein daha önce laboratuvarda işlemden geçirilerek diyabet tedavisinde kullanılmıştı. Sözkonusu protein pankreastaki reseptörlere bağlanarak insülin üretmelerini sağlıyor. 

Bilim insanları bundan yola çıkarak aynı proteinin insülinomaları da tespit etmeye yarayıp yaramayacağını araştırmaya koyuldu. 

İlk çalışmalarda radyoaktif bir molekül eklenen protein tümörü saptamasına karşın düşük kan şekeri ve mide bulantısı gibi yan etkilere yol açtı.

Yeni çalışmayı yürüten ekipse başka bir molekül ekleyerek yan etkileri büyük ölçüde ortadan kaldırdı. 

Kan şekeri düşük olan 69 kişide yeni yöntemi test eden bilim insanları, yüzde 95 oranında başarıyla tümörleri saptayabildiğini buldu. Buna karşılık mevcut taramalar yüzde 65 civarında başarı gösteriyor. 

Tümörler tespit edildikten sonra hastaların vücudundan başarıyla çıkarıldı.

Makalenin başyazarı Marti Boss, "Yeni taramanın diğer tüm taramaların yerini alabileceğine inanıyoruz" diyerek ekliyor:

Bazıları onlarca yıldır hasta olmasına rağmen bu hastaların hepsi ameliyattan sonra tamamen iyileşti.

Independent Türkçe, Science News, Popular Science, Journal of Nuclear Medicine